Cem Topçuoğlu, internete de değinmiş konuşmasında. Medya harcamalarında internetin önemli bir gelişim gösterdiğini vurgulamış. 2008’in ilk yarısında geçen yıla göre internet reklamlarının payının yüzde 128’lik artış göstererek 45.6 milyon YTL’ye yükseldiğini belirtmiş. Yükselen sektörler arasında ev temizlik ürünleri, perakende, bilgi teknolojileri, eğitim, ulaşım ve taşımacılığın yer aldığını dile getirmiş.
Topçuoğlu, Türkiye’de uluslararası kuruluşlar tarafından medyanın denetlenmesi gerektiğine dikkat çekip, bu yıl sonunda Interactive Advertising Bureau (IAB) kuruluşunun ölçümleme çalışmasının başlayacağını açıklamış. (2007’de Türkiye’de ilk genel kurulunu yapan IAB kuruluşu, internetin reklam mecrası olarak tek çatı altında ve tarafsız bir biçimde ölçümlenmesini ve denetlenmesini sağlamak amacıyla kurulmuş, dünyada 26 ülkede etkinlik gösteren, merkezi Amerika’da olan bir kuruluş.)
Reklamcılar Derneği ve Reklamcılar Vakfı Genel Müdürü Ayşegül Molu ise, IAB’nin bu çalışmasıyla internetin de mecra ve reklam değeri açısından ne olduğunun anlaşılacağını söylemiş.
İnternet medyasının en büyük sorunlarından birisi hiç kuşkusuz reklam almak. Daha doğrusu yeterli reklamı alamamak.
İnternet medyasının reklam pastasından aldığı payın, ne kadar bir sürede gelişeceği sorusunun yanıtını Google Türkiye’nin Pazarlama Direktörü Mustafa İçil veriyor:
“Dünya üzerinde internet reklam pastasının payı 2.5 milyar doların üzerinde. İnternet reklamcılığı tüm dünyada hızla büyüyor. İngiltere’de internet reklamları tüm reklam pastasından yüzde 20’lik dilim alırken, Türkiye’de bu oran yüzde 2-3 dolayında. Bu oranın ancak 2010 yılında, yüzde 10 seviyelerine çıkacağını düşünüyoruz.”
Mustafa İçil, geçtiğimiz günlerde Ege İhracatçı Birlikleri’nin Google Türkiye ile yaptığı bir çalışma için İzmir’deydi. Ortak çalışmada amaç, KOBİ’lere internetin pazarlama ve reklam olanaklarından nasıl yararlanacaklarını anlatmaktı.
Firmaların, kurum ve kuruluşların ilanlarını, duyurularını verirken ağırlıklı olarak görsel ve yazılı basını seçtikleri de bilinen bir gerçek. İhracatçı firmalar içinse internet bu mecralardan çok daha etkin bir tanıtım aracı. Toplantıda bunun altı kalın kalın çizilirken bana göre özetle söylenen şuydu:
“Ey şirketler, müşterinizin, hedef kitlenizin size 24 saat erişebildiği, siz Türkiye’de yatağınızda mışıl mışıl uyurken bile Amerikalı, Avustralyalı alıcının sizin firmanızın sattığı malları rahatça izleyebileceği, bilgi isteyebileceği ve hatta sipariş verebileceği, sizin yüklü telefon faturaları ödemeden araştırma yapabileceğiniz, adınızı tahmin edemeyeceğiniz kadar uzaklara duyurabileceğiniz, kendinizi anlatabileceğiniz harika bir mecra var artık. İnternet. Uyumayın ve bu mecrayı artık daha çok, daha aktif kullanın.”
Dünyanın”lider” olarak tanımlanan arama motoru Google ile bir işbirliğine yönelen Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen seminerde, Google Türkiye Pazarlama Direktörü Mustafa İçil söze, “Artık büyük balık küçük balığı yutar devri kapandı. Artık hızlı olan yavaş olanı yenecek” diyerek başlıyor ve ekliyor: “Hedef müşteri grubuna ulaşmanın en hızlı yolu da Google”.
Mustafa İçil’in anlatımından öğreniyoruz ki, 8 milyardan fazla sitenin indekslendiği Google, 1.4 milyar kullanıcıya hizmet veriyor.
Bu1.4 milyar kullanıcının 2007’de yaptığı on line satış tutarı 420 milyar dolar.
İnternetin en çok kullanım nedeni ise “bilgiyi aramak”.
İnternet üzerinde bir günde gönderilen mail sayısı ise 183 milyar (her saniyede 2 milyon).
Türkiye’de kullanıcıların yüzde 80’i internete bağlanırken ADSL’i kullanıyor.
İnternette 8 saniye kuralı ise firmalar için çok önemli. Yapılan araştırmalarda bir kişinin herhangi bir web sitesine girdiğinde ortalama 8 saniye kaldığı saptanmış. O yüzden ana sayfanın bütün yapılanların anlatıldığı değil, sade, kolay ulaşılan ve yapılan işlerin özetlendiği bir sayfa olması, doğru bilgiye ulaşılması gezginler için çok önemli.
Burada Mustafa İçil, Google’ın ana sayfasında niçin reklam olmadığını da açıklıyor: “Google’ın ana sayfası gördüğünüz gibi çok sade, bembeyaz. Çünkü amaç kullanıcının bilgiye en kısa sürede ulaşmasını sağlamak.”
Seminerde altı çizilen konulardan birisi Türkiye’deki 2 milyon KOBİ’nin 400 bininin web sitesine sahip olması. Ancak bu web sitelerinin çoğunun statik, bilgileri güncellenmeyen, daha çok katalog görüntüsünde siteler olduğunu belirtiliyor.
İnternet mecrası çok hızlı gelişen ve kartvizitte bir adres olmaktan çok öte bir anlam taşıyor artık. Ancak nedense bu hızlı gelişmelerden İzmir hak ettiği payı bir türlü, yeterince alamıyor.
Ekonominin son derece durağanlaştığı bir dönemde firmaların gazete ve dergilere bile yeterince ilan vermezken henüz tanımadıkları bir mecra olan internete reklam vermemesini anlayabiliyorum.
İnternetin diğer mecralara oranla ölçümlenebilen tek mecra olduğunun bilinmemesi, internet reklam bedellerinin gazete, dergi ve televizyona göre çok daha ekonomik olması henüz reklamverence anlaşılmış değil.
Ancak tüm bu olumsuz koşullara karşın bizim gibi internet medyası ile uğraşanları Reklamcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Topçuoğlu’nun ve Google Türkiye Pazarlama Direktörü Mustafa İçil’in umut vaad eden sözleri elbette çok heyecanlandırıyor. Bu heyecan dalgasının bizim kentimizde yaşayan reklam ajanslarını da sarması en büyük dileğimiz.
İnternet mecrası elbette bu makus talihini yenecek yakın bir gelecekte. En azından firmaların kendi tanıtımları için kullanmak zorunda oldukları internet de, Türkiye’de bir mecra olarak “kendini pazarlama, kendini anlatma sorununu” aşacak. Ve piyasa kafasını kuma gömen ve teknolojiye ayak uydurmamakta direnenleri eleyecek doğal olarak.
Çünkü devir artık Mustafa İçil’in söylediği gibi “büyük balığın küçük balığı yuttuğu devir” olmaktan çıktı. Artık hızlının yavaşı yendiği devirde yaşıyoruz…
Siz iyisi mi geç kalmadan, bir an önce bu mecrayı keşfetmeye bakın… Erken yol alan rakipleriniz sizi geride bırakmadan.
Category: Köşe yazıları