Gazetelerde bir haber vardı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ekibiyle birlikte Salihli’deki kaplıca tesislerinde hem dinlenip hem de yeni çalışma arkadaşlarıyla kaynaşacakmış. Kocaoğlu Salihli’ye doğru yol alırken, biz de Balçova Termal Tesisleri’ndeki olanakları anlatalım, yanıbaşımızdaki bu yenilenme merkezinden yola çıkarak sağlık turizmiyle ilgili aklımıza takılanları tesisin Genel Müdürü Turabi Çelebi’ye soralım istedik. Sağlık ve kaplıca kür turizmi denilince İzmir’de ilk akla gelen isimlerden birisi Turabi Çelebi. Ana teması “sağlık” olan EXPO 2023 konusunda da sıkça görüşüne başvurulan Çelebi ile yanıbaşımızdaki sağlık olanakları, kavram karmaşası yaşanan SPA, İzmir’in termal turizm konusundaki yerini görüştük. Balçova Termal Turizm ve Otelcilik Tic. A.Ş. Genel Müdürü Çelebi, aynı zamanda Türkiye Kaplıca Talasso ve Kür Merkezleri Derneği Genel Sekreteri. Bir süre Çelebi’nin ofisinde, ardından 600 günlük ağacının yanı sıra Sekoya, Çam, Defne gibi onlarca ağaç türünün baş döndüren kokuları arasında yol alırken sürdürdük söyleşimizi.
Tesisleri gezerken, havuzda, masaj salonlarında rahatlayanları, sırtları kamburlaşmış yaşlılara şefkatle yardımcı olan gençleri görünce böyle bir tesisin İzmir’de olmasından mutluluk duydum. Ancak öte yandan Sağlık Bakanlığı’nın tedavi masraflarını ödeyemediği için ihtiyaç duyduğu halde bu canım tesisten yararlanamayanları düşününce burukluk da yaşadım… Balçova Belediyesi Semt Evleri’nde görevli öğretmenlerin tesiste kalan hastalara bir yandan el sanatı kursu verdiklerini, bir yandan kadınların el emeklerini satma olanağı bulduklarını görmek hoş detaylardı. Bir başka güzellikse tesisin 14 bin metrekarelik, jeotermalle ısıtılan serasında kendi sebzelerini yetiştiriyor olması.
SPA’ya mı gidiyoruz, kaplıcaya mı?
Turabi Bey, SPA konusu sanki daha çok lüks otellerde bulunan ve üst gelir gurubunun yararlandığı bir sağlık olanağı gibi anlaşılıyor. Tam olarak nedir bu SPA?
– SPA kavramı Türkiye’de yanlış anlaşıldı. SPA’nın açılımı, suyla gelen sağlık olarak tanımlanabilir. Buradaki karışıklık nedir? Örneğin bir termal otel bir SPA mıdır? SPA termal oteli kapsıyor mu? Türkiye’de yeni yapılan tesislerde, şehir ya da resort otellerde mutlaka bir SPA vardır. Normal su kullanılarak da bir SPA inşa edilebilir, termal su kullanarak da. Bir zindeleşme, güzelleşme amaçlı, masaj tekniklerinin uygulandığı, cilt bakımından estetik birçok hizmetin verildiği yer de SPA bugün. Bizim literatürde kaplıca ve kür merkezi dediğimiz hekim kontrolünde kür tedavilerinin uygulandığı yer de. Toplumdaki algı açısından sağllık amaçlı kür tedavilerinin yapıldığı SPA’lara medikal SPA, tıbbi kaplıca diyoruz. – Sağlık turizmi deyince medikal SPA’ları mı düşüneceğiz? – Sağlık turizmi dediğimiz zaman da bizim için medikal SPA’lar çok önemli. Yani hekim kontorülünde kür tedavisi uygulayan tıbbi kaplıcalar. Termal suların olduğu yerde de kaplıca tesislerinin, medikal SPA anlayışında kurulmasının doğru olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’deki yatırımlarda termal suların olduğu yerlerde genelde zindeleşme, güzelleşme amaçlı SPA’lar kullanılıyor. Burada kaplıca ve kür tedavilerinden uzaklaşan bir anlayış var. Modern kaplıca otellerinde geleneksel kullanım devam ediyor. Yani hekim ve uzman kontrolü olmaksızın, genelde kaplıca sularını erkekler ayrı, kadınlar ayrı suya girme şeklinde kullanıyor. Ama bizim arzu ettiğimiz toplum sağlığı açısından hekim kontrolünde ve diğer yardımcı sağlık ekipleri, tıbbi masör, hidroterapist eşliğinde kür tedavilerinin yapılması, bu kaplıca yatırımlarının gelişmesi. Aynı tesiste zindeleşme amaçlı SPA da olabilir. Aynı konseptin içinde tamamlayıcı ünite olarak yapılmalıdır zaten. Temel felsefe, suyu mineral yapısına göre değerlendiren, sağlık amaçlı tıbbi kaplıcalar kurmaktır. – Türkiye’de kaplıca sularının mineral yapılarının kaliteli olmasına karşın, ekonomik düzeyi iyi grupların yurt dışına tedavi amacıyla gitmesi, tesislerimizin tanıtım eksikliğinden mi?
– Türkiye’de tam teşekküllü kaplıca tesisi sayısı bir elin parmakları kadar bile değil. Burası tek değil ama en gelişmişi. Bir elin parmakları kadar yok maalesef. İki üç tane. Tam teşekküllü Balçova Termal var. Diğerleri klinik SPA özelliği taşıyan tesisler. Bir tane Afyon’da, bir tane Denizli Sarayköy’de var klinik SPA. Türkiye’den yurt dışına tedavi için gitme konusuna gelince, bu tür tesisler toplum sağlığını ilgilendiren tesislerdir. Önce kendi toplumumuzun sağlıklı yaşaması, sağlıklı yaşlanması için gereklidir. Bu ülkede bu tür tedavilere ihtiyacı olan önemli sayıda insan var. Türkiye’de yüksek gelir grupları bu tür tedaviler için İsviçre, Almanya, Avusturya ve Çekoslovakya’ya gidiyorlar. Biz de termal su var. Ama tedavi konsepti üreten tesis sayısı çok az. O nedenle yeni yatırımların bu nitelikte olmasını arzu ediyoruz. Sektöre tıbbi masör lazım – Nitelikli eleman durumu nedir bu tesislerde?
– Türkiye’de üniversitelerimizde teknik kaplıcalara hizmet verecek uzman yetiştirilmiyor. Örneğin tıbbi masör yetiştiren hiçbir kurum yok. Biz spor akademisinden mezun olan gençleri alıyoruz, yurt içi ve yurt dışında çok çeşitli kurslara gönderiyoruz. Tıbbi masaj kurslarına. Tıbbi masör yetiştiriyoruz. İşsizliğin bu kadar çok olduğu bir ülkede, sağlık turizminin gelişmesi için üniversitelerin acil olarak tıbbi masör yetiştiren bölümler kurması gerek. Kaplıca ve kür hekimi dediğimiz hekimlerin, kaplıca kür konusunda ihtisas yapıp uzmanlaşması gerekiyor. Bizim tesisimizde bu şekilde yetişmiş uzman hekimlerimiz var. Üniversitelerin bu konuda hekimlerin önünü açması gerek. Türkiye’de bir tartışma konusu bu. –– Tesisinizde kaç hekim çalışıyor? – Yedi uzman hekim, 25 fizyoterapist, 16 masöz – masör var. Hidroterapist ve laboratuvar teknisyenimiz, acil hemşirelerimiz var. –– Masörleriniz Bali’den mi? diye sorsam
Nedir bu Balili masörlerin özelliği, sıkça duyduğumuz Tai masajları?
– Baliden gelen kızlarımızın sadece fiziksel görüntüsü farklıdır. Benim araştırmalarıma göre, bunlar iki üç ay masaj kursalarına gidip, masaj eğitimi almış insanlardır. Bizde özenti şeklinde, ayurvadik merkezler, Bali masajı gibi bir takım özenti şeklinde kurulan SPA merkezlerinde hem görsellik açısıdan, hem orada sanki farklı bir hizmet veriliyormuş gibi lanse ediliyor. Bali’den genelde kaçak çalışan, ucuza çalışan insanlar getiriliyor. Tabii ki prensip olarak, işsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede, bu insanların getirillip çalıştırılmasını doğu bulmuyorum, ayrıca bu kişileri bu masajlar konusunda yetkin de bulmuyorum. Masaj, basite alınacak bir konu değil. Kişinin anatomi, kas iskelet yapısını bilmesi gerekiyor. Yaşına, kiloya, rahatsızlığına göre çok farklı masaj teknikleri uygulanıyor. Bu kadar kısa sürede yetişmiş ve yetkin olabileceklerini düşünmüyorum. Balçova Termal deneyimi ve EXPO –– EXPO 2020 için kentimiz aday oldu. Konumuz da sağlık turizmi. İnciraltı EXPO için adı çok geçen bir yer. Bu bölgede Balçova Termal Otel gibi bir deneyim var. EXPO alanının İnciraltı’nda olmasına ilişkin siz ne düşünüyorsunuz?
– EXPO alanının İnciraltı’na kurulması, buradaki termal turizm alanının çok önem kazanmasına yol açacak. Sağlık teması açısıyla yaklaşırsak konuya, İnciraltı doğru bir noktadır. Ancak EXPO alanlarının kurulduğu noktaları çok fazla bilmiyorum. Burada Balçova’nın, Narlıdere’nin gelişmesi bakımından bir de sağlık teması açısından yaklaştığımızda çok uygun bir noktadır. Ancak EXPO için gereken alanın büyüklüğü açısından baktığımızda, trafik yoğunulğu, buraya diyelim 6 ay içinde 30-40 milyon ziyaretçinin gelme ihtimalini düşününce buradaki kent ulaşımı, kent trafiği, alanın büyüklüğü açısından bakılınca, İnciraltı alanı sıkıntılı olabilir. Daha geniş, daha planlanıp projelendirilmesi kolay olan bir nokta da düşünülebilir. Bu benim uzmanlık alanım değil. –– Balçova’da bu tesisin varlığı, sağlık turizmi için ciddi bir birikim ama… – Sağlık teması açısından burada olması özbiçim uygunluğu açısından daha uygun gibi görünüyor ama alan trafik yoğunluğu düşününce başka yerler, daha büyük alanlar, ulaşım ve ulaşım altyapısının daha iyi kurulacağı alanlar da tabii ki düşünülebilir. Varsa daha geniş alanlar değerlendirilmeli diye düşünüyorum. Olanaklarımız geniş ama kullanamıyoruz – İzmir dünya sağlık turizmi içinde nasıl bir yerde? Bu kadar önemli bir tesisimiz var burada…
– Olayı sadece Balçova Termal’e indirgememek lazım. Bizim kapasitemiz sınırlı. Bizim 204 oda, 408 yatağımız var. Bu kapasitenin zaten yüzde 60’ını Norveç Sağlık Bakanlığı bloke ediyor. 1992’den beri. Bu kapasite bizce küçük bir kapasite. İzmir nerede dersek… Öncelikle İzmir ve çevresi; Seferihisar, Çeşme, Ilıca, Foça, Bergama hattına doğru, hatta Özdere’den Kuşadasına baktığımızda, termal suları, iklim şartları açısından dünyanın en güzel yeri, en avantajlı noktası. Termal suların mineral yapıları, ısıları, tarihi ve turistik yerlere yakınlığı, denize yakınlığı, hatta denizin kenarında ve içinde olması açısıdan bakınca dünyada bu olanaklara sahip başka yer yok. Ancak bu olanakların değerlendirilemediği başka yer de yok. O nedenle, her ne şekilde olursa olsun tabii ki bir planlama çerçevesinde kısa vadede, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın belirlediği termal turizm alanlarının hayata geçmesi çok önemli. Kaplıca tedavisi ilaç tüketimini azaltıyor – Kaplıca tedavisi ilaç tüketimini azalttığı söyleniyor? Ne diyeceksiniz bu konuda?
– Sadece hasta insanları düşünmememiz gerek. Araştırmalarımızda romatizmal hastalarda yüzde 50’nin üzerinde ilaç tüketimini azalttığı kanıtlandı. Kaplıca kür merkezleri esas sağlıklı insanlar için gereklidir. İnsanların hastalanmadan önce sağlıklarını koruması, sağlıklı yaşlanmaları için oluşturulan merkezlerdir. Genç insanların da sağlıklı yaşaması için kür programı alması gerekiyor. Sadece eklem rahatsızlıklarına yönelik değli. Zayıflamaya yönelik olabilir. Akciğer kapasitesini, kalp kapaitesini yükseltmeye yönelik olabilir. Kişinin moral motivasyonu, ruhen ve bedenen sağlığa kavuşması için çalışma yapılabilir. O nedenle sadece hasta insan gelir algısı doğru değil. Toplum sağlığını ilgilendiren proje denirken, öncelik sağlıklı insanın sağlıklı yaşlanması. Bunu yaşam felsefesi haline getirmek gerek. Rusya’dan İzmir’e direkt uçuş olmaması sıkıntı – Rusya ile çalışıyor musunuz? Sonuçta Rusya da soğuk bir ülke ve Türk turizmi için son yıllarda hedef ülkeler arasında yer alıyor. – Rusya’da iki yüz, üç yüz yıllık bir senatoryum geleneği var. Bizdeki kaplıca küre benzer. Doğal olarak büyük bir potansiyel Rusya. Ancak Rusya’dan İzmir’e direkt uçuş olmadığımız için çok fazla mesafe alamıyoruz. Bir de bizim doluluk oranımız yüzde 90 dolayında. Bizim Kaya Termal’le birlikte 1000 yatak kapasitemiz var. Burada bizim dışımızda özel sektörün yatırım yapmasını arzu ediyoruz. Yeni hedefler için 15 bin yatak kapasitesinin yaşama geçmesi gerek. Devlet tedavi masraflarını karşılamalı – Sizin verdiğiniz tedavi hizmeti sosyal güvenlik ödeme kapsamına girmiyor. Ucuz bir hizmet de değil. Bu sistem yakın zamanda değişecek gibi görünüyor mu? – Toplum sağlığını ön planda tutan bir devlet anlaşıyında kesinlikle böyle olmalıdır. Siz bir ülkede ilaçla yapılan tedavileri ödüyorsanız, ilaç tedavilerini düşüren, yer yer yok eden tedavileri desteklemek gerekiyor. Biz her platformda sunuyoruz bunun olması gerektiğini, ama bu devlet politikası. Sonuçta toplum bilinçlendikçe bunları talep edecek ve olacaktır. – Türkiye’nin yakın gelecekte termal turizm kapasitesi nedir? – Türkiyenin termal turizm yatak kapasitesi yakın gelecekte 50 bin yataktır. Orta vadede de, 2023 yılına kadar diyelilm, bana göre olabilecek maksimum kapasite 150 bindir. Ama Türkiye’nin potansiyelini sorarsanız, Türkiyenin yatak kapasitesinin mevcut potansiyele bakınca 500 binlerde olması gerekiyor. – Bu kadar güzel bir doğal kaynağımız var. Tesislerin yapılması için yabancı yatırımcı ilgi göstermiyor mu? – Yabancı yatırımcılar yasal düzenlemelerin uygun olduğu ülkelere, yasaların yatırımı koruyacak, ülkelere yatırım yaparlar. Öncelikle dört dörtlük yasal düzenlemeler, yatırımcının önünü açan yasalar olması gerek. Yüzde 1’lik jeotermal katkı payına itiraz ettik – Jeotermal su kullanan tesislerin son dönemde tüm gelirlerinden yüzde 1’lir bir kesinti söz konusu? Size de geldi mi fatura?
– Jeotermal enerji yasasında böyle birşey var. Bize de geldi. Bu yasa yapılırken, bizim itirazlarımız olmuştu. O zaman bu uygulamanın nereye gideceğini sektör bilmedjği için çok fazla ilgilenmedi. Bu yasa yapılırken, biraz sektörden kopuk olarak yapıldı. Tabii ki, bir tesisin toplam genel cirosundan, termal su kullanan tesisin genel cirosundan yüzde 1 jeotermal enerji katkı payı almak büyük bir rakam. Yüzde 1 küçük bir oran gibi görünse de genel ciro içinde büyük bir rakam. Tesisin yiyecek içecek gelirleri, kira gelirleri, toplantı kongre, konaklama, gelirleri var. Tabii bu bizce doğru bir uygulama değil. Düzeltileceğini umuyoruz, biz de itiraz ettik. Mahkemeye başvurduk. Biz zaten doğrudan jeotermal enerji kulanıcısı değiliz. İzmir’de Jeotermal AŞ’den termal suyu alıyoruz ve bu paraları ödüyoruz. Onlar da kendi cirolarından bu kesintiyi ödüyorlar. Bunu iki kez ödemiş oluyoruz. Yasanın içeriğinde yoruma açık bir karmaşa var. İkinci kez yüzde 1 tahsil edilmesi gibi bir durum söz konusu, itiraz ediyoruz. düzeltileceğini tahmin ediyorum. – Zaman ayırdığınız ve paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederiz.