Onu tanıdığımızda henüz 9 yaşındaydı. Çamlaraltı Koleji öğrencisi, ürkek, heyecanlı, sessiz, sevimli bir kız çocuğu… Gittiği hemen her yarışmadan ödülle döner, okul yöneticilerinin verdiği ödülü alırken hafifçe gülümser, sakinliğini korurdu. Açıkçası bu yaşta bu kadar çok yarışmaya gidiyor olmasına bazen üzülür, “Ailesi ne kadar da hırslı, sürekli bir yarış içinde bu çocuk” derdik eşimle.

O ilk karşılaşmamızın üzerinden 18 yıl geçtikten sonra Betül Cemre Yıldız ile yeniden bir araya geldik. Karşımızda, Türkiye’de satranç deyince akla gelen ilk kadın sporculardan birisi vardı artık. Yaklaşık 20 yıldır satranç oynuyordu. Deyim yerindeyse satrançla yatıp satrançla kalkıyordu. Hafta sonlarını satranç turnuvalarında geçiriyordu.

Betül Cemre Yıldız tam 11 kez Türkiye Kadınlar Satranç Şampiyonu olmuş. 2004 yılında FIDE tarafından verilen Bayanlar Büyük Usta (WIM), 2011 yılında Bayanlar Büyük Usta (WGM) ünvanlarını elde etmiş. Yıldız, satranç kariyerinde hızla yol alırken Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni ve eş zamanlı olarak Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni de bitirmiş.
2012 yılından itibaren avukatlık mesleğini de yapmaya hak kazanan Türkiye’nin ilk WGM ünvanlı satranç ustası Betül Cemre Yıldız’ın bundan sonraki hedefi spor hukukçusu olmak. Önümüzdeki günlerde Fransa’nın Metz kentinde düzenlenecek turnuva öncesi, kendi adını taşıyan eğitim merkezinde buluştuğumuz Betül Cemre Yıldız ile satrancı, bu sporun yaşamındaki yerini ve kariyer hedeflerini konuştuk.
Ödüllü bir sporcu ama bir çocuk

Ailesinin tüm bireyleri satranç oynadığı için çocukluğundan bu yana satrança aşina olan Betül Cemre Yıldız, 1997 yılında üçüncü sınıfındayken okulda açılan kurslara katılmış. Bir ay sonra da İzmir 10 Yaş Kızlar Şampiyonası’ndaki bütün maçları kazanarak şampiyon olmuş. Bu turnuvadan bir ay sonra ise Türkiye 10 Yaş Kızlar Şampiyonası’nda sekizinciliği elde etmiş. Satranç dünyasına hızlı bir giriş yapan Betül Cemre, bir sonraki yıl tüm maçları kazanarak bu yaş grubunda Türkiye şampiyonu olarak Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’na katılma hakkı kazanmış.

İlk yurt dışı gezisini de Türkiye şampiyonluğu sayesinde yapan Betül Cemre, annesiyle gittiği İspanya’da yapılan Dünya 10 Yaş Grupları Şampiyonası’nda 13. olmuş. Heyecan dolu bu ilk yurt dışı gezisini anlatırken, “Sanki uzaylılarla tanışacak gibiydim. ‘Yabancılar nasıldır, ne yer ne içer, nasıl oynar?’ diye düşünüp heyecanlanıyordum. Gidince gördüm ki onlar da benim gibi normal insan. O yarışmada 13. olmuştum. O yıllarda Türkiye çok geri masalarda yarışıyordu. Daha sonra 11 yaşımda Yunanistan’a tek başıma gitmiştim. 30’a yakın ülkeye seyahatlerim oldu. Ama heyecanım bitmedi” diyor.
Bir çocuk olarak o yıllarda bunca yarışa, bunca tempoya nasıl yetiştiğini merak ediyorum. “Küçük bir öğrenciyken ve onca dersin arasında sen arkadaşlarınla olmak yerine hep yarışmalara katılıyordun. Hiç kızmadın mı, hiç bıkmadın mı?” diye soruyorum Yıldız’a. Gülerek şöyle yanıt veriyor:

“Elbette çok sıkıldığım, yorulduğum ve hatta babama çok kızdığım zamanlarım oldu. Ama şimdi diyorum ki; bu disiplin, bu çaba olmasa ben bu başarıları elde edemezdim. Düşünsenize, üniversite sınavımı altı aylık bir çalışmayla kazandım. Bir gün babama patlayarak yorulduğumu söylemiştim. O da daha sonra tempoyu düşürdü tabii. Sonuçta çocuktum. Ama ailemin, arkadaşlarımın özellikle de Çamlaraltı’ndaki öğretmenlerimin bana verdiği destek unutulmaz. Çok emek verdiler bana. O yıllarda kurduğum sağlam dostluklar hala sürüyor.”
Yaşadığı deneyimlerin kendisini erken olgunlaştırdığını anlatan Betül Cemre, satranç sayesinde 19 yaşında ilk arabasını aldığını söylüyor gülümseyerek. “Bu sporda başarılı olmak elbette zor. Çok çalışmanız, sabırlı olmanız, yoğunlaşmanız gerekiyor” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Satranç sayesinde çok ülke dolaştım, yabancı arkadaşlarım var dünyanın her yerinde. İyi de bir gelirim oldu bu sayede. Yani satranç profesyonel bir mesleğe dönüşebilir gençler için. Bir de çok önemli bir detay var, milli sporcuysanız, yurt dışında ülkenizi temsil ettiyseniz Kredi Yurtlar Kurumu’ndan geri ödemesiz burs alabiliyorsunuz üniversitede okuduğunuz sırada. Aldığınız ücret normal kredinin üç katı dolayında. Bir öğrenci için çok iyi bir gelir bu. Öte yandan çok ciddi bir eğitim alıyorsunuz, yabancı antrenörlerle çalışıyorsunuz. Örneğin Milli Takımımızın hocası Ukraynalı, sekiz dil biliyor. Kasparov’un yardımcı antrenörlüğünü yapmış bir kişi. Bizim için çok iyi bir deneyim.”
Yenile yenile yenmeyi öğrenmek
“Satranç benim artık hayatım” diyen Betül Cemre Yıldız, satrançta öğrendiklerini yaşamına da uyguladığını belirtiyor. Ortalama oyun süresinin 4,5 saat olduğunu ve en uzun maçının 7 saat sürdüğünü söyleyen Yıldız, satranca başladığında zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını söylüyor. Bir satrançcı olarak riske girmeyi sevmeyen ve çok iyi hesap yapan bir oyuncu olduğunu anlatan Betül Cemre, kendisini “sağlamcı” olarak niteliyor. “Nasıl bir oyuncusun?” sorumu şöyle yanıtlıyor:

“Satrançta yenile yenile iyi oynamayı öğrenirsiniz. Ben bizim merkezimize gelen öğrencilerime hep şunu söylerim. En az 200 defa yenilmeden satrançı öğrendim deme. Say, bir, iki, üç diye. Bazen çocuklar yenildiğinde ağladığı için anne babalar, bilerek yenilirler onlara. Aslında bunu yapmak hata. Yenile yenile yenmeyi öğrenecekler çünkü. İş hayatı da böyle değil mi? Ben küçük şeylere üzülmemeyi böyle öğrendim. Yaşıtlarım basit konulara üzülürken ben gittiğim yabancı ülkede karşıma çıkan sorunlara çözüm ürütmeyi öğrendim. Satrançta öğrendiklerimi hayatıma da uyguluyorum. Oyunda bakarım rakibim nasıl bir hamle yaptı, benden ne istiyor? Öngöremediğim bir durum olmuşsa ve kaybettiysem bir dahaki sefere dersime daha çok çalışırım.”
Deneyimlerini paylaşıyor

Betül Cemre Yıldız, satrançtaki deneyimlerini şimdi kendi adını taşıyan okulunda gençlerle paylaşıyor. Sporculuğun yanı sıra antrenörlüğe ağırlık vermek isteyen Yıldız, 2007 yılında Balçova’da açılan eğitim merkezinde ailesiyle birlikte 100’e yakın öğrenciyi satranç sporuyla buluşturuyor. Alsancak’ta bir şubesi bulunan merkezde satrancın yanında Go, Dama, Lego robotics ve kodlama eğitimi verdiklerini anlatan Betül Cemre Yıldız, bu sporların dikkat sorunu olan çocuklar için son derece faydalı olduğunu gözlemlediğini de belirtiyor ve şu bilgileri paylaşıyor:
Hiperaktif çocuklara satranç

“Merkezimize gelen bazı anne babalar çocuklarının birkaç ay içinde değiştiklerini söylüyor. Bunu biz de gözlemliyoruz. Odaklanma sorunu yaşayan, içe kapanık olan öğrenciler bir süre sonra sosyalleşiyor. Hiperaktif öğrenciler, yerinde duramazken iki-üç saat oturup satranç oynuyor. Hatta bu sporun otizme bile fayda yarattığı biliniyor. Dünya üzerinde de otistik olan çok başarılı satranç ustaları var. Merkezimizde satranç dışında oyunlar da var. Akıl oyunları diyoruz onlara. Satranç oynamaktan sıkılan öğrenciler onlara geçebiliyor. Go, Dama, Çin Daması dediğimiz Xiangqi, briç ve Lego robotics çok ilgi görüyor. Bu oyunlar dünyada da yeni yeni yaygınlaşıyor. Merkezimiz öğrencinin hepsini bir arada bulabileceği sayılı kurumlardan. Özellikle Lego robotics ve kodlama çocukların aileleriyle oynadığı, birlikte keyifli zaman geçirdikleri açıkçası rehabilitasyon işlevi gören bir oyuna dönmüş durumda. Bu oyunlarda hafıza devreye giriyor, kelime bilgisi, geometri bilgisi gelişiyor. El göz koordinasyonu gelişiyor. Çocuk farkında olmadan eğlenirken öğreniyor ve gelişiyor.”
Hafızayı güçlendirmek için

Hafızayı güçlendirmek için ne yaptığını soruyorum Betül Cemre’ye. Çocukluğundan beri ezberinin ve hafızasının iyi olduğunu söylerken “Kuruyemiş, incir, badem çok önemli. Maç sırasında muz yemeyi severim, tok tutuyor. Çay kahve içmemeye çalışırım. Şeker, tuz da kullanmıyorum. Turnuvalarda et ve yeşillik yemeye dikkat ederim. Meyva da önemli tabii” diye yanıtlıyor sorumu.
Fotoğraflar: Hüseyin Erciyas