Reha Bey”in yanına ne zaman uğrasam, birçok erkeğin eline bile almayacağı,görmekten hoşlanmadığı, genelde masraf kapısı olarak görülen el işleriyle uğraşırken görüyorum. Yanlış anlamayın, kendisi yapmıyor bu işleri…
Halk eğitim merkezlerindeki kursların yıl sonu nedeniyle gerçekleştirilen sergilerine harıl harıl iş yetiştiriyor.
“Bu sıralar en çok tepsi yapıyorum”diyor. Önünde bir sürü kurdele nakışı olduğunu öğrendiğimiz el işleri, tepsi kulpları…
Başında da işlerinin biran önce teslim edilmesini bekleyen kadınlar. Sürekli bir şeyler istiyor, o renk olmadı, bu çerçeveden arkadaşım yapmıştı, benimki farklı olsun, aman çabuk olsun, güzel olsun, ucuz da olsun talepleri…
Reha Şair, 25 yıldan bu yana çerçeve işiyle uğraşan bir emekçi. İnşaat mühendisi olmasına karşın, sanat yönü ağır basınca iç mimariyle ilgili çalışmalara başlamış. Önce uzun yıllar vitray yapmış. Vitraya ilgi azalınca, çerçeve ve tablolara yönelmiş.
Çerçeve deyip geçmeyin. Yılda 12 bini aşkın çerçeve yaptığını söylüyor Reha Bey. İzmir’in en eski çerçevecilerinden olunca, çevre illere de ünü duyulan Reha Bey”in işletmesi krize inat, yedi kişiye istihdam sağlamayı sürdürüyor.
Diziler trendi belirliyor
Şimdi moda Behlül”ün Eyfel Kulesi
“Çerçeve size neyi ifade ediyor?” deyince Şair, “Koruma” diye yanıtlıyor. “İsterseniz sizi bile çerçevelerim” derken gülüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çerçeve koruma altına almanın bir yolu. Çerçevelenmeyecek hiç bir şey yoktur. Bebek patikleri, çocukların ilk saçları, el izleri, takılar, eski saatler, gümüş kaşıklar… Farklı olmak isteyen de çok çerçeve yaptırırken. Bakın, Amerika’daki bir müşterimiz sandıktan çıkarttığı şu örtüyü getirdi. İlk fırsatta onu çerçeveleyeceğim. Son zamanlarda sandık işlerini çerçeveletme konusunda da bir eğilim var” diyor.
Dizilerin işlerini çok etkilediğini belirten Reha Şair, şu sıralar Behlül”ün odasındaki Eyfel Kulesi resmini satıyoruz diyor. Evlerin yakışıklı oğlu Behlül, malum, Aşk-ı Memnu dizisinin kahramanlarından.
“Nasıl bir fotoğraf ki bu, bu kadar ilgi var?” deyince Reha Bey, bana kocaman, brandaya basılmış siyah beyaz Eyfel Kulesi fotoğrafını gösteriyor. Aynı fotoğrafın, 70 cm X 100 cm boyutlu olanı 85 TL.’dan satılıyormuş. Eee, Behlül konakta yaşıyor, haliyle onun odasındaki çok daha pahalı.
– Dizileri farklı bir gözle izliyorsunuz demek ki siz?
– Elbette. Bize çok iş çıkıyor dizilerden. Hele şimdi konaklı, yalılı, iç dekorasyonun öne çıktığı diziler çok revaçta.O yüzden biz de izliyoruz. Tabii biz dekorasyonuna daha çok dikkat ediyoruz. Duvarlardaki tablolara, çerçevelerine özellikle dikkat ediyoruz. Çünkü görüp soruyorlar, istiyorlar.
– En çok ne çerçeveliyorsunuz?
– Son yıllarda puzzle çerçeveletmek çok moda. Beş yıldır diyebilirim. Bu süreçte belki 10 bin tane puzzle çerçevelemişimdir. Özellikle ressamların puzzle tablolarını asıyor insanlar evlerine. Ama biliyor musunuz, insanların evlerinde duvarlarında bir sanat eseri olsun da, puzzle olsun. Puzzle kültürümüzün bile gelişmesi bir farklı kültürdür.
– Çerçeve beğenileri yaşa ve cinsiyete göre değişiyor mu?
– Gençler daha modern, ince şeyleri beğeniyorlar. Yaşı ilerlemiş müşterilerimiz ise klasik çerçeveleri tercih ediyorlar. Kadınlar daha çok çerçeve yaptırıyor Tabii.
Halk eğitim merkezleri terapi yerleri
Reha Şair, yeni bir gurubun baskınına uğramadan tepsilerini hazırlamayı sürdürüyor, bir yandan sohbet ediyoruz.
– Halk eğitim merkezlerinin de yerli diziler gibi bir etkisi var mı işlere?
– Biliyor musunuz, buraları aslında terapi yerleri. Kadınların rahatlamaları için çok önemli. Emekli olmuş, menopoza girmiş ya da evde çalışmayan kadınların bir şeyler üretmesi, stresini de atması gerekiyor. Halk eğitim merkezleri, kurslar bu işe yarıyor. Bize de yarıyor elbette. Buralarda kadınlara sosyal ortamlar da yaratıldı.
– Bu yaptığınız tepsilerin fiyatları kaç liradan başlıyor, nasıl bir pazar bu kurs işlerini pazarı?
– Bir tepsinin bedeli yaklaşık 15 TL.”den başlıyor. Çerçeve demek, kulp, cam, ahşap, paspartu, yapıştırıcı vs. gibi birçok malzemeciye iş demek.
– Küçük bir çerçevenin fiyatı kaç liradan başlıyor?
– Sıradan düz bir A4 boyutlu çerçeve 4 TL.’den başlıyor. Fiyatta sınır yok.
-Seçenek, rakamları etkiliyor tabii?
– Elbette. Müthiş kataloglar var. Her sene İtalya’daki fuara gitmeye çalışıyoruz. Oralarda harika unsurlar var. Sanat sıradan insanların bile evlerinde bu ülkede. Dolayısıyla bu sektör çok gelişmiş oralarda.
– Peki sizlerin kayıtlı olduğu bir meslek örgütü var mı? Bir oda gibi?
-Hayır biz Esnaf Sanatkar Odası’nın üyesiyiz. Ayrı bir odamız yok.
Tuvale dijital baskı ünlü tablolar
– Siz dijital baskı da yapıyorsunuz? Yağlı boya tabloların modası mı geçiyor?
– Hepsinin yeri ayrı. Ama çağımız dijital çağı. Çağa ayak uydurmak adına, eski Türk ressamlarının kağıt reprodüksiyonları yerine, dijital olarak tuvale basıyoruz. Burada boyut sınırımız yok. Hatta bastığımız bazı tabloların üzerini fırça darbeleriyle hareketli hale getiriyoruz ki, çok etkileyici oluyor.
– Malzemeleriniz yerli mi, daha çok ithal mi? Bizim ülkemizde çerçeve üretimi ne durumda?
– Bizde üretilmeyen sanatsal çerçeveler daha çok İtalya ve İspanya’dan gelir. Çin ve Kore’den daha çok plastik çerçeveler geliyor. Ama bizim ülkemizde de yurt dışına ihracat yapan büyük çerçeve firmaları var. Dört Divan, Özyıldız çerçeve gibi… Tabii İstanbul ve Ankara’da. İzmir’de yok ne yazık ki.
En çok Atatürk resmi yapıyoruz
– Sizin işinizde zarf mı önemli, mazruf mu?
-Elbette mazruf önemlidir bizim işte. Çerçeve koruma aracıdır. Resim her zaman için önce gelir.
– Çerçevenin eve uyumlu olması diye bir şey var mı?
– Çerçeve öncelikle resme uyumlu olmalı. Bunu çok söylerler bize. Koltuklarım şu renk, duvarım bu renk ona uygun olsun diye. Çerçeve esere göre seçilir eve göre değil. Zannediliyor ki mobilyalara uyarsa iyi olacak. Bana göre tezat olması çok daha iyidir.
– Eskiden aile fotoğrafları çerçevelenir, evlere asılırdı. Şimdi durum nasıl?
– Eski alışkanlıklar değişiyor. Arada aile fotoları da geliyor tabii. Ama en çok Atatürk fotoğrafı çerçeveliyor ve satıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor. Biz askerlere de çok iş yapıyoruz.
– Değişik Atatürk resimleri geliyor mu?
– Elbette, farklı farklı. Bize birde sigara konusunda çok şey söylerler. Mümkünse Atatürk’ün elindeki sigarayı yok edelim diye. Kesinlikle karşıyım buna. Atatürk her yönüyle kabul ettiğimiz bir şahsiyet. Sigara içtiyse içti. O her haliyle kabulümüz. O nedenle ben özellikle yok etmiyorum elinde sigarasını.
– Osmanlı armaları da çok yaygın sanırım.
– Evet özellike milliyetçi kesim çok istiyor.
Kriz bizi de etkiledi
Reha Şair, benimle sohbet ederken, bir yandan da üçüncü tepsisinin paspartularını kesiyor. Krizin etkisini soruyorum.
– Yoğunluğumuza bakmayın, bizi de etkiledi kriz. Şirketlere de çok iş yapmamıza karşın onlar da artık daha ucuzu tercih eder oldular.
– Daha mı az çerçeve yaptırıyorlar?
– Hem daha azalttılar hem de ahşap yerine plastik çerçeveye yöneldiler.
– Bu kriz ortamında yağlı boya tablolar satılıyor mu peki? Fiyatları çok yüksek diye duyuyoruz.
– Bende en çok Remzi Taşkıran’ın tabloları gider. Popüler yağlı boya tabloları vardır. Taşkıran’ın İstanbul resimleri ünlüdür.
-Fiyatları ortalama ne kadardan başlar yağlıboya orijinal tabloların?
– 400 TL. gibi… Çok meraklısı vardır bunların.
– Çin, bu konuda sıkıntı yaratıyor mu sizin sektörde de?
– Elbette, yaratamaz mı? 50 cm X 60 cm boyutlu bir yağlı boya tabloyu 20 TL’ye bile alabilirsiniz Çin’den gelmişse. Kalite, sanat arama elbette.
Reha Şair”le yaptığımız söyleşi, sergileri nedeniyle kurs çıkışı dükkanı dolduruveren yeni bir gurubun telaşla dükkana girmesiyle sona eriyor. Gerçekten hepsi çok emek vermiş çalışmalara. Doğayı, kuşları, çiçekleri böcekleri işlemişler. Onları koruma altına alacak, belki satmaya bile kıyamayacaklar.
Reha Bey kadınlardan birkaç dakikalığına izin isteyip benimle vedalaşırken, “Bizim sektörümüz sessiz sedasız, ama kendi içinde devinimi olan bir sektör” diyor.
Söyleşiden çıktığımda aklımda iki cümlesi var Reha Şair’in:
“Kurslar kadınlara terapi, bize iş demek… Dizileri izliyoruz çünkü bizim ekmek kapımız…”