Ege Maden İhracatçı Birlikleri Başkanı Arslan Erdinç’i tanıyanlar, bir ayağı karada bir ayağı havada bir yönetici olduğunu çok iyi bilirler. Kendisiyle Ege İhracatçı Birlikleri’nde gerçekleştirdiğimiz söyleşiye geldiğinde, yine önemli bir seyahat öncesi telaşını yansıtıyordu. “Verona için yeni izin çıktı. Fuara iki üç hafta kala izin geldi Ankara’dan” diyor bürokrasinin bu kadar ağır işlemesinden yakınıyordu. İtalya’nın Verona kentinde 46. kez düzenlenecek olan dünyanın en büyük mermer fuarı Marmomacc’a, Ege İhracatçı Birlikleri bu yıl üçüncü kez özel uçak kaldırıyor. Mermer sektöründe çalışanlara dünyanın neredeyse bütün taşlarını ve özgün tasarımlarını bir arada görebilmek için bir fırsat sunuyor bu yolculuk Arslan Erdinç’in sektör temsilcilerine, “Aman yöneticileriniz kadar ustalarınızı da getirin, modayı, dünyadaki yeni trendleri yerinde görebilsinler” dediği bu yolculuk için hazırlıklar bitmek üzere. 1- 5 Ekim 2008 tarihinde düzenlenecek fuar öncesi söyleştiğimiz Arslan Erdinç, konusuna hakim, sektörünün sorunlarını ta içinde, bire bir yaşayan bir yönetici olarak yanıtladı sorularımızı… Elinde limandaki sıkışıklıktan yakınan Bucak- Burdurlu sektör temsilcilerinden gelmiş bir mektupta yazılanları okuyarak başladığı söyleşimizde pek çok konuyu paylaştı bizlerle.
Verona’daki fuardan Mart 2009’da İzmir’de 15. kez düzenlenecek Marble Fuarı’na… Karşıyaka’da meydan düzenlenmesinde kullanılan ve ithal olduğu konusunda söylentilerin ortalarda dolaştığı granitlerden ve mermer sektörü konusuna çok önem veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’yla gerçekleştirdiği söyleşiye… Çevreci örgütlerin baskılarından internetin mermercilerin yaşamındaki yerine pek çok konuyu anlattı. Kimi paylaşımlarını “off- the record” kaydıyla dostça, kimilerini ise “Bunları teyp kaydediyor değil mi?” diye üzerine basarak söyledi. Biz de “off the record” anlatımlar bizde kalmak kaydıyla, Sayın Erdinç’in paylaşımlarını sizlerle paylaşıyoruz…
Liman konusu Danıştay’da asılı kaldı
– Bakın elimdeki mektupta ne yazıyor… “… 17 Ağustos’ta- 22 Ağustos’ta konteynırlara konan yüklerimiz gemi yok dendi, oysa açıkta 2, 3 gün bekleyip yük almadan çekip gitti. Bu dediğimiz Antalya Limanı için. İzmir Limanı daha da fena. Birlik Başkanı olarak sizden rica ediyoruz. Bu dertlere çare bulun. Tepemizdeki idareciler niçin çözüm bulmuyorlar, mermer sektörü ihracat yapacağım diye hem de hiç kazanamadan çırpınıyor, engeller diz boyu değil, gırtlağa kadar. Dünya ülkeleri kendi firmalarını koruma adına her türlü teşviği, önlemi alırken, elektrik parasını ödeyemeyen bankalarca ipotek altına alınmış ve bunlara kahramanca direnen bizler, mefta olduktan sonra bu devlete kimler vergi verecek? Kapanan fabrikalardan ve kapanacaklardan işsiz kalacak insanlar hırsız mı olacaklar, arsız mı, terörist mi? Kolaylık istiyoruz, imdat istiyoruz… ”
– Limanda bekleyen gemilerin, giderek artması sizin sektörünüze de ciddi zarar veriyor…
– Biliyor musunuz, bu mektuplardan o kadar çok var ki… Sürekli bize geliyor böyle fakslar. Liman özelleştirmesi Danıştay’da asılı kaldı. Bu hepsinden kötü bir süreç. Özelleşeceği için demiryolları yatırım yapmıyor. Giderek bu süreç uzuyor. Acil müdahale bekliyor. Kesim çözüm yoksa da orada yapılacak organizasyonla müdahale etmek gerek. O zaman firmalar da bizden gecikme nedeniyle ekstra harçlar alıyor. Gemi beklemez.
– Mektupta kapanan ve kapanacak firmalardan söz ediliyor. Elinizde kapanan firmalara, işten çıkarılan elemanlara ilişkin bir rakam var mı?
– Net bir rakam yok. Türkiye’de hiçbir şeyin envanteri olmadığı gibi bu konuda da net bir şey yok. Fakat bir çok kapanan el değiştiren var. Kapanma haberleri en çok bölgesel teşvik dışındaki yerlerden geliyor. Ege’den. Çünkü bizde bölgesel teşvik değil, sektörel teşvik gerekiyor. Ben hep bunu söylüyorum. Kapanan fabrika haberleri bölgesel teşvik dışındaki bölgelerden… Bu bölgede mermerci gerçekten rafineri motorini kullanıyor, işçilerinin sigortasını yapıyor, elektriğini ödüyor, vergisini veriyor…
– Sektörünüz için çok önemli olan bir fuar hazırlığındasınız. Ondan sonra da Türkiye’de dünyanın en büyük ikinci fuarı olduğu söylenen Mermer Fuarı dözenlenecek. Fuarın 2009’da Gaziemir’de yapılamayacağı belli oldu. Ne düşünüyorsunuz?
– Geçtiğimiz yıl fuara katılmak isteyen iki, üç yüz firma dışarıda kaldı. Ama zaten bu makro ekonomi böyle giderse düşük döviz kuru, değerli Türk lirasından dolayı dışarıda zaten rekabet edemiyoruz. Yakında zaten sektörde fazla firma da kalmayacak azalacak, böylece yeni yerlere de gerek kalmayacak. 1300 firmanın üç yüzü açıkta, 1600 firma, bu sayı 600’lere düşer…
– Sizin için yerel yönetimlerin yerli doğaltaşımızı desteklemesi çok önemli. Zaten bu konuda da uygulanması gereken bir kararname var. Sizi çok destekleyen kimi kent yöneticilerinin, bazen bunları göz ardı ettiğini ve sorunlar yaşadığınızı görüyoruz. Hatta bu sorunları İzmir’de de yaşıyorsunuz.
– Ne yazık ki. Aslında yöneticiler pek çok şeyin farkında. Kimi sıkıntıları aşabilmek için yöneticilerle görüşmelerimiz sürüyor. Buna İzmirli yöneticiler de dahil diyelim… Açıklamayı daha sonra yapacağız…
– Son dönemde tüm dünyada yaşanan ciddi bir ekonomik bir kriz var. Sektörünüz nasıl etkilenecek bu krizden? İhracatçıya 30- 40 milyar dolar acil destek gerek
– Amerika’daki kriz buzdağının üstü. Benim Amerika’dan aldığım haberlere göre çok kısa bir dönemde hatta yılbaşına varmaz, üç tane çok büyük finans kuruluşu büyük stres içinde… 9 tane de orta boy finans kuruluşu gidebilir. Toplam 12 tane. Bunlar Türkiye’yi çok kötü etkiler, bu kadar kırılgan bir ekonomiye sahip, bu kadar büyük bir cari açıkla ayakta kalmaya çalışan Türkiye ekonomisi acil tedbirler almazsa çok etkilenecektir. Hele ihracatçıya 30- 40 milyar dolar gibi acil bir tahsis bölüm ayrılıp da kredi sağlanmazsa ihracatçıda büyük düşüşler olur. Süratle 30- 40 milyar dolar ayrılmalı ki, işlerini döndürüp ihracatı devam ettirebilsin, Türkiye’ye döviz gelsin. Çünkü döviz gelmezse Türkiye’nin hali ne olur?
– Son dönemde, özellikle de başkanlığınızın ikinci dönemde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve İstanbul Maden ve Metal İhracatçı Birlikleri (İMMİB) ile daha yakın ilişki içinde olduğunuz görülüyor. Birlikte projeler üretiyorsunuz.
– Birlik içinde olmamız gerekiyor. Çünkü ekonomi çok kırılgan, ekonomi berbat vaziyette. Cari açık, dış ticaret açığı bu kadar büyük… Bu vatan bizim, çocuklarımızın geleceği için bir bütün halinde yürümemiz ve ülkeyi en azından bu kargaşa ortamı içinde en azından ekonomik yönden düze çıkarmamız gerek.
– Geçtiğimiz ekim ayında Afyon’da düzenlenen bir panelde “Sektörde büyük yangın var, acil önlem alınması gerekiyor” diyordunuz. O günden bu güne ne durumdayız?
– Daha kötü durum.
– Peki ne öneriyorsunuz ihraçatcıya, sektörünüzdeki üreticilere?
– Ülkedeki yerli girdiyle çalışan sektörlere mutlaka çok acil destek gerekiyor. Gerçek ihracatçılara. Bunun başında mermerci geliyor. Çünkü mermercinin, normal ihracatçıdan farkı hem ocakçı, hem fabrikada üretici, hem ihracatçı. Sadece alıp satan ihracatçı değil, onun durumu farklı. Sadece alıp satan ihracatçı veya ithal edip satan ihracatçı, bir yerde kesin karını biliyor zarar etmiyor.
– Yerli girdi, ama herşeyimiz dışarıya bağlı…
– Herşeyimiz dövize bağlı ve bundan dolayı da dışarıda rekabet edemez durumdayız döviz kurlarından dolayı.
– Siz uzun süre ‘Çinliler ocak alıyor, ocaklarımız yabancılara geçiyor’ diye uyarıda bulundunuz. Son dönemde nasıl durum?
– Çinliler yine ocak alıyor, ocaklarımız yabancılara gidiyor. Ocaklarımız yüzde yüz satılmamalı hiçbir zaman. Yüzde 49’u geçmemeli ve yabancı yatırımcıya Türkiye’de ihraç ettikleri, götürdükleri blok kadar da Türkiye’de nihai işleme mecburiyeti koymalı. Bunun için de belli miktarlarda yatırımlarla sanayi yani üretim tesisleri kurmak mecburiyeti koymalı. Mutlaka bir kontrol altına girmeli.
– Daha çok hangi bölgede görüyoruz yabancı yatırımcıları?
– Ege’de…
Dubai’de mermercilik irtibat bürosu açıyoruz
– Sektörde markalaşma konusunda bir gelişme var mı? Bizim marka olacak mermerlerimiz hangisi? Devletin destek verdiği Turquality belgesini alma konusunda bir çalışma var mı firmalarda?
– Bizim tüm mermerlerimiz marka. Dünyanın her yerinde Türk mermerleri çok beğeniliyor ama markalaşma konusu, ocaklar özel firmalara ait olduğu için her firmanın tek başına kendi çabasıyla yapacağı bir şey. Biz bu konuda bize ne düşen varsa gereken desteği vermeye hazırız. Bu arada bizim kısa zamanda gerçekleştireceğimiz bir çalışmamız var. Kısa dönemde Emirlikler bölgesi, Dubai’de açacağımız mermercilik irtibat bürosu ve show room olacak.
– Neden öncelikle Dubai?
– Para nerede, iş orada. Petrol nerede para orada, o yüzden Dubai.
Kürşat Tüzmen’in söyledikleri bizim dertlerimiz
– Siz dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Sayın Kürşat Tüzmen ile de çok yakın ilişki içindesiniz. Derdinizi, sektörünüzün sorunlarını anlatabildiniz mi? Çözüm önerileri konusunda yol almanıza yardımcı olabildi mi bu iyi ilişki ve iletişim?
– Sayın Tüzmen çok saydığım ve Türkiye’ye çok büyük faydaları olan bir bakan. Kürşat Bey bizi çok iyi anlıyor ve ülkenin ekonomik geleceği yönünden, ülkenin menfaatleri açısından gerçekleri ifade eden açıklayan tek bakanımız. Ama ne dereceye kadar sesini duyurabiliyor, bilemiyoruz. Ama onun söyledikleri bizim söylediklerimiz, bizim dertlerimiz, bizim problemlerimiz.
– Peki ÖTV konusunda ya da enerji maliyetleri konusunda bir adım atılabildi mi? Geçtiğimiz günlerde yönetim kurulu üyeleri ve sektör birlik başkanları bir araya gelip bir rapor hazırlamıştınız Maliye Bakanı için.
– Evet, Ege İhracatçı Birlikleri’nin bir raporu bu. Bu konuda Sayın Maliye Bakanımızın yerli girdiyle üretim yapan ve yüksek istihdam sağlayan sektörümüze destek olacağına inanıyoruz. Bu konuda da tespit ve çözüm olmak üzere sektörümüzün problemleri ve çözümlerini içeren raporu sunuyoruz. Bayram sonrası sunacağız kendisine. Tespitler ve çözümler. Çözümlerde mermercilik sektörünün ayağa kalkması ve başarılı olması, ülkeye getirdiği katkı ve yapılacak teşviklerle bunun ülke ekonomisine dönüşü. Yüksek faiz böyle devam ettikçe ben Türkiye’de doların çok fazla yükseleceğine inanmıyorum. Şu anda dünyadaki krizden dolayı Araplar da bu likidite paralarını artık daha emin limanlara getirmek için Türkiye’ye getirecekler. Daha emin ve inanılmaz bir şekilde, dünyanın en yüksek faizini veren Türkiye’ye getireceklerdir. Dışarıdan da böyle döviz geldikçe bu doların değeri de yerinde sayacaktır.
Doğaltaşta proje üretmek için yatırım gerek
– Tüm dünyada doğaltaşa ilgi artıyor. Sizin bir uyarınız vardı: “Peru, İran, Hindistan’da yeni kaynaklar bulunuyor, Türkiye’deki taşlarla çok benziyor” demiştiniz. Biz nasıl bir strateji izlemeliyiz. Biz sadece fiyata takılıp kalıyoruz sanki…
– Doğaltaşta yapılacak şey sınırlı. “Proje, proje” diyoruz. Doğaltaş pazarında normal bant, seri üretimin dışındaki projeler yüzde 5, yüzde 10’u geçmez. Onun için biz sadece proje diye takılıp kalırsak, işin içinden çıkamayız. Türkiye’de kaç fabrika var, ayrıca proje yatırım gerektirir, çok özel yeni teknolojik makinaların, cnc makinaların getirilmesini gerektirir, tasarım gerektirir, mimarları istihdam gerektirir ve neticede sermaye gerektirir. Şu anda Türk mermercisinin elinde 2004’ten bu yana sermaye kalmadı. Elinde birikmiş sermayeyi tüketti.
– Ne yapılması gerekli?
– Hükümetin acilen tedbir alıp, yüzde yüz katma değer sağlayan sektöre maliyetlerinde indirim sağlayacak destekler vermesi gerekli. Bu da bilhassa, bizim şahsen; yönetim kurulu olarak istediğimiz nihai bitmiş mamülde metrekare başına bir destek olması lazım ki, hem nihai üretimi hem de istihdamı teşvik etsin.
– Belirlediğiniz kesin bir rakam var mı peki bu destek konusunda?
– Var elbette ama bunu şimdiden açıklamak doğru olmaz.
Ege ihmal edilmiş, yeni yatırımlarda yerinde sayıyor
– Kısa bir süre önce biten TİM seçimlerinde yönetime Ege’den 5 birlik temsilcisi girdi. Bunların içinde siz de varsınız. Bu Ege’li ihracatçıya nasıl bir avantaj sağlayacak?
– Ege’ye çok şey sağlayacak. Çünkü “ilerlemiş, ilerlemiş” deniyor ama ihmal edilmiş olan Ege, sanayide, yeni yatırımlarda yerinde sayıyor. Ege hakettiği ilgiyi ve teşviği görecek. Ama biz TİM’de yer alınca sadece Ege’yi değil, tüm ülke ekonomisini düşünüyoruz. Çünkü yangın sadece Ege’de yok, tüm Türkiye’de var. Hepimiz aynı gemiyediz. Yani sadece Ege’nin kalkınması bir şey ifade etmiyor. Geminin başı kalkmış kıçı batmış, kıymeti yok. Geminin bir bütün olarak yüzmesi lazım.
– İMMİB Başkanı Ali Kahyaoğlu’nun TİM seçimleri sırasında açıkladığı bir projesi vardı. Tüm mermer sektörüne hizmet verecek bir dış ticaret şirketi kurma konusunda. Bu projeyi geliştirmeyi düşünüyor musunuz?
– Ali Kahyaoğlu seçilemedi. Onun yerine biz girdik. Dış ticaret şirketi olarak tüm şirketleri bir çatı altında toplayıp da ihracat yapma diye bir şey dünyada yok. Böyle tam bağımsız olmayan, yarı devlet kontrolündeki ihracatçı birliklerinde bu imkansız bir şey. Ben buna inanmıyorum. Zaten bu düşük olan bu dolar kuruna karşı, bir de böyle böldürücü zarar edici fiyatlarla piyasada ticaret yapmamalarını teşvik etmek. Dünyada böyle bir şey yok.
Çin’de bizim iki ticaret ateşemiz var, Amerika’nın 1076
– Sizin ticaret ofisleriniz yeni pazarlar yaratmak için de bir fırsat olacak bu durumda?
– Evet, biz yeni pazarlar yaratmak için işte Dubai’den başladık tanıtım ofisi açmaya, ardından Moskova’yı düşünüyoruz.
– Bu açılacak ofisler ticaret ofisi gibi olacak anlaşılan. Peki bizim ticari ateşeliklerimiz yeterince etkin değil mi?
– Alıp satmayacak onlar, gidip Türk taşlarını showroom’da gösterecekler. Firmalara diyecekler ki, “Bakın bizde bu taşlar var fiyatlar da bu civarlarda”, fiyatları da verecekler. Ama işin pazarlığında, bitişinde ya oradaki adamları Türkiye’ye getirecekler ya da Türkiye’deki firma sahipleri oraya götürülece. Havalanında karşılanacak, oturulup orada tercümeleri yapılacak, bağlantılar yaptırılacak. Ticaret ataşeliklerimize gelince, o kadar az sayıdalar ki. Ayrıca bürokrasi VİP karşılamaktan kendi masalarını bile toparlayamıyorlar. Örneğin bizim bir ticaret ataşemiz ve bir de yardımcımız var Çin’de. Amerika’nın 1076 tane var. Bunun 76’sı Amerikalı, bin tanesi Çin’li. Biz de iki tane. Tamam, bunlar çok çalışkan arkadaşlarımız, ama zamanları yok.
– Çin de düşünüyor musunuz böyle ofisi?
– Biz Çin’e zaten blok satıyoruz. Biz nihai malın daha fazla satışını teşvik ve yönlendirmek için çalışmalar yapmak istiyoruz. Ayrıca dış piyasada rekabet etmek günden güne zorlaşıyor. Bizim taşı blok olarak fabrikaya getirip işlememiz daha pahallıya geliyor. Biz girdi maliyetlerimizin yüksekliği nedeniyle işleyemiyoruz. Blok satış daha karlı.
– Sizin süren projelerinizden birisi de Afyon Üniversitesi ile gerçekleştirilen ve sektör için çok önemli olan akredite laboratuvarı konusuydu. Çalışmalar ne aşamada?
– Tüm makinalar geldi, faaliyete geçmek üzere Ekim gibi düşünülüyor açılması.
Verona’ya 70 bin yabancı geliyor
– Verona’da düzenlenecek fuarda bu yıl “Daha çok taş, daha çok tasarım” konsepti var. Biz bu konuda ne aşamadayız? Biraz fuardan söz eder misiniz?
– Biz İzmir Mermer Fuarı için dünyanın ikinci fuarı diyoruz. Gelen yabancı sayısı 4 binler civarında. Doğru. Alan olarak, sergileme olarak en az İtalya kadar güzeliz. Ama İtalya’ya 70 bin yabancı geliyor. Onun için biz İtalya’ya gitmek zorundayız. Hem oradaki iş bağlantıları yönüyle, yani olaylar farklı. Verona’ya gidiş turistik bir gezi değil. Orada çok şey elde ediliyor. Biz toplam 150 bin euro civarında bir para harcıyoruz toplam ama dönüşü bize artı 80 – 100 milyon doları buluyor minumum. Ayrıca biz giderkenyöneticilerimizi, valilerimizi, milletvekillerimizi, genel müdürlerimizi, bölge müdürlerimizi götürüyoruz. Dünyada doğaltaşın, mermerciliğin nerede olduğu, ne olması gerektiği, Türkiye’de nereye getirilmesi gerektiği konusunda, kendilerinin de bize geçmişte yaptığı iifadelerle vizyonlarının genişlediği doğaltaşın hakikaten değerini anladıklarını ifade ettiler. Bu da bizim için çok önemli bir kazanç oluyor. Çünkü ocaklar, fabrikaların çalışmalarında filan biz sürekli olarak bu yöneticilerimizle bağlantı halindeyiz.
– Verona’da kimi firmaların 100. cü, 50. ve 30. yıllarını kutladıklarını görüyor ziyarete gidenler, biz de geçmişi bu kadar uzun olan firmalar da yok.
– Bizde mermercilik, rahmetli Özal’ın 1983 yılında mermerciliğe getirdiği teşviklerle başladı. Daha önce mermercilik bizde mezar taşçılığıydı. 1980’lerde mermer ihracatına bakıyorsunuz 2 milyon dolar. Bugün sıradan bir firma bundan çok fazlasını yapıyor ve bu tamamen onun görüşüyle oldu. Bir ifadesi var: “Arabın petrolü varsa, bizim de mermerimiz var ” demişti. Türkiye’de trilyon dolarlık mermer var. Şu anki jeolojik rezervimiz öyle. Ve bunlar dünyanın en güzel taşları, sağlığa uygun, radyasyon vermeyen radon gazları yayımlamayan.
– Buradaki fuarın eksikleri nasıl giderilecek? Ne yapmamız lazım? Fuara, İzfaş’a düşen ne var katılımcıyı arttırmak için? Tanıtım mı yetersiz kalıyor?
– İzmir’e 4 bin civarında yabancı katılımcı, Verona’ya 70 bin ziyaretçi geliyor. Aslında sadece doğaltaşa indirgememek lazım, ülkenin marka olması lazım. Bugün İtalya’nın kendisi bir marka.
– Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
– Umutsuz olunmaz. Bizim kendi aramızdaki sorunları bırakıp dünyanın bu büyük ekonomik krizi içinde bizim de makro ekonomiyi toparlamamız lazım.
Yatırımlar durmuş vaziyette
– Somut olarak mermer yatırımcısına, ocakçısına öneriniz ne? Yeni yatırımlar için, girişimler için önümüzdeki dönemde nasıl bir uyarınız olacak?
– Ekonomik sıkışıklıktan dolayı ay sonunda elektirik paralarınızı, işçi paralarınızı ödeyememenizden dolayı aman fiyatları kırmayın. Zaten zarardalar, ay sonunda paraları ödeyeyim diye satmak zorunda kalıyor ama bu sadece bir telkin. Neticede adam mecburen yapacak. Yatırımlar durmuş vaziyette zaten. Bunu şuradan görüyoruz. İş makinacılarına sorun. Türkiye’de son 2007- 2008’de satılan iş makinaları ve bunu yüzde kaçı mermer sektörüne gitmiş. Bir de ayrıca Sayın Çağlayan önayak oldu. Bir 100 bin dolarlık, firma başına destek çıktı. Ancak bu parayı ocakçılara vermiyorlar. Bunun süratle ocak işletmelerine de verilmesi lazım. Orası da bir üretim. Süratle ele alınması lazım.
– Kredi de alamıyor ocak işletmeleri değil mi?
– Evet, o yüzden bu 100 bin dolarlık kredilerin onlara da verilmesi lazım. Ocaklar da katılmalı, onları istisna tutmuşlar.
Demiryoluyla taşımacılığın gelişmesi şart
– Sizin en büyük sıkıntılarınızdan birisi de tonaj sınırlaması. Bir tolerans sınırı beklentisi vardı… Bu konuda bir gelişme oldu mu? – Çözümü olmadı. Bunun çözümü tüm dünyada maden ve mermerler demiryollarıyla taşınır. Ve maalesef değişik nedenlerle Atatürk’ten bu yana yatırımı durdurulmuş demiryollarının. Yatırımlara hız verilmesi ve bu ağır maddelerin demiryollarıyla taşınmasının sağlanması lazım. En azından bugünkü şartlarda kısıtlı imkanlarla, demiryolu taşıma ücretleri madencilik için makul seviylere indirilirse bunun da büyük katkısı olur. Şu an hesabını yapıyorsunuz, demiryolu çok pahallı motorine rağmen, karayolu taşımacılığından ucuz değil. Artı bir de aktarma var. Türkiye’de yıllardır yapılmayışı neden? Amerikalı Marshall yardımını vermiş, demiş ki; karayolu yapacaksın, kamyon vereceğim sana, kamyon üreteceksin. Lobiler var. Kamyon üretim lobileri ve otomatikman bundan dolayı doğan kamyoncular lobisi var. Bundan dolayı da demiryolu yatırımları gecikiyor olabilir. Yenilenebilir enerjilere taraftarız ama sanayi için yetmez – Bir de enerji sorunu var tabii… – Dünyanın en büyük problemi küresel ısınma. Süratle küresel ısınmadan dolayı dünya bir felakete doğru gidiyor. Tüm dünya uğraşıyor bununla. Ve dünyanın en büyük sorunu enerji. Türkiye’nin en büyük problemi de enerjide tamamen dışa bağımlılık. Motorin, doğalgaz ve kömür gibi. Bundan kurtulmanın tek yolu, aynı zamanda korbondioksit kirliliğine sebep olmayan ve dışarıya bağımlı olmayan ve bizde de hammaddesi, uranyum ve toryumun bol bol bulunduğu nükleer enerji yatırımlarını süratle gerçekleştirmesi lazım. Ülkemizin sanayisinin, ekonomisinin gelişmesi ve ülkemizin bekaası yönünden süratle bu yatırımların yapılması gerek. – İyi de nükleer enerji santralleri yapılana kadar sektör ne hale gelir kimbilir? – En az beş sene sürecek, otuz sene geciktik. En azından bugünden faaliyete geçirilip yapması lazım. Yoksa biz baştan bu yana yenilenebilir enerjilere taraftarız. Rüzgar ve güneş enerjileri olabilmeli. Ama tüm Türkiye kaplansa da ihtiyacın yüzde 15’ini görebilecek. Bunlar da sadece ev ısıtmalarına, şehir aydınlatmalarına yetebiliyor. Sanayi için imkan yok yetmesine. Bu bakımdan bu çözümü ele alıp gerçekleştirmemiz gerek. Türkiye’nin en büyük problemi bu şu an. 50 milyar dolarları bulan dış ticaret açığında enerjinin bu etkin rolü hafifletilmiş olur. – Çevreye ilişkin tepkiler alıyorsunuz… İlişkilerin gelişmesi açısından çalışmanız var mı? – Türkiye’de 21 milyon hektar orman var. Bunun sadece 10 binde biri maden sahası. Ve yine biz ocaklarımızı açarken ağaç olsun olmasın ormana o kullanacağımız alanın 10 katı kadar yeni orman olacak harçlar ödüyoruz. Bu yapılıyor. Bunun yapıldığının ispatı burada. Sayın Orman Bakanı en son açıkladı, “Trakya kadar bir alanı orman yapacağız” diyor, çok güzel bir şey bu ülke için. Bu paralar nereden geliyor? Bizim gibi madencilerden, mermercilerden geliyor. Önce biz her sene devlet payı olarak para veriyoruz. Bizim ocaklarda kimyevi madde kullanılmıyor. Bizim şu an mermercilerde atığımız yok, son tozuna kadar kullanıyoruz. Son tozu da seramik fabrikaları kullanıyor. Yabancı yatırımcının kontrolü şart – Yeterince anlatamıyorsunuz bu durumda kendinizi? Oysa yurtdışı fuarlarına sizinle birlikte sektörü anlamaları için onca belediye başkanı, yerel yöneticiler geliyor. – Ben madenler konusunda çevreci örgütlerin tek başına hareket etmeyip yurt dışından yönlendirildiğine inanıyorum. Çünkü bizim üretmemizi kendi malımızı kullanmamızı engelleme ve kendilerinin Türkiye’ye ihracatlarının devamını sağlamak istiyorlar. Bu fırsatı elden kaçırmak istemiyorlar. Dünyada hiçbir ülke madenlerini yüzde yüz yabancı sermayeye vermiyor. Biz diyoruz ki, yüzde 49’unu verelim, hak bizde olsun ama yabancı da gelsin çalışsın teknolojisini getirsin. Yeraltında yatan hazineyi de ekonomiye kazandırsın. Burada tehlike şurada: Adam alır madeni, kapatır. Güney Afrika’da, Brezilya’da madenleri vardır daha rantabldır. Senin madenlerini çalıştırmaz. Tamamen ona verirsen kalır. Bunun yanı sıra alır Türkiye’de işlenebilecek işleri de alır dışarıya götürür. Biz buna karşıyız. Bunun için kontrol ve Türk ortağıyla çalışma lazım. İnterneti kullanmayanın başarılı olması imkansız – İnternet sizin sektörünüz için de önemli. Yeni pazar payı yaratma, müşteri araştırma gibi konularda. Genel olarak sektörde ne kadar kullanılıyor? Dış ticarette ayrıca elektromik imza uygulamasına geçilecekti… – Bizim en Allahlık firmamız bile, dağın başında bile olsa interneti kullanmak zorunda. İhracat bakımından, ihracat bağlantıları haberleri tamamen internetle yapıyor. İnternet artık insanoğlunun bir parçası haline geldi. Benim 14 yaşındaki kızlarım bile bilgisayar konusunda felaketler. Artık internet kullanmayanın başarılı olması imkansız. Dış ticaret işlemlerinde kullanıma gelince elektronik imza konusu filan ne yazık ki oturmadı. Günlük kullanımda ne yazık ki yeterli değil ama bankacılıkta müşteri araştırma, pazar payı bulma konusunda yine de dünya ortalamasına göre iyi durumdayız. – Sektöre ilişkin sorularımıza yanıt verdiğiniz için teşekkür ediyoruz. – Ben de teşekkür ederim…