Zabıta Müdürü Hakkı Doymaz, “Dükkanların önünde duran ve iki kişinin yolda yürüyemeyecek dereceye gelen tabelaların hiçbir şekilde taviz vermeden toplatıyoruz. 2005 yılının Ocak ayına girmesiyle Manisa cadde ve sokaklarında kaldırım işgali sıfır olacak. Bu çalışmamız özellikle vatandaşlarımız için olumlu olacak. Çünkü kaldırımlarda yürümekte zorluk çeken vatandaşlarımız, kaldırımlardan rahatça yürüyebilecek.” demiş.
Yayalara ait kaldırımların işgali, yalnız Manisa’da değil İzmir’de ve pek çok büyük şehirde sorun kuşkusuz. Otobüsle giderken caddelere bir dikkat edin…
Kuaförlerin havlu kurutma telleri, Türk Telekom’un telefon kutuları, Türkiye Elektrik Kurumu’nun trafo kutuları, üçgen metal reklam panoları, trafik lambaları, trafik levhaları, geniş gövdeli Palmiye, Karabiber ve Okaliptüs ağaçları, yönlendirme levhaları, manavların sebze meyva kasaları, beton saksılıklar, plastik çöp kovaları, ağızları genellikle açık duran demir çöp varilleri, gazoz ve çay firmalarının plastik ayaklı açık hava reklam panoları, durak panoları, aydınlatma direkleri, eski durakların direkleri, arabalar parketmesin diye konulan ama çoğu kez yayaların ayağına takılıp zarar veren beton kaldırım mantarları, reklam amaçlı “totem” diye adlandırılan kocaman gövdeli panolar…
Bu saydıklarımın hepsi ve belki de daha fazlası yaya kaldırımlarını işgal eden unsurlar. Semtine göre kimi yerde reklam panoları, kimi yerde ağaçlar, kimi yerde kuaför kurutma telleri, manav kasaları öne çıkıyor. Hele semt pazarı varsa, kaldırımlarda yeralanları varın siz düşünün…
İster sokak arasında yürüyün, ister caddede çoğu kez kaldırımların üzerinde bu saydıklarım size engel oluyor. Hele bedensel engelliyseniz…
Evet büyükşehir Belediyesi kaldırımlarda rampalar koyuyor engelli vatandaşlar için ama sanıyorum ki yetmiyor. Çünkü biz sağlıklı yayalar yürümekte zorlanırken, engelliler ramparan inip çukura girebiliyor ve gidecekleri yere “ulaşamayabiliyor.”
Bu görebildiğim ve size aktardığım enine ve dikine yükseltilerin yanısıra, sökülmüş ağaçların çukurları, sökülmüş taşların boş kalan yerleri, kimi yerde içe çökmüş logar kapakları da var ki, akşam karanlığında ayağınız girdiğinde bir yerinizi incitmeniz işten bile değil. Aslında Büyükşehir Belediyesi’nin yaya kaldırımlarına ilişkin çalışmaları düzenli olarak sürüyor.
Büyükşehir’in internetteki sitesinde “Uygulamalarda TSE standartları ölçüt alındı. İzmir’in özellikle Adnan Menderes Havalimanı yönünden girişi ele alınarak Havalimanı, Akçay ve Yeşillik Caddeleri birer Prestij Caddesi’ne dönüştürüldü… Cadde ve bulvarlarda şerit sayısı azaltılmadan belirli standartlara çekilen yollarda geri kalan alan yaya kullanımına sunularak geniş yaya kaldırımları elde edildi…Tüm bu çalışmalarla kent içi yay ve sürücü güvenliği daha emniyetli hale getirildi.” diyor.
Hatta bu çalışmalar sonucunda, İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü istatistiklerine göre trafik kazalarında yüzde 50 azalmanın gerçekleştiğini yazıyor. Kuşkusuz çok güzel bir çaba. Ama “prestij caddeler” diye adlandırılan caddelerin kaldırımları hangi TSE standartlarına uygun acaba? Reklam panolarıyla dolu, arabaların parkettiği, iki kişinin yürürken birbirine çarpmadan geçemediği kaldırımlar engeller nedeniyle görülmüyor ve kaldırımdan sayılmıyor herhalde…
Category: Köşe yazıları