İzmir Rehberler Odası (İZRO) Başkan Vekili Serdar Çelenk, 28 dilde hizmet veren üyelerinden sadece turizm fuarlarında değil, her fuarda yararlanılabileceğine dikkat çekiyor. Çelenk, Mart ayı sonunda İzmirde düzenlenecek Marble Fuarı için hazırlık yapan mermerciler başta olmak üzere tüm iş adamlarını, “stantlarını profesyonel rehberlere emanet etmeye” çağırıyor.

İZRO Başkan Vekili Serdar Çelenkle dernek merkezinde buluşarak söyleştik. 21 Şubat Rehberler Gününün hemen ardından bir araya geldiğimiz Çelenkle odanın etkinlikleri, üyelerin nitelikleri, İzmirin fuar ve turizm potansiyeli, kapalı duran müzeler üzerine konuştuk.
Rehberlerin kapasitesinden yararlanılmıyor
Rehberlerin şu sıra gündemlerinde Mart ayı başında Berlin’de 48. kez düzenlenecek Uluslar arası Turizm Borsası (ITB) Berlin ve Mart ayı sonunda İzmirde 20. kez düzenlenecek Marble – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı var.

Dünya turizm borsasıolarak da tanımlanan ITB Berlin Turizm Fuarını geçen yıl 188 ülkeden 10 bin 86 şirket ve kuruluşun yanı sıra 110 bini profesyonel toplam 170 bin ziyaretçi gezmiş. Fuar süresince gerçekleştirilen 200’ü aşkın kongreyi ise 21 bin kişi izlemiş. Ülkelerin tanıtımı ve turizm sektörü için büyük fırsatlar yaratan bir etkinlik. İzmir Rehberler Odası Başkan Vekili Serdar Çelenk, ITB Berlin Turizm Fuarı’na oda olarak ilk kez bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığının davetiyle kurumsal olarak katılacaklarını söylüyor. 5 – 9 Mart 2014 tarihinde Berlin’de düzenlenecek fuarda altı üyeyle profesyonel hizmet vereceklerini anlatan Çelenk, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Fuarda tanıtım yapacak, sorulara muhatap olacak kişilerin gerçekten rehberler olması gerekir. Çünkü rehber turizmi sahada yapar, ofiste yapmaz. Memur değildir, işini en iyi şekilde yapmazsa bir daha aranmayacağını bilir. Dilini tartışma düzeyinde etkin bir şekilde kullanır. Yabancıların kültürünü tanır, psikolojisini anlar, nasıl yaklaşacağını bilir. Hızlı iletişim kurma becerisi vardır. İşi gereği kıvrak ve pratik zekaya sahiptir. İşte bu nedenle, fuarlara harcadığımız milyonların etkin kullanımı için, ‘mış’ gibi yapmamak için, turizm fuarlarında hem bakanlığın hem de turizm kuruluşlarının rehberlerden daha fazla yararlanması gerektiğine inanıyorum.”
Büyükşehire ve mermercilere çağrı
Serdar Çelenk, 26 – 29 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenecek 20. Marble – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı için hazırlık yapan mermerciler olmak üzere tüm iş adamlarına, “Stantlarınızı profesyonel rehberlere emanet edin” çağrısında bulunuyor. İzmir Rehberler Odası’na kayıtlı 28 farklı dilde çeviri yapan 1100 üyelerinin bulunduğuna dikkat çeken Çelenk, benzer çağrıyı yeni fuar alanı için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne de yaptıklarını belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden yeni fuar alanında İzmir Rehberler Odası için bir yer ayrılmasını talep ettik. Küçük bir yer olsun yeter. Bir arkadaşımızın farklı dillerde çağrıların yayınlanacağı bir televizyonun duracağı bir iletişim noktası. Fuara gelen yerli yabancı iş adamları doğru tercümeyi yapacak, dile hakim, iletişimi güçlü profesyonel bir rehberle milyon dolarlık anlaşmalara imza da atabilir, tam tersi büyük işleri de kaçırabilir. Sonuçta yapılan bir mücevherse bir taşı eksik olacak biz olmazsak. Umarız başvurumuza olumlu bir yanıt gelir.”
28 dilde çeviri hizmeti
Rehberleri daha çok turizm sektöründe çalışan insanlar olarak düşünsek de, aslında gelişen ekonomik koşullar nedeniyle dünyanın dört bir yanına ihracat yapan firmalar için olmazsa olmaz insanlar. İZRO Başkan Vekili Serdar Çelenk’in fuarlara katılacak firmalar için yaptığı çağrı aslında çok önemli bir kapasitenin atıl durumda kaldığının da bir göstergesi.
Odanın Almanca, Arapça, Bulgarca, Çekce, Çince, Farsça, Flemenkçe, Fransızca, Hırvatça, Hollandaca, İbranice, İngilizce, İspanyolca, İsveççe, İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Makedonca, Norveççe, Portekizce, Romence, Rusça, Sırpça, Urca, Urduca, Yunanca dillerinde hizmet veren profesyonel üyelerinden sadece turizm fuarlarında değil, her fuarda yararlanılabileceğine dikkat çekiyor Çelenk. Türkiye’de 8 bini aktif çalışan kayıtlı 12 bin rehber bulunduğunu, dil çeşitliliği açısından İZRO’nun oldukça avantajlı olduğunu belirtiyor.
İzmir’de açık müze kalmadı

Serdar Çelenk, 39 yıldan bu yana rehber olarak çalışıyor. Almanca ve İngilizce dillerinde çeviri yapıyor. Berlin’e fuardan önce gideceğini, çünkü müzeleri görmek istediğini belirtiyor. İzmir’de bir süredir “tadilat ve tamirat” nedeniyle kapalı olan müzeleri, yurt dışındaki müzecilik uygulamalarını konuşuyoruz. Deneyimlerini, görüşlerini aktarıyor Serdar Çelenk:
“Her ay giderim Almanya’ya. Gittiğimde de müzeleri gezerim mutlaka. Çünkü müzeleri görmek eşsiz bir deneyimdir bir rehber için. Müzeler, tarihin laboratuvarı olan mekanlar. Sadece Münih’te 100’ün üzerinde müze var. Ayrıca bu müzelere ne zaman gitsem, farklı etkinlikler olur. Bizdeki gibi durağan bir müzecilik yok oralarda. Münih’te gittiğim bir müzede eserlerin altında görme engelliler için kabartma harflerle açıklama yaptıklarını görmüştüm. Oysa biz kentimizde açık müze bulamıyoruz. Efes Müzesi 1,5 yıldır kapalı. Kültürparktaki müze tadilat nedeniyle kapalı. Atatürk Müzesi onarım nedeniyle kapalı. Etnoğrafya Müzesi de Varyant’taki çalışmalar nedeniyle kapalı. Turisti götürebileceğiniz yerler çok kısıtlı.”

“Peki nereyi gösteriyorsunuz? Özel müzelere ilgi gösteriyorlar mı?” diye soruyorum Çelenk’e… Sorumu, “Mutfakta malzeme yoksa evinize misafir davet edemezsiniz, değil mi? İzmir bu haliyle turist çekebilir mi?” diye soruyla yanıtlıyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kemeraltı’na, Agora’ya, Karşıyaka’ya götürüyoruz turistleri. Ancak yeterli değil elbette. Özel müzeler derseniz, onlara tam olarak müze diyemeyiz. Örneğin karikatür müzesi deniyor. Bence ancak sergi evi diyebiliriz. Mask Müzesi, Radyo Müzesi, Kadın Müzesi, buralar turisti etkileyecek, ilgisini çekecek yerler değil. Turist kendisinde olmayanı, farklı kültürü, yerel dokuyu görmek istiyor. Arkeoloji Müzesini, Etnoğrafya Müzesini, onda olmayanı görmek ister.”
Niş turizm konusuna yönelmek gerek

Serdar Çelenk, turistin özgün yerleri görmek istediğini dile getirince aklıma Urla’daki Tahaffuzhane geliyor. “Karantina Adası olarak da anılan ve özgün yapının hala korunduğu adaya ilgi var mı?” diye soruyorum. “Keşke orası sağlık müzesi olabilse. Öyle çok ilgi çeker ki. Ne yazık ki içeri girmek yasak. Dolayısıyla kimseyi oraya götürüp, oradaki güzellikleri gösteremiyoruz. Oysa doğası da çok güzel Urla’nın” diyor. Sağlık turizmi demişken, niş turizm konusuna değiniyor Çelenk. Kısa bir süre önce oda tarafından düzenlenen Tıbbın Anadolu’daki kökleri konulu seminerden söz ediyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ve İzmir Sağlık Turizmi Derneği ile ortaklaşa düzenledikleri seminerle sağlık alanında uzmanlaşacak rehberler için bir eğitim verdiklerini dile getiriyor. 32 üyeye sertifika verilen seminerin, uzman rehber eğitimi için ilk adım olduğunu anlıyoruz. Serdar Çelenk, projeye ilişkin şu bilgileri veriyor:

“Gelir düzeyi yüksek turist çekmemiz gerekiyor ülkemize. Bunun için yeni niş pazarlara ihtiyacımız var. Proje ile iki temel konuyu hedefledik. Birincisi tıp ve sağlık konusunda tarihte Anadolu’da sağlık konusunda yetişmiş ünlü hekimler, sağlık kurumları ve tedavi yöntemlerini görünür hale getirmek. Yani modern tıbbın köklerini göz önüne çıkartmak. Bu Antik Yunan, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini kapsamaktadır. İkincisi ise, bu değerleri kullanarak, doktor, eczacı, hemşire gibi gelir düzeyi yüksek turistler için çekim alanı oluşturmak. Eğer bir doktor veya eczacı, Hipokrat’tan sonra en ünlü hekim olan Galenos’un Bergamalı olduğunu, ilk jinekolog olan Efesli ünlü doktor Soranus’un iki bin yıl önce kürtajın etiğini tartıştığını, Ortaçağ’da Avrupa’da akıl hastalarını zindanlarda ölüme terk ederken, Selçuklu ve Osmanlıların onları müzikle tedavi ettiklerini bilse, ülkemize gelmez mi? Gruplarımızda bulunan doktorlar bunları duyduklarında, bunları bilmedikleri için utanıyor ve büyük ilgi gösteriyorlar. Buradaki temel amaç sağlıkçı turizmini yabancı tur operatörlerinin programlarına koymasını sağlamak.”
24 saat kalan kişi turisttir
İzmir’e gelen turistin kalitesine de değiniyoruz Çelenk’le söyleşimizde. Bakanlığın bir dönem sıkça dile getirdiği “50 milyon turist, 50 milyar dolar gelir” söyleminin çelişkisine dikkat çekiyor İZRO Başkan Vekili Serdar Çelenk:
“Turistin ülkemize gelme nedenleri arasında ilk sırada iklim ve doğa var, ama esas neden bence düşük fiyatlar. Ülkemize 27 kez gelmiş Alman turist var. Neden? diye sorduğumda, ‘Ülkemde kalsam bir hafta içinde daha çok para harcayacağım’ diye yanıtlıyor. 99 ya da 149 Euro ödeyerek, uçak, bir hafta oda kahvaltı, otel, otobüs, rehberiyle çıkartıyor tatilini. Hepsi fiyatın içinde. Peki, kazanalım derken kaybettiklerimiz ne olacak? Geçen yıl Avustralya 6 milyon turist ağırladı. Kasasına 31,5 milyar dolar girdi. Ülkeyi ziyaret edenlerin kişi başı ortalama harcaması 5 bin doların üzerinde iken bizde durum şöyle. Gelen turist sayısı 35,5 milyon, kasaya giren ise 25 milyar dolar. Kişi başı harcama 700 dolar. Bu mu hedefimiz peki?”

Kente gelen turistin konaklamadığı takdirde turist olarak görülemeyeceğini dile getiren Serdar Çelenk, İzmir Limanı’nın İtalya ve Yunanistan gibi home-port olması durumunda turist sayısının artabileceğini söylüyor. “İzmir’e gemiyle gelen turist uyumuyor, gecelemiyor. Geceletmek için değişik enstrümanlara ihtiyaç var. Hadi otel konusu aşılmaya başlandı. Liman home-port olursa uçakla gelen yolcu gemiye gidecek ve gemi durumuna göre kentte de konaklayabilecek” diye ekliyor.
İşaret diliyle İngilizce kursu

2004 yılından bu yana kentliyi çocukları müzelerle buluşturan projeler gerçekleştiren İZRO’da, iki gün önce başlayan yeni bir projeden de söz ediyor Serdar Çelenk. İşaret diliyle İngilizce Kursu’na dernekten 33 üyenin katıldığını söylüyor. İzmir Kent Konseyi Engelli Meclisi’yle yapılan kursun iki ay süreceğini belirtiyor.