Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde yayınlanan, 28 Şubat 2013 tarihli istatistiğe göre 12 -17 yaş arasında 1506 tutuklu, 397 hükümlü çocuk bulunuyor. Çocukların yolları karakolla, çocuk mahkemesiyle, çocuk ceza eviyle kesişmeden neler yapılabilir, İzmir’in karnesi nasıl, çocukları korumak için ailelere düşen görevler neler? Biz sorduk, İzmir 2. Çocuk Mahkemesi Başkanı Hakim İbrahim Altıtaş anlattı.
“Kaybetmediğimiz her deniz yıldızı bizim kazancımız olacak…” diyen Ağır Ceza Hakimi İbrahim Altıtaş 2003 yılından bu yana çocuklarla ilgili suçlara bakıyor. Bu alanda çalışan 100 dolayında hakim ve savcı bulunduğunu belirtiyor Altıtaş. Bu mahkemelere bakan hakimlerin genelde anne baba olmasının tercih edildiğini ve kendi istekleriyle bu alana geçtiklerini dile getiriyor.
Masasında duran dosyalar iyimserliğin simgesi pembe renkli; ama kimi kalın kimi ince dosyaların içeriğindeki davalar hiç de öyle değil, iç karartıcı. Hakim İbrahim Altıtaş, “Bu dosyalardaki çocukların hepsinin bir ailesi vardı. Anne babalar evlendirildiler, çocukları oldu ama çocuklarını iyi yetiştiremediler. Biz bir dosyanın ağır cezaya kadar gelmesini istemeyiz. Çünkü çocuğun dosyası buraya geldi mi onların yarısı kayıp demektir. Tüm çabamız çocuk buraya dosya olarak gelmeden toplum içinde onu iyileştirmek. Bütün mesele bu” diyor. Kendilerine gelen davalarda druşmaların bazen yarım saat, bazen beş saat sürdüğünü belirtiyor.
İzmir’in çocuk suçlu karnesi zayıf
İzmir, çocuk suçluluğu alanında karnesi iyi olmayan illerden. Her yıl yaklaşık 500 ağır cezalık suç işlendiğini belirten Hakim Altıtaş, çocuk mahkemesinin de en az 3 bin 500 dolayında dosyaya baktığına dikkat çekiyor. Ağır cezanın alanına giren suçları yağma, gasp, cinsel istismar, yaralama, nitelikli yaralama, öldürmeye teşebbüs, uyuşturucu madde ticareti olarak özetliyor.
Özellikle son yıllarda gasp ve uyuşturucu madde ticaretinde çocukların daha yoğun kullanıldığının altını çiziyor Hakim İbrahim Altıtaş. Hırsızlık, yaralama gibi basit suçlarda yüzde 10 artış olduğunu kaydederken İzmir’de beş çocuk mahkemesinin hizmet verdiğini söylüyor. Tek hakimli çocuk mahkemelerinin alanına giren davaların basit hırsızlık suçları, yaralama, hakaret suçları, basit cinsel istismar gibi davalar olduğunu ve bunlarda da artış olduğunu belirtiyor.
İzmir, Türk İstatistik Kurumu’nun verilerine göre son yıllarda boşanma oranı en yüksek illerden biri. Altıtaş’a göre kentin çocuk suçluluğunda karnesinin zayıf olmasının bir nedeni de bu. Boşanma ve göçün çocuğu suça iten en önemli nedenler olduğuna dikkat çeken İbrahim Altıtaş, İzmir’in çocuk suçluluğunda ilk beş ilin içinde olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor:
“İzmir’in bir şansızlığı, son 20 yılda nüfusunun yüzde 50’si göçlerle gelen insanlardan oluşuyor. Göçlerle gelen aileler büyük şehirlerde yalnız kalıyor. Sosyal, kültürel ve ekonomik alanda yalnız kalan insanların birbirine destek olması ortadan kalkıyor, anne baba geçim derdine düşüyor. Bu koşuşturma içinde çocuk başıboş kalabiliyor. Rol modelleri iyi olmayan arkadaş çevresiyle bir araya gelebiliyor. Suça bulaşanlarla temas edebiliyor.”
İzmir’in ülke genelinde boşanma oranları açısından birinci durumda olduğuna dikkat çeken Hakim İbrahim Altıtaş, İzmir’de çocuk suçluluğundaki artışta kırılma noktasının boşanmanın arttığı dönemle çakıştığını anlatıyor. “Çocukların bu artıştan etkilenmemesi mümkün değil. Doğrudan bir paralellik var çocuk suçluluğuyla diyor Altıtaş ve ekliyor:
Boşanma öncesi huzursuzluk, öncesi ve sonrasında ilgisizlik. Şiddet ve duygusal istismar yaşıyor çocuklar. Öyle aileler görüyoruz ki, boşanma sırasında çocuklarını sosyal hizmetlere getirip bırakıyorlar. Boşandıktan sonraki dönemleri için çocuklarını engel görüyorlar. Bu bir hakim için öyle acı veren bir duygu ki… Çocuklar için ailedeki rol modeller çok önemli. Çocuklar büyüme çağından itibaren anne babanın rol modeline girecek. Çocuk ortada kalmış, sorunlar arasında sıkışmış. Rol model gereksinimini dışarıdan karşılamak istiyor. Tuzaklar öyle çok ki. Çocuk evde huzuru sevgiyi bulamazsa, köprü altında ateş yakmış her insanın arkasından gidebilir.”
Risk altındaki çocuklar için Alo 183
Son yıllarda cinsel istismar suçlarında bir artış olduğuna dikkat çekiyor Hakim İbrahim Altıtaş. “Biz sadece buz dağının üstüne bakıyoruz. Ya altında kalanlar?” derken endişeli. Altıtaş’ın iki sözünden biri aile. Çocukların suçtan uzak durması için aileye düşen sorumluluğa dikkat çekiyor sürekli. Ailelerin yanında öğretmenlere de büyük görev düştüğünü vurgulayan Hakim Altıtaş, sorunlu çocukların suçtan korunması için öğretmenlerin dikkatli olması gerektiğini söylüyor.
“Öğretmen çocuktaki değişimi, sorunu fark ettiğinde önce aileyi çağıracak, uyaracak. Konu aileyle düzeltilemeyecek bir sorunsa ihbar sistemini devreye sokacak. Alo 183. Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü’nden bir yetkili yardımcı oluyor. Burası aranıp çocuğun risk altında olduğu bildirilecek. Çocuk şiddet görüyor olabilir, silah taşıyan, arkadaşına şiddet uygulayan bir çocuk olabilir. Sosyal hizmetler bu çocuklara sahip çıkan kuruluşlar. Bu bütün dünyada böyle.”
Çocuk mahkemelerinin işlevinin çocukları hapse göndermek değil, öncelikle çocuğu kendine, ailesine yararlı birey haline getirmek olduğunun altını çizen Hakim İbrahim Altıtaş, alternatif tedbir uygulamasının çocuklara tanınan çok önemli bir şans olduğunu söylüyor. “İlk defa suç işleyeni cezaevine yollamak yerine alternatif tedbir uygulamaya çalışırız. Cezaevine giden çocuk genelde mükerrer suç işlemiştir. Kimi zaman üç yıllık hapis cezasını bile erteleyebiliyoruz” diyor.
Çocuklar suç işlerken bilincinde olmaz
Mahkeme salonları büyükler için bile yeterince sevimsiz mekanlar. Peki çocuklar için durum nasıl? İlk defa buraya gelen çocuk neler hisseder, nasıl davranır? Anlatıyor Hakim Altıtaş.
“Çocuklar mahkemeye geldiğinde elbette korkar. Çocuklar suç işlerken bilincinde olmaz. Arkadaşının eşyasını çaldığında, yağma suçu olacağını bilemez. Daha ilkokuldan itibaren hayat bilgisi verir gibi suçun ne olduğunu çocuklara anlatmamız lazım. 15 yaşından küçük kız ya da erkek arkadaşını öpme, sevme, bedenine dokunma gibi davranışları yaptığında şaka mahiyetli bile olsa bunun suç olduğunu öğretmek lazım. Çocuk isterse rıza göstersin, bunun önemi yoktur.
Arkadaşının kalemini zorla almak, bunu itip kakarak yapmanın gasp suçu oluşturduğunu, ama çocukların bunları bilmediğini anlatıyor Hakim İbrahim Altıtaş ve ekliyor:
Şikayet olmaz genelde, ama bazen de ailenin sabrı taşar. Haydi karakola. Sonra bu tip dosyalarla gelir bize çocuk.Yine arkadaşının yolunu kesip harçlığından 50 kuruş alsa, bunu 20 defa yapsa bu davranışının 20 defa gasp olduğunu ve her seferinde cezasının 6 yıldan başladığını bilmez. Şimdi bir dosya okudum, ‘Her seferinde önümü kesti, 50 kuruşumu aldı’ diyor. Hemen hapse göndermiyoruz ebette, önce daima alternatif tedbir uygulamaya çalışıyoruz. Erişkinler gibi değildir çocuklar. Şikayetçi olan aileler mahkemeye geldiklerinde şikayetini geri alırlar kimi zaman. Bizim ailelerimiz de çok affedicidir. Genelde aileler arkada ağlarlar. Çocuğun kaderiyle oynamak istemezler. Ancak bizim de mağdurla suçlu arasında denge kurmamız gerekir. Çocuk karşımıza geldiğinde ‘Üç yıllık deneme müddetin var, yeni suç işlemeyeceksin. Sana eğitim tedbiri, meslek edindirme, ihtiyacın varsa tıbbi tedavi, uyuşturucu sorunun varsa tedavi verebiliriz. Her türlü sorun için sana uzmanı veriyoruz. Sen üç yıllık süreçte suç ilemeyeceksin. Lütfen bu tedbirlere uzmanlarla devam et’ diye söyleriz. Uzmanlar çocuğu okula, dershaneye yazdırır ya da bir meslek öğrensin diye işe yerleştirir. Bu tedbirlere uyarsa, devlet ona yardımcı olur. Sosyal hizmetler devreye girer ve çocuğun kurtulması için çalışırız. Bu çocukların yarısından fazlasını kazanıyoruz diyebiliriz. Ama yeterince ders alamıyorsa, alternatif şartları kalkıyorsa ceza artık ertelenemiyor.”
Hakim İbrahim Altıtaş alternatif tedbir uygulamasının da bir yere kadar olduğunu ifade ediyor. “Çocuk 18 yaşına geldiyse ve yeterince ders almadıysa artık alternatif tedbir uygulayamayız. Avrupa’da üç altın vuruş diyorlar. Dördüncüsünde kanundaki tedbir uygulamaya giriyor” diyor.
Tutuklu çocuk sayısının iyice düştüğünü anlatan Altıtaş, Aliağa Yeni Şakran’da bulunan Çocuk Cezaevi’nde bugün 150 dolayında çocuk hükümlü olduğunu belirtiyor. Tahliyeden sonra da denetimli serbestlik mekanizmasıyla çocuklara yeni yaşamlarında ayakta durmaları için destek verildiğini söylüyor. Hakim Altıtaş, çocuklara 12-15 yaşlarında ise 7 yıldan fazla, 15-18 yaşlarında ise 12 yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza verilmediğini söylüyor. Ancak bu sayıların nitelikli suçlarda değiştiğini de dile getiriyor.
Çocuk gelinler büyük yara
Hakim İbrahim Altıtaş’la çocuk suçluluğunun yanı sıra sayısı giderek artan çocuk gelinler ve sokak çocuklarından da konuşuyoruz. Çocuk gelinlerle ilgili Hakim Altıtaş’ın verdiği rakamlar iç acıtıcı. Son bir yılda 17 yaşını doldurmamış 20 bin çocuk için “evlenmeye izin” talebi başvurusu yapıldığını, başvuruların bir kısmının hakimlerce ret edildiğini söylüyor.
Türkiye’de her dört kız çocuğundan birinin çocuk gelin olduğunu anlatırken üzgün Altıtaş. Batıya doğru gittikçe sayıların iyileştiğini söylese de oranın İzmir’de beşte bir, altıda birden daha iyi olmadığını düşünüyor. Bu oranın Güneydoğu’da ikide birlere çıktığını vurguluyor; her iki çocuktan birinin çocuk gelin olduğuna dikkat çekiyor. Altıtaş, eğitimin çocuğun çeyizinden çok daha önemli bir konu olduğunu vurgulayıp “Anneler dikkat” diyor.
Sokak çocukları konusunda ise polisin ve jandarmanın yoğun çalışması ve bilinçli takibi sonucu ciddi yol alındığını, özellikle bali kullanan çocuk sayısında azalma olduğunu söylüyor. Emniyet’in çocuk şubelerinin çok ciddi çalıştığını, kendi mıntıkalarında yalnız dolaşan çocukları çocuk misafirhanelerine götürdüklerini ve anne babayı haberdar ettiklerini anlatıyor.
Kurumlar olarak başarısız olduk
Türkiye’de çocuk suçluluğu oranının yüzde iki olduğunu öğreniyoruz. Avrupa’da ve Amerika’da durumun çok daha ağır olduğunu belirten Hakim İbrahim Altıtaş bu oranı mutlaka aşağıya çekmemiz gerektiğini dile getiriyor. Çocukları suçtan korumak için yapılan çalışmaların yeterli olup olmadığını sorduğumuzda Altıtaş’ın verdiği yanıt olumsuz:
“Ne yazık ki pek çok çocuk 12 yaşın altındayken risk altına girdi. Bunlara hep biz baktık. Aileler parçalanmış aile, çocuklar ortada kalmış. Bizler bu çocuklar hakkında tedbir kararı verdik ama çocuklarla yeterince ilgilenilmedi. O çocukları o zaman tutamadık, o çocuklar bize daha sonra ağır suçlular olarak geldi. Kurumlar olarak başarısız olduk bir kısmında. O çocuğun ve ailenin elinden yeterince tutamadık ve ailelerde bize yeterince yardımcı olamadı. Ama ailelerde eğitim oranı yükseldikçe, çocuk yapma oranı azaldıkça bunu aşacağız. Bir çocuğu yetiştirmek farklıdır yedi çocuğu yetiştirmek farklıdır.”
Çocuk suçları, çocuk suçlular konusu oldukça önemli ve derin bir konu. Söylenecek ve yazılacak çok şey var elbette. İzmir 2. Çocuk Mahkemesi Başkanı Hakim İbrahim Altıtaş’la vedalaşırken söyledikleri ise her kulağa küpe niteliğinde:
“Çocuklar bu yurdun serveti, geleceğimizdir. Ülkenin geleceği onların elindedir, o halde bu alanda çalışmak da vatan müdafaasıdır.”
Category: Köşe yazıları