İranlı yönetmen Mohsen Makhmalbaf’ın filimi, Cannes Film Festivali’nden UNESCO Federico Fellini ödülüne bir çok ödül almış. Internet’teki eleştiri sitelerinde de belirtildiği gibi, “Afgan kadınların çığlığını odanıza kadar duyuran etkileyici bir yapım”dı… Filmi izlediğinizde bir düğün alayı olduğunu anladığınız CD kapağındaki fotoğraf, karışık duygular uyandırıyor insanda. Yüzü bile görünmeyen gelin; büyük olasılıkla yüzünü ilk kez göreceği bir adamın kim bilir kaçıncı karısı olarak o düğün alayında yer alıyordu.
Filmi izlerken bir kadın olarak, yüz bölümündeki petek gibi küçük deliklerden dışarıyı görebildiğiniz o burkalar üzerimdeymiş gibi daralmış ve film bittiğinde balkona çıkıp derin bir soluk almıştım. İçimizi ısıtan kentimizin tatlı güneşini, ılık rüzgarını yüzümde hissederken, Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun ilke ve devrimlerinin yaşatılması için uğraş verenleri bir kez daha minnet ve şükranla andım. 81 yıl önce “biz gelecek nesiller” için uğraş veren insanlar olmasaydı, “bugün nerede olurduk?” diye düşünmeden edemedim.
İzmir Özel Türk Koleji’nin 50. kuruluş yıldönümünde yayımlanan, Atatürk’ün Medeni Kanun’a ilişkin düşüncelerinin sinyallerini verdiği, evlilik törenini de anlatan “Uşakizade Köşkü ve Gazi Mustafa Kemal Paşa” adlı kitabı alıp bir kez daha inceledim. Uşakizade Köşkü, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp, İzmir’e geldiğinde önce karargah olarak kullandığı, daha sonra da Latife Hanım’la nikahlandığı çok özel bir mekan. Büyük İzmir yangını sırasında Gazi Mustafa Kemal Paşa, çalışmalarını burada sürdürmüş. Göztepe’deki köşk, iki yıl beş ay beş gün sürecek bir evliliğin temellerinin atıldığı yer aynı zamanda.
Köşk, şimdi Türk Koleji içinde yer alan ve hafta içi her gün ziyarete açık olan bir müze: Uşakizade Latife Hanım Müzesi. Latife Hanım, 4 yabancı dil bilen, müzik eğitimi almış, yurt dışı görmüş çağdaş bir genç kız. Atatürk’ün kafasındaki çağdaş Türk kadınının simgesi adeta.
Latife Hanım’ın yaşamına ilişkin bir kitap hazırlığında olduğunu da öğrendiğimiz Köşk Müdürü Ahmet Gürel’in belirttiği gibi, 29 Ocak 1923’te köşkte evlenen Atatürk, medeni kanuna, kadın erkek eşitliğine ilişkin düşüncelerinin sinyalini veriyor bize o günlerden. Dini nikahların kıyıldığı Perşembe günü yerine Pazartesi günü evlenmeleri… Latife Hanım’ın dini nikahta bizzat kendisinin bulunması… Eşlerin her ikisine evliliği kabul edip etmediklerinin sorulması… Bugün için çok olağan, ama o gün için sıradışı bir tören…
Ahmet Gürel yine de Atatürk’ün, Türk erkeği ve kadınına yaraşır, daha doğrusu kafasındaki medeni kanuna yaraşır bir nikah gerçekleştirememesinden duyduğu rahatsızlığa dikkat çekiyor : Nikah sırasında Atatürk’ün, sınıf arkadaşı Yarbay Asım Gündüz’e, ‘Bir gün gelir, nikahı Vali kıyar” dediğini anımsatıyor. Evet o günler geldi işte. Atatürk’ün kafasındaki gibi iki tarafın da eşit düzlemde olduğu, seçimlerin özgürce yapıldığı resmi nikahlar kıyılıyor artık.
Kandahar filimi, biz kadınların ayakları üzerinde durması için her türlü olanağı sağlamış her fırsatta minnet ve şükranla andığımız Ata’mızı bir kere daha anmama neden oldu. “Aman, ben öyle sıkıntılı şeyler izleyemem” demeyin lütfen. Olanağınız varsa ve fırsat bulursanız bu filmi özellikle 29 Ekim tatilinde, ailecek, kalabalıkça izleyin… Ardından da Latife Hanım Köşkü ve Müzesi’ne bir ziyaret yapın.
Tüm ulusumuzun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun… Böyle bir bayramın getirdiği özgürlük rüzgarını, Afganistan gibi ülkelerdeki tüm kadınların en kısa sürede yüzlerinde hissetmeleri dileğiyle…
Category: Köşe yazıları