Arkas Sanat Merkezi’nde geçen hafta ziyarete açılan “Fotoğraf: Yarınlara Miras Sergisi”nde 2015 yılının İzmir’ine ait fotoğraflar sergileniyor. Türk ve yabancı fotoğraf sanatçılarının gözünden İzmir’in bugününü geleceğe taşımayı amaçlayan sergi kentin kültürel ve sosyal yaşamını, doğal güzelliklerini, mimarisini gözler önüne seriyor.
İzmir’in 21. Yüzyıl’daki halini fotoğraflayan ve bu fotoğrafları bir dijital arşiv olarak yarınlara aktaracak sergiyi gezerken aklıma “İzmir’in geçmişini anlatan bir dijital arşivimiz var mı?” sorusu takıldı. “İzmir’e ilişkin ilk fotoğraf ne zaman çekildi, ilk gravür nerede yayımlandı?” soruları aklımdan geçti. Bu soruların yanıtını almak için İzmir’e ilişkin gravürleri, fotoğrafları, bilgi belge ve dokümanları derleyen, bunları her fırsatta kentliyle paylaşan araştırmacı, yazar İlhan Pınar’ı aradım.

İzmir Araştırmaları Topluluğu kurucu üyesi İlhan Pınar’la Kemeraltı’nda tarihi Mirkelamoğlu Han’da buluştuk. Kısa bir süre önce biten ve basım aşamasına gelen Kemeraltı kitabını, İzmir’in dijital arşivini oluşturmak için yaptığı girişimlerini, elimizdeki mücevhere dönmeyi bekleyen cevherleri konuştuk.
İzmirli’nin bilmediğini dünya biliyor

Öncelikle aklıma takılan soruyu soruyorum İlhan Pınar’a. “İzmir’e ilişkin tarihi bilgileri, gravürleri, resimleri bulabileceğimiz bir arşivimiz var mı?” Yanıtı “İzmir’e ilişkin belge ve bilgileri bulabileceğimiz herhangi bir dijital arşiv yok bir kurumda” oluyor Pınar’ın. Ancak kendisinin yıllardır yurt dışında sahaflardan, kütüphanelerden mikrofilmlerini çekerek, fotoğraflayarak, satın alarak oluşturduğu ciddi bir arşiv bulunduğunu belirtiyor. Elinde İzmir’le ilgili 17. Yüzyıl’dan itibaren dünyada ne kadar yayımlanmış bilgi varsa arşivinde bulunduğunu söylüyor ve içeriğine ilişkin şu bilgileri veriyor:

“İngiltere’deki bir gazetede 1845 yılında yayımlanan bir küçük makaleden, İzmir’le ilgili devletler arası ve konsolosluklar arası resmi yazışmalar hariç farklı dillerde serbest olarak yayımlanmış gazete, kitap ve makalelerin hepsi benim arşivimde var. En başta gravürler, illüstrasyonlar, fotoğraflar… 19. Yüzyıl’da Avrupa’da, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da yayınlanmış İzmir ve çevresiyle ilgili bilgileri içeren dergiler var. Arkeoloji, coğrafya, jeoloji dergileri. Batının ilgisi hep var bu kente ilişkin. Üretilen bilgi İzmir’de üretilen bilgi değil, Batı’da üretilen bilgi. Yabancılar İzmir’in ilk jeoloji haritasını çıkartmış, bizde kimse bilmiyor bunu. İngilizler çıkartmış renkli olarak, lejandıyla birlikte 1845’de yayımlamışlar bunu. Yine çok çarpıcı bir bilgi var mesela. Dünyada ilk köprünün İzmir’de yapıldığını iddia eden kaynak var elimizde. Batı Avrupalıların Kervan Köprüsü diye dünyaya tanıttığı Kemer Köprüsü, Literatüre ‘Dünyanın ilk köprüsü’ olarak girmiş.”

Elindeki bilgileri kitaplarıyla, katıldığı söyleşilerde İzmirlilerle paylaşan İlhan Pınar’ın en büyük dileği bu bilgilere dünyanın ulaşabileceği dijital arşivin bir an önce kurulması. Bu dokümanları, arşivi neden İzmir’de bir kurumla paylaşmadığını sorduğumda gülerek yanıtlıyor İlhan Pınar. Biraz da sitemle şu görüşleri dile getiriyor:

“Ben bu bilgileri, arşivi dijital ortamda, bir bilgi bankası oluşturarak paylaşalım; İzmir üzerinden dünyanın ilgisine/bilgisine sunmayı çok istiyorum. Bunun için de çok çabaladım. Kurumlara gidip ?Bakın elimizde İzmir’e ilişkin şöyle şöyle kaynaklar var. Bunları kentin kullanımına sunmak için bir şeyler yapalım,’ dediğinizde herkes önce hayranlıkla dinliyor. Ama sonuç yok. Halbuki ben on yıllardır bu arşivi oluşturmuşum. Sadece kurumların bu kentin tarihine sahip çıkmak istemesi yeterli?Ben buna şimdiye kadar hep hazır oldum?Sen kendi üzerinden şehir hakkında bilgi üretemeyince kendi tanımadığın bir şehrin üzerinde oturmuş oluyorsun. Sen, kendinin tanımadığı bir şehri bir başkasına nasıl tanıtırsın?

İşte Kervan Köprüsü, dünya literatürüne ‘ilk köprü’ diye girmiş ama üstünü betonla kaplamışız. Bu anlamda İzmir’e dair bu şehirden bilgi üretmek üzere kurumlar için, başta İzmir Kalkınma Ajansı olmak üzere belli başlı öneriler götürdüm. Mesela İzmir ve milletler konusu. Turisti çekmek için yurt dışı fuarlara gidiyorsun. Hazırladığın broşürlerde İzmir’in tarihiyle ilgili onları ilgilendiren, ortak geçmişinize dair bir şey anlatmıyorsun. Oysa bizim başta İngilizler, Hollandalılar, Fransızlar, İtalyanlar ve Almanlar olmak üzere onların bu şehirde tarihsel kökleri, kültürel kökleri var. O insanlara onun tarihinde de bu kentin önemli bir yeri olduğunu anımsatmak gerek.

İzmir Ticaret Odası, İZKA, İzmir Büyükşehir Belediyesi ya da hangi kurum ilgiliyse… İzmir ve İngilizler, mesela İzmir ve Hollanda. Hollanda’yla 400 yıllık tarihi ilişkimiz kutlanıyor, ama üretilmiş bir cümle yok İzmir’de Hollandalılarla ilgili. İzmir ve İtalyanlar, İzmir ve Fransızlar… 1600’lü yıllardan beri bu insanlarla tarihsel, kültürel ve ticari ilişkilerimiz var. Ama üretilmiş bir cümlemiz yok, bilgi üretmek ve farkındalık yaratmak zorundayız. İtalyanlar geldiğinde, İzmir ve İtalyan ilişkileri üzerine iki kitapçık versek iyi olmaz mı? İlgi çekmez mi?”
İlhan Pınar şu günlerde bu çalışmaların kentlinin ve dünyanın bilgisine sunmak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı ile görüşmeye hazırlandığını dile getiriyor. İzmir’e ilişkin bir başlığın açılabileceğini düşünüyor bu kitaplıkta. Kitaplıkta çok ciddi bir dijital arşivin bulunduğunu ve İzmir’le ilgili örneklerin de yer aldığını anlatan İlhan Pınar, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Keşke bu çabam İzmir’de değerlenebilse… Çünkü İzmir’in çok acil bir dijital arşive ihtiyacı var. Kendine dair bilgi üretmeye ihtiyacı var. İzmir kendi tarihiyle ilgili bilgi üretmediği sürece sığlaşmaya mahkûm. Çünkü tarihi o kadar zengin ki?Ama bu zenginlik sözde kalıyor? Yerel bilgiyi üretmeye ve bunları tasnif etmeye, kataloglamaya ihtiyacı var. Kurumlar arası birlikteliğe ihtiyaç var. Kültür Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, İZKA, İzmir Ticaret Odası bir araya gelebilir, bunlardan bir sinerji ancak böyle yaratılır. Yoksa her birim kendi enerjisini kendi üretir/tüketir. Derlenip toparlanmış bir hali var işte. Benim gibi bir meraklı, ilgili, kentini seven bir adam çıkmış toparlamış işte. Neden yararlanmıyorsunuz ki?”
Kente dair bilinmeyenler

İlhan Pınar İzmir’e ilişkin arşivinde yer alan çalışmaları bazı başlıklar altında toplamış. “Kemeraltı”, “İzmir ve milletler”, “gravürler”, “köprüler”, “Helenistik Dönem ve Roma Dönemi maket çalışması”, “Sabetay Sevi ve İzmir”, “Efes ve Efesli hekimlerin tıp tarihindeki yeri” gibi başlıklar bu çalışmaların bazılarını oluşturmuş. Pınar, Kemeraltı ile ilgili hazırladığı “Eski Liman’dan Çarşıya; Belleklerimizdeki Kemeraltı” kitabında ise bugüne değin yayımlanmamış 60 fotoğraf, resim, yağlıboya, gravür olduğunu belirtiyor.

İlhan Pınar’la bu başlıklara ilişkin görüştüğümüzde insanı heyecanlandıran bilgiler öğreniyoruz. Örneğin İzmir’le ilgili ilk gravürün 1638 yılında yapıldığını,1638’den 1850’lere kadar kentin fiziki dönüşümünün gravürler üzerinden izlenebildiği bilgisini alıyoruz. Bugün geçerken görmekte zorlandığımız Kemer Köprüsü’nün ise İngiliz kaynaklarında “Dünyanın ilk köprüsü” olarak kaydedildiğini anlatan İlhan Pınar, “Literatüre koymuş adamlar, İsa’dan önce 850 tarihli” derken kente ilişkin ilk fotoğrafın da köprüye ait olduğu bilgisini paylaşıyor.
Pınar, “İlk kent fotoğrafımız Kemer Köprüsü ile ilgili. İlk gravür Kemeraltı Çarşısı’na ilişkin. Çarşı ve Frenk Mahallesi. Fotoğrafın orjinalleri Fransızlar’da. 1843 fotoğrafın tarihi. Fotoğrafı çeken de Fransız zaten. Gravür ise İngiliz arşivlerinde” diyor. İlhan Pınar’ın dile getirdiği bir başka bilgi ise tıp tarihine ilişkin:

“Bizde tıp dendiğinde hekimlik dendiğinde Bergamalı Galenos söylenir. Oysa bizim Efes’te de çok önemli, onun öncülü olan iki tane hekim var; Rufus ve Soranos. Soranos jinekolojinin babası. Rufus ise genel olarak Efes’te eğitim görmüş ve Efes’te hekimlik yapmış tıpta çok önemli bir isim. Hatta Rufus döneminde çok önemlidir ki Efes’te ilk tabip odası kurulmuş. Yani Bergama’dan önce Efes’te sağlık konusu var. Hiç gündeme gelmedi bu konu.”

Pınar’ın verdiği bilgiye göre, İtalya’nın Trieste kentindeki Miramare Şatosu’nda Hükümet Konağı’nın ahşap olduğu dönemden yağlı boya tablosu bulunuyor. 1850 yılına ait resimde Avusturya Veliaht Prensi I. Maximilian, maiyeti ve Vali Halil Paşa tasvir edilmiş. İlhan Pınar, “Bu tablonun örneği İzmir’in kültür envanterinde ve Hükümet Konağı’nda olmalı diye düşünüyorum” diyor.

İzmir’e ilişkin dünyanın dört bir yanında yabancı yerli ve kaynakları inceleyerek tezler, araştırmalar yapıldığını -İzmirlinin bu tezlerden bihaber olduğunu- dile getiren İlhan Pınar bu kaynakların herkesin yararlanması için dijital arşivde toplanması gerektiğini vurguluyor, “İzmir için bilginin merkezi yine İzmir, olmalı” diyor. Benim de dileğim Pınar gibi, bu bilgi ve belgelerin en kısa zamanda kataloglanarak herkesin kullanımına açılması ve bu bilgilerin tüm dünyayla paylaşılması…
İzmir tarihi üzerine yaklaşık 30 yıldır araştıran, bilgi ve belgeleri derleyen İlhan Pınar, İzmir’e ilişkin araştırmalarını kitaplarının yanı sıra internet ortamında www.kentyasam.com’daki “Bi Dünya İzmir” adlı köşesinde, katıldığı söyleşilerde, toplantılarda kentliyle paylaşıyor.