Sözcüleri diyor ki, “İzmir’de sular yükselirse, hepimizin gemisi yüzer.”
Ve turizm sezonun başlamasına günler kala uyarıyorlar: “İzmir turizmi, kırmızı alarm aşamasında, harekete geçmemiz şart.”
Bürokratlardan istekleri ise: “Bize engel olmayın, yeter !”
Destination İzmir grubundan söz ediyorum. Kıyasıya rekabetin yaşandığı turizm sektöründe Çeşmeli, Kuşadalı, izmirli turizm işletmecilerinin bir araya gelerek oluşturduğu ortak platformun sözcüsü Bülent Tercan, turizmde alarm zillerinin çaldığını vurguluyor.
“Çok üzgünüm, ama İzmir tanınmıyor” diyor Tercan. “Katıldığımız yurt dışı turizm fuarlarında artık İspanya, İtalya, Yunanistan gibi eski rakiplerimize yeni rakiplerin eklendiğini görüyoruz. Litvanya, Bosna-Hersek, Hırvatistan bizi zorlayan yeni rakip ülkeler. Turizm konusunda çok iyi yatırımları var. Yurtdışında Türkiye denilince akla iki kent geliyor: İstanbul ve Antalya… İzmir’in adı bile geçmiyor” diye sürdürüyor sözlerini.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çeşme ve Alaçatı Belediyeleri, Çeşme Turizm Derneği, Çeşme Esnaf Sanatkarlar Odası, Sun Expres Havayolları, TAV İzmir, Sisus Otel, Ilıca Otel, Sheraton Çeşme, Ege Palas Hotel, Babaylon Otel, Jestur ve Çeşme Life Dergisi, Destination İzmir hareketine destek veren kurum ve kuruluşlar. Yakın zamanda Foça Belediyesi, İzmir Kemeraltı Derneği de bu sivil platformun çalışmalarına katılmış.
Tercan’ın deyimiyle “imece” usulüyle çalışarak, kentin tanıtımı için çabalayan gurup, fuarlara katılıp İzmir’i turizmde bir marka kent yapmak için çalışıyor. Tercan’a katıldıkları yurt dışı fuarlardan geri dönüş alıp almadıklarını sorduğumuzda şu yanıtı veriyor:
“Bir yılın sonunda yüzde 5’lik bir artış olduğunu saptadık. Bunu İzmir Havaalanı’na inen yabancı turist sayısından anlıyoruz, rakamlar söylüyor. Konaklamalı turist sayısındaki artışı yaşıyoruz. Çünkü katıldığımız fuarlarda bire bir etkin tanıtım yapıyoruz. Anketler hazırlıyoruz. Materyaller bırakıyoruz. İzmir’in bu haliyle bile turist çekmemesi için hiç bir neden yok. İzmir şu anda turist çekecek kadar güzel ve kaliteli bir şehir. Ama hiçbir şekilde yurt dışında tanıtımı yapılmamış” diyor.
Tercan, kentte İzmir tanıtımı için kurulan şirketlerin, kimi kurumların bugüne değin gereken aktif tanıtımı yapamadıklarını vurgularken, “Yapabilselerdi İzmir’in turizmden aldığı pay yüzde 3’lerde kalmazdı. Ve biz bu kenti tanıtabilseydik, bugün EXPO’yu da rahatlıkla alırdık” diyor.
Destination İzmir hareketi, kentin tanıtımı adına çalışmalarını hızla yürütürken, gurubun üyeleri kısa bir süre önce “küçük çaplı bir denetim”den de geçmiş. Gurubun sözcüsü Bülent Tercan, “Bizim imece usulüyle çalışıyor olmamız, bir dernek çatısı altında toplanmayıp bu çalışmaları serbest bir platformda da yürütebiliyor olmamız, İzmir’i tanıtma amacıyla kurulduğu söylenen kimi kurum yöneticilerini rahatsız etti sanıyoruz” diyor. Tercan, “Ancak bize, çalışmalarımızı soran bürokratlar da gördüler ki, çabamız sorgulanacak değil, alkışlanacak bir çaba. Bunu da dile getirip, her türlü desteği vereceklerini söylediler bize. Biz özgürce, iyi niyetle ve birbirine kenetlenerek çalışan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Bu çalışmamızın karşılığını da İzmir alacaktır” görüşünü dile getiriyor.
14-22 Nisan Turizm Haftası. Yıllardır okullarda “bacasız sanayi” diye öğretilen turizm sektörünü canlandırmak için gönüllü çalışmaların da yettiğini anlamak için bakalım daha kaç sezon kaçıracağız… Ve birgün bu kentin yöneticileri, bürokratları da “yalnız efe”yi oynamak yerine, halay çekmenin de güzel olduğunu anlayacak elbette…
Category: Köşe yazıları