Çevreyi kirlettikleri gerekçesiyle yer yer halkın tepkisiyle karşı karşıyalar…
“Bizi taş ocakçılarıyla karıştırıyorlar. Mermer çevreye zarar vermez, çünkü yapısındaki kalsiyüm karbonat insan vücudunda bile var. Artık teknolojiler değişti… Taşımızı patlatma yöntemiyle değil, modern tekniklerle peynir dilimi keser gibi çıkartıyoruz. Üstelik açtığımız her ocak için Orman Bakanlığı’na, Çevre Bakanlığı’na harç ödüyor taahhütte bulunuyoruz” diye ekliyorlar.
Kendilerini yeterince ifade edemediklerini söylüyor, devletin yol açmadığı yörelere yol, iş ve aş yarattıklarını belirtiyorlar.
Otomotiv sektöründen on kat daha fazla katma değer yarattıklarını belirtiyor, “1 milyar 250 milyon dolarlık ihracatın yüzde 100’ünü yerli girdiyle yapıyoruz. Onun için devletten yatırımlarımıza köstek olmamasını bekliyoruz” diye ekliyorlar.
Devlet yetkilileri “Ocak ruhsatı almak kolaylaştı” diyor. Sektör temsilcileri ise “Mermeri çıkartana kadar 34 ayrı bürokratik kademeden geçiyoruz. Bakanlıklar arasında iletişimsizlik var. Muhatabımız bir tek bakanlık olmalı.Ruhsattan sonra ocağı çalıştırmak için iki yıl bekliyoruz” diye yakınıyorlar.
Düşük döviz kuru, yüksek faizden etkileniyorlar. Balıkçılık, gemicilik, yatçılık ve tarım sektörlerine tanınan Özel Tüketim Vergisi indiriminin doğaltaş sektörüne de uygulanmasını istiyorlar.
Karayollarında tonaj sorunları var… Ocaktan fabrikaya taşı götürürken yaşadıkları tonaj sorununu aşmakta zorlanıyorlar. Blok mermeri bölseler taşın değeri düşüyor, ağırlığıyla taşısalar yedikleri ağır cezalar can yakıyor. Karayollarından istiap haddi toleransı bekliyorlar.
Bölgesel teşvik yerine, sektörel teşvikte ısrarcılar. 55 ile teşvik uygulaması yapılırken, bu illerin içinde ancak beşinde doğaltaş ve mermer üretimi yapıldığını vurguluyor, taşın çıkarıldığı yerde işlenmesi zorunluluğunu dile getiriyorlar.
Dernekleri, birlikleri var. Ancak bir araya gelip ne fiyat ayarlamasında anlaşabiliyorlar ne de ortak bir politika üretebiliyorlar. Düzenledikleri konferanslarda, sempozyumlarda “Taşımız değerli, malımızı ucuza satmayalım, fiyatları uluslararası standartlara çıkartalım” diyorlar. Ancak sözlerinde duramıyorlar, günlük ekonomik kaygılar nedeniyle taşlarını yine değerinin altında satıyorlar.
Yasada yöre taşına zorunlu destek şartı olsa da, belediye başkanlarının ucuz diye Çin’den granit ithal etmeleri sektördekileri yaralıyor. Her fırsatta “yakışmadı” diyorlar. “Ege bölgesi, mermer ve doğal taş ihracatının yüzde 50’sini gerçekleştirirken, İzmir Adnan Menderes Hava Limanı’nın dış hatlar terminalinde Çin graniti kullanılmasına tepki gösteriyorlar.
Amerika hapşırsa sektör sallanıyor… Doğaltaş ihracatının yüzde 80’inin yapıldığı Amerika’ya umudunu bağlayanlar, sektör temsilcilerinin, “BRIC ülkelerini dikkate alın. Brezilya, Çin, Hindistan ve Rusya’ya yapılacak ihracat Amerika’yı geçebilir. Bu pazarlar çok önemli” sözlerine dikkat kesiliyorlar.
“Sektörde yangın var, üç vardiya çalışırken tek vardiyaya indik” diyen doğaltaş sektörünün temsilcileri, şimdi tüm bu sorunları tartışmaya ara verdiler. Dört gün süresince tek bir hedefe kilitlendiler: Sektör büyük umutlarla MARBLE 14. Mermer ve Doğaltaş Teknolojileri Fuarı’na odaklanmış durumda.
Hepsi en güzel taşları, en farklı ürünleri, yeni tasarımlarıyla şov yapmak için arenaya çıktılar. Dünyanın ikinci büyük mermer ve doğaltaş fuarı olma özelliğini taşıyan “Mermer Fuarı”nda “En iyisi biziz” imajı vermek için el ele verdiler.
Yıllardır “Taş yerinde ağırdır” sloganıyla düzenlenen Mermer Fuarı’nın, sektöre yeni açılımlar getirmesini, beklentilerin üzerinde ihracat bağlantıları gerçekleştirmek için olanak yaratmasını dileyelim.
Category: Köşe yazıları