Şu sıralar sakızla ilgilenenler için telaşlı günlerin başladığı bir dönem. Adada Ağustosun 15inden sonra sakızın ilk hasadı yapılıyor. Toplanan sakızlar serin yerlerde saklanıyor. Kadınlar tarafından özenle ayıklanıp temizleniyor.

Aile işletmeleri tarafından üretilen sakız sektöründe çalışanların daha çok yaşlı ve eğitim düzeyleri düşük kişiler oldukları biliniyor. Üretici azalsa bile, adada beş bin kişi bu işten ekmek yiyor. Avrupa Birliği tarafından 1992 yılında Menşe Adı Korunan Ürün olarak (Protected Designation of Origin- PDO) Sakız Adasına tescillenen üründen, yılda 100 ton elde ediliyor.
Oldukça zorlu bir üretim sürecine sahip olan sakız, kilosu 120 ile 180 Euro arasında satılıyor. Kozmetikte, tıpta, eczacılıkta, gıda koruyucu madde olarak sanayide kullanılıyor.
Altın damlayan ürün mü, kereste mi?

Osmanlı döneminde sakızın en önemli alıcısı saray olmuş. Nefesi hoş kokutan, mideye iyi geldiği bilinen sakızı cariyeler, sultanlar alırken, kalan sakız da Arap ülkelerine gönderilmiş. Saray mutfağında sakızlı tatlılara hep rağbet edilmiş. Bugün kahvesi, kurabiyesi, reçelini yediğimiz içtiğimiz sakız, hep İzmirden gönderilmiş saraya.
Daha çok Rumların uğraştığı sakız işi, mübadele sonrası unutulan kültürler arasına karışmış. Balkanlardan mübadeleyle yarımadaya gelenler tütüne, kavun yetiştiriciliğine yönelmiş. Yıllar içinde son derece değerli sakız ağaçları kereste ya da odun kömürü olarak kullanılmış. Ekonomik değeri ve yaratacağı turizm potansiyeli de nedense yerel yönetimlerce görmezden gelinmiş, önemsenmemiş.
Sakız Adası, yıllar içinde bu yerel üründen gelirini 15 milyon dolara kadar çıkartmış. Özetle biz kereste diye bakmışız, Sakız Adalı üretici altın damlayan ağaç diye görmüş sakız ağacını.
Çeşme Tarım İlçe Müdürlüğünün ilçede 1998 yılında yaptığı sayımda 250 tane olduğu saptanan ağaçların önemli bir bölümü yasal koruma altına alınmış. Ancak koruma ne yazık ki tam anlamıyla gerçekleşememiş.
Sakıza ilgi artıyor, projeler, eylem planları başlıyor

İzmir Kalkınma Ajansı Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisinde (2014-2013) Yarımadada yaşama geçecek agro turizm projelerinde sakız önemli ürünlerden biri olarak görülüyor. Çeşmede, Karaburunda, Güzelbahçe, Seferihisar ve Urlada sakız ormanı kurulması, sakız üretici köyleri oluşturularak agro turizme kazandırılması, sakız ağacı üretiminin desteklenmesi amaçlanıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü ise ise kısa bir süre önce 2014-2019 yıllarını kapsayan Sakız Eylem Planını açıkladı. Bu eylem planıyla Anadolu coğrafyasının kaybolmakta olan ekonomik, kültürel ve sosyal nitelikli bir değerini yeniden kazanacağı dile getiriliyor. Planın başarıya ulaşması durumunda, Dünyada en çok sakız ithal eden üç ülkeden biri olan Türkiyenin yıllık ortalama 1 milyon dolarlık sakız ithalatını kendi üretiminden sağlaması hedefleniyor.
Yine özel bir girişimin Alaçatıda kurduğu çiftlikte, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Ege Üniversitesi işbirliğiyle doku kültüründen sakız fidesi üretiyor. Sakıza olan ilgi artıyor, ama görünen o ki; ürünün Sakız Adasındaki gibi ekonomik yönden değerini bulması, bir turizm hareketliliği yaratması için daha uzun zaman gerekiyor.
Sakız yarımadada agro turizmi canlandıracak

Doç. Dr. İsfendiyaroğlu 10 yaşındaki Ege Üniversitesi Sakızlığını oluşturan kişi aynı zamanda. Bu yıl Karaburunda sakız için başlattıkları özel projeden söz eden Doç. Dr. Murat İsfendiyaroğlu, Mordoğanda fakülteye ait olan ve aynı zamanda kamp yeri olan 4 bin 500 metrekarelik alanda sakız plantasyonu kuracaklarını söylüyor. Sakız ağacı yetiştiriciliği konusunda çok yerel bir ürün olması nedeniyle devlet desteği alınamamasının önemli bir sorun olduğuna değinen Doç. Dr. İsfendiyaroğlu, ağaçtan verim almak için yaklaşık beş yıl beklendiğini belirtiyor.
Ege Üniversitesinin Karaburunda yaşama geçirmeye hazırlandığı projede, geri dönüşü zaman alan sakız ağacı üretimini desteklemek için ara tarım yapılması planlanıyor. Sakız ağaçlarının arasına yörede doğal olarak yetişen salep ve nergis dikilerek üreticinin gelir sağlaması yine agro turizmin desteklenmesi için eğitim çalışmalarının da gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Karaburunda sakız üretiminin agro turizmle kaynaştırılması durumunda iyi sonuçlar alınabileceğini vurgulayan Doç. Murat Dr. İsfendiyaroğlu, şu görüşleri paylaşıyor:

Doç. Dr. İsfendiyaroğlu, sakızın dünyada süs bitkisi olarak da üretildiğini, özellikle İtalyada bu bitkiye çok talep olduğunu belirtiyor.
Sakız ağacıyla tanıştık

40 ağaç bulunuyor sakızlıkta. Ağaçlardan birini çizerek sızan sakızı veriyor bize Doç. Dr. Murat İsfendiyaroğlu. Daha önce baharatçılarda satılan, yanında mum ve birkaç parça sakız olan jelatinli poşetlerde gördüğümüz sakızı, ağacın gövdesinden çıkartıp çiğnemek ilginç bir deneyim oluyor. Sakız ağacının zeytin ve bağın sevdiği araziyi sevdiğini ve kirece bayıldığını söylüyor hocamız. Ağaçların altına mermer tozu serpildiğini anlatıyor.

Yanından ayrılırken, sakız ağaçlarının korunmasının ancak kullanımla olabileceğini söylüyor Doç. Dr. Murat İsfendiyaroğlu. Çeşmenin Alaçatı beldesindeki sakızlığını mutlaka görmemizi söylüyor.
Bu durumda biz de sakız konusunda yeni öğrendiklerimizi sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz
Category: Köşe yazıları