Köy merkezinin yakınındaki Cennettepe Roma Villaları’nın yer aldığı ören yerindeki manzara muhteşem. Ören yerinin hemen üstündeki düzlük alana araçlarını park eden ziyaretçiler önce manzarayla selamlaşıyorlar. Göz alabildiğine büyüleyici bir mavilik… İnsanoğlu binlerce yıl öncede burada büyülenmiş ve zengin Romalılar yaptırdıkları muhteşem villalarında bu güzelliğin tadını çıkarmış…

Yol üzerinde köylülerin açtığı derme çatma tezgahlarda enginar konservesi, ev yapımı portakal ve karadut reçelleri, el işi takılar, küçük naylon poşetlerde kekik, adaçayı satılıyor. Cennettepe ören yerinin hemen yakınındaki iki çay bahçesi manzarası en güzel yerde konukları ağırlıyor. Gözleme, açma, reçel. kahvaltı derken köydekiler için de ekonomik bir hareketlilik başlamış.

“Abla enginarları kendi elimizle ayıkladık. Bir kavanoz alın artık. Fatmagül’ün köylülerine faydanız olsun…”
Kapısının önüne oturan köylü kadınsa, evinin Ebe Nine’nin evi olmadığını söylediği bir ziyaretçinin ardından bakıyor uzun uzun. Sonra da mırıldanıyor yavaşça…”Karının heykelini dikecekler mübarek…”

Ildırı, tipik bir Ege köyü. Mübadele sonucu Balkanlar’dan, Rumeli’den, Selanik, Makedonya ve Yugoslavya’dan Çeşme’ye gelen Türklerin bir kısmı da Ildırı’ya yerleşmiş. Çeşme’nin 20 kilometre kuzeyinde, Alaçatı’nın bir köyü olan Ildırı Erythrai Antik Kenti’nin kalıntıları üzerine kurulmuş.
Yanıbaşında ören yeri olan tüm köyler gibi neredeyse bütün evlerin temelinde, bahçe duvarlarında antik kentin taşları yer alıyor. Kimi evlerin duvarlarında ise kırılmış sütun başları, kabartmalar, küçük heykelcikler göze çarpıyor. Anlayacağınız köyün yerlileri burada da tarihi uzaktan seyretmek yerine bir işlev katmayı (!) tercih etmiş, tarihle iç içe yaşar halde…

Üç yıl önce Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın ziyaret ettiği Roma Villaları’nda ortaya çıkarılan taban mozaiklerinin görkemi buradaki insanların ekonomik durumuna ilişkin ipuçları verir nitelikte. Mozaikler ilk Prof. Dr. Akurgal zamanında yapılan kazılarda bulunmuş ancak açıkta kaldıkları için büyük ölçüde tahrip olmuş. 1998’de Çeşme Müzesi tarafından bölgenin çevresi tel örgüyle çevrilip, mozaiklerin üzeri de mermer kumuyla kapatılınca koruma altına alınabilmiş.
Dönemin yönetici ve elit kitlesinin oturduğu zengin bir mahalle olarak bilinen Cennettepe ve çevresinde M.Ö. 3. Yüzyıl’dan itibaren Roma, Bizans, Osmanlılar derken bugüne kadar yaşam süregelmiş. Erythrai Antik Kenti’nde bugün kazılar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi tarafından gerçekleştiriliyor. Kazı başkanlığını Doç.Dr. Ayşe Gül Akalın-Orbay yönetiyor.

Ama Ildırı’yı gezmeye gelen konuklar şimdilik Fatmagül’ün tecavüze uğradığı yer, Ebesinin evi, Şerefsiz Mustafa’nın evi, yemek yedikleri, el ele tutuştukları mekanları aramakla meşgul görünüyorlar. Ne yolda gelirken gördüğümüz cennet koyları tehdit eden balık çiftlikleri, ne de gözler önündeki eşsiz kazı alanı ziyaretçilerin umurunda…
Dizinin çok az bir kısmı burada çekilmiş olsa da yarattığı etki akıl alır gibi değil. Roma Villaları’nın, tarihi yel değirmenlerinin yapamadığını yapmış ya Fatmagül; gerçekten şaşılacak şey… Keşke bu tür diziler çekilirken belediyeler ya da Kültür Bakanlığı yetkilileri “Arkelojik alan yakınlarında çekilecek dizilerde kısa bilgi vermek zorunludur” gibi bir şart getirse… Hiç olmadı, dizi bahanesiyle yaşamı boyunca arkelojik alana girmemiş, tarih bilinci oluşmamış insanlar için bir başlangıç olabilir.
Bu arada meraklıları için söyleyeyim, Fatmagül dizisinin ilk bölümlerinde gördüğünüz lacivert renkli Doblo Jandarma aracı üst kat komşumuzun. Arabada Fatmagül’ün oturduğu koltuğa oturmak, dokunmak ya da öpmek isterseniz haber verin…
Category: Köşe yazıları