Reklamcılar Derneği’nin, ajansların sıkça karşılaştığı maliyet ve fikri mülkiyetle ilgili sorunlarına dikkat çeken iki ilanı yayımlandı geçtiğimiz günlerde ulusal basında.
“Şu fikrin daha ucuzu yok muydu?” ve ‘Maliyet nasıl düşer?” başlığı altında son derece sade hazırlanmış, siyah-beyaz yayımlanan ilanlar reklamveren kadar reklam ajanslarını da hakları ve yaptıkları işin önemi konusunda ayıltıcı mesajlar içeriyordu.
Yukarıdaki satırlar “Şu fikrin daha ucuzu yok mu?” başlıklı ilandan alıntılandı. Maliyet nasıl düşer? Mesela reklam maliyeti” konulu ilandaki sözler de çok etkileyici. Özellikle ISO, TSE, TÜV kalite standartlarını fabrika duvarlarına asıp, emeği yok varsayan kimi firma yöneticilerinin dikkatini çekeceği kanısındayım.
“Ne üretirseniz üretin, hayatınızı kalite kavramı şekillendirir. Kalite ödün kabul etmez. Maliyetleri düşürürken göz ardı edemeyeceğiniz yegane şey kalitedir. Kaliteden taviz vermeden maliyetleri düşürmenin yolu istihdam yaratmaktır. Çünkü markanızı ileri götürecek kaliteli fikirler, kaliteli insanların ürünüdür. Peki reklam maliyetleri nasıl düşürülür? Reklam maliyetini düşürmenin en iyi yolu, iyi fikirler bulacak iletişim ortağı/ortakları seçmektir. Bir atış ile bin atışlık iş yapabilenlerle, etki yaratabilenlerle çalışmaktır. İyi reklam fikri her zaman karşılığını fazlasıyla verir. Satış ve marka bilinirliği oluşturur, değer yaratır. Karlılık yaratır. Tabii ki reklam maliyetlerini düşürmenin ikinci bir yolu daha var: Kendi maliyetini düşürmüş, bir başka deyişle reklamveren talebiyle maliyetlerini indirmiş bir reklam ajansı bulmak. Ne yazık ki, reklam ajansının maliyetini düşürmesinin bilinen tek yolu var, o da iş gücü kaletisini düşürmek. İş gücü kalitesini düşürmek de markanızın gücünü düşürmektir. Kimbilir yüzde kaç?…”
Türkiye’deki reklam ajanslarının mesleki kuruluşu olan Reklamcılar Derneği’nin verdiği ilanlardaki mesajlarda yer alan sorunlar, İzmir’de etkinlik gösteren ajansların da en önemli sorunları elbette.
Ajanslar uzun zamandır medya kuruluşlarının aldığı bir kararla yaptıkları ilan çalışmalarından yüzde 25 yerine, yüzde 15 komisyon alıyorlar. Yanlızca gazete ilanıyla yaşaması olanaksız olan bir ajansın, açılım yapabilmesi için yatırım yapması zorunlu. Sadece teknolojiye değil, kendine yaşama şansı sağlayacak, değerli fikirleri üretecek elemanlarına da.
İzmir Ticaret Odası Medya Reklam ve Araştırma Hizmetler Gurubu Komitesi Başkan Yardımcısı, kendisi de uzun yıllar reklamcılık sektöründe hizmet veren Sedat Candaş, İzmir’de reklam ajanslarının belirli standartlara uygun olması için yaptıkları çalışmaları olduğunu söylüyor. Kaliteli hizmet üretecek standartlardan uzak ajansların, sektörde sorunlara, verimsizliğe yol açtığını aktarıyor.
Standart yaratabilmek için reklam verenin de reklam ajansının da bilinçlenmesi, kendini karşısındakinin yerine koyabilmeyi öğrenmesi, ama öncelikle ve mutlaka eğitilmesi şart.
Veriler 2007 yılının ilk altı ayında medya yatırımlarının yüzde 14 büyüdüğünü gösteriyor. (www.rd.org.tr sitesinden) Ancak nedense İzmir’deki ajanslar, bu büyümeden yeterli payı alamıyor. İstenen devinim bir türlü sağlanamıyor.
Yarın bayram. Gazetelerde firmaların bayram kutlama mesajlarını okuyacaksınız. Gerçi bu mesajların sayısı önceki bayramlara oranla bir hayli düşük. Sanırım reklam sektöründe saçlarını ağartmış meslek büyüklerimiz de, “Nerede o eski bayramlar, o eski ilanlar. Sayfa sayfa kutlama ilanları verirdik” diye hayıflanyorlardır.
Verimli, bereketli, huzurlu, geçmişe özenmeyeceğimiz, gelecekten umutlu, mutlu bir bayram dileğiyle…
Category: Köşe yazıları