Haber, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bir uyarısını içeriyordu. DSÖ, obezitenin yaygınlaştığına dikkat çekiyor. Araştırmaya göre örgüte üye olan ülkelerde fazla kilosu bulunanların sayısı 1.6 milyarı, obez sayısı ise 400 milyonu geçerken dünya genelinde her yıl 2.6 milyon insan obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitiriyor.

“Halkın üniversitesi” de bizi uyarıyor
Bu önemli haber, ülkemizin sıcak gündeminde sıradanlaşsa da, Ege Üniversitesi “halkın üniversitesi” misyonuyla İzmirlileri uyarma ve bilgilendirme amacıyla konuyu gündemde tutmayı sürdürüyor.
Sekiz yıldan bu yana “istikrarlı bir şekilde” düzenlenen Halk Sağlığı Kongresi’nde hocalar İzmirliler’i diyabet, osteoporoz, tiroid, tansiyon, obezite konusunda aydınlatıyor, gelişmelerden haberdar ediyor. Hatta katılımcıların şekerlerini, tansiyonlarını ölçüp, beden kitle endeksini hesaplıyor, tarama yapıyor.

“Öğrenciler okulda, erkekler işte ama yine de günde 300-350 katılımcı geliyor. Biz tabi ki her zaman daha fazlasını isteriz. Bu ilgi çok önemli. İzmir zaten diyabet konusunda bilinçli bir kent. Ama bilgili olmak yetmez. İzmir’in kültür ve bilimsel seviyesi yüksek olmalıdır. İzmir kentinde sağlık bilinci oluşturmak ve bu anlamda diğer kentlere örnek olmak zorundayız. Eski bilgilere yenilerini eklemeliyiz. Bilgiyi yenilemezseniz yok olursunuz.”
Kongrenin düzenlendiği salonun girişinde bir masada gelen konukların tansiyonlarını, beden kitle endeksini ölçen genç sağlık görevlileri İzmir Atatürk Sağlık Yüksek Okulu’nun Ebelik Bölümü öğrencileri.

Kongrede sunumları olan hocalar diyabetin göz, kalp, böbrek sistemi, sinir sistemi üzerindeki zararlarını anlatıyor.
Doç. Dr. Filiz Afrashi, Diyabetik retinopati ilerlerse göz tansiyonu yükselebilir. Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Görmede bir tehdit varsa lazer tedavisini öneriyoruz. Diyabetik retinopatiyi engellemek için kan şekeri ve kolesterolün kontrol altında olması gerekir. Ayrıca sigara kesinlikle kullanılmamalı ve spor yapılmalı diyor.
Prof. Dr. Sermet Sağol, diyabetin gebelikteki etkilerini, şekerin normale indiği zaman sorunların ortadan kalkacağını, erken tanının anne ve bebek açısından ölüm riskini azaltacağını vurguluyor.
Prof. Dr. Mehdi Zoghi ise “Kalbinize dikket edin” diyor şeker hastalarına ve adaylarına. Diyabetin, kalbin yanı sıra damarları da etkilediğine dikkat çekiyor. Gereğinden fazla alınan şekerin vücutta yağa döndüğünü, sigara, tansiyon, yüksek kolesterol ve şişmanlığın kalp ve damar hastalıkları riskini katlayarak arttırdığını söylüyor.
Yrd. Doç. Dr. Şevki Çetinalp, diyabetin ayaklara yaptığı tahribatı anlatıyor. Her yüz şeker hastasının 7 ile 10’unda ayak sorunu ortaya çıktığını, sinir tahribatının ciddi komplikasyonlara yol açacağını anlatıyor. Kan şekeri yüksek kişilerde ısı ve ağrı hissinin azaldığını ve mutlaka gün aşırı yürüyüş yapmaları gerektiğinin altını çiziyor.
İyotlu tuz tüketmek tiroidi azaltacak

Osteoporoz konusunu anlatan Prof. Dr. Füsun Saygılı’ının altını çizdiği konu ise, mutlaka egsersiz yapılması, kalsiyum ve D vitamini açıdan zengin besinlerin alınması.

Kongrede gerçekleştirilen panellerde, toplantılarda tüm hocaların altını çizerek vurguladığı ortak noktalar ise aslında hep “bildiğimiz” ama “görmezden geldiğimiz” konular:
“Sigara içmeyin, üç beyazdan uzak durun, mutlaka düzenli egzersiz ya da yürüyüş yapın.”
Ben katılabildiğim sunumlarda dersimi aldım. Ama Candeğer Hoca’nın sözleri kulaklarımda:
“Bilmek yetmez, önemli olan bilgiyi yaşama geçirmek ve sürdürmek…”
Category: Köşe yazıları