Eğer bugün İzmir’de bir sanayi müzesi olsaydı, adı ürünün de önüne geçip günlük yaşamın bir parçası olmuş, reklamcıların deyişiyle “jenerik markaya” dönmüş, belleklere kazınmış çok sayıda markanın üreticisini ve ürünlerini daha yakından tanıyabilecektik. Bu müze üretmeyi ve sanayici olmayı kafasına koyan genç nesillere yol gösterecek, deneyimlerin paylaşıldığı ilginç öyküleri öğrenme olanağı sunacaktı bizlere.

1960’lı yıllarda İzmir’de üretilen ve tüm Türkiye’nin vazgeçilmez markalarından biri olmayı başaran GırGır süpürgelerinin üreticisi Tacettin Hiçyılmaz’ın eski eşi Meriç Yoldaş Hiçyılmaz’la da sanayi müzesi düşüncemizi paylaştık. Meriç Hanım’ın yanıtı, “Bu kentin bir sanayi müzesi olsaydı eşimin ürettiği ilk otomatik çamaşır makinesi, defrostlu, kilitli buzdolabı, fotokopi makinası Mordoğan’da bir köşede durmaz, müzede gençlere ilham verirdi. Bir müze olsa ben de bunları bağışlamak isterim” oldu.
Meriç Yoldaş Hiçyılmaz’la uzun yıllar oturduğu Güzeyalı semtinde, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin bahçesindeki kafede bir araya geldik. Elinde hala kullanılır durumdaki GırGır süpürgesi, yüzünde inişli çıkıntılı yaşamına karşın hiç eksik olmayan gülümsemesiyle “İzmir’in büyümeyen kızı” Meriç Hanım ile söyleştik. Söyleşi tam anlamıyla siyah-beyaz bir Türk filmi tadında geçti. Yılın bu son söyleşisinde Meriç Hanım’la birlikte, İzmir’in 1960’lı yıllarına gittik.

Türkiye’de vergi rekortmeni olmayı başarmış, evlerin vazgeçilmez süpürgesi GırGır’ın ve daha başka birçok ev aletinin mucidi, marka olmanın, ürünlerine patent almanın bilincine daha o yıllarda varmış, reklamın gücüne inanmış ve karşılığını da görmüş olan sanayici Tacettin Hiçyılmaz’ı konuştuk. “GırGır giren eve dır dır girmez” sloganıyla piyasalarda fırtına estiren markayı üreten Hiçyılmaz ailesinin öğretilerle dolu sahne arkasındaki yaşamına tanıklık ettik. Meriç Hanım’ın kaleme aldığı, fırtınalı yaşamlarını anlattığı “İzmir’in Büyümeyen Kızı” kitabını ele aldık.
Mithat Paşa mezunu bir mucit

1926 yılında Talebe Çayırı semtinde İzmirli bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Tacettin Hiçyılmaz, Halitbey İlkokulu’nu bitirdikten sonra Mithat Paşa Erkek Sanat Enstitüsü’ne gitmiş. Çalışkanlığıyla dikkat çeken bir öğrenci olmuş. Hiçyılmaz, Türkiye’de adı marka olmuş sanayici ve iş adamlarını yetiştiren bu eğitim kurumunda beş yıl süren eğitiminin ardından Ankara’da Torna Tesviye Öğretmen Yüksek Okulu’na gitmiş. O yıllarda öğretmen açığını kapatmak üzere bakanlığın açtığı sınava giren ve kazanan Tacettin Hiçyılmaz, mezun olduğu okuluna Mithat Paşa Meslek Okulu’na öğretmen olarak geri dönmüş. Kısa bir zamanda da bölüm şefi olmuş.
Öğretmenliğe karşın üretme aşkıyla dolu olan Hiçyılmaz, bir süre sonra okuldan ayrılıp Ferguson Fabrikası’nda çalışmaya başlamış. Küçük orta ölçekli işletme yani KOBİ tanımının olmadığı, devlet desteklerinin bugünlerdeki gibi girişimciyi desteklemediği o yıllarda sadece hayalleri olan ve aklına güvenen eşinin sanayicilikteki serüvenine ilişkin şunları anlatıyor Meriç Hanım:

“Aslında Tacettin, girişimci ve cesur kişiliğiyle Türkiye’de sanayi hamlesinin henüz başlatıldığı o yıllarda parmakla gösterilecek yatırımlara imza atmıştı. Arçelik buzdolabı üretimine başlamadan önce Indesit marka buzdolabı imalatını gerçekleştirmişti. Bununla da yetinmemiş, sanayi tipi buzdolapları üretmişti. Keza Arçelik şanzımanlı çamaşır makinası üretimine başlarken Tacettin bir adım ileri gitmiş; Türkiye’nin ilk otomatik çamaşır makinasını imal etmeyi başarmıştı. Sanayi konusundaki ileri görüşü, tasarım pratiği mükemmeldi. Aklına koyduğunu mutlaka yapardı. Bu projeleri hayata geçirirken nice zorluklar yaşadığını, nice engellerle karşılaştığını biliyorum.”

“40 yaşına gelmeden kendi fabrikamı açmam gerek” diyen Tacettin Hiçyılmaz, babasının Beyler Sokağı’ndaki evinin bodrum katını onartıp arkadaşıyla ilk atölyesini açmış. Sonraları Ar Teknik Fabrikası’nın sahibi olan Mithat Özsoy’la birlikte açtıkları atölyede ızgara, vantilatör, ütü gibi elektrikli ev aletleri üretmeye başlamış. Bir süre sonra ortağından ayrılarak “GırGır” markasıyla mekanik süpürgeyi üretmiş. Meriç Hanım, elektrik süpürgelerinin olmadığı o yıllarda kadınların vazgeçilmez yardımcısı süpürgenin adını Demokrat Parti milletvekili olan, daha sonra Adalet Partisi senatörlüğü yapan olan Sıktı Yırcalı’nın eşinin koyduğunu söylüyor. “Bayan Yırcalı ‘Bu alet çalışırken GırGır diye ses çıkarıyor, ismini gırgır koyun’ demiş. İsim öyle konmuş” diye anlatıyor.

Tacettin Hiçyılmaz’ın Gaziemir’de 40 yaşına gelmeden sahip olduğu fabrikanın açılışının o yıllarda büyük olay olduğunu anlatıyor Meriç Hanım. Sonraki yıllarda adı, Meydan Larousse Ansiklopedisi’nin maddeleri arasında da yer alan GırGır’ın üretildiği fabrikanın açılışına dönemin İzmir Valisi Namık Kemal Şentürk de katılmış. Bugün siyah beyaz açılış görüntüleri internette dolaşan GırGır’ın başarısında Tacettin Hiçyılmaz’ın reklama verdiği önem de büyük katkı sağlamış. Televizyonun, internetin, telefonların olmadığı dönemlerde yaptığı radyo ve sinema reklamlarıyla tanınırlılığını arttıran GırGır’ın kullandığı sloganlar dillerden düşmez olmuş. Kadınların süpürge için o yıllarda eşine teşekkür mektupları yolladığını söylüyor Meriç Hanım.
Erkan Yolaç’ın programları
Eşinin tanıtım için radyodan, sinemadan, gazetelerden ve sahneden yararlandığını anlatan Meriç Yoldaş Hiçyılmaz, özellikle Erkan Yolaç’lı kampanyaların unutulmaz olduğunu anlatıyor. Anılara yaptığımız yolculukta şunları anlatıyor Meriç Hanım:

“O yılların gözde şovmeni Erkan Yolaç’ın ünlü ‘Evet-Hayır’ yarışmasını kazananlara GırGır süpürgesi hediye edilirdi. Yine Alpay ünlü Fransız şarkıcı Adamo’nun ‘Her yerde kar var’ şarkısını, ‘Her yerde toz var’ diyerek söylüyordu. Kübana ve Mogambo gazinolarında sahne alan İspanyol şarkıcı Roberto Lorano, GırGır için bir Cha Cha Cha bestelemiş ve seslendirmişti. Hele Türk sinemasının ünlü sanatçılarının yer aldığı parodili reklamlar çok ilgi görmüştü. Necdet Tosun’un ‘Kaynana’ ve ‘Hayalet’ parodileri hala internette yayımlanıyor. Gülerek izliyoruz. Bu ilginin üzerine Yeşilçam’la bağını koparmayan Tacettin Bey’in fabrikası bir ara Hulusi Kentmen’in de başrolü oynadığı fabrikatörlü filmlere sahne oldu.”
Taklitleri yapılmış

GırGır süpürgesinin gördüğü ilginin üzerine çok sayıda taklidi yapılmış. Farklı markalar taklit etse de hiç biri GırGır kadar başarılı olamamış. Günde ortalama 500 adete kadar çıkmış GırGır süpürgesinin satışları. Taklit olarak piyasaya çıkanlar bozulunca satışları giderek artmış. Günde bin 300 adete kadar çıkmış bir dönem satışlar. “Ben de evde kullanırdım. Hatta hala kullandığım makineyi getirdim size” diyen Meriç Yoldaş Hiçyılmaz, fabrikada süpürgenin yanı sıra başka başka üretimlere de geçildiğini anlatıyor. Meriç Hanım, 1978 yılında İzmir’in vergi rekortmeni olan Tacettin Bey’in bir dönem Göztepe Spor Kulübü başkanlığı yaptığını hatırlatıyor.
Politikadan uzaklaşmış

Öğretmenlikten istifa edip vergi rekortmeliğine kadar yükselen, ürettiği markayla akıllara kazınan Tacettin Hiçyılmaz’ın zirvedeki yılları yaklaşık 15 yıl sürmüş. Bu süreçte politikayla da uğraşmış. Ancak politikanın ikiyüzlü ortamında verilen sözlerin yerine gelmediğini üzücü deneyimlerle yaşayınca bu alandan uzak durup üretime yönelmiş. İnatçı ve hırslı kişiliğiyle yol aldığı sanayicilik yaşamında turizm yatırımlarına da yönelen Tacettin Hiçyılmaz’ın aile şirketi olarak kurduğu fabrika teknolojideki yeniliklere ayak uyduramayınca küçülmeye başlamış. Bir dönem 14 ülkeye süpürge ihraç eden fabrikada elektrikli ızgara, elektrikli soba gibi küçük ev aletlerinin üretimi de yapılmış.

Meriç Yoldaş Hiçyılmaz, Tacettin Bey ile tam 30 yıl evli kalmış. Dışarıdaki ışıltılı yaşamın evde süremediğini anlatan Meriç Hanım, boşandıklarında gazetelerin, “GırGır giren eve dır dır girdi” diye yazdıklarını söylüyor. Küçüklüğünden beri güzel sanatlara karşı ilgisi olan, küçük öyküler ve şiirler de yazan Meriç Hanım, ev yaşamındaki sıkıntılı dönemlerinde resim ve heykele yönelmiş, ürettiği eserlerle yaşama tutunup güç almış. Tam 36 yıl boyunca güzel sanatlar alanında eserler vermiş. Meriç Yoldaş Hiçyılmaz, kaleme aldığı “İzmir’in büyümeyen kızı” kitabında kendi çocukluk ve gençilk yıllarının yanı sıra Tacettin Bey ile olan yaşamını da anlattığını söylüyor.
İzmir’in girişimci ve cesur sanayicilerinden Tacettin Hiçyılmaz, 2013 yılında Çeşme’de hayata veda etmiş. Kentin sanayi yaşamına yön veren GırGır süpürgelerinin üretiminin yapıldığı GırGır Madeni Eşya Fabrikası’nın bir süre önce satıldığını anlatan Meriç Yoldaş Hiçyılmaz, İzmir’e büyük katkısı olan eşinin ve onun gibi sanayicilerin adının bir müzede yaşatılması için elinden gelen desteği vermeye hazır olduğunu belirtiyor.