Peki yemek sonrasında içtiğiniz kahvenin içine biraz aseton döksek?
Sabah yataktan kalkar kalkmaz bir parça DDT’ye ne dersiniz?
Eğer sigara içiyorsanız, bugün bu tür esprilerle sık sık karşılaşacaksınız demektir.
Bunlar gerçekten espri olsaydı keşke…. Polonyum – 210 (kanserojen), Radon (radyasyon), Metanol (füze yakıtı), Toluen (tiner), Kadmiyum (akü metali), Bütan (tüp gaz), DDT (böcek öldürücü), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri ), Aseton (oje sökücü), Naftalin (güve kovucu), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Arsenik (fare zehiri), Amonyak (tuvalet temizleyicisi), Karbon (eksoz Monoksit gazı), Nikotin ve 3 bin 885 toksik madde. İşte kahvenizin yanında yaktığınız sigaranın içindekilerden bazıları…
Geçen gün bir deniz havası almak amacıyla Karşıyaka’ya doğru gidelim dedik. Keyifle bindik vapura. Hava güzel, vapur kalabalık değil, deniz mis gibi kokuyor. Üst kata çıktık, güverteye oturduk. Bir çay söyledik kendimize. Aradan birkaç saniye geçmedi ki, ciğerlerimize mis gibi deniz havasını çekerken yanımızdaki yolcu bir sigara yakıverdi. “Onun keyif anlayışı bu, canımızı sıkmayalım” dedik, kalkıp yerimizi değişirdik. Sigara içmeyene koku gelir derler ya, biz de de aynen öyle bir durum. Anlayacağınız keyfimiz kaçtı.
Sigara içenlerin ne kadar berbat bir hastalığa tutulduğunu, bu illeti bırakmanın ne kadar zor olduğunu elbette biliyorum. Ancak içmeyen için o berbat kokuyu solumak da inanılmaz zor. Bunu, yıllar boyu sigara içip rahatsızlandıktan sonra söyleyen pek çok de tanıdığımız var etrafımızda.
Bugün sigara içenler için zor bir gün olacak. Çünkü içmeyen tüm dostlar, sevenler, gün boyu başlarını şişirecekler. “Sigara şöyle kötü, böyle kötü. Gel bırak şunu, bak bir paket sigara parasıyla neler alabilirsin…” diye. Özellikle yeni bırakmış olanlar, daha ateşle söz edecekler sigaranın zararlarından.
Sigaradan kurtulmak için yapılan çalışmaların her geçen gün artması, para cezaları yerine bilinçlendirme çalışmalarının artması umut veriyor insana. İzmir’de yara bandı üreten Seyitler Kimya firması özel sektör içinde “Türkiye’nin İlk Sigarasız Kurum Belgesi”ni almış, örneğin. Firmanın, bir yara bandı kutusunun üzerinde bu belgeyi aldıklarına ilişkin bir yazı gördüm. Firma beş aydır bu konu üzerinde çalışmalarını sürdürüyor, işe alımlarda mutlaka sigara içmeyenler tercih ediliyormuş. Ayrıca yazışmalarında maillerinde “Sigara içilmeyen bir kurum olduklarını vurgulayıp”, bu konuda sosyal sorumluluk projesi başlatmışlar.
Bu arada sigarayı bırakmak isteyen ama ne yapacağı konusunda kararsız olanlar için bir öneride bulunmak istiyorum. Tepecik’teki İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2003 yılından bu yana Sigara Bırakma Polikliniği hizmet veriyor. Poliklinik sorumlusu Dr. Atike Demir, kendilerine her yaş gurubundan hasta geldiğini ve yüzde 47 oranında başarı sağladıklarını belirtiyor.
“Yasaklarla bu işi çözemeyiz. Küçük yaştan başlayarak bilinçlendirme, bilgilendirmeyle ancak bu sorunu halledebiliriz” diyor Dr. Demir.
Sigara firmaları bu güne kadar bilinçlendirme konusunda çok çalıştılar, belleklere markalarını kazıdılar. Şimdi sıra bizde. Sigara içmeyenlerin bu savaşta “bilinçle” başarılı olacağına inanmak istiyorum. Çünkü deniz havasını solumak istediğimde, yanımda sigara yakan bir kişinin keyfimi kaçırmasını istemiyorum.
Category: Köşe yazıları