İzmir’de sayıları her geçen gün artan alışveriş merkezlerinin tehdit edici bir kentsel gelişme olduğuna dikkat çeken Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, kente yapılan her alışveriş merkezinin Kemeraltı’ndan bir bölgeyi çökerteceğini söyledi. Türkiye’nin ekonomik politikasının şehirsel ranta dayandığını anlatan Topal, “Bu kentte hakikaten insanı karamsarlığa itecek kadar yanlış ve abuk projeler öneriliyor, ama ne hikmetse toplum bunu çok az tartışma konusu ediyor ve medya da bunu destekliyor” dedi.
Kemeraltı iktisadi çöküntüye uğradı

Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal ile Alsancak’taki “ödüllü” İzmir Mimarlık Merkezi’nde bir araya geldik, başta sayıları giderek artan alışveriş merkezleri olmak üzere kentin pek çok sorununu konuştuk. İktisadi yapıyla mekan arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirten Topal, dünyanın bilinen en eski ve sayılı açık hava çarşılarından biri olarak tanımlanan Kemeraltı’nın bugün en önemli, temel sorununu “iktisadi çöküntüye uğramış olması” olarak değerlendirdi.

Mimarlar Odası olarak tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın tarih bilinci içinde, kültürel koruma biçiminde ele alınıyor olmasını desteklediklerini anlatan Hasan Topal, “Ne kadar kusursuz proje yaparsanız yapın siz hala alıveriş merkezlerini çoğaltırsanız, projeyi yaşama sokmanız zorlaşır. Bugün bence Kemeraltı’nın en büyük eksiklerinden biri iktisadi olarak nitelikli ticaretin Kemeraltı’na sokulamamasıdır” dedi. Topal, “Bir ihtiyacımız için Kemeraltı’na gitmiyoruz artık. Oysa bakın, dünyada Kemeraltı’nın yüzde biri kadar bile tarihi olmayan kent parçalarına gittiğinizde çok yüksek sınıflardan ticaret alanlarını görürsünüz” diye konuştu.
Yer seçimi yanlış

AVM’lerin normalde birer iktisadi mesele olduğunu ancak ülkemizde yapılan bu mekanların yer seçimlerinin yanlış olduğuna değinen Hasan Topal, “Alışveriş merkezlerinin ortaya çıktığı kategori bizde katlı çarşıdır aslında. Bu kadar ezici olmaz katlı çarşılar. Bu sistem Amerika’dan yola çıkar Avrupa’ya sıçrar, ama her iki yerde de bunları merkezde görmeyiz. Otomobille ulaşılan alanlardadır. Ama bizde bu merkezler, artık şehir içinde herşeyi sunan alanlar olarak yapılıyor” dedi. Kentin yeme, içme kültürünün de alışveriş merkezinin üçüncü katına sıkıştığına dikkat çeken Topal, “Bizim alışveriş merkezlerine ilişkin muhalefet ettiğimiz konu kentin geleneksel ve tarihi ticaretini, iktisadi yapısını bozuyor olması” diye ekledi.

“Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın, yapılan ve yapılacak olan tüm alışveriş merkezlerinden etkilendiğini belirten Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, kentlilinin ve kent yöneticilerinin bu konuda duyarlı olması gerektiğini söyledi. “Kemeraltı’nın bugün en önemli temel problemi iktisadi çöküntüye uğramış olmasıdır” diyen Topal, alışveriş merkezlerinin geldiği noktayı özetlerken şu görüşleri paylaştı:

“Kruvaziyer Limanı Projesi adı altında, İzmir’in tarihi, geleneksel kimliğini destekleyecek kruvaziyer liman meselesi bile bir alışveriş meselesine dönüştürüldü. 100 bin metrekarelik bir alışveriş merkezi. 100 bin metrekare çok büyük bir ölçektir. İnsanların bu metrekare algısını anlaması için şöyle bir örnek vereyim. Yanılmıyorsam şu anda Konak Pier Alışveriş merkezi 20 bin metrekare bir yer. Yine EGS Park 35 – 40 bin metrekare civarında. Yani 100 bin metrekare beş tane Konak Pier, iki – üç tane EGS Park yapıyor. Bütün bu merkezler Kemeraltı’ndaki iktisadi yapının gücünü olduğu gibi buraya yönlendiriyor. ”
Her yeni açılan alışveriş merkezinin bir öncekini etkilediğine de değinen Hasan Topal, Balçova’da yoğunlaşan ve Üçkuyular’da yapımı planlanan alışveriş merkezlerine değinirken şu görüşleri dile getirdi:

“Şu anda dünyanın hiçbir yerinde göremediğimiz kadar Balçova aksı bitişik nizam alışveriş merkezleriyle doldu. Türkiye’nin ekonomik politikası şehirsel ranta dayanmış durumda. Bu sağlıklı bir politika değil. İstanbul’da şu anda bir çok alışveriş merkezi iflas etmiş durumda. Kira bedellerinin yüksekliği bir yana, her yeni açılan bir öncekini etkiliyor. Bu kentte hakikaten insanı karamsarlığa itecek kadar yanlış ve abuk projeler öneriliyor ama ne hikmetse toplum bunu çok az tartışma konusu ediyor ve medya da bunu destekliyor. İnciraltı planlanıyor, ama Balçova’da bütün alışveriş merkezlerinin toplamından daha büyük alışveriş merkezi kararı getiriliyor. İnsan şaşırıyor, bunun hiçbir bilimsel bulguya, kentsel strüktüre oturtulan yeri yok. Aklınıza gelen her şey olacak. Bu meselenin çok tehdit edici bir kentsel gelişme meselesi olduğunu düşünüyorum.”
“İstemezükçü” olarak anılmak

Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, odanın kimilerince “istemezükçüler” olarak anılmasına yol açan tavırları nedeniyle kentte bugün çok sayıda tarihi ve kültürel mekanının korunduğunu söyledi. Zaman zaman meslek odalarının karşı duruşları nedeniyle eleştirildiğini anlatan Topal, “Peki, istemediklerimizi tek tek konuşalım” dedi ve ekledi:
“Galleria Projesi ile başlıyorum. Kentin en önemli meydanında, en tarihsel bölgesinin hemen dibinde, iki türlü hem iktisadi olarak hem mekansal olarak, Kemeraltı gibi geleneksel tarihi ticaret merkezinin önünde onu yok etmeye, onu hunharca katletmeye yönelik 80 bin metrekarelik bir devasa alışveriş merkezi yapmak isteyen bir dünya kenti var mıdır?

“İzmir – Çeşme Otoyolu’nun İkiztepeler – Konak – Alsancak geçişi. Bu isim bile dünyada planlama otoritelerine sunduğunuzda insanların gülümsediği, ama acıyarak gülümsediği bir isim kent planlama dünyasında. Dünya kentleri bir şekilde tarihsel dönemlerde yaptıkları bu tür şeylerden arınırken, merkezlerinden geçen yolları başka bölgelere kaydırırken, oraları yayalaştırıp daha düşük yoğunluklu trafiğe çevirirken biz bir otoyolu kent merkezine sokmak üzere ve ne pahasına? Kordon, Pasaport, Alsancak gibi bu kentin 19. Yüzyıl sonlarında oluşmuş bütün tarihi mekanını çiğnemek adına. Konuyu gündeme getirdik. Sonunda bildiğimiz hukuk dışı oyunlarla tarihi sit sınırına kadar doldurdular, orada kaldılar. O tarihi sit kararlarını iptal ettirmek üzere o dönemin belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi davalar açtılar. Fakat kaldırtamadılar. Kaldırtamadığı yere dolgu yapılamadı. Dolgu yapılmayan yerde sadece viyadükler kaldı İzmir’e bir anı olarak şimdi. Bunlara ‘hayır’ dedik.

“Havagazı Fabrikası, bugün İzmirli’nin beğeniyle kullanmaya çalıştığı mekansal zenginlik. Havagazı Fabrikası’nın, Sümerbank’ın, bugün APİKAM’ın olduğu yerler imar planı değişiklikleriyle merkezi iş alanı, rezidans yapılmak üzere plan değişikliği yapılıyordu. Dava açtık, önce gittik koruma kuruluna başvurduk. ‘Bunlar bu kentin iktisadi tarihinde, sosyal ve mekansal tarihinde, sanayi tarihinde önemli izlerdir’ dedik. Sümerbank Fabrikası, Şark Sanayi, Devlet Demiryolları’nın bazı elemanları, oradaki bazı örnekler, endüstri arkeoloji mirası olarak tescil edildi. 1990’lı yıllarda bunları hep Mimarlar Odası yaptı. O günün belediyeleri bu tescil kararlarına dava açtı, iptal ettirmek üzere. Taraf olduk. Bunlara karşı çıktık.

“Yine Ildırı Antik Kenti’nde tarihçilerin kurduğu bir kooperatif yapılıyordu. Davalar açtık. Bugün IIdırı böyle kaldıysa bundandır. Bunları istemiyor olmaktan gocunmuyoruz. Eski itfaiye binası yıkılıp yok ediliyordu. Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) adı altında korundu. Kendince kültürel işlev olarak bu kente önemli bir katkıda bulunuyor. Türkiye’nin en nitelikli konser salonlarından biri Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndedir. Orası Yüksel Çakmur döneminde altı alışveriş merkezi, üstü üç tane rezidans blok olan yapı öngörülüyordu. Hatta projeleri sunuldu, belediye projesi olarak. Onlara dava açtık, eleştiriler yaptık. O yapılmadı, onun yerine AASSM yapıldı.
Yine Kuş Cenneti’ndeki çabalarımız. Bunlar sadece birkaç örnek. Bakın bugün İzmir’de, Avrupa’daki dört beş kentin dışında birçok kentten büyük bir kentte yaşıyoruz. Çok önemli bir tarihi, kültürel miras üzerinde yaşıyoruz. Müthiş olanakları olan bir kent burası. Büyük tarihsel süreç, büyük sorunlar da yüklemiştir ama çok daha güzel, yaşam kalitesi yüksek bir kent olabileceğini bu tür yanlışları yapmamak kaydıyla olabileceğini söylemek isterim.”
(Fotoğraflar: Hüseyin Erciyas)