Böyle geniş bir alan tanımlıyor Basmanenin sınırlarını sorduğumuzda Kent Gözlemcisi Orhan Beşikçi. İzmirin eski şehiri olarak tanımlayabileceğimiz Basmanenin, eski özenli günlerine yeniden kavuşması için, sahip olduğu eşssiz kültürel varlıkların bir bir yok olup gitmesini engellemek için, Basmaneye yönelik farkındalık yaratmak için çaba harcayan bir kent gönüllüsü Orhan Beşikçi.
Kent Gözlemcisi Beşikçi, beş yıldan bu yana yazılarının yayımlandığı www.kentyasam.com haber sitesinde, bir dönem yazılarının yayınlandığı Akşam Gazetesinde, İzmir-İzmir Kent Kültürü Dergisi ve İzmir Tarih Toplum Dergisinde Basmane tarihine ilişkin ipuçlarını, bilgisini İzmirlilerle paylaşıyor. Tarihi korumaya yönelik bu çabasıyla İzmir Büyükşehir Belediyesinin Tarihe Saygı Yerel Koruma ödülüyle de onurlandırılmış.
Aynı ödül yine Beşikçinin katkılarıyla çalışmalar yapan Altınparktaki Şehit Fethibey İlköğretim Okulu öğrencilerine de verilmiş. Bu ödül için Semtte, yok olup giden o güzelim İzmir evlerinde, sokaklarında yaşayan çocuklarda bilinç yaratması açısından çok önemli diyor Beşikçi.
Orhan Beşikçi, İzmirin 41 semtinin 41 yazar tarafından anlatıldığı Heyamola Yayınlarının İzmirim kitapları arasında çıkan Basmane kitabında, semtin adının ilk anda çağrıştırdıklarını şöyle özetliyor:
Basmane deyince akla; oteller, otobüs yazıhaneleri, tren garı, eğlence mekanları gelir. İçerilere doğru karşımıza cami, mescit, hazire, türbe, çeşme, sur, kapı han, hamam ve arkeolojik alanlar çıkar. Geleneksel mimariyle; taş, tuğla, kerpiç, ahşap ağırlıklı malzemelerle inşa edilmiş yüksek duvarlarla çevrili, avlulu, havuzlu, kuyulu Basmane evlerinde daha çok Kemeraltı Arastasında mesleklerini icra edenler, zanaatkarlar, esnaf tüccar, demiryollarında çalışan memur, işçi gibi her meslekten insanlar yaşadı. Turunç, yasemin, hanımeli, limon çiçeği kokan, eğimli, sakin sokaklarında pencereleri kafesli, dış cephesinde ay yıldız ve eski Türkçe Maşaallah kazılı evlerin amaç dışı kullandırılması yanıp yıkılmalarına neden oldu… Gün geldi cumbası, işlemeli tavanları, bahçedeki havuzu, ahşapları söküldü…
Gizli kalmış bir cevher
Orhan Beşikçi aslen İstanbullu. Ancak semte, kültür varlıklarına öylesine hakim ki, bir İzmirli olarak her görüşmemizde anlattıklarıyla şaşırtıyor bizi. Eski İzmiri, kentin kültür varlıklarını korumak için orada doğmak gerekmiyor. Ataları eski İzmir evlerinde doğanların kendi tarihi değerlerine üvey evlat muamelesi yaptığını görmek üzücü diyor.
Basmane İzmirin eski kent dokusunun, eski İzmir evlerinin ve o evlerdeki yaşamın hala görülebileceği ender semtlerden biri. Bugünkü perişan hali ciddi anlamda ele alınabilse Hamamönü, Safranbolu ya da Beypazarındaki gibi kent yenileme işlemine sokulsa, tarihi eserlerin önündeki seyyar satıcılar, tabelalar, kablolar, çöpler kaldırılabilse turizmde marka olabilecek çok önemli bir değer aslına bakarsanız. Hanları, hamamları, Musevi ve Türklerin iç içe yaşadığı sokakları, çeşmeleri, zarif eski İzmir evleriyle bölge gizli kalmış bir cevher…
Orhan Beşikçi, semtteki eski İzmir evlerini ve yok oluş sürecini şöyle anlatıyor:
Eski İzmir evleri yüksek duvarlı, cumbalı, kapıları ferforje, harem selamlığı bulunan, avlulu, bahçesi badem taşlarla bezeli, içlerinde hareketli ve sabit mobilyaları bulunan, küçük avlularında limon, defne ağaçları, hanımelleri olan evler. Bunların aralarında konaklar da var. Bu bölgedeki evler süratle yok oluyor. El değiştirmelerden binalar büyük zarar görüyor. Binalar kısa sürede melezleşiyor, tamirat gören evlerin kiremitleri, ferforje demir kapıları, cumbaları özelliğini yitiriyor. Bir süredir de İstanbuldan bir takım emlak gruplarının bölgeden evler aldıklarını biliyoruz. Ancak satın alınan evlerin kapılarına kilit vuruluyor, içlerinde kimse yaşamıyor. Oysa biz bu bölgede yaşam sürsün, alınan binalar restore edilsin, kapıları pencereleri açılsın istiyoruz. Satın almalar bu bölgede evlerin değerini yükseltiyor. Ama biz yaşam kalitesi de yükselsin, semte sahip çıkılsın istiyoruz.
Bölgede yok olup giden evlerin envanterinin de olmadığını söylüyor Orhan Beşikçi. Sadece evlerin değil Cumhuriyet ve Osmanlı döneminden kalma diğer yapıların da bu ilgisizlikten payını aldığını anlatıyor. Basmane bir dönem İzmirin en hareketli ticaret bölgesi. Kervan Köprüsünden geçip Kapılar semtinden kente giren deve kervanları bölgedeki hanlarda konaklıyor. Bölgede çok ciddi hamam varlığı olduğunu belirtiyor Orhan Beşikçi. Mezarlıkbaşından Basmaneye kadar olan bölgede Çorakkapı Kıllıoğlu Hamamı, İbrahim Efendi Hamamı, bugünkü adıyla Lüks Hamam, Namazgah Hamamı gibi bir çok eski hamamı sıralarken,Bu kadar kısa mesafede bu kadar hamam olması çok önemli. Anafartalar Caddesi özgünlüğünü koruyabilirse hamam varlığı turizm açısından dikkat çekebilir. Neden bir hamam müzemiz olmasın ki? diyor.
Kültür Bakanlığının eski yapıların yeniden ayağa kaldırılması konusunda bir desteği olduğunu anımsıyorum. Bölgede böyle bir destekten yararlanan vatandaşların olup olmadığını soruyorum, Orhan Beşikçi şu yanıt veriyor:
Bakanlığın desteği var ama almak o kadar kolay değil. Bir proje hazırlanması gerekiyor öncelikle. Bu hibeleri bugün daha çok belediyeler kullanıyor. Desteği bırakın vatandaş evinin tescili olup olmadığını bile bilmiyor. Tescil demek, ev devlet tarafından kayıt altına alınmış demek. Eğer tescilli yapınız varsa vergiden de muafsınız. Ama vatandaş bunu dahi bilmiyor. O evlerde oturan insanlara evinin özelliğini, tarihi değerini anlatmak gerek önce. Çatısı aktığında, cumbası yıprandığında orjinal malzemeyle ilgisi olmayan örneğin alüminyum doğramalar gibi malzemelerle binalar melezleşiyor. Özelliğini yitiriyor. Eski evler kayıtdışı üretim yapan işletmelerin atölyeleri olarak kullanılıyor. Bir gece çıkıveren bir yangın sonrasında bir bakıyorsunuz alanlar otopark oluvermiş.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ya da kültür Bakanlığı bu binalar için destek vermiyor mu? deyince çatısı şu anda mavi bir brandayla kaplanan Kumrulu Mescit örneğini anlatıyor:
Kumrulu mescit İzmirin en eski mescitlerinden. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğluyla bölgeyi gezdiğimizde göstermiş, acilen onarım gerektiğini belirtmiştik. Kocaoğlu, çok ilgilendi, söz verdi. Büyükşehir Belediyesi onarımı üstlenecekti. Çatısından bir damla su girerse bina çok zarar görür diyorduk. Vakıflar Bölge Müdürlüğü devreye girdi. Bizim olanaklarımız var diyerek yapının onarımını üstlendi. Duyarlı davrandılar, geçen Kurban Bayramı çatısı açıldı binanın. Hala üzerinde branda var. Biz bir damla su derken, yağmur suları açık çatıdan girdi gitti. Yok oluş sürecini hızlandıracak birşey isteseydik ancak bu kadar olurdu.
Altı ayrı üstü ayrı zengin
Basmane eski şehir olması nedeniyle üstü kadar altının da zengin olduğu bir bölge. Hemen yanıbaşındaki Arkeopark, Agora bunun en güzel kanıtı. Bölgenin bu zenginliği nedeniyle hala çevrede definecilik faaliyeti olduğuna dikkat çekiyor Orhan Beşikçi. Hatta düzenledikleri gezilerde kimi zaman bazı bilgileri paylaşmaktan sakınır hale geldiklerini vurguluyor.
Son yıllarda Agoraya gezmeye gelen turistlerin ellerinde kent haritasıyla Basmane sokaklarını, kültürel değerlerini de görmek istediklerini belirten Orhan Beşikçi, bölgede yaratılan farkındalık konusunda şunları söylüyor:
Yıllardır yaptığımız çalışmaların sonucu sanatçıların, fotoğrafçıların, gazetecilerin bölgeye olan ilgisini arttığını gözlemler olduk. Farkındalık başladı Basmane için.Yine üniversitelerden öğrenciler özellikle sanat tarihi, mimarlık fakültelerinden öğrencilerin yanısıra sosyal bilimlerden öğrenciler de buradaki yaşamı incelemek için gelir oldular. Ancak yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla ilgisi gerek. Burada yaşam 2 bin 400 yıldır kesintisiz sürüyor. Her gelen kültür bir alttaki kültürün malzemesini kullanarak yaşamını sürdürmüş. Bir önceki kültürün malzemeleri sonrakine dolgu malzemesi olmuş. Turizm acentalarının da bölgeye ilişkin duyarlılığının artması gerek. Yavaş yavaş geziler yapılmaya başladı. Bölge turizm açısından çok değerli. Geçen sene, bölgeye gelen bir Fansız grup St. Policarpın mezarını sordu. Yeri tam olarak saptanırsa burası ikinci bir Meryemana Evi gibi cazibe merkezi olabilir. Elimizdeki bilgi ve belgelerle bunu sağlamak mümkün aslında.
Bu bölgeleri kenti yüzyıllar önce gezmeye gelen gezginler araştırmacılar yazmış, anlatmış, onların verdiği bilgileri değerlendirmemiz çok önemli. Ne yazık ki bu konular kentin gündemine yeni yeni geliyor. Basmanenin üstü kadar altı da zengin. Bu nedenle nerede bir kazı yapılsa orada mutlaka bir arkeolog bulunmalı.
Eleştirmezsek yanlışlar düzelmez
Orhan Beşikçi muhalif kimliğiyle de tanınan ve gördüğü yanlışları söylemekten kaçınmayan bir kent gözlemcisi. Sorunları gerektiğinde Büyükşehir Belediye Başkanından, bölgeden sorumlu Konak Belediyesine ya da İl Kültür Müdürlüğüne aktarıyor. Çoğu zaman tepki alsa da dile getirmekten sakınmıyor yanlış gördüklerini. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün Kültür Envanteri de, Konak Belediyesinin hazırladığı İzmirin Gizli Kültür Cevherleri kataloğu da Orhan Beşikçinin yanlışlara dikkat dediği dökümanlar. Şöyle dile getiriyor tepkisini:
İşin kötüsü bu dökümanlar birer belge niteliği taşıyor. Yabancı konuklara hediye ediliyor, bilgiler internette yayınlanıyor. Daha sonra da o yanlış bilgiler kullanılıp yayılıyor. Çocuklar ödevlerinde kullanıyor. Bu kentte yaşayanlar olarak bizler sesimizi çıkartıp eleştirimizi yapmazsak hatalar nasıl düzelecek. Ne yazık ki bu hatalı dökümanlar için üniversitelerden bir ses çıktığını duymadık.İstanbulda hazırlanan kültür envanteri İstanbul Bilimler Akademisi ile 50 siviltoplum kuruluşunun çalışmasıyla ortaya çıktı. Bizde niye böyle olmasın?
Basmane Günleri
Orhan Beşikçi iki yıldır Basmane Günleri adı altında bir etkinliğin çalışmalarını da yürütüyor. Basmane Günlerinin üçüncüsünün uluslararası olması için çalışacaklarını dile getiriyor. Bölgenin bir açıkhava müzesi olduğuna değinirken, Bölgenin korunması için uluslararası projelere ihtiyaç var. Ahmet Piriştina Kent Arşivinin (APİKAM) şu günlerde dünya müzeleriyle bir çalışması oldu. Bu kapsamda onların da desteğiyle Basmane Günlerini uluslararası boyuta taşımak istiyoruz. Öte yandan Basmane gezileri konusunda çok talep geliyor bizlere. Bu bilgilendirme gezileri konusunda da yakın zamanda APİKAMın bir çalışması başlayacak. Geziler Kemeraltının yanısıra bölgedeki tarihi yerleri de içine alacak şekilde sistematik bir şekilde düzenlenecek bilgisini veriyor.
Basmane sizin için ne ifade ediyor? diyorum söyleşimizin sonunda Orhan Beşikçiye. Yanıtlıyor: Basmane benim için İzmirin en eski fotoğraflarından biri. İzmir albümünden o fotoğrafı çekerseniz İzmir çok şey kaybeder. İzmirin yaşayan en eski tarihi dokusu.
Orhan Beşikçi, eşi ressam Bedriye Gülay Beşikçi ile 20 yıldır yaşamını Basmanede sürdürüyor. Bedriye Gülay Beşikçi yaşadıkları evle, bu yıl İzmir Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği 10. Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödüllerinde Tarihi Yapıda Yaşam kategorisinde ödül aldı. Ödülün neden verildiğine ilişkin açıklamada, Basmanenin köklü ailelerine ait olan, iç avlulu, iki katlı kâgir konut; yanındaki hamam ve konut yapısının yıkılmasına rağmen ev sahiplerinin duyarlılığı ve mücadelesi sayesinde yıkımdan kurtulup tescilletilmiştir. Konut, aile tarafından özgün özellikleriyle korunup yaşatılmaktadır yazıyor.
Darısı Basmanede atalarından kalmış evlerinin kapısına kilit vurup bir tarihin yokoluşuna seyirci kalanların başına diyelim…
Basmane bölgesinde acil ele alınması gereken yapılardan bazıları…
– Kervan Köprüsü
– Karakapı
– Osmanzade Köşkü
– Latife Hanım Köşkü,
– Sadık Bey Oteli
– Tevfik Paşa Oteli
– Kumrulu Mescit
– Servili Mescit
– Eski İzmir Hamamları ile Faikpaşa ve Han Bey camileri
– Cihan Palas Oteli
Category: Köşe yazıları