Bazı insanlar vardır, yaşama veda etse de adı yıllar boyunca akıllardan, ama en çok da kalplerden silinmez. İlkeleriyle, duruşuyla, sevgisi yaşamaya devam eder dostlarının anılarında. 15 yıl önce aramızdan ayrılan İzmir ekonomi basının “Aytaç Abla”sı Aytaç Sefiloğlu işte öyle insanlardandı.
Dostluğuyla kendi kuşağının yanı sıra, onunla tanışma ve çalışma fırsatı bulmuş genç meslektaşlarının da yaşamına dokunan Aytaç Sefiloğlu, meslek ilkelerinin tartışıldığı, gazetecilerin de kendini sorguladığı bir dönemden geçerken hepimizin gözünde daha da yücelen bir insan.
Adı son çalıştığı kurumun basın merkezinde, yanı sıra Narlıdere Belediyesi’nce ilçedeki bir parkta yaşatılıyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Aytaç Sefiloğlu Basın Merkezi’nde “haber üretme, bilgi paylaşma” geleneği bugün de onun yetiştirdiği meslektaşları tarafından sürdürülüyor.

Aytaç Abla’nın anısına bugün arkadaşlarının, sevenlerinin onun için söylediği sözleri paylaşmak istiyorum. Onun dostları bu sayfadakilerle sınırlı değil elbette. Ulaşamadığım meslek büyüklerim, dostları, sevenleri gönül koymasın. Aytaç Abla’nın hoşgörüsü, sevgisi ve dostluğu hepimizin üzerinde olsun…

Bu mesleği tertemiz şekilde düşünen ve yapan bir anlayışı vardı. Meslektaşlarıyla dayanışması, gençlerle çalışırken onlara değer vermesi herhalde onu bugüne taşıyan şeylerden. Bir de çok girişimciydi ve gazetecilik duyguları da çok yüksekti.
17 Nisan 2000’de kaybettik. 15 yıl doluyor. Dilan o vefat ettiğinde çok küçüktü. 9 yaşındaydı annesini kaybettiğinde. Adının olduğu her yerde Dilan onu anmış oluyor. Aynı alanda eğitim gördü. Hem Aytaç, hem ben gazetecilik mesleğinden geldiğimiz için tek tercihi İletişim Fakültesi oldu. O da Aytaç’tan Dilan’a bir miras sanırım.

Aytaç bizim en küçük kardeşimizdi. Çok yardım severdi. Ailede de öyleydi, arkadaşları için de öyleydi. Meslektaşlarından, özellikle de gençlerden bilgisini esirgemezdi. Demolar verir, bilgi aktarırdı, paylaşımcıydı.
Aytaç Ankara’da Tarih Bölümü’nde okudu, çok kısa bir dönem Doğu’da öğretmenlik de yaptı. Önce Yeni Ekonomi’de çalıştı, sonra Ticaret’e girdi. Alaylı olsa da mesleğini çok seven ve kendini çok iyi yetiştirmiş bir gazeteciydi. İnsanları asla kırmaz, her zaman sevecen ve paylaşımcı bir kadındı Aytaç.

Aytaç gerçekten mesleğini çok seven bir insandı. İşinde hırslı, ama dostlarıyla çok iyi ilişkileri olan, önce insan olmayı başarmış bir arkadaşımızdı. Sanayi Odası’nda çalıştığında gençlere bir abla oldu. Elinde haber olmayan “Aytaç Abla’ya gideyim o bize bir şey bulur” derdi. Neyin haber olacağını biliyordu.
Aytaç’la çok uzun yıllar birlikte ödül alma mutluluğu yaşadık, orada da bir rekabetimiz vardı tatlı tatlı. İş dışında da evlerimizde bir araya gelirdik. Gerçekten keyifli ve unutulmaz günlerdi.

Aynı gazetede hiç çalışmadım, ama çok iyi arkadaştık, kankaydık onunla. Öte yandan, rakiptik meslektaş olarak. O mesleğe başladığında Yeni Ekonomi’deydi sanırım. Ben Yeni Asır’daydım. Sonra ben Hürriyet’e geldim, o Yeni Asır’a.
Dürüsttü, namuslu ve sevecendi. Mükemmel bir kadındı ve can dostuydu. Bizim rekabetimiz de çok tatlıydı. O dönemde bizimle “ekonomi şirketi” diye dalga geçerlerdi. Hepimiz özel haber yapardık kuşkusuz ama bir haber eğer bir başka arkadaşımızın işine mal olacaksa, “Sen de niye yok?” diye sıkıntı yaratacaksa, ucundan kaçırır haber verirdik. Özetle, önceliğimiz insandı.

Yeni Ekonomi’de başladı arkadaşlığımız. Birbirimizi çok sevdik. Ticaret Gazetesi’nde de birlikte çalıştık. Sonra ben Güneş’e, o Yeni Asır’a geçti ve çok uzun yıllar orada kaldı. Ta ki EBSO’ya gelinceye kadar. Neden unutulmadığına gelince, şu cümleyle yanıtlayabilirim: Eğer başkası zarar görecekse bir olaydan, kendisinin zarar görmesini tercih ederdi.
Önce kendini düşünmez hep başkalarını düşünürdü. Eğer bir olay varsa hep başkaları önemliydi, ailesi için de aynı şey geçerliydi, arkadaşları için de. Çok disiplinliydi, araştırmacıydı, hiçbir şeyi doğrulatmadan zaten yazmazdı.

Meslektaşımız, tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Heyamola Yayınları’ndan çıkan, Balçova semtini anlattığı kitabına “Aytaç’ın Balçovası” adını vermişti. Aytaç Abla’nın yaşama veda etmesinin ardından duygularını şu sözlerle dile getiriyor kitabında:
“Sevgili Aytaç, dürüst, çalışkan, yaratıcı, mesleğini çok seven, İzmir’in yetiştirdiği en değerli meslektaşlarımızdan biriydi. Aramızdan çok genç ayrıldı. Aytaç’ın cenazesine katılan onlarca insanın yüzündeki acı, Aytaç’a duyula sevginin ve kardeşliğin ifadesiydi. Sonuçta Aytaç gitti ama cenazesi gösterdi ki, doğru bir iz bırakarak; hepimiz ve hayatlarımız üzeride bir ‘iz’ bırakarak gitti.”

Aytaç benim 1981 yılında, yani Yeni Ekonomi’den Ticaret Gazetesi’ne geçtiğim yıl tanıdığım ve birlikte beş yıl çalıştığım arkadaşımdı. Ama dostluk düzeyindeki beraberliğimiz onu kaybettiğimiz güne dek hep sürdü.
Aytaç için aklıma gelen ilk sözcükler “kıvrak zekalı, işinde çok çalışkan, diline hakim, yorulmak bilmez bir gazeteciydi” oluyor. Sohbeti harikaydı. Gülen yüzü ile pozitif enerji saçardı. Kısacası Aytaç, insanın şu hayatta mutlaka sahip olması gereken dostlardan biriydi.

Aytaç’la 1983 – 1984 yıllarında Ticaret Gazetesi’nde birlikte çalıştık. Çok sevdiğim, cana yakın, çalışkan bir kardeşimdi. Unutulmamasının nedeni içinin dışının bir olması, dobra olmasıydı. Neysen yüzüne söylerdi. Dobracılığından çok sevilirdi. Ayrıca çok mütevazıydı, yardımseverdi. Haberciliği çok iyiydi. Başarılı bir kardeşimizdi, gazetede de çok sevilirdi. Nur içinde yatsın?

Hepimiz onun öğrencisiyiz diyebilirim. Burası onun basın müşavirilği döneminde adeta bir haber merkezi gibiydi. Gündem için başımız sıkıştığında soluğu onun yanında alırdık. O bize hep bir öneride bulur, haber kaynağıyla bizi buluşturur, referans olur, telefon açıp randevu alırdı bize.
Hem gazetede çalıştığı dönemde hem burada danışmanlık yaptığında arkadaşlarıyla rekabet ve dostluk ilişkisini çok dengeli bir şekilde yürütürdü. Bize hep örnek oluyordu davranışları, ilişkileri ve deneyimleriyle. Bilgi verir ama kimseyi yönlendirmezdi, Bizim gibi genç gazetecilere hem kendi deneyimlerini paylaştı hem de ilkelerini aşıladı. Rol model oldu her zaman. Yeri doldurulmaz bir insan Aytaç Abla bizler için.

“Gazetecilik mesafeli olma mesleği” derdi ve o bunu başarıyla yapabilen iyi bir gazeteciydi. Hiç öğretmen edası yoktu ama kendi deneyimlerini paylaşarak, davranışlarıyla öğretirdi bize ne yapmamız gerektiğini. Aytaç Abla’nın gönüllerde bu kadar yer etmesinin nedeni sanırım karşısındaki insanlara verdiği emek. Ayrıca çok mütevazı ve egoları olmayan, rol model bir insandı Aytaç Abla. İşinde iddialıydı ama insan olarak çok mütevazıydı.
Bizim nikah şahidimizdi Aytaç Abla aynı zamanda. Kimsenin dargın kalmasına dayanamaz, mutlaka barıştırmak için çabalardı. Öte yandan bilgisini asla saklamaz, paylaşmaktan mutluluk duyardı. Bugün onun başarıyla görev yaptığı kuruluşta onun görevini yapıyor olmak bence Aytaç Abla’nın emeğiyle oldu. Ben müteşekkirim ona, bana verdiği emek için.

Ben 2009’da ilk ödülümü aldım Aytaç Abla adına düzenlenen törende. Kendisiyle tanışmasam da, biz buraya gelen genç gazetecilerin de Aytaç Ablası o. Aytaç Hanım değil, Aytaç Abla…
Hiç görmemiş olsam da, gerek mesleğini sürdüren eşi, gerek onu tanıyan pek çok insandan dinlemiş olmak senin de tanıdığın bir insan yapıyor. Kafamdaki imajı, burada yeni işe başlamış insana mesleği anlatan birisi olarak duruyor. Onun geleneği hep sürmüş burada, biz de ilk haberlerimizi yazarken burada onun deneyimleriyle yetişmiş abla ve ağabeylerimizden destek aldık.

Kendisini Sanayi Odası’nda çalıştığı dönemde basın danışmanı olarak tanıdım. Adeta bir atom karıncaydı, çok çalışkan, işini seven ve iyi yapan bir gazeteci kardeşimizdi. Odanın etkinliklerinin medyada yeralmasını sağlamak adına fevkalade katkısı oldu. Bir ekonomi yazarı olarak da değerli görüşleri vardı.
Özveriyle çalışan, yüzünden gülücük eksik olmayan, herkesle barışık bir insandı. Yaptığı hizmetler EBSO tarafından unutulmadı ve adının genç meslektaşlarını teşvik edecek bir yarışmaya verilmesi çok anlamlı oldu. EBSO burada çok anlamlı bir vefa örneği göstermiştir. Meslektaşları ve sevenleri tarafından unutulmaması, Aytaç Sefiloğlu’nun unutulmazlar ve iz bırakanlar arasında yer aldığının göstergesidir.

Onbeş yıldan bu yana anma etkinliği düzenliyoruz Aytaç için. Aytaç mükemmel bir insandı. Ticaret Gazetesi onun okuludur. EBSO’daki görevinde de çok başarılı oldu. Basın danışmanlığı bürosunu devamlı üretilen, haber üretilen çok farklı bir hale getirdi. Kalemi çok kuvvetliydi.
Kanal 1’deki programında İzmir’in önde gelen iş adamlarını ağırlıyor, çok güzel ekonomi programları yapıyordu. Yapacağı çok şey vardı. Genç gazetecilerin Aytaç Ablası’ydı. Onlara eğitimci gibi, pratik anlamda nasıl çalışmaları, nasıl haber yapmaları gerektiğini anlatır, büyük iş adamlarıyla cesurca görüşmeleri için onları cesaretlendirirdi. İzmir ekonomi basını için bir ekoldü Aytaç…












Category: Köşe yazıları