Mustafa Kemal Atatürkün Çanakkale Savaşı ile Kurtuluş Savaşındaki silah arkadaşı, Devlet Demiryollarının (TCDD) kurucusu ve ilk genel müdürü Behiç Erkin, 52. ölüm yıldönümünde Eskişehirde düzenlenen bir tören ve etkinlikle anıldı geçtiğimiz hafta.

Anma töreninin ilki 11 Kasım 2013 Pazartesi günü Behiç Erkinin Enveriye İstasyonunun arkasındaki adını taşıyan anı ormanı içindeki anıt mezarda yapıldı. Törene katılanların neredeyse tamamı demiryolcuydu, ebedi istiratgahı için kentlerini seçen Erkin’i unutmayan Eskişehirliler’di.

Behiç Erkinin mezarına kırmızı güller, Demiryolu Yapım ve İşletim Personeli Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (YOLDER) ve kurucusu olduğu Demiryolu Meslek Lisesi Mezunları Derneğinin (DEMOK) çelenkleri bırakıldı. Kısa yaşam öyküsünün anlatıldığı anma töreninde Behiç Erkinin anısına saygı duruşunda bulunuldu ve dua okundu.
Anma etkinlikleri kapsamında TCDDnin kurucusu Behiç Erkin için 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansının katkısıyla Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii AŞ (TÜLOMSAŞ) Konferans Salonunda da bir toplantı düzenlendi.

Toplantıya, Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, Yüksek Hızlı Tren Bölge Müdürü Abdurrahman Genç, TÜLOMSAŞ Genel Müdürü Hayri Avcı, Eskişehir Gar Müdürü Süleyman Hilmi Özer, DEMOK Eskişehir Şube II Başkanı Ömer Faruk Erbaş, akademisyenler ve davetlilerin yanı sıra TCDD personeli katıldı.

Konuşmaların ardından Behiç Erkinin torunu Emin Kıvırcık, dedesinin anılarına ilişkin notları sinevizyon eşliğinde yaptığı sunumla paylaştı. Sunum Behiç Erkin’in yaşamının yanı sıra Kurtuluş Savaşı’nda dört bir yandan sıkıştırılmış bir halkın azminin, fedakarlığının ve başarısının da bir öyküsüydü adeta.
Bir kitap okudum, bir kahramanla tanıştım

Ben Behiç Erkin’le, ilk kez torunu Emin Kıvırcık’ın kaleme aldığı Cepheye Giden Yol kitabını okuduğumda tanıştım. Kuşkusuz geç kalmış bir tanışmaydı benimki de. Demiryolu Yapım ve İşletim Personeli Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin kültür hizmeti olarak yeniden yayımladığı kitabı okuduğumda rahmetli Turgut Özakman’ın Çılgın Türklerinden birisiyle tanıştığımı anladım. Torunu Emir Kıvırcık tarafından Behiç Erkin’in 61 yıl boyunca ttututğu günlüklerinden derlenerek hazırlanan kitap 152 yıllık demiryollarının tarihine de ışık tutan bir kaynak nitelğinde.
Kitabın ön sözünde Turgut Özakman, benim gibi Behiç Erkin ve onun kuşağındaki kahramanlarla geç tanışanların kulaklarını çınlatan şu satırları yazmış:

“Ne çok ve ilginç olay, ne çok ve ilginç karakter, ne müthiş ve ilginç bir dram! Kaç yılı kapsıyor bu müthiş ve ilginç dram? 1900 ile 1938 arasını. Sadece 38 yıllık bir süreç. Atatürk ve kuşağı bu kadar kısa bir zamana sığan bu müthiş dramı baştan sona yaşamış, ona katılmış, acısını ve sevincini yaşamış bir devlet kurmuş bir kuşak. Bu kuşak müthiş ve ilginç bir kuşak. Atatürk bu süreci 1938’de noktaladı. Ülkü ve silah arkadaşlarının çoğu İkinci Dünya Savaşı dönemini ve çok partili hayata geçişi de yaşamışlardır. Rahmetli Behiç Erkin, bu altın kuşağın az bilinen, gölgede kalmaya özen göstermiş, hiçbir vitrinde yer almamış, en önemli temsilcilerinden biridir.
Böyle alçakgönüllü kahramanlar, dikkatli ve vefalı bir araştırıcının ilgisini çekmez ya da aileden biri, bu kahramanı tanıtmayı, araştırmayı dert edinmezse, unutulur giderler.
İşte bu kitap Çanakkale Harbimizin ve Kurtuluş Savaşımızın lojistik zaferinin başındaki kahraman komutanın, Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı Behiç Bey’in gerçek hikayesidir. Her Türk gencinin, ulusumuzun ve tarihimizin en önemli iki savaşının da kazanılmasında payı olan, emeği geçen o Çılgın Türklerden biri olan Behiç Erkin’in başardıklarını bilmesi ve kendisini tanıması gerekir.”
Behiç Erkin kimdir?

Tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya bırakılan büyük kahramanlardan birisi ve demiryolcuların babası olarak anılan Behiç Erkin, Devlet Demiryolları’nın ilk genel müdürü. Sevkiyatlardan sorumlu bir komutan olarak Çanakkale Savaşın’da ve Kurtuluş Savaşında önemli rol oynamış, savaşın en önemli toplu taşıma aracı olan ama tam anlamıyla çökmüş durumdaki demiryollarını ayağa kaldıran kişi olarak biliniyor.
Behiç Erkin’in lojistik kavramının belki de sözlüklerde yerini almadığı bir zamanda disiplini ve kararlılığıyla asker, gıda ve silahları cephelere sevk etmesindeki başarısı öylesine önemli ki, Atatürk konunun önemini şu sözlerle anlatmış:
“Behiç Bey, ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum. Siz de cephelere nasıl asker, mühimmat ve erzak sevkiyatı yapılacağını biliyorsunuz. Demiryolu en kıymetli sevkiyat silahımızdır. Zaten Gelibolu Harbi’nde de bu görevi layığı ile yapmadınız mı? Siz cephelere askerlerimizi getirmekte muvaffak olun ki, ben de cephelerde muvaffak olayım.”

Behiç Erkin’in demiryollarını ayağa kaldırırken karşılaştığı en önemli sorunlardan biri de demiryollarında yetişmiş, işi bilen Türk görevlilerin olmayışıdır. Üstelik kurumda tüm yazışma dili Fransızca, çalışanlar da gayrimüslimlerdir. Yani tam bir teslimiyet hakimdir demiryollarında. O güne değin kimse demiryollarının Türkler tarafından işletilebileceğine inanmadığından, bu konuda bir çaba gösterilmemiş, demiryolcu da yetiştirilmemiştir.
Oysa Behiç Erkin, konuya olan hakimiyetiyle bu sorunun bir gün başlarına dert olacağını fark ederek daha 1912 yılında, Osmanlı Devleti’nde demiryollarına ilişkin yazılmış tek kitap olarak bilinen Demiryolu’nun Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı kitabını yazmıştır. Erkin bu kitabıyla, bir yandan Osmanlı demiryollarında yapılan yanlışlıkları ve bunların nasıl giderileceğini anlatırken, Çanakkale Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda tüm cephelere kusursuz bir şekilde nasıl sevkiyat yapılabileceğinin çalışmasını yapmıştır.
Unutulmaz bir büyükelçi

Soyadı Kanunu çıktığında kendisine “Her şart altında kendi doğru kararını alıp tatbik edebilen, hür kalmayı başarabilen, müstakil fikirli” anlanı gelen Erkin soyadı Atatürk tarafından verilmiş Behiç Bey’e.
Cepheye Giden Yol kitabının ön sözünde rahmetli Turgut Akman’ın söz ettiği gibi; Behiç Erkin, Cumhuriyet’in kuruluşunda önemli rol oynamış ama geri planda kalmayı tercih etmiş kahramanlardan birisi. Torunu Emir Kıvırcık, “Dedem olduğu için büyük onur duyuyorum” diye anlattığı Behiç Erkin’inle ilgili iki kitaptan bir diğeri Büyükelçi.
Cepheye Giden Yolda demiryolları konusundaki çalışmaları ağırlıkla anlatılırken Büyükelçi kitabında da Nazilerin işgal ettiği 1939 Fransa’sında Türk Yahudileri nasıl kurtardığını anlatmış.
İlklere atılan imzalar

Behiç Erkin’in Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda tarih sahnesindeki görevi demiryolları müdürlüğüyle sınırlı kalmamış. 1920 yılından 1926’ya kadar sürdürdüğü Devlet Demiryolları Müdürlüğü görevinin ardından 1928 yılına kadar da Bayındırlık Bakanlığı yapmış. Bu dönemde ise demiryollarının millileştirilmesinden, demiryolları işletme lisanının 50 yıl sonra ilk defa Fransızca’dan Türkçeye çevrilmesine, ilk kamu müzesinin (Demiryolları müzesi) kurulmasına kadar bir çok çalışmayı birlikte yürütmüş.
İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebi’ne özerklik verilmesi, üniversite derslerini Türkçeleştirmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) kurulması, MİT’in kurucu kararnamesine Atatürk’le beraber imzasını koyması, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk resmi yardımlaşma sandığını, yani Emekli Sandığı’nı kurması diğer önemli çalışmaları.

Behiç Erkin, yurt dışında da ülkesini başarıyla temsil etmiş. Budapeşte Büyükelçiliği’nin ardından Fransa’da Büyükelçilik görevini üstlenmiş. İkinci Dünya savaşının en ateşli günlerinde, Nazi işgaline uğramış Fransa’da mesai arkadaşları ile birlikte kendi hayatlarını tehlikeye atarak 20 bine yakın Türk ve Türk olmayan Yahudiye Türk pasaportu vermiş ve “Büyükelçi Vagonu” olarak anılan trenlere bindirerek onların hayatlarını kurtarmış.
Eskişehir’de tren sesleri arasında bir istirahatgah

Eskişehir halkının Kurtuluş Savaşı sırasında demiryollarına verdiği desteği hiç unutamamış Behiç Erkin. Ahirete kadar kendisini Eskişehir halkına emanet etmelerini ve mezarını demiryoluna bakan, tren seslerini dinleyebileceği bir yere konulmasını istemiş. 11 Kasım 1961 günü İstanbul’da yaşamını yitiren demiryollarının babası Erkin, ilk Genel Müdürlük görevini aldığı İzmir-İstanbul-Ankara hatlarının birleştiği Eskişehir’deki Enveriye İstasyonu’ndaki üçgene defnedilmiş.

Demiryollarının yanı başında Enveriye İstasyonu’ndaki mezar, uzun yıllar terk edilen bir sevgilinin ardından kendisini demiryollarına atıp intihar eden bir aşığın mezarı olarak bilinmiş. Mezar, yıllar sonra, demiryolcuların çabasıyla bir anıt mezara dönüştürülmüş. Mezarın bulunduğu fidanlıktaki çamlar, kurucusu olduğu Demiryolu Meslek Lisesi öğrencileri tarafından dikilmiş.
Atatürk, bu vatansever silah arkadaşının demiryolcularla gerçekleştirdiği başarısına 10. Yıl Marşı’nın bir dizesini değiştirerek teşekkür etmiş. 1933 yılında Cumhuriyetin 10. yılı kutlamaları için “Onuncu Yıl Marşı” yazılırken, Atatürk, tek bir dizeye müdahale ederek “Yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor” dizesi yerine “Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan” dizesini yazdırmış ve Behiç Bey’e hitaben “Sizin emeğiniz bu mısra ile daha iyi dile getiriliyor” demiş.
Vefa borcunu ödemek

Behiç Erkin, yaşamı zorlu mücadelelerle geçmiş bir çılgın Türk. 152 yıllık bir kurum olan Devlet Demiryolları’nda da “baba” sıfatını gerçekten hak eden bir çok ilke imza atmış. Personeliyle her zaman yakından ilgilenmiş. Gıda ihtiyaçları için seyyar bir bakkaliye vagonu kurmuş. Bulunduğu istasyon yakınında kasaba okul bulunmayan personelin çocukları için Eskişehir’de yatılı bir ilkokul açmış. Tehlikeli bölgelerde çalışan personele ikramiye verilmesi uygulamasını başlatmış. Personelin sağlığı için istasyonlarda doktorları dolaştırmış. Behiç Bey her şeyden önce personeline güvenmiş, inanmış ve birlikte yol almış.

Ölümünün 52. yılında yapılan anma törenlerinde demiryolcuların babaları için vefa borcunu ödemek istediklerini gördüm. Hepsinin tek bir dileği vardı: Behiç Erkin adına, kendisini emanet ettiği Eskişehir’de bir müze açılması.
Behiç Erkin’i bugünkü genç nesillerle tanıştıracak bu müzenin en kısa sürede açılması bizim de en büyük dileğimiz. Bunun için kentini bir kültür merkezine dönüştüren, Erkin’in balmumu heykelini yaparak Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesine yerleştiren Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in, TCDD Genel Müdürlüğü’nün, Eskişehir Valiliği’nin de seve seve el ele vereceğine inanıyorum.