26-27 Haziran 2009 günlerinde Çeşme’de de bu konunun tartışıldığı bir konferans düzenlendi. İlki Nisan ayında, İstanbul’da gerçekleştirilen Bilgi Teknolojileri Konferansları’nın ikincisinde, “baz istasyonlarının insan sağlığına etkileri” ve “internet güvenliği” konuları tartışıldı. İki gün boyunca süren etkinlikler, Ulaştırma Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Bilgi Yönetimi ve Stratejik Araştırmalar şirketi tarafından düzenlendi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer’in yanı sıra konuyla ilgili bir çok hukuk adamı, akademisyen, cep telefonu şirketlerinin halkla ilişkiler bölümü çalışanları, bilişim sektöründe etkinlik gösteren derneklerin yetkilileri büyük ilgi gösterdi konferansa.
Konferansın düzenlenme nedeni şöyle özetlendi katılımcılara:
Baz istasyonlarının şehir dışına çıkartılmasına ilişkin Yargıtay kararı nedeniyle teknik adamları hukukçularla bir araya getirmek, bu konudaki yanlış anlamaları karşılıklı tartışarak gidermek ve kamuoyunu baz istasyonlarının insan sağlığını tehdit ettiği konusundaki yanlış algılamayı açıklığa kavuşturmak.
Bakan: Gülü seven dikenine katlanır

“Gülü seven dikenine katlanır. Diken ne kadar zarar veriyor tartışma konusu bu. Baz istasyonu, mobil telefonla konuşmanın olmazsa olmazı. Şu anki teknolojiyle başka bir usul yok. Bunları dikeceksiniz. Bunlar etrafa neşredecekler elektromanyetik dalgaları.”
Konunun çok teknik bir konu olduğunu, bu nedenle bazen hukukçularla teknik adamların karşı karşıya kaldığına da değinen Bakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki taraf birbirini anlamıyor. Burada amaç hukukçuları bilgilendirmek. Baz istasyonlarını şehir içinden kaldır demek kolay. Tamam, şeriatın kestiği parmak acımaz. Biz söker atarız hepsini. Herkes cep telefonuyla konuşmayı unutsun. Bu kadar basit yani. Bu kararın sonucu budur, bunu da herkesin kabullenmesi lazım. Başta herhalde yargı mensupları buna karşı çıkar. Cep telefonu hepimizin ihtiyacı. Artık onsuz hayatı düşünemiyoruz.
Yıldırım, vatandaşın sorun olduğunu düşündüğü yerde mutlaka “şikayet mekanizmasını” devreye sokması gerektiğini de anımsattı ve ekledi, “Şikayet yeri Bilgi Teknolojileri Kurumu’dur”…
Bilim adamları: “Baz istasyonları kanser yapmaz!”

Toplantı süresince daha çok baz istasyonlarının gerekliliği, evlerimizde kullandığımız ütü, mikro dalga fırın, elektrikli ısıtıcılar, televizyon, elektrikli battaniye gibi araçların yaydığı elektromanyetik dalgaların cep telefonlarından daha yoğun ışımalar içerdiği bilgisi etrafında döndü dolaştı konuşmalar.
Kimi bilim adamları, açıkça “baz istasyonu ve cep telefonları kanser yapmaz” derken, kimisi “temkinli olmakta yarar var” dedi, temkinli bir şekilde…
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Cengiz Kurtman, Mersin Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, Kocaeli Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Dinçer ve Akdeniz Üniversitesi Elektrik Elektronik Bölümü Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Selçuk Helhel baz istasyonlarının çevre ve insan sağlığına etkileri konusunda bilgilerini paylaştı konuklarla. Oturumu BTK kurulu üyesi Ahmet Hamdi Atalay yürüttü.
Radyasyon Çernobil’le karıştırılıyor
Baz istasyonlarından yayılan radyasyonun halk tarafından Çernobil’den yayılan radyasyon gibi algılandığına değinen Kocaeli Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Dinçer, “Bu kesinlikle yanlış. Gerçekten radyasyonla ilgisi yok. Biz buna ışınım diyoruz. Elektromanyetik enerji ışınımı. ”
“Baz istasyonları kanser yapar mı?” endişesinin halkta çok yaygın olduğuna değinen Prof. Dinçer, hukukçuların baz istasyonları şehir dışına çıksın kararından sonra bu konunun daha çok gündeme geldiğine dikkat çekti. Dinçer sunumunda şunları aktardı: “Cep telefonu baz istasyonları etrafındaki kanser vakalarına ilişkin medya veya fıkramsı raporlar halkın olaya ilgisini arttırmıştır. Coğrafi olarak kanserlerin herhangi bir nüfus içindeki dağılımının düzensizliği hatırda bulundurulmalıdır. Çevrede yaygın olarak bulunan baz istasyonlarının varlığı düşünüldüğünde muhtemel kanser vakalarının baz istasyonları civarında kümelenmeleri beklenirdi. Rapor edilen kanser vakalarının farklı kanser türlerinin bir araya gelmesinden oluşuyor olması; ortak bir özelliklerinin bulunmayışı ortak bir nedenden kaynaklanları ihtimalini de ortadan kaldırmaktadır. ”
Telefonlar baz istasyonundan daha tehlikeli

Helhel’in baz istasyonlarının yaygınlaştırılmasına ilişkin yaklaşımı ise şöyleydi: “Cep telefonları aslında baz istasyonlarından çok daha tehlikeli aletler. Eğer biz bu cep telefonlarını kullanmak istiyorsak, cebimizde taşımak istiyorsak yapmamız gereken şey sokaklarda ya da mahallelerde baz istasyonu kuruluyor diye eylem yapmak değil, bilakis kurulmadığı için eylm yapmak zorundayız gibi geliyor bana. ”
Sabit telefon kullanmakta yarar var
Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halil Kumbur da halkın baz istasyonları konusunda Çevre Bölümü olmaları nedeniyle en çok kendilerine şikayete geldiklerini söyledi.
Radyasyonun iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan iki tipi olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Halil Kumbur, iyonlaştırıcı radyasyonun çevresel etkisinin çok kötü olduğuna dikkat çekti. Baz istasyonlarındaki radyasyonun ise iyonlaştırıcı olmayan yani düşük enerjili radyasyon olduğunu belirtti.
Baz istasyonlarının cep telefonuyla haberleşebilmek için elektromanyetik sinyalleri alan ve yayınlayan bir anten olduğunu anlatan Prof. Dr. Kumbur, istasyonların cep telefonuyla görüşmek için olmazsa olmaz araçlar olduğunu vurguladı.
Elektromanyetik dalgaların sık ve uzun süreli kullanıldığında insan sağlığı üzerinde zararlı etkileri olabileceğini anlatan Prof. Dr. Kumbur, elektromanyetik alanın sağlık üzerindeki olası etkilerini şöyle aktardı sunumunda:
– Manyetik alan etkisinde kanserli hücrelerin büyümesini engelleyen melatonin hormonunun seviyesi düşmektedir.
– Manyetik alan etkisinde Alzheimer hastalığı riski artmaktadır.
– Manyetik alan etkisinde hücre, enzim ve hormon faaliyetlerinde değişiklikler gözlenmektedir…
– Manyetik alanlar ve dalgalar çocukları daha fazla etkilemekte.
– Elektrikli battaniye çalışır durumdayken akciğer kanseri riskini arttırmakta…
Bir tüketici olarak radyasyondan nasıl korunacağız?

– Sabit telefon tercih edilmelidir.
– Cep telefonuyla konuşmalar kısa tutulmalıdır.
– Çekim kötüyse konuşmayacağız. Çünkü çekim kötüyse cihaz maksimum enerjiyi harcıyor.
– Hareket halinde mümkünse konuşulmamalıdır.
– Numarayı çevirince cihaz hemen kulağa götürülmemelidir.
– Mümkünse kulaklık kullanımalıdır.
– Sık sık konuşma yerine kısa mesaj tercih edilmelidir.
– Otomobilde araç kiti kullanılmalıdır.
Türkiye’de 36 bin baz istasyonu var, görsel kirlilik çok
Konferansın oturum başkanı Ahmet Hamdi Atalay ise baz istasyonlarının görselliğine dikkat çekti. Türkiye’de 36 bin dolayında baz istasyonu olduğunu söyleyen Atalay, “Herkes, ‘Nereye baksak baz istasyonu görüyoruz’ diyor. Oysa bizim ülkemizden çok daha küçük Danimarka’da 35 bin baz istasyonu olduğunu öğrendik. Ama orada dağda taşta baz istasyonu görmüyorsunuz. Çünkü tabiri caizse kamufle etmişler, gizlemek anlamında söylemiyorum. Görsel kirliliği önleyici tedbiri almışlar. Bizde bakınca maalesef görüyorsunuz” dedi.
Atalay, cep telefonu şebekelerini baz istasyonlarının görselliği konusunda çalışma yapmaya çağırdı.
Kanser yaptığına ilişkin bulgu yok

Kamuoyunda non-iyonize ve iyonize enerjilerin karıştırıldığını, non iyonize denilen enerjinin ışık, güneş, yaşam enerjisi, radyo, televizyon ve radarla zaten bizimle olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kurtman, bunun zarar vermediğinin altını çizdi. Sunumunda şu bilgileri verdi Prof. Dr. Cengiz Kurtman:
“İyonize edici olmayan Elektromanyetik Enerji’nin (EME) radyasyon kelimesi nedeniyle, yanlış ve eksik bilgi ile zararlı ve yaşamı tehdit eden bir unsur gibi, kanser yapıcı bir unsur gibi yanlış algılanmaktadır. Kanıtlanmış, zararlı, tehdit edici ve kanser yapıcı etkisi yoktur. Baz istasyonları ve cep telefonlarının beyin tümörü yapıcı etkisi yoktur. Non-iyonize elektromanyetik radyofrekanslar enerjilerinin baz istasyonlar veya mobil telefonlar üzerinden canlıya zarar verici veya kanser oluşturucu etkileri yoktur.”
Tıpta iyonize edici dalgaları insanların yararları için kullandıklarını dile getiren Onkolog Prof. Dr. Kurtman, kanseri bu dalgalarla yok ettiklerini söylüyor.
“30 yıldır bu mesleğini çinde çalışıyorum. Hastalarımın hiçbirinden bugüne kadar, baz istasyonunun yakınında oturduğu için kanser olup bana geldiğine şahit olmadım. Bizler Türkiye’de toplantılara kongrelere katılıyoruz. Buralarda hiçbir zaman hiçbir oturumda bu tür vakalar konuşulmuyor. Zaten olsa rapor edilir. Avrupa’ya Amerika’ya da gidiyoruz buralarda herşey açık. Hiçbir yerde böyle bir rapor yok, tepki yok, sunum yok. ”
İzmir’de durum nasıl?

“11 il içinde 5 bin 901 adet faal ikinci nesil hücresel sistem çalışmakta ve bu hücresel sistemlere toplam 5 bin 431 tanesi bire bir ölçülmüş durumda. Çoğu istasyonlar ikişer üçer kere ölçülmüş durumda. Ölçülmeyen kırsalda olan ya da istasyon üzerinde yeniden değişiklik yapılmış istasyonlar. ”
İzmir ili içinde elektromanyetik kirlilik ölçümü yaptıklarını da anlatan Aşıla,
“İzmir 2 milyona yakın nüfusa sahip. Elektromanyetik kirlilk haritasi çıkartma çalışmasında 88 bin 100 noktadan ölçüm aldık. Ortamı ölçmemize rağmen tek cihaz için ölçülmesi gereken değerlerin üzerinde bir güce rastlamadık. Yüksek olan bir kaç bölge var. Çiğli’nin arkasında sanayi bölümünde ve Bayraklı bölümünde yüksek tepelerde var yüksek değerler. Bu bölgede sanayi tesisleri olduğu ve yüksek enerji nakil hatları olduğunu görüyoruz. Bayraklı ve Çiğli’de Yamanlar’dan gelen radyo verici sinyallerinin yüksek yerlerde yoğunluğunu görüyoruz ama o limitler bile ortam sınırının üzerine çıkmıyor.”
Şikayet varsa ölçümler tekrar yapılır

Halktan birisinin hukuki süreci başlatacak bir şikayet için başvurması durumunda, baz istasyonunda ölçüm için belirlenmiş 562 TL. bedeli ödemesi gerektiğini anlatan Namık Aşıla, “Şikayetlerde yoğunluk varsa o bölgede ölçümleri tekrar yaptırıyoruz. Mevcut bölgede eğer yeni bir istasyon kurulmuşsa, o bölgede lokasyona gitmişken yeniden o bölgenin denetimini tamamen kontrolden geçiriyoruz” diyor.
Bilişimciler burada tüketiciler nerede?
Bilişim Teknolojileri Konferansına destek veren kuruluşlar bir hayli kalabalıktı. Ülkemizdeki yazılım, donanım, internet özetle bilişim sektöründe etkinlik gösteren birçok derneğin ismi vardı dökümanlarda.
Toplantıda tüm bilim adamları neredeyse “Vallahi de billahi de kanser yapmaz bu baz istasyonları ve cep telefonları” dercesine teknik açıklamalarda bulundu.
Toplantıya katılanlar arasında tüketici derneklerinden yetkililer de olsaydı diye geçirdim içimden. Bir de farklı görüş beyan edebilecek, gerçekten bir tartışma ortamı yaratılmasını sağlayacak başka uzmanlarla sunumlar daha objektif olabilirdi belki.
Oturumu yöneten BTK Kurulu üyesi Ahmet Hamdi Atalay açıklamaların ardından dayanamayıp “Basın, bunca açıklamaya karşı nasıl hala baz istasyonları ve kanser lişkisini bu kadar net ortaya koyan haberler yapıyor?” diye sordu salondaki konuklara.
Basının görevi haberi izlemek ve izlediklerini aktarmak. Örneğin ben de oturumu sonuna kadar izledim, aldığım notları yerimiz elverdiğince sizlere aktardım.
Toplantıdan ayrılırken, Ege Üniversitesi’nden gelen ve oturumu benim gibi sonuna kadar izleyen matematik ve bilgisayar bölümü öğrencilerine sordum:
“Sizin içiniz rahatladı mı edindiğiniz bilgilerden?”
Nedense hiç birisi “Evet ya, tamam” diyemedi… Hele hocaları hiç demedi…
Ne dersiniz? Bu da basının suçu mu?
Category: Köşe yazıları