Bu sözler İzmir’e ve ülkemize ilk defa gelen İspanyol fotoğrafçı Carmen Casula Oliver’e ait. Oliver, İzmir’in geçitğimiz hafta Living İzmir Projesi kapsamında ağırladığı 67 yabancı medya mensubundan biri. İzmir’de geçirdikleri son gün, “İzmir’den ayrılırken aklınızda kalan fotoğraf karesi ne olacak?” soruma yukarıdaki sözlerle yanıt vermişti İspanyol konuğumuz.
Living İzmir adı verilen etkinlik, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın anketlerde sürekli olarak “Yabancılar bu kenti tanımıyor” sonucunu değiştirmek için atılan bir tanıtım çalışmasıydı.
Gelen medya mensupları içinde seyahat dergilerinin yazarları, editörleri, fotoğrafçı ve serbest gazeteciler vardı. Amerika, Avusturya, Kanada, İsrail, Çin, Rusya, Ukrayna, İtalya, İspanya, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Belçika, Bosna-Hersek’ten gelen medya mensuplarının çoğunun İzmir’e ve Türkiye’ye ilk gelişleriydi.
Gazetecilerin Bakanlık yetkililerince hazırlanan gezi planında görülecek yerler arasında Bergama, Foça, Efes- Meryem Ana, St. John Kilisesi, Şirince, Çeşme, Alaçatı, Urla, Kemeraltı, Kızlarağası Hanı, Seferihisar, Agora yerleştirilmişti. Gün boyu tarihi yerleri gezen gazeteciler, akşam da kent yöneticileri tarafından ağırlandı. Sonradan Seferihisar’ın çıktığını öğrendik bu programdan.
İlk gün Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ikinci gün Foça Belediyesi ve Ege Turistik İşletmeler ve Konoklamalar Birliği (ETİK), daha sonra İzmir Valiliği ve İZKA, son olarak da Türk Hava Yolları yemekte ağırladı konuk gazetecileri. İzlediğimiz kadarıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi bu etkinliklerde Başkan Vekili ile temsil edildi.
Ekibin İzmir’deki üçüncü günlerinde gerçekleşen Selçuk Efes Antik Kenti gezisine ben de katıldım. İspanyol gazeteci Carmen Oliver’la gün boyu yol arkadaşlığı ettik otobüste.
Vali Cahit Kıraç’ı ziyaretle başlayan günümüz, Bergama Vapuru’nda Körfez turu ve kahvaltı, Meryem Ana Evi’ni ziyaret, Şirince’de öğle yemeği, Efes Antik Kenti gezisi ve akşam Valilik ve İZKA’nın ortaklaşa verdiği yemekle son buldu.
Gün boyu birlikte olduğum ve izleme olanağı bulduğum etkinlikte, gazeteciler fotoğraf çekti, kameralarıya görüntüler kaydetti ve notlar aldı.
Gezi boyunca gazetecilere Kültür ve Tanıtma Genel Müdürlüğü’nden Daire Başkanı Hidayet Memişoğlu ve ekibi eşlik etti. Programda amaçlarının “gazetecilere kentin önemli turistik alanlarını göstermek, yerel yaşama tanıklık etmelerini sağlamak, İzmir’in mutfağıyla tanışmalarını sağlamak” olduğunu söyledi Memişoğlu.
“Sığacık programdan çıkmış, oysa pazar günü Citta Slow Seferihisar’ın bu beldesinde düzenlenen yöresel pazarda çok renkli görüntüler yaşanabilirdi” şeklindeki söylemime şöyle yanıt verdi Memişoğlu:
“Amacımız İzmir’in tanıtımına katkıda bulunmak. Öncelikle Efes, Bergama, Meryem Ana Evi gibi İzmir’deki dünyaca ünlü yerleri, arkeolojik eserleri gazetecilere anlatmak. Bir de zamanımız çok dar. Bu bir ilk. Bu tür etkinlikler sonrası kısa sürede ve çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Öte yandan İzmir’in harika bir mutfağı var. Anlatmak lazım. İzmir’in içi hiç bilinmiyor.”
Gazetecilerle birlikte olduğum gün, Şirince’de bir yemek süresi kadar kalınırken, Efes Antik Kenti için ayrılan süre yanlızca bir saatti. Artemis Tapınağı, St. John Kilisesi ve İsa Bey Camisi’ni ise göremedi konuklar. Zaman dardı ve akşam yemeğe yetişmek gerekiyordu. “Fotoğraf çekmek ve kameraya kaydedebilmek için zaman gerekiyor” söylemleri havada uçuşsa da “bu bir ilkti…
Mask Müzesi’ni ziyaret
Etkinliğin beşinci günü, İzmir turu düşünülmüştü. Agora, Kızlarağası Hanı, Hisar Camisi… Gazetecilerle bu yoğun programa sonradan dahil olduğunu öğrendiğimiz Alsancak’taki Mask Müzesi’nde bir araya geldik. İzmir’e hoş bir butik müze kazandıran Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan da gazetecilerle yan yanaydı müzede. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Başkanı Mehmet İşler ile birlikte EXPO 2020’ye ilişkin kısa bir bilgi veren Tartan, katkıları için teşekkür etti konuklara.
Brifinge zaman yok gezmek yeter
Selçuk gezisine katıldığım gün de, İzmir’den ayrılmadan bir gün önce de, görüştüğümüz Mask Müzesi’nde de gazetecilere kentin gündemindeki en önemli konulardan birisi olan EXPO 2020 için bilgi verilip verilmediğini sordum. Bulgaristan, Kanada, Bosna-Hersek, Amerika, İspanya, Çin, Belçika, İran, Avusturyalı gazetecilerden aldığım yanıt, ya “EXPO ile ne ilgimiz olduğu” ya da “EXPO’ya ilişkin brifing verilmedi” biçimindeydi.
Öte yandan, bu önemli ziyarette yabancı gazeteciler kentin yerel gazetecileriyle bir araya gelebilseydi yararlı olmaz mıydı ki? Ancak bu konunun pek önemsenmediği ya da es geçildiği, İZKA’nın yemeğinde Türk medya mensuplarının ayrı bir locada, yabancı gazetecileri uzaktan görecek şekilde oturtulmasından da belliydi.
Ankara’dan planlanmış ve bir seçim yatırımı olduğu çok açık olan etkinlik umarız İzmir’e fayda yaratır. Hatta İzmir’de yaşamayan, bu kenti bilmeyen, Ankara’dan gelen yetkililer için de İzmir’i tanımak adına yararlı olmuştur bu etkinlik.
Böylesi etkinliklerin seçim bahanesiyle de olsa İzmir’e kaydırılmasına bir İzmirli olarak olumlu bakmaya çalışıyorum.
Açıklanan programda, basına geçilen bilgilerde yer almasa da; yabancı gazetecilere EXPO 2020’nin İzmir için önemini anlatan bir toplantı yapıldı mı acaba? Hiç olmadı, herhangi bir kurum ya da kuruluş EXPO 2020’yi anlatan yazılı ya da görsel bir doküman verdi mi, merak ediyorum.
Kültür Bakanı Günay’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na dediği gibi, “Para ile ölçülebilecek türden bir etkinlik değil” dediği bu çalışmanın sonrasında İzmir’e getirilen gazetecilerin belleklerinde kalan karelerle, gazete ve web sitelerine yansıyacak karelerin farklı olmasını dileyelim.
Category: Köşe yazıları