Kitabın bir bölümünde Topuz’un, 1974 – 1975 yıllarında TRT’de yazarlar, şairler, sanatçılar ve dönemin önemli kişileriyle gerçekleştirdiği söyleşiler yer alıyor.
Yaz, tatil, turizm sohbetlerinin çokça yapıldığı, ülkemizin sahip olduğu güzelliklere karşın yeterince turistin gelmediğinden yakındığımız bir dönemde, Topuz’un özellikle Vedat Nedim Tör’le gerçekleştirdiği söyleşi daha bir dikkatimi çekiyor.
Tör, 1933 yılında Basın Yayın Genel Müdürü, 1938’de ise Turizm Müdürü olarak görev yapıyor. Hıfzı Topuz, Vedat Nedim Tör’e soruyor:
– Sayın Tör, siz 1938’de Turizm Genel Müdürlüğü’ne getirildiniz. İki yıl kadar bu görevde kaldınız. O zamanlarda Türkiye’nin turistik tesisleri çok ilkeldi. büyük güçlüklerle karşılaştınız. O yıllara ilişkin ilginç anılarınız olsa gerek.
– Çok ilginç anılarım var. Efendim, vekilimiz Şakir Kesebir’di. O zamanki en önemli turistik bölge olan Ege bölgesinde bir araştırma gezisi yapmayı kendisine teklif ettim. O da büyük bir ilgiyle karşıladı. Samih Tiryakioğlu, o zaman Ulus’un yazı işleri müdürü idi. Onunla beraber yola çıktık. Kazım Paşa (İzmir Valisi) bize otomobilini verdi ve biz Bergama’dan başlayarak bütün Ege bölgesi’ni, turistik tesisleri imkanları bakımından araştırmaya başladık. O zaman turistik tesislerimiz o kadar geri, ilkel durumdaydı ki, mesela mahallin en iyi otelinden birine gittiğimizde, müdüre desthanelerin kokusundan şikayet ettiğimiz zaman, ‘Beyefendi abdesthane olur da kokmaz mı?’ derdi. ‘Tahtakurusu, sivrisinek bulunur mu?’ dediğimiz zaman da, ‘E, tabii efendim, mevsimidir’ derdi. Yani, bizde otelcilik anlayışı bu kadar geri idi. Şimdi Türkiye’de turistik tesislerin birçok yerinde Batı kalitesinde olduğunugörmekten, 77 yaşında bir vatandaş olarak cidden büyük haz duyuyorum.”
Geçtiğimiz hafta Çeşme Turizm ve Otelciler Birliği’nin (ÇEŞTOB) davetlisi olarak Çeşme’ye gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın basın toplantısını izlerken, Hıfzı Topuz’un kitabındaki bu satırlar aklıma geldi.
Çeşme’nin en güzel beldelerinden birisi Ilıca’da 5 yıldızlı bir otelin, enfes deniz manzaralı konferans salonunda Bakan, turizmcilerin belki de birçok tatil yöresinde kendisine anlatılan sorunlarını dinliyor sakin bir şekilde.
Çeşmeli turizmciler yakınıyor:
– Planlama ve arsa tahsisi konusunda ciddi sıkıntılarımız var. Çeşme’ye dışarıdan gelen yatırımcı sayısı çok az. Buradaki Çeşmeli yatırımcı da bir sürü sorunla boğuşuor. Biz 60 iş adamı biraraya gelerek TETUSA diye bir şirket oluşturduk. 40 milyon dolar paramız var, termal turizm alanında Çeşme’yi kalkındıracak bir tesis kuracağız, alan tahsisi için bekliyoruz hala. İlan verdik sonunda, ama istediğimiz gibi bir alan bulamadık.
– Bölgede yanlızca iki en fazla iki buçuk ay sürüyor turizm sezonu, bu yüzden nitelikli personel çalıştıramıyoruz..
– Ecrimisil bedelleri çok fazla…Kıyı kenar çizgilerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor…
– Yeterli yatak kapasitemiz yok…
– ilçenin ödeneği kış nüfusuna 20-25 bin kişiye göre ayarlı. Oysa yazın nüfusumuz 300-500 bine çıkıyor…
– İlçeye turizm acentalarının yöneticilerini çağırdık, kendileri geldiler tatil yaptılar beğenilerini dile getirdiler ama turist getirmedi kimse…
– Çeşme termal zenginliği, uluslararası bir sörf merkezi olması, oksijen oranının Kazdağları’ndan sonra en yüksek oranda oluşu, yazın çok popüler beachleri, yeme içme kültürüyle birmarka kent olabilir. Ama yatak kapasitesi yetersiz, planlamamızı iyi yapıp farklı birkonsepte ihtiyacımız var.
Sektördeki konuşmacıları dinledikten sonra söz alan ve “kendisini turizm sektörünün bir çalışanı olarak yükümlü gördüğünü” söyleyen Bakan Ertuğrul Günay’ı Çeşmeli turizm yatırımcıları dikkatle dinliyor.
llk sözleri Çeşme’ye kendileri tatile gelen ama turist getirmeyen acentaların davranışıyla ilgili:
“Bir arkadaşımız, ‘Tur operatörlerini getirdik buraya, baktılar incelediler kendileri tatile geldiler ama anlaşma yapmadılar’ dedi. Bence belki de burada bir tılsım var. Belki de Çeşme, Karayip gibi Bodrum gibi kitle turizminin büyük bir markası, büyük bir parlayan yıldızı olmayacak. Ben Türkiye turizminin gelecek yıllardaki ufkunun, bu nitelik yükseltme, prestijli bölge yaratmadan geçeceğini düşünüyorum… Türkiye’nin bir bölgesine gitmek, Dünya’da Floransa’ya gitmek, Kanada’ya gitmek gibi yani adı özel olarak çok bilinen bir yere gitmek olduğu zaman biz asıl turizmde önemli bir ilerleme kaydedeceğiz.”
Çeşmeli turizmciler, bakanın getirdiği öneriyle iyice mest oluyorlar:
“Buralarda amaç 100 bin yatak değil, 25-30-40 bin, ama makul seviyede bir yatak ama mutlaka nitelikli, mutlaka kitle turizminin savurganlığına, tüketiciliğine kendisini teslim etmeyen, daha özel, hayatının keyfini çıkarmaya çalışan insanların geleceği bir yer yaratmak olmalı, planlama böyle olmalı. Bunu Türkiye’de yapabileceğimiz bir kaç yer var. Biz ülkemizde birkaç farklı destinasyon, yaşam tarzı üretebilirsek işte o zaman istediğimiz gibi farklı turizm yaratmış olabileceğiz.”
Bitin, sivrisineğin, tuvalet kokusunun “vaka-i adiyeden” görüldüğü dönemlerden, oteline gelen müşterisinin denize rahat girebilmesi için sahile yapılacak altyapı yatırımı iskelelere ilişkin izinlerin konuşulduğu bir döneme gelene kadar geçen 70 yıllık süreçte neler neler yaşandı.
Bakan Günay’ın belirttiğine göre Türkiye’ye gelen turist sayısı yaklaşık 25 milyon dolayında.
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin www.ttyd.org.tr alan adlı internet sitesinden aldığımız verilere göre 2007-2008 yılları içinde yurt dışından gelen ziyaretçisi ülkelere göre bakıldığında, Yunanistan’dan yüzde 42.1, İtalya’dan yüzde 33.2, İspanya ve Ukrayna’dan yüzde 24.8, BDT toplamında yüzde 25.1, İskandinav ülkelerinden (İsveç, Danimarka, Norveç, Finlandiya) yüzde 21.5, Fransa’dan yüzde 19.4 , Avusturyadan yüzde 18.4, İsrailden yüzde 18.5, Hollanda’dan yüzde 15.6 artmış.
Buna karşılık ABD’den gelen ziyaretçi sayısında yüzde -4.3’lük, Japonya’dan gelen ziyaretçi sayısında yüzde -9.8’lik, Bulgaristan’dan gelen turst sayısında da yüzde -1.8’lik azalma olmuş.
Genel toplama bakıldığında turizm gelirlerinde ilk 6 ay, 2007’ye oranla yüzde 26.8 artış var.
Görünen o ki, tarihe, doğaya saygılı, nitelikli yatırımlar arttıkça gelen turist sayısında artış, sorunların çözümünde hızlanma ve sorunlarda da buna paralel olarak bir azalma olacak…
Category: Köşe yazıları