Ege İhracatçı Birlikleri önceki Genel Sekreteri Sezmen Alperle emeklilikte bir yılının dolmasına az bir süre kala söyleştik…
Ege İhracatçı Birliklerinde 26 yıl genel sekreterlik yapan Muzaffer Çolpanın ardından en uzun süre görevde kalan genel sekreter olan Sezmen Alper, emekliliğinin birinci yılını geride bırakacak birkaç hafta sonra
1976 yılında rapörtör yardımcısı olarak başladığı kurumda 14 yıl süren genel sekreterlik görevini 2000 – 2014 yılları arasında yürütmüş Sezmen Alper. Türkiyenin ekonomik gündemiyle paralel, son derece yoğun geçen bir çalışma döneminin ardından eşi Ferhan Hanımla büyük özlem duysa da emeklilik günlerine henüz alışamamış.
Sezmen Alper, Türk ekonomi tarihinin, İzmir ihracat yaşamının en önemli tanıklarından birisi. Kurumda 38 yıl bilfiil çalışmış. İlk girdiğimde rapörtör yardımcısı diye bir ünvan vardı, daha sonra bu ünvan uzman yardımcısına döndü. Şu anda öyle kullanılıyor. Şef yardımcısı, şef, müdür, genel sekreter yardımcısı ve genel sekreter olarak 38 seneyi doldurdum. Son 14 senem genel sekreterlik göreviyle geçti diyor Alper. İşsizliğin yüzde 15lere dayandığı, kurum sadakatinin, vefanın ve takdirin yerlerde süründüğü bir dönemde bir kurumda neredeyse 40 yıla yakın bir süre çalışmak çok zor olsa gerek. Bu zorlu süreci soruyoruz Sezmen Alpere, yanıtlıyor:
“Ekonomide çok kullanılan bir deyim vardır: Ceteris Paribus diye yani diğer şartlar sabit kalmak şartıyla durumu
Benden önce kurumda en uzun genel sekreterlik görevini yapan Muzaffer Çolpan bu görevi 26 yıl sürdürmüş ve o da yaştan emekli olmuş. Yani Ceteris Paribus durumu. Biz onu her zaman vardı diye düşünürdük. 1961-1987 yıllarında yapmıştı görevi. Benim sekreterliğim 14 yıl sürdü. Şartlar onu gerektirdi, ama böyle bir makam için gerçekten uzun bir süre.
Tapuda Alperin imzası var
Sezmen Alper, İzmir Özel Türk Kolejinin ardından Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İdari İlimler Fakültesi Ekonomi – İstatistik Bölümünü bitirmiş. Yabancı dil bilen bir genç olarak gazetede gördüğü bir ilanla 1976da başlamış İhracatçı Birliklerindeki iş yaşamı. Pasaporttaki Şanlı Eczanesinin üzerindeki bina ilk görev yeri olmuş. Yıllar sonra alınan Birinci Kordondaki birlik binasının tapusunda ise Alperin imzası yer almış.
İzmir hep ihracatın başıydı
Göreve başladığı yıllarda dokuz birlik bulunduğunu söyleyen Sezmen Alper, İzmirin her zaman ihracat geleneği bulunan bir kent olduğunu anımsatıyor. İncir, üzüm, pamuk, zeytinyağı, tütün, fındık ve kayısı hep ihracatı yapılan ürünlerdi İzmirde. Bu gelenek zaten vardı. Türkiyenin 1980de Turgut Özal ile başlayan müthiş dönüşümünden önceki 1976 – 1980 döneminde Türkiyenin toplam ihracatı 2 ile 2,5 milyar dolar arasındaydı. Bir anlamda fındık haricinde Türkiyenin ihracatını İzmir yapıyordu. Hele 100 milyar doları geçeceğimiz 2007 senesinde inanılmaz bir çaba vardı. Kürşat Tüzmen vardı o dönem.İhracatımızda görülen hızlı gelişme karşısında 2023te 500 milyar hedefini koydu Kürşat Bey. Çıtayı oldukça yükseltmişti ihracatçılar için.Bugün ise Türkiye ihracatta 157.8 milyar dolara erişti. Ben bütün bu aşamaları gördüm, içinde yaşadım hepsinin.
Ar-Ge ve inovasyon olmadan hedeflere ulaşmak zor
Yaklaşık 40 yılın deneyimiyle ihracatçının 500 milyar dolar ihracat hedefini sorduğumuzda Alper, pek olumlu konuşmuyor.500 milyar hedefi zor, belki 300-350 olabilir. 2023e birşey kalmadı çünkü. Her sene katlayarak gitse belki
500e çıkmak kolay iş mi? Bunlar daha önce planlanmalıydı, katma değeri yüksek mal üretimine geçmiş olmalıydık çoktan diyen eski EİB eski Genel Sekreteri Sezmen Alper, Ar-Ge ve inovasyonun önemine değiniyor.
Türkiyede dış ticaret bilincinin çok yeni olduğunu, 80lerden sonra başlayan dış ticaret hamlesinin ardından teknolojinin ancak 90larda konuşulmaya başladığını anlatıyor. Katma değeri yüksek malı üretmek için bilgi toplumu olmanın önemine değinen Alper, örneğin Çinin özel yüksek teknoloji bölgeleri oluşturduğunu, Korenin bugün dünyaya sattığı en az 7-8 markasının bulunduğunu kaydediyor. Devlet teşviklerinin bölgesel değil sektörel olması gerektiğini dile getiriyor.
Ankarada İzmirin sözü dinlenir
Sezmen Alpere, diğer birlikler içinde Ege İhracatçı Birliklerinin ağırlığını sorduğumda şöyle yanıt veriyor:
İstanbulun gücü ekonomik anlamda daha büyük, parasal anlamda etkileri farklı olabilir. Ama karar verici yer olan Ekonomi Bakanlığında, İzmirin yeri her zaman faklıdır. Sözünü her zaman dikkate alırlar. Bunun nedeni de, İzmirdeki yönetim kurullarının, ta eskiden beri dile getirdikleri sorunların bireysel olmamasıdır. Firma bazında sorunları hiçir zaman dile getirmezler. Birliğe onu mal edip de, Şu işimi çöz diye kişisel gelmezler. Hepsini ilgilendiren ortak sorunlar varsa onlarla ilgilidir talepler.
Fuarlarda öne çıkmak
Sezmen Alper, Ege İhracatçı Birliklerinin birçok konuda ilkleri gerçekleştiren birlik olduğunu belirtiyor. Bu ilklerden biri de ilk ticaret heyetini yurt dışına toplu götürme işiydi. Bakanlığın kararıyla İsraile gitmiştik diyor. Sonraki yıllarda Dış Ticaret Müsteşarlığına birlik olarak nerelere gidileceğine ilişkin görüş sunduklarını ve fuarlara gitmeye başladıklarını belirtiyor. Bugün Türk ihracatçılarının 200den fazla ülkeye ihracat geçekleştirdiğini anımsatan Alper, Özal döneminde hep Elinizde çanta dolaşacaksınız denirdi, gerçek oldu bu söylemler. Türk ihracatçısının gitmediği yer, fuar kalmadı diye konuşuyor.
Fuarlar için ön araştırma şart
Fuarlara katılacak ihracatçıların mutlaka ön araştırma yapması gerektiğine dikkat çeken Sezmen Alper, bunun için devletin birçok desteği olduğunu da anımsatıyor. Ege İhracatçı Birliklerinin başlattığı mikro eğitimlerle yaklaşık 10 bin kişiye ulaştığını, şirketlerin desteklere ilişkin bilgilendirildiğini bunun büyük bir başarı olduğunu söylüyor. Türk ihracatçısının yapı itibariyle cesur ve atak olduğunu da belirten Alper, Biz yine de ayakları yere basan, ürününü dünya standartlarına göre hazırlamış, ilkeleri olan eğitimli iş adamını tercih ederiz. Bugün tüm dünyada maliyeti düşük, albenisi yüksek ve kaliteli ürünler ön plana çıkıyor. Ama müşteri ucuz istiyor diye kalitesiz üretim yapmak sözkonusu olmamalı diyor.
İnovatif ürün kar getiren yeniliktir
Yaşamının büyük bir kısmını Ege İhracatçı Birliklerinde geçiren ve dünyanın yaklaşık 25 ülkesine iş adamlarıyla ziyaretler yapan Alper iş yaşamında birlikte yol aldığı arkadaşlarının başarıya ulaşmada büyük katkısı olduğunu dile getiriyor ve onlara teşekkür ediyor.
40 yıllık deneyimin ardından Alpere ihracatçıya yapacağı önerileri de soruyoruz. Şu görüşleri paylaşıyor:
“İhracata yönelen işadamlarının Ar-Geyi mutlaka geliştirmesi gerekiyor. Kursunlar demiyorum çünkü Ar-Ge birimlerinin olduğunu varsayıyorum. Ar-Ge artık olmazsa olmaz. Devletin bu konuda da büyük destekleri var. Öte yandan inovasyona önem vermek zorundalar. Ancak inovasyon yenilikçilik demek değil sadece. İnovatif ürün kar getiren yeniliktir. Yeni bir ürün yapmışsın, kimsenin işine yaramıyor, satılmıyor, bu yenilik değil. Ege İhracatçı Birliklerinin inovasyonu destekleşen tasarım yarışmaları var örneğin tarım ve gıdada, deride, tekstilde, hazır giyim ve konfeksiyonda. Dünya firmaları artık kaliteye, standarda ve sürdürülebilir üretime çok önem veriyor. Bunları göz ardı etmeden, etik ilkelerinizi oluşturmadan ihracatda başarılı olmak çok zor.
İhracat İzmir’in geleneğinde var
Category: Köşe yazıları