Çalışın ki, siz de rahat edin, o da ileriki yaşlarında çocukluğundan edindiği inatçılık davranışı başına dert olmasın.”
Söz konusu paragraf Milli Eğitim Vakfı İzmir Özel Okulları’nın yayın organı Rehberlikle Bu Ay Dergisi’nin Kasım ayı sayısından bir alıntı. Okul, velilerle iletişim kurmanın en etkili yollarından birisi olan bu süreli yayını dört yıldan bu yana yayımlıyormuş. İlk yıllarda fotokopiyle çoğaltılan yayın, şimdi düzenli olarak iki ayda bir velilere ulaştırılıyormuş. “İlk zamanlar velilerden fakslar, mailler, teşekkür mektupları aldığımız oldu yayınımız için” diyor, okulun yetkilileri.
Bugün, pek çok okul özellikle de özel okulların neredeyse tamamı bir süreli yayına sahip. Genelde okul etkinlikleri, öğrencilerin yıl içindeki çalışmalarını içeren haberler ve fotoğraflar yer alıyor bu yayınlarda. Velilere “Biz okulda ne yapıyoruz?”u anlatmanın belki de en iyi yollarından birisi bu dergiler. Ancak Rehberlikle Bu Ay’dan söz etmemi gerektiren nokta başka. Bu dergide okulun yaptığı etkinlikler, reklam haberler yok. Okulun psikolojik danışmanları ilköğretim ve lise çağındaki öğrencilerin, aile ve çevreleriyle ilgili davranışlarına, sorunlarına, ilişkileriyle ilişkin bilgiler veriyorlar. Yani adı üstünde, “rehberlik” ediyorlar.
İzmir, rehber öğretmen açısından şanslı sayılacak bir il. Ortalama 400 öğrenciye bir rehberlik öğretmeninin düştüğü belirtilen ilimizde, okulların rehberlik servislerinin yanı sıra bir de rehberlik araştırma merkezleri bulunuyor. Okullarda baş edilemeyen sorunlar için bu merkezler yol gösterici oluyor. Özellikle de engelli öğrencilere eğitsel tanı konulmasında. Nüfusu 500 bini aşan yerlerde ikinci bir rehberlik birimi de açılabiliyor. Bu nedenle olsa gerek, İzmir’de Konak, Karşıyaka, Ödemiş, Buca’daki merkezlere ek olarak yakında Bornova, Bergama ve Aliağa’da da rehberlik araştırma merkezleri açılıyor.
İzmir’de pek çok okulda bir rehberlik öğretmeni bulunurken, kimi okullarda bu sayının dördü – beşi bulduğu görülüyor. Bu yıl ilköğretim okullarına da yeniden rehberlik dersleri konuldu. Liselerde zaten rehberlik eğitimi veriliyordu.
Öğrencilere sorarsanız, adı rehberlik olan derslerde “muhabbet” var. Oysa öğretmenler yıl sonunda yaptıkları bu “muhabbet” derslerinden gençlerimize ilişkin güzel sonuçlar çıkarıyorlar, onları hayata hazırlayacak çok önemli bilgileri mesajları aktarıyorlar. Cinsellikle ilgili bilgiler bu derslerin kapsamında veriliyor, uyuşturucu konusunda uyarılar, söyleşiler bu derslerde yapılıyor. Pırıl pırıl beyinleri, yürekleri hayata hazırlayan, ruhsal gelişimini normal şekilde tamamlamış, kendine güvenen, dürüst gençleri hedefleyen eğitim, rehberlik eğitmenlerinin de görev tanımları içinde yer alıyor.
Veli toplantılarında çocuklarının sorunlarıyla karşılaşan arkadaşlarımıza ilk sorduğum soru, “Okulun rehberlik servisine gittiniz mi?” oluyor. Ancak nedense, rehberlik uzmanları velilerin aklına pek de gelmiyor. Özel okullar, velilerine süreli yayınlarla, söyleşilerle, toplu etkinliklerle, eğitimle bir şekilde ulaşıyorlar. Ama devlet okullarının bu konuda olanakları oldukça sınırlı.İş biraz da öğretmenin gönüllü çabalarına kalıyor.
Okulların görevinin sadece kitabi bilgi vermek olmadığının, çok daha iyi anlaşıldığı günümüzde, rehberlik servislerinin görevi giderek daha da ağırlaşıyor ve önem kazanıyor.
Category: Köşe yazıları