Yatın en özel bölümlerinden bir tanesi Atatürk Müzesi’nin olduğu bölüm. Buradaki eşyaların çoğunun orjinal olduğu belirtiliyor. Yatın acenta müdüründen aldığımız bilgiye göre, Atatürk Müzesinde görülen yatak, yatak örtüsü (ki üzerinde kanının bile durduğu belirtiliyor), elbise dolabı, camlı dolap, dolabın içindeki eşyalar (bardakları, sigaraları, rakı şişesi ve kadehleri) ile banyodaki traş olduğu berber koltuğu orijinal. Adını bir deniz kuşundan alan Savarona, hastalığı sırasında denize olan sevdası herkesce bilinen Ata’mıza armağan olarak 1938 yılında Türk hükümeti tarafından satın alınmış. Atatürk, çok sevdiği bu yatta sadece 54 gün geçirebilmiş.

“Yatın içini gördün mü de gözlerin kamaştı?” diyenlere, 360 derece görüntülerin yer aldığı siteyi incelemelerini öneriyorum.
Adına sosyal sitelerde sayfalar açılan, bir haftadır gazetelerin manşetlerine taşınan, görüşü sorulan her vatandaşın “devlet el koysun şu yata, bu ayıp bitsin” diye görüş bildirdiği Savarona’nın farklı bir yönünü aktarmak istedim bu köşeden.

İşte bu önemli fuarın gerçekleştiği günlerde, belki birçok kişi farkında değil ama, adı tatsız olaylarla gölgelenen Savarona yatının da sektöre büyük katkısı bulunuyor. Yıllardır jet sosyeteyi ağırlayan bu eşsiz güzelliklteki yatın tamamında 260 ton mermer kullanılmış. Sadece hamamında 65 ton mermer kullanıldığı bilinen yattaki mermerlerin neredeyse tamamına yakını Türk mermeri.
Mermer sektörünün önde gelen dergilerinden, meslektaşımız Çağlayan Sueli tarafından yayımlanan Marble Trend Dergisi için hazırladığım haber için edindiğim bilgiler, doğrusu bizim için de sürpriz oldu.

Atatürk Müzesi bölümündeki banyonun beyaz mermerleri Bursa’nın Mustafakemalpaşa yöresinin mermeri… Mustafakemalpaşa mermerlerine Konya siyahı ince bordürlerle eşlik ediyor.
17 suit odası bulunan yatın ünlü Türk hamamının yapımını 1989 yılında, bugün
hamam tasarımlarıyla ünlü Titiz Mermer firmasının sahibi Mehmet Akça, projeyi alan dayısı ile birlikte üstlenmiş. Water jet denilen suyla kesim tekniklerinin yaygın olmadığı bir dönemde, dekoratif çalışmaların hemen hemen tümünün el işçiliğiyle yapıldığını anlatıyor Akça, “Bizi en çok yapıştırma konusu zorlamıştı o dönem. Çünkü gemide terazi tutma zorluğu vardı.Teknik olanaklar bugünkü gibi değildi. Kenar köşe detayları oldukça ince işçilik gerektiriyordu” diyor.
Ağırlıkla Marmara mermerinin yer aldığı yatta, Bursa Karacabey, Bursa Mustafakemalpaşa mermeri, Edirne’nin şimdilerde pek bulunmayan Vize pembesi, Afyon beyazı, Konya siyah mermeri ve Denizli traverteni kullanılmış.

Yatın tik ağacıyla kaplı saunasında ise Denizli traverteni seçilmiş. Altın kaplı armatürlerin kullanıldığı duşluklarda ise yine Marmara mermeri var.
Suitlerde ağırlıkla kullanılan taş ise Edirne’nin Vize pembesi.
Fotoğraflar, taşın ne kadar sergilendiğinin bir kanıtı zaten.
Savarona yatı için halkın gösterdiği duyarlılık etkileyici. Kısa bir süre önce “Savarona İzmir’e yakışır, Ege Bölgesi Sanayi Odası yatı alsın” diyenlere, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar soğukkanlı bir yanıt vermiş, işletme maliyetinin yüksekliğine dikkat çekmişti. Yata talip olan isimler arasında kısa bir süre önce TOBB’un da adı geçmiş, ama pazarlıklardan olumlu bir sonuç alınamamıştı.
Günlüğü 50 bin Euro’dan kiralandığı belirtilen Savarona için olayların ardından fazla yolcu aldığı gerekçesiyle cezalar kesilidğini okuduk gazetelerde. Ardından Kültür Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın harekete geçtiği yazıldı.
Bakalım bu eşsiz gemi, kime yar olacak önümüzdeki günlerde, göreceğiz…
Category: Köşe yazıları