Panelde en önemli vurgulardan birisi, tüm dünyada aile şirketlerinin kurumsallaşamamaları durumunda, şirketlerin ancak yüzde 30’unun ikinci kuşağa, yüzde 7 ile 13’ünün üçüncü kuşağa, yüzde 3 ile 4’ünün de dördüncü kuşağa aktarılabildiğiydi.
Aile şirketlerinin kuruluş süreci genelde aynı… Ağırlıklı olarak ailede liderlik ve girişimcilik vasfı yüksek bir aile büyüğü, şirketi kuruyor. Cesareti, önsezileri ve girişimciliğiyle şirketi büyütüyor. Birinci kuşak işin başındayken ikinci kuşak yurt dışında eğitim görüyor ve işlerin başına geliyor. Bu süreç gençler için öğrenmeyle geçen bir süreç. Önce aileye, sonra çalışanlara ve en önemlisi de kendilerine “babaları kadar iyi olduklarını” kanıtlamaya çalışıyorlar.
İlk kuşak yöneticiler hızla, herhangi bir hiyerarşi olmadan karar alırken, kararın doğruluğu yanlışlığı fazla tartışılamazken, ikinci kuşakla bu süreç değişiyor. Oğullar, kızlar babalarının deneyimlerini, aldıkları eğitimlerin ışığında analizlerle, rakamlarla destekleyerek gelişmeye büyümeye devam ediyorlar. Zamanla kardeşler, onların eşleri ve çocuklar da şirket de görev almaya başlıyor.
Şirket büyüyor ve daha da büyümek için dışarıdan ortaklar da sermayeleriyle şirkete katılıyorlar. İşte kurumsallaşma baskısı bu devrede başlıyor.
Aile şirketlerinde birinci kuşak yöneticilerle uzun yıllar çalışmış Dr. Ali Nail Kubalı, aile şirketi olmanın sorun gibi algılanması gerektiğini, hızlı karar verebilme, müşteri gereksinimlerini daha yakından tanıma gibi avantajları olduğunu belirtiyor. Dr. Kubalı, aile şirketlerinin “değişime ayak uydurarak gelişmesi” durumunda ikinci, üçüncü kuşaklara geçebileceğini belirtirken “yetkinin el değiştirmesi” konusunun önemine değiniyor.
Yaptıkları aile anayasasıyla kurumsallaşmada hayli yol aldıklarını vurgulayan İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emel İnci Önal ise, “Kurumsallaşma, paylaşmanın kurallarının ortaya konulmasıdır” diyor. Önal, “Ailenin devamı konusunda aile kültürünü ve kuralları oluşturmak gerek. Kurumsallaşma biten değil sürekli gelişen ve sizin de gelişmenizi gerektiren bir süreç. Eğer aile bireyleri yeterince gelişememiş ve bütünün parçası olmaya alışamamış ise birlikte yürümeleri zor. Ailede birlik bilinci olmalı” diye ekliyor.
Panelde “patron oğlu ya da kızı olmanın zorluğu” kadar değinilen önemli konulardan birisi de bölgemizdeki aile şirketlerinde uygulanan ücret politikalarıydı. Personel Yönetimi Derneği Ege Bölge Başkanı Dr. Barbaros Kon, bölgedeki aile şirketlerindeki “ücret politikaları”nın kalifiye eleman bulmayı zorlaştırdığına değiniyor:
“Yönetici ihraç edilse bile ücretteki tutarsızlıklar nedeniyle elde tutmak zor. Patronlar yönetici geldiğinde, yetkim ya da gücüm giderse korkusunu yaşıyor. Yöneticilerle kararları paylaşmayabiliyor. Oysa profesyonel yönetici, karar da yer almak isteyen kişidir.”
Devretmesi zor, paylaşılması daha zor sonsuz sınırsız yetkiler…
Duygular, analizler, raporlar.. Birinci kuşağın geleneklerini, moderniteyle sentezleyen ve üçüncü kuşağa aktarmakla sorumlu ikinci kuşaklar… Veliahtla kurucular arasında kalan profesyonel yöneticiler…Ekonominin ve toplumun değişen değer yargıları… Bu yargılara ayak uydurarak büyümek, gelişmek, üretmek ve istihdam yaratmak…
Kurumsallaşmak yalnız Ege’de değil, tüm dünyada zor zanaat…
Category: Köşe yazıları