Biz tavuk ve yumurtayı marketten ve bildik markalardan alıyoruz. Ekim ayında bir süreliğine tavuktan uzak dursak da yumurtadan vazgeçmedik. Bayram alışverişi sırasında da yumurtaları sepete yerleştirirken, promosyon görevlisi genç bayanın piyasaya yeni çıkmış, kutu içindeki likit yumurtayı tanıtırken ne kadar zorlandığına da o sırada tanık olduk. “Tavuk firmalarının böylesi bir kriz sırasında yeni bir ürünü piyasaya sürmesi ne kadar zor” diye konuştuk eşimle.
Internet’te tavuk gribine ilişkin haberleri okurken, üretici firmaların halkı bilgilendirme konusunda ne kadar açık olduklarını görmek sevindirici. Özellikle “Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu”na ilişkin site, konuya ilgi duyanları aydınlatacak çok güzel bilgilerle donatılmış. Platforma üye olan firmalar, Türkiye’deki tavuk üretiminin yüzde 80’ini gerçekleştiren firmalar. Bilgiler, belgeler, kafalardaki kuşkulara açıklık getirecek her türlü açıklama var. Hani neredeyse “Vallahi billahi biz de tavuk gribi olmaz, Allah sizi inandırsın, bizim çiftliklerimize değil kuş, kış gribi bile giremez” diyecekler.
Bayramın ilk gününden beri Sağlık Bakanlığı’nda tüm izinlerin kaldırıldığı haberlerini duyuyoruz. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği Derneği verilerine göre bu sektörden ekmek yiyen 2 milyon kişi de, büyük olasılıkla sağlıkçılar gibi alarmda. Sektör çalışanları ve aileleri kuşkusuz yüreği en çok çarpan kesim. Bir yanda alınan tüm önlemlere karşın yayılan hastalık tehdidi, diğer yanda bir süre sonra karşılarına dikilecek işsizlik korkusu.
Hava dışarıda buz gibi. Sıcacık evimizde, dışarıda açan güneşi tatlı bir rehavetle izlerken, evin sessizliğinde kuş cıvıltıları duydum. Pencereye yöneldiğimde gözüm kuşları aradı. Göremedim…
Kuş gözlemcilerini düşündüm. Ellerinde dürbün, doğanın en güzel varlıklarını izleyen, not alan, bilgilerini dünyanın her yerindeki kuş severlerle paylaşan kuş gözlemcilerini. Doğa Derneği’nin www.dogadernegi.org alan adlı sitesinde, tıpkı Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu’nda olduğu gibi “özellikle su kuşları aracılığıyla yayıldığı bilinen kuş gribine dikkat çekiliyor ve bilimsel, ciddi uyarılarda bulunuluyor. Sitede yer alan Su Kuşları Konaklama Alanları’nı gösteren haritada, İzmir ve çevresinin de üzerinde kocaman kırmızı bir nokta var. Yani bölgemiz de ülkemizde bulunan 120, önemli konaklama alanı içinde yer alıyor.
Kış gribinin, yaygın olduğu şu günlerde, grip belirtisi gösteren herkesin yüreğinde “kuş gribi ” olma korkusu…
Çocuklar, “tüm açıklamalara karşın”, belli ki anne babaların yüreğindeki korku geçene dek yumurtadan beyaz etten alamayacaklar proteini.
Artık pazarda sarı civcivleri de göremeyecekler.
Tavuklar, hayvanat bahçelerinin telleri arkasında izlenecek…
Kuş gözlemcileri, ellerinde dürbün kuşları izlerken, yürekleri burularak bakacaklar kuşlara…
Umarız doğanın intikamı, daha acı olmaz…
Category: Köşe yazıları