Aslında program yalnız Türkiye ‘de değil, tüm dünyada uygulanan bir program. Çünkü tüm dünyadaki sağlık kuruluşlarınca saptanan bir gerçek var: Yaşama anne sütüyle başlayan bebeklerin enfeksiyona yakalanma riski, anne sütüyle yeterince beslenmemiş çocuklara oranla çok daha yüksek.
Annelerin doğumu izleyen ilk altı ay boyunca bebeklerini “anne sütüyle” emzirmesini destekleme ve doğru emzirmelerini öğretmek için hastanelerde ciddi çalışmalar yapılıyor. 1 – 7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası olarak değerlendiriliyor ve tüm dünyada ve ülkemizde de anne adaylarına bu konuda eğitimler veriliyor.
Bebek dostu hastane olmak, hastaneler için ciddi bir prestij konusu. Çünkü yapılan değerlendirme sonucu hastane uluslararası bir ödülün sahibi oluyor.
Doğum hizmeti veren hastaneler, anne adaylarını gebeliklerinden itibaren anne sütü ve doğumdan hemen sonra emzirme konusunda güncel bilgilerle donatmaya çalışıyor. Eğitilmiş sağlık personelinin çalıştığı bu hastaneler “Bebek Dostu Hastane” unvanını alıyorlar.
Bir de bebek dostu il unvanı var. İl merkezindeki doğum yapılan tüm hastanelerin bebek dostu olması, sağlık ocakları ve ana çocuk sağlığı merkezlerinin yüzde 20 ‘sinde emzirme odası bulunması, sağlık personelinin annelere emzirme konusunda danışmanlık hizmeti vermesi ve bu kuruluşlarda ek gıda mama reklamlarının yapılmaması ve bölgedeki eczanelerin de bilgilendirilmesi gerekiyor.
Türkiye genelinde 62 ilde bebek dostu hastane olduğu biliniyor. UNICEF ‘in konuyla ilgili bilgi veren Internet ‘teki sitesinde hastane doğumlarının yüzde 56 ‘sının “bebek dostu hastanelerde” yapıldığı belirtiliyor.
Bebek dostu hastanelerin bu unvanı ellerinde tutmaları için iki yılda bir tazeleme eğitimleri yapılması gerekiyor. Ayrıca Sağlık Bakanlığı ‘nın bu hastaneleri denetleyen bir ekibi de bulunuyor. Başarılı olmayan hastanelerin plaketleri geri alınıyor bu ekip tarafından.
Bebek dostu olmak, her ne kadar anne sütünün yararını anlatmak, anneleri bilinçlendirmekle ilgili de olsa, insanın aklına haliyle farklı kavramları da getiriyor.
Bebeklerin yaşama sağlıklı adım atmaları için böylesine çaba harcayan hastanelerin ve personelin son derece hijyen koşullarda hizmet veriyor olduğunu düşünüyor insan. En azından öyle istiyorsunuz.
Hastane personelinin yetersizliği, uzun çalışma saatleri, farklı bölgelerden gelen annelerin hastaneyle bir türlü uyuşmayan hijyen kavramları… Teknolojinin ilerlemesine karşın kıramadığımız geleneksel davranışlarımız… “Boş ver, bize bir şey olmaz” düşüncesinin hayatımızda kapladığı alan…
İzmir ‘de ve Ege bölgesinde de bebek dostu onlarca hastane var. Internet ‘teki sitelerinde gururla yazmışlar hepsi “bebeklerle ne kadar dost” olduklarını. Ne hoş. Ne yazık ki, bu sitelerde bebek dostu hastanelerde ölen bebeklerin sayısına ulaşamadım. Böyle bir sayıya ulaşmayı da çok istemedim açıkçası.
Bebeklerin ölümü insanın içini acıtıyor. Hele ki önlenebilecek nedenlerden ötürü bir tek bebeğin bile yaşamını yitirmesi inanılmaz acı.
Bebek dostu hastaneleri iki yılda bir denetleyen “bebek dostu” ekiplerin, hastanelerin hijyen konusunu da dikkate alacak bir donanıma sahip olması şart. Elbette “dost” hastanelerin bu dostluğu sürdürmek için “Biz hangi noktadayız, nereye gidiyoruz?” diye kendilerini sarsması da…
Category: Köşe yazıları