Sempozyumda söz alan İzmir Valisi Cahit Kıraç, “Türkiye genelindeki ortalama yaş 28 iken, İzmirde bu rakam 32. Bunda son dönemlerde Kuzey Avrupadan göçle gelen emekli yabancılar da etkili diyor. Rakamların İzmirin ileri yaş sıkıntısıyla daha erken karşılaşacağını gösterdiğini belirten Kıraç, bu göstergeler ışığında yaşlı bakımı konusunda erken davranılması ve önlem alınması gerektiğini vurguluyor.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SÇHEK) Genel Müdürü İsmail Barış ise, Türkiyedeki büyük 8-10 ilin dışında huzur evlerindeki kapasitenin yüzde 50sinin boş olduğunu İzmirde ise kapasitenin dolu olduğunu, hatta sırada bekleyenlerin bulunduğunu vurguluyor.
Sempozyum öncesinde “Gündüz Bakım Merkezlerinde İstihdam Edilecek Sosyal Bakım Aktivite Elemanı Projesi’nde eğitim gören 80 katılımcıya belgeleri veriliyor. İzmir Valisi Kıraç, “Yaşlı bakımının işsiz gençlere özellikle de genç kızlarımıza ciddi bir istihdam yaratabilecek” diyor.

Üç kursiyer de eğitim için gittikleri huzur evlerinde yaşlıların en çok gereksinim duyduğu konuların “Dinlenmek, ciddiye alınmak ve konuşmak” olduğunu vurguluyor.
Kayın pederinin Alzheimer hastası olduğunu söyleyen Meral Ayaz ise, “Daha önceleri yanında 15-20 dakika ancak durabiliyordum. Şimdi bu süre birkaç saate çıktı. Daha sabırlı olmayı öğrendim ben de. Artık yaptıklarını daha normal karşılıyorum ve neden böyle davrandığını biliyorum” diyor.
Huzur evlerinde sizi en çok ne etkiledi? diye soruyorum, yanıtlıyorlar:
“Hiç konuşmayan hastalar vardı. Aylardır iletişim kurulamıyormuş. Onlar bizimle konuştular. Hepimiz çok etkilendik, yöneticiler de etkilendi. Önemli olan onlarla iletişim kurmayı istemek. Doğru dili bulunca, iletişim kurabiliyorsunuz. Yeter ki, sabırlı olun.”
Proje koordinatörü Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Sema Oğlak, eğitimlerde genç kursiyerlerle yaşlılar arasında kurulan sıcak ilginin çok etkileyici olduğunu söylüyor. Dr. Oğlak, “Yaşlılarımızın yemek, içmek ve sağlık talepleri yanında belki de daha önemli ihtiyacı sıcak ilgi ve şefkattir. Bu açıdan projemiz, ülkemizde önemli bir açığı doldurma konusunda önderlik yapıyor” diyor.
Türkiye’de yaşlı nüfusun durumu
Evde Bakım Derneği Genel Sekreteri Mehmet Onarcan’ın dile getirdiği veriler dikkat çekici. Türkiye’de nüfusun yüzde 50’si 25 yaşın altında. Bu haliyle Avrupa’nın en geç nüfusu.
21. yüzyıl ortalarında Türkiye nüfusunun 95 milyon dolayında durması bekleniyor. Gelecek 25 yılda ise toplam nüfusun yüzde 30 artması, 65 yaş üstü nüfusta ise yüzde 120 artacağı tahmin ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de 2050 yılında 6.6 milyon kişinin günlük bakıma ihtiyacı olacağı öngörülüyor.
Öte yandan, ülkemizde Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı hizmet veren toplam huzur evi ve bakım evi kapasitesi sadece 24 bin 400.
Yaşlıların yaşadıkları ortamdan, sosyal çevrelerinden kopmadan, günlük ihtiyaçlarını görebilecek kaliteli bir yaşam ortamı sunmanın en iyi ve ekonomik yöntemi ise evde bakım. Ancak Mehmet Onarcan evde bakım konusunda da şu an durumumuzun pek parlak olmadığına dikkat çekiyor.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerindeki evde bakım birimi sayısı 10’u geçmiyor. Özel olarak evde bakım hizmeti veren merkezlerin sayısı tüm Türkiye’de sadece 20. “Sektörün çoğu ruhsatsız, kayıt dışı ve kaçak çalışıyor” diyor Mehmet Onarcan, “En önemli sorunumuz bir makro planımız yok” diye ekliyor.
Ülkemizin nüfusu hızla yaşlanırken, işin içinde olanlar 25 yıl sonra Endonezya’dan sonra dünyanın en yaşlı nüfusuna sahip ikinci ülkesi olacağımızı söylerken devletin bu konuda yapacağı çalışmalarda elini hızlı tutması şart.
Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu İç Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayfer Karadakovan, en çok bu sektördeki sağlık ve bakım elemanı eksiğine dikkat çekiyor. Prof. Dr. Karadakovan, “Yaşlının bireysel ve toplumsal hizmetlerinin onun yaşamak istediği ortamda sağlanması, bakım hizmetlerinin sosyal güvenlik kurumlarınca karşılanmasındaki güçlüklerin giderilmesi gerekiyor” diyor.
Sempozyumdaki sunumlardan alıyoruz ki, bizim ülkemiz, toplumumuz ve devletimiz henüz yaşlılığa hazır değil. Günü kurtarma telaşındaki vatandaşlar gibi devlet de, daha çok genç istihdamı düşünmekten yaşlılarla pek de ilgilenemiyor.
Category: Köşe yazıları