Yollar sakin, ağaçlar yapraklarını dökmeye durmuş, kalan yapraklar yeşilden sarıya ve hatta kırmızıya dönmüş çoktan. Güneşin ısısı yükseldikçe Bafa Gölü’nün üzerindeki pus da artmış. 29 Ekim’de kırmızı-beyaz bayraklarımızla gelincik tarlasına dönmüş Ege’nin yollarını aşarak geldiğimiz Bodrum’da akreple yelkovan güzde buluşmuş.

Ekim’in son günleri olmasına karşın, el ayak çekilmiş birçok Ege beldesinin aksine; oldukça hareketli Bodrum. Yabancılar güneşin son ışınlarından olabildiğince yararlanmak istercesine hala askılı bluzlar, kısa şortlar, parmak arası terliklerle dolaşıyor sokaklarda.

Yat limanı, Bodrum’un en hareketli yerlerinden biri. Kıyıda dünyaca ünlü Gulet tekneler park etmiş, yaz yorunluğunu çıkarır gibi bekleşiyor. Limanda Bodrum’un yerlilerinin açtığı ufak tefek sergiliklerden birinde süngerler gözüme çarpıyor. Serginin sahibi Coşkun Rukan, 30 yıldır bu işi yaptığını söylüyor. Şimdilerde beldede üç ya da dört kişinin sünger sattığını söylüyor. Fiyatları Fiyatları 5 lira ile10 lira arasında değişen süngerlerin nereden olduğunu soruyoruz, “Bodrum’un süngeri elbette karşılığını veriyor. Bir dönem Zeki Müren’e ait yatta kaptanlık da yaptığını anlatan Coşkun Rukan, “Beyefendi bir insandı, müzesini görmeden gitmeyin. Benim nikah şahidimdi o” diyor.
Bodrum Kalesi turizmin motoru

Türkiye’nin tek, dünyanın sayılı sualtı arkeoloji müzelerinden Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ni içinde bulunduran Bodrum Kalesi, yılın son turistlerini ağırlıyor şimdilerde. “Sezonda günde binden aşağı düşmez ziyaretçimiz. Gemi gelirse gruplar önce burayı gezer” diyor müzenin gişesindeki görevli bayan. Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin hemen girişinde bulunan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin sorumlusu Behçet Dinçer, 25 yıldan bu yana çalıştığı kaleyi ise “evim gibi” diye tanıtıyor ve ekliyor:

“Kale, Bodrum’da turizmin motorudur, kalbidir. Sualtı alanında dünyanın sayılı müzelerinden biridir burası. Kruvaziyer gemilerinin Bodrum’a gelmelerinin en önemli nedenlerinden biridir kalemiz. Yazın İstanköy’den her salı, pazar için feribotla turistler gelir buraya ortalama günde üç defa. Ancak oradan gelen turist kitle turizmi kapsamına girer. Yemeye içmeye gelir daha çok. Ama limana kruvaziyer gemisiyle gelen turist Bodrum’lu için iyidir. Kaliteli, eğitimli, entellüektüel ve zengin turist bu gemilerle gelir Bodrum’a. Kitap alan, kültürel ürün, resim, sanat ürünü alan turist, İngiltere’den, Amerika’dan gemiyle gelen bu turisttir.”

Behçet Dinçer, sözünü bitirir bitirmez telefonla limanı arıyor. Limanda görevli arkadaşından aldığı bilgiyi paylaşıyor, “Yılda 130 ile 150 arası gemi geliyormuş limana. Bu da yaklaşık yılda 60 – 65 bin kadar turist ediyor. Bu sene İngiliz ve Amerikalı turistin yanında Lübnanlı turist de çok fazla geldi” diyor. 15. Yüzyıl’da Hıristiyan şövalyeler tarafından inşa edilen ve 100 yıllık süreçte tamamlandığı bilinen kale belli ki her dönem Bodrum’da yaşayan insanlar için ayrı bir önem taşıyor. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, kasım ayından başlayarak her gün 08.00 -17.00 saatleri arasında gezilebiliyor. Yazın ziyaret saati 19.00’a kadar uzuyor. Müzeye giriş bedeli 20 lira.

Biz sohbet ederken gelen feribottan inen kalabalık bir turist grubu kaleye yöneliyor. Turistlerden bir kısmının girişteki sergi salonuna yöneldiğini görüyorum. Sergi salonu, normalde kalenin toplarının depolandığı bir alanken işlevini yitirdiği için şimdi sergi salonu olarak kullanılıyor. Müzenin ilk Müdürü Haluk Elbe’nin adının verildiği galeride bir ebru sergisi yer alıyor. İzmirli sanatçı Kadriye Sayınbatur’un 7 Kasım 2013 tarihine kadar süreceğini öğrendiğimiz sergisi Cumhuriyet Bayramı’nda açılmış. Sergisinde ebru sanatıyla hazırlanmış Atatürk portresi ve Türk Bayrağı tablolarının büyük ilgi gördüğünü söylüyor Ebru Sanatçısı Kadriye Sayınbatur.
Sanatçıların soluk aldığı yer Bodrum

Bodrum, doğası, mavilikleri, eşsiz koyları, tertemiz havasıyla sanatçılar için farklı bir anlam taşıyor. Halikarnas Balıkçısı lakabıyla ünlü Cevat Şakir Kabaağaçlı ise Bodrum için çok özel bir insan. Sürgün için geldiği beldenin belki de yazgısını değiştiren, adının dünyaya duyulmasını sağlayan insan Kabaağaçlı. Bir gece önce çarşıda dolaşırken gördüğümüz Cevat Şakir Kabaağaçlı Kütüphanesi’nin önünde tabelayı okurken bir esnaf ünlü yazar için Ekim ayı boyunca anma etkinlikleri düzenlendiğini söylüyor.

Bodrum basınında yer alan bilgilere göre, yazarın ölümünün 40. yılı nedeniyle 13 Ekim’de mezarının bulunduğu Gümbet’te bir anma töreni düzenlenmiş. Muğla Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Bodrum Şubesi ise İskele Meydanı’nda bir etkinlik düzenlemiş. Her yaştan Bodrumlu’yu buluşturan, Halikarnas Balıkçısı temalı etkinlikte kil ve ahşap heykel çalışmalar ve resimler yapılmış. Bodrum Belediyesi’nin gerçekleştirdiği ve Bodrum Sözlü Tarih Çalışma Grubu’nun düzenlediği “Geçmişten Geleceğe, Anılarla Halikarnas Balıkçısı” yine bu etkinliklerden bir diğeri olmuş.

Bugün bir turizm fakültesi kurulması planlanan kentte belki de turizmin ilk tohumlarını kendi fikri olan Mavi Yolculuklarla atan Halikarnas Balıkçısı bakın kente ilk gelenler için ne yazmış:
“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin
Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler”
Zeki Müren’in mütevazi evi

Güçlü, güzel sesinin yanı sıra sahnelerin ışıltılı dünyasının en parlak yıldızlarından birisi olan Zeki Müren’in Sanat Müzesi olarak düzenlenen evi, tarih, turizm ve kültür merkezi olan Bodrum’un en hoş mekanlarından. Bodrum Limanı’na bakan ve büyük olasılıkla yapıldığında çok daha hoş bir manzaraya sahip olan ev içeri adım attığınız andan başlayarak sizi mütevaziliğiyle şaşırtıyor.

İki katlı olan ve bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilen evin birçok bölümü sanatçının kullandığı haliyle korunmuş. Mutfak, yatak odası, oturma odası bu alanlardan. Zeki Müren Sanat Müzesi’nin bahçesinde sanatçının ünlü heykeltraş Tankut Öktem imzalı heykeli yer alıyor.

Şu an isimleri sanatçıların magazin sayfalarına yansıyan o ışıltılı yaşamdan son derece uzak, bir huzur mekanı. Sade, geleneksel bir Türk evi. Zeki Müren’in kendisinin tasarladığı kostümler, ayakkabılar da müze de sergileniyor. Hemen hemen her odada bulunan Atatürk’ün fotoğrafları dikkat çekiyor. Sanatçının müze evinde ödüllerini, taş plaklarını, fotoğraflarını, desenlerini, yağlıboya tablolarını izlerken içinizi ister istemez bir hüzün kaplıyor. Günde ortalama bin ziyaretçinin gezdiğini öğrendiğimiz müze ev, pazartesi dışında her gün saat 17.00’ye kadar, 3 lira ödenerek ziyaret edilebiliyor.
Eğer Bodrum’u kış aylarında ziyaret ederseniz, foyası düşmüş ve gerçek güzelliği ortaya çıkmış bu mavilikler dünyasından ayrılırken, eminim siz de Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın dediği gibi aklınızı orada bırakıp döneceksiniz…