Temizce arıca kına yakalım
Gelinin sözünü hep tutalım
A gelin a güzel kınan kutlu olsun
Güveyinin yanında sözün tatlı olsun
Hani bunun kaynanası
Kireç ocağında yanası
Kutlu olsun gelinin kınası
A kız a gelin kınan kutlu olsun
Orda da burada da dilin tatlı olsun
Bir kına elbisesi: Kadife kolsuz bluz, kadife şalvar ve simli kaftandan oluşuyor.
Bedeli 45 YTL ile 75 YTL arasında değişiyor
Kına takımı: Kırmızı pullarla süslü gelin başı örtüsü, iki eldiven ve mendil
Bedeli 10 YTL
Gelin şapkası : Şapkanın çehresinde altın sarısı paralar var.
Bedeli 15 YTL
Gelin kemeri: Kaftan üzerine takılan metal süslü kemer
Bedeli: İşine göre değişiyor
Çarık: Kırmızı kadife kaplı, üstü simli, ucunda kırmızı ponponları bulunan terlik
Bedeli 12.50 YTL
Kına: Renkli saten keseler içinde bulunan misafirler için kullanıma hazır kınalar
100’lük paketler 10 YTL’den satılıyor
Kına sepeti: Misafirlere hazırlanan kınaları ve çerezleri dağıtmaya yarayacak süslü hasır sepet
Plastik çiçeklerle süslü klasik hasır sepetler 10 YTL’den başlıyor. Eğer üstü desenli ahşap sandık düşünürseniz 50 YTL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor.
Kına tepsisi: Gelinin eline yakılacak kınanın karılacağı etrafı çiçeklerle süslü bakır tasın bulunduğu tepsi
10 YTL ile 15 YTL arasında değişiyor.
Kemeraltı Çarşısı’nda sıcak bir ağustos günü dolaşırken çoğu esnafın kapı önünde oturduğunu görüyorum.. Dükkanların önü ıslatılmış, vantilatörlerin bir kısmı kapının önüne gelmiş. Kavaflar Çarşısı’ndaki esnaf, gölge bir yerde olmanın rahatlığıyla kapı önünde tavla oynayarak geçiriyor uzun yaz gününü.
“Hayırlı işler” diyerek alış veriş için girdiğim tüm dükkanlarda aynı yakınma var. Her zaman kapısında kuyruk görmeye alıştığım Kestanepazarı’ndaki ünlü bakliyatçı bile duruma alışmış gibi:
“Abla bu sıcakta kim ne yapsın kuru fasulyeyi. Sıcak nedeniyle kimse inmiyor çarşıya. İnsanın canı istemiyor ki. Karpuz peynir varken bulgur, fasuyle, nohut kimse almıyor vallahi. Bizim bile canımız istemiyor. Vatandaş ne yapsın.”

Hisar Camisi çevresindeki bir esnafa soruyorum:
– Ne kadar çok detay var. Bunların hepsini alıyorlar mı?”
– Ben 50 yıl önce evlendiğimde bunların hiç biri yoktu. Sadece kına karılmıştı, aile içinde eğlenmiştik. Şimdi öyle mi? Her gün yeni bir adet çıkıyor.
– Kız tarafı mı erkek tarafı mı yapıyor alışverişi?
– Her iki taraf da yapabiliyor. Tatsızlık çıkmasın yeter ki alışveriş sırasında?
– Çıkıyor mu?
– Çıkmaz mı? Her çeşit insan gelir bizlere…
– Kaçadır bir kına gecesinin maliyeti?
– Bindallısı, fesi, tülü, eldiveni, kına seti, misafirlere dağıtılacak pırıltılı mendilleri 150-200 YTL tutar çok çok… Sonra çerez alınacak, gelin kızın avucuna kapatılacak altın var, bu giysinin dışında giyilecek eğlence elbisesi var, kuaförü, gazozu, evin önünde yaparsan sandalye kirası, müziği… Nereden baksan en az 700-800 YTL tutar. İşin doğrusu en güzeli bizim zamanımızdakiymiş. Kar kınayı, al hanımı…
– Sünnet ve asker için de alışveriş ediliyor mu?
-Tabii, asker kınası yakılacaksa onlara da üzerinde Türk Bayrağı işli örtüler veriyoruz, anneler, bacılar için. Sünnet içinse, kırmızı işli tülbentler ve arabalara asılsın diye havlularla yine kına keseleri, mendilleri satıyoruz…
“Hayırlı işler” dileyerek ayrıldığım esnafın yanından uzaklaşırken, ellerinde kocaman torbalarla genç bir çift geçiyor yanımdan. Kılık kıyafetleri, çevre illerden birisinden geldiklerini gösteriyor. Kan ter içinde kalmışlar, hararetli hararetli konuşuyorlar. “Gelmişken kına alışverişini de yapalım” diyen büyüklerden birisine iki genç de gergin bir ifadeyle bakıyor. Ama adet gençleri dinlemiyor. Az önce benim sohbet ettiğim kına malzemesi satan dükkana giriyorlar…
Category: Köşe yazıları