Saadet Erciyas

Maksat kayda geçsin…

Menu
  • Başlangıç
  • Saadet Erciyas
  • Yazı işleri
    • Kent-Yaşam yazıları
    • Kitap dostu yazıları
    • Köşe yazıları
    • Röportajlar
  • Kitaplar
  • Ödüller
  • İletişim
  • Estetik Ebru
    • Belgeler
    • Basında Estetik Ebru
  • Bir Karşıyaka Beyefendisi
Menu

Organik pazarda sınıfta mı kaldık?

Posted on 20 Temmuz 2014 by editor
İzmir organik pazar kavramıyla ilk kez 2010 yılında tanıştı. İlk pazar, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önderliğinde, 25 Haziran 2010 günü Bostanlı’da hizmete girdi. Haziran ayında beşinci yılına giren “ekolojik” ya da “organik” pazarı Bornova’da geçen dönem Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ın açtığı pazar izledi. Balçova, Urla, Seferihisar’daki pazarlar ise 2013 yılında hizmete girdi.

Bostanlı, Balçova ve Urla’daki pazarlar Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği’nin (ETO), Bornova’da açılan pazar Bornova Belediyesi’nin, Seferihisar’da açılan ekolojik pazar ise Buğday Derneği’nin denetiminde hizmet vermeye başladı.

Organik tarım üreticisini desteklemek, halka sağlıklı, kontrollü ve kalıntısız ürünler sunmak amacıyla açılan ve sadece “organik sertifikalı” ürünlerin satıldığı pazarlar ilk başta öyle heyecan yarattı ki, Balçova’daki pazarın haftada iki gün olması kararlaştırıldı. Ekim 2013 tarihinden başlayarak pazarın Cumartesi ve Salı günleri hizmet vereceği duyuruldu. Seferihisar’da pazaryerine ulaşım için servisler konuldu, etkinlikler düzenlendi.

Pazarların açılışında fileler, bez torbalar dağıtıldı, ürünler kese kağıtlarıyla servis edildi. “Pazarda naylon poşet kullanılmayacak, kullanılırsa dönüşümlü poşet olacak” dendi. Üreticilerin, pazarda satış yapan esnafın üzerinde “ekolojik pazar” yazan önlükler giydirildi. Ürününü bir çocuk gibi yoğun emekle yetiştiren “Organik tarım üreticileri ilgiden memnun, halk sağlıklı ürün aldığı için keyifli” diye haberler okuduk.

İlk açılan pazarların eğitim ve gelir düzeyi yüksek olan Bostanlı ve Bornova’da açılması, ETO’nun ilk yıllarda yaptığı etkinlikler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun milletvekilleriyle pazara yaptığı ziyaretler ilgiyi arttırdı.

Ancak ne var ki kısa bir araştırma yaptığımızda, aradan geçen beş yıllık süreçte İzmir’in organik pazar konusunda karnesinin pek de iyi olmadığı ortaya çıktı. Balçova’da geçen yıl temmuz ayında açılan ve haftada iki gün hizmet veren pazar sayısı tek güne (Cumartesi) indi. Bornova’da ilk zamanlar 52 tezgahın yer alacağı açıklanan pazarda bugün satış yapan tezgah sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bostanlı’da da durum farklı değil.

Seferihisar’ın Ulamış Mahallesi’nde açılan yüzde 100 ekolojik pazarda kışın düzenli açılan tezgahlar kapanmış durumda. Sakin Şehir’de şimdilik sadece Pazar günü Sığacık’ta Kaleiçi’nde yerel üretici pazarıyla, Salı günleri köy pazarı kuruluyor.

Hizmete ara verme hali, Urla’daki ekolojik pazar için de geçerli. Belediyenin karşısındaki eski Tamirhane binasında açılan ve Çarşamba günleri hizmet veren ekolojik pazarda da hizmet durmuş durumda. Tamirhane binasında şimdi hafta sonları kadın üreticiler ürünlerini satıyor.

Pazar yerine bile “organik sertifikası” alınan Bostanlı’daki ekolojik pazarda ise esnaf bugün için son derece sıkıntılı olduğunu dile getiriyor. Fiyatlardaki yükseklik nedeniyle tüketicinin uzaklaşması her hafta açılan tezgah sayısını iyice azaltmış. Üretici yeterli tanıtımın yapılmamasından, halkın yeterince bilgilendirilmemesinden, en önemlisi de emeklerinin karşılığını alamamaktan yakınıyor.

Bostanlı’da ıssız bir organik pazar

Önceki gün, sabah 11.00’de Karşıyaka’nın ünlü Bostanlı pazaryerinde her Cuma açılan Ekolojik Pazar yerine geldiğimizde önce büyük bir şaşkınlık yaşıyoruz. Pazarın ana giriş yeri son derece ıssız görünüyor. Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Genel Sekreteri ve Ekopazar Koordinatörü Yüksek Ziraat Mühendisi Özge Demir Çiçekli’yle buluşmak üzere sözleşmesek, “Bugün pazar yok galiba” diye düşüneceğiz.

Epeyce bir alanı kat edip pazarın sonlarına doğru yaklaştığımızda tezgahları görebiliyoruz.Yaklaşık 15 tezgah açılmış, pazar ortamı son derece sakin. Ürünlerin pazara girişinin sabahtan ETO’nun mühendislerince kontrol edildiğini, ancak arzu eden müşterilerin üreticilerin sertifikalarını görmekte özgür olduğunu belirtiyor Çiçekli. Dernekte görevli Yüksek Kimya Mühendisi Melek Gültekin ile birlikte tezgahları dolaşıp belgeleri kontrol ediyorlar. Üreticiler, tezgahlarındaki her bir ürün için belge göstermek zorunda.

Pazarda Seferihisar, Urla, Menemen, Emiralem, Kemalpaşa, Ören, Turgutlu, Manisa’dan gelen “ekolojik pazarcılar” var. Kimi üretici, kimi paketli ürünleri, kimi de üreticiden aldığı organik belgeli ürünleri satıyor burada. Sebze meyvanın yanı sıra temizlik malzemeleriyle kozmetik ürünleri de var.

Karşıyaka’nın ilk açılan organik pazar yeri olmasında, ilçenin eğitim ve gelir düzeyinin yüksek oluşunun etkili olduğunu dile getiren Özge Demir Çiçekli, pazar yerinin ETO tarafından kontrol edilmesinin “güven sağladığını” vurguluyor. Organik üretimde talep artarsa fiyatların da makul bir düzeye gelebileceğini, İzmir’in üretimde çok önemli bir bölge olduğunu dile getiriyor.

Satışlar konusunda İzmir’in İstanbul’a göre daha sıkıntılı olduğunu anlatan Özge Demir Çiçekli, organik pazarlar konusunda bir farkındalık yaratıldığını ancak henüz istenen düzeyde olmadığını anlatıyor.

Klasik pazarlarda tezgahlarda rastlanan ‘arılı ürün’, ‘doğal ürün’, ‘organik ürün’ tanımlamalarının da yanıltıcı olduğunu öğreniyoruz. Özge Demir Çiçekli, “Organik ürün belgesi olmayan satıcı, malının üzerine ‘organik’ yazamaz. Cezai müeyyidesi var ama kontrollerin yeterli olmayışından yararlanıyorlar” diyor.

Organik ürün, butik ürün

Pazarın açılışından bu yana tezgahını eşiyle birlikte açan Turgutlulu üretici Muttalip Bolova, butik ürün sattıklarını vurguluyor. 1965 yılından bu yana tarımla uğraşan, ancak anne babası kanser hastalığına yakalanınca onlara sağlıklı gıda sunabilmek için 55 yaşından sonra organik tarıma başladığını anlatıyor Bolova.

Bornova’daki ekolojik pazarda da satış yapan Bolova’ya müşteri profilini soruyoruz, “Bu pazarın müşterileri çocuğu için sebze meyva alır. Hamileyse gelir, hasta ise doktor ‘doğal beslen’ dediyse gelir. Bir de durumu iyiyse” karşılığını veriyor. Kimi müşterilerinin bir gün önce cep telefonundan arayıp sipariş verdiğini anlatan Muttalip Bey’e, “Organik pazardan bir haftalık sebze meyva için ne kadar öderiz?” diye sorduğumda, “100 liradan aşağı çıkamazsın, ama gerçek lezzeti de bulursun aldığın üründe” yanıtını alıyorum.

Pazarda tezgahı bulunan üreticilerden birisi Mehmet Halil Kul. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Bitki Korumu Bölümü mezunu olan Kul, babasıyla birlikte duruyor tezgahta. Kendi ürettikleri meyva ve sebzelerin yanı sıra bir organik ürün firmasının paketlenmiş ürünlerini de satıyor. Bostanlı’nın yanı sıra İstanbul’daki organik pazarlara da ürün sattıklarını anlatan Kul, “Bu işin merkezi İstanbul. Burada fiyat konusunda çok ciddi hatalar yapıldı. Müşteri ürktü” diyor.

Mehmet Halil Kul, Buğday Derneği’nin denetimindeki ekolojik pazarlarda fiyat aralığının mutlaka kontrol edildiğini, fiyatların belirlendiğini ve makul fiyatlarla tüketicinin pazara alıştırıldığını anlatıyor. Kul, “Burada haftada 600 kilo mal satarken İstanbul’a 2-3 ton mal veriyoruz. Biz yılda yaklaşık 6 bin lira sertifikasyon için para ödüyoruz. Üretici olmak hiç kolay değil. Büyük emek var organik işinde. Para kazanamadıktan ve kaliteli ürünümüzü müşteriyle buluşturamadıktan sonra bu işi yapmak anlamsız, mutluluk vermiyor” diye konuşuyor.

Organik pazarında keyfi kaçmış olan üreticinin amacı sağlıklı, GDO’suz ve kalıntısız ürünlerini daha çok üreticiyle buluşturmak. Bunun için tanıtım konusuna önem verilmesini, fiyat dengesini sağlamak için kontrollerin daha iyi yapılmasını, halkı pazarlara çekmek için dikkat çekici etkinliklerin yapılmasını ve küçük üreticinin desteklenmesini istiyorlar. Talebin tanıtımla, bilgilendirmeyle artacağını söyleyip, “Yoksa İzmir’de organik pazarların daha uzun yıllar ayakta kalması zor” diyorlar.

Lezzetli, pahalı ama sağlıklı

Ekolojik pazarda ürünler, klasik pazarlarda gördüğümüz ürünlerin fiyatlarının ortalama bir buçuk, iki katı fiyatla satılıyor. Lezzetli, güvenli, sağlıklı, kalıntısız ürün tüketmek herkesin hakkı iken, üreticinin bu zorlu üretim sürecinde piyasaya yeterli mal sürememesi nedeniyle fiyatlar artıyor. O nedenle ancak bedelini ödeyebilenler bu haktan yararlanabiliyor.

Tek tük müşterinin dolaştığı ekolojik pazardaki tamamı organik sertifikalı ürünlerin tezgahlardaki fiyatlarını da paylaşalım:

Taze fasulye 10 TL,elma 7 TL, sarmısak 12 TL, dolmalık yeşil biber 4 – 5 TL, bamya 11-13 TL, nane-maydanoz 2 TL, semizotu 1,5 – 2 TL, erik 8 TL, domates 3, 4, 5 ve 7 TL, şişe domates 3 TL, pembe domates 6 TL, üzüm 10 TL, şeftali 4 – 7 TL, patlıcan 5 – 7 TL, soğan 4 – 5 TL, kabak 3 – 4 TL, frambuaz (200 gr) 8 TL, böğürtlen (200 gr) 5 TL, salatalık 4,5 – 5 TL.
Category: Köşe yazıları

Yazı gezinmesi

← 67 yıldır yoksullar için çalışıyorlar
İzmir’de yeşeren yeni bir kalem →

Yazıişleri

  • ANA SAYFA YAZARLAR (1)
  • Estetik Ebru (45)
  • Genel (2)
  • Güncel Haberler (4)
  • Kent-Yaşam yazıları (11)
  • Kitap dostu yazıları (87)
  • Köşe yazıları (667)
  • Röportajlar (23)
  • Saadet Erciyas (80)

Sayfalar

  • Ana sayfa
  • Basında Estetik Ebru
  • Başlangıç
  • Belgeler
  • Bir Karşıyaka Beyefendisi
  • Estetik Ebru
  • Gizlilik politikası
  • İletişim
  • Kitaplar
  • Ödüller
  • Saadet Erciyas
  • Yazı işleri
© 2025 Saadet Erciyas | Powered by Minimalist Blog WordPress Theme
Menu
  • Başlangıç
  • Saadet Erciyas
  • Yazı işleri
    • Kent-Yaşam yazıları
    • Kitap dostu yazıları
    • Köşe yazıları
    • Röportajlar
  • Kitaplar
  • Ödüller
  • İletişim
  • Estetik Ebru
    • Belgeler
    • Basında Estetik Ebru
  • Bir Karşıyaka Beyefendisi