Yazarın adına düzenlenen anı evi 27 Mayıs Cuma günü kapılarını açıyor
İzmir’i en güzel anlatan yazarlardan birisi olan Tarık Dursun K.’nın adı bundan böyle Karataş’taki eski bir İzmir evinde yaşatılacak. Konak Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan, Mithatpaşa’yı dik bir merdivenle İnönü Caddesi’ne bağlayan 269 Sokak’taki ev, 27 Mayıs 2016 Cuma günü kapısını İzmirliler’e açacak.

Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, eserlerinde İzmir’in kortejolarından sıklıkla söz eden Tarık Dursun K.’nın adına düzenlenen anma evinin, bu kortejoların bulunduğu Karataş’ta olmasının da özel bir önemi olduğunu dile getirdi. Pekdaş, yazarın çocukluğunun geçtiği Basmane’deki evinin anma evine dönüşmesinin ise bir hedef olabileceğini söyledi.
Adı bu evde yaşatılacak
İzmir’le ilgili ne varsa anlatmıştı Tarık Dursun K. kitaplarında. Yokuşları, kortejoları, “bir aşure gibi” tanımladığı her milletten insanı, sübyesi, boyozu, Havra Sokağı, Meyhaneci Yasef’i, Karataş’ın yoksul Rıza Bey Aile Evi’ni, Bahri Baba’nın varyantsız dönemlerini, yanık türküler okunan memleket hapisanesini, Garry Tobacco’nun tütün işletmesini, Ali Reis Mahallesi’ni, Mumcu’nun Kahvesi’ni, karaçoları, çıkmaz sokakları ve açıkhava sinemalarını unutulmaz kılmıştı eserlerinde.

“Gavur İzmir Güzel İzmir” kitabında yer alan “İzmir’i Yazmak” başlıklı yazısının girişine “Bir gün yoluma durup soracak birileri, biliyorum: ‘Ne bitmezmiş bu senin İzmir’in hala mı? Yazıyorsun, yazıyorsun” diye başlamış, sonunda da “Gözlerim koru tutmaktan yorulmadı henüz. Parmaklarım ve daktilomun tuşları da. Bırakın yazayım!” demişti. Gerçekten de yaşama veda ettiği 84 yaşına kadar hep yazdı, hep proje üretti Tarık Dursun K. Onu yakından tanıyanların da çok iyi bildiği gibi, hastanede yatarken bile yanında hep dosyalar, kağıt kalem olur, gelen ziyaretçilerine İzmir’e dair yeni bir projeden söz ederdi.

Tarık Dursun, vefat ettiğinde eserleriyle, yaşamı boyunca biriktirdiği anılarıyla dolu Karşıyaka’daki ve Foça’daki evi, kira olduğu gerekçesiyle hızlı bir şekilde boşaltılmıştı. Değerli yazarın kitaplarının apar topar Alsancak’ta bir kitabevine satılması, anılarının eşyalarının dört bir yana savrulması, okurları, dostları tarafından tepkiyle karşılanmış, üzüntü yaratmıştı. Bu gelişmelerin üzerinden yaklaşık bir sene geçmeden, yazara ait kitapların bir kısmına ulaşıldığı, Konak Belediyesi’nin yazar için bir anı evi hazırladığı duyuldu. Yazarın adının, böyle bir İzmir evinde yaşatılacak olması ise en çok okurlarını, dostlarını mutlu etit.
Karataş kortejoların bölgesi
Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, bu anı evi düşüncesinin yazarın vefatından kısa bir süre sonra gündemlerine geldiğini söylüyor. Evin bulunduğu 269 Sokak’ın merdivenli bir sokak olduğunu anlatan Pekdaş projeye ilişkin şu bilgileri paylaşıyor:

“Sokak Mithatpaşa Caddesi’nden Halil Rıfat Paşa Caddesi’ne, Halil Rıfat Paşa Caddesi’nden de İnönü Caddesi’ne kadar sürüyor. Mithatpaşa Caddesi ile İnönü Caddesi’ni merdivenle bağlayan bir sokak. Burada belediyemizin mülkü olan bir yapı vardı. Projeleri çizilmişti. Çok kısa sürede bitirelim istedik. Bir yıl önce kaybettik Tarık Dursun K.’yı. Basmane’de yaşadığı evi alıp restore etmek isterdik, ama biz kısa sürede yapmak istedik. Ama bu bir hedef olabilir.”

Pekdaş, yazarın kitaplarında aile evlerini, kortejoları yazdığını söylerken, “Karataş kortejoların yoğun bulunduğu yerdir. Orası da kadim İzmir’in önemli yerlerinden. Biz oraya onun adını verelim dedik” diyor. Başkan Pekdaş, “Hatta onun üst katını bir yazar evi yapmak istedik. Bir yaşam alanı olarak düşündük düzenledik. Yazar Ahmet Ümit konuğumuz olarak geldiğinde onunla konuşmuştuk. Böyle bir yerin iyi olacağını söyledi ve biz yazar evi olarak düzenledik. O da gelip bir romanının başını ya da sonunu orada yazacak. Konaklama da mümkün olacak. Karataş daha uygun bir yer haline geldi” diye ekliyor.
Müze değil anı evi

“Kitapları belediyenin derlediğini öğrendik, müzede başka neler olacak?”diye sorduğumda “Evet bulabildiklerimizi aldık ama adının yaşaması bile önemli.Tarık Dursun K. hem edebiyat adamı hem sinemacı. Onun sinemacı kimliğinin önemsenmesi ve unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Müze yapacak materyali bulamadık. Anı evi olarak yaşatabiliriz, yaşayan canlı bir yer olsun istiyoruz” yanıtını veriyor Sema Pekdaş. Tarık Dursun K. Yazar Evi’nde edebiyat etkinlikleri gerçekleştireceklerini, çocuklarla yazar, masal atölyeleri yapacaklarını belirtiyor. Başkan Pekdaş, bu çalışmanın bir ilk olacağını ve İzmir’in değerli yazarlarına ait başka evlerin de açılabileceğini müjdeliyor.
Yazarın yeni evine konuk olmak

Konak Belediyesi Kültür Müdürü Salim Çetin ile birlikte yazarın adının yaşayacağı Karataş 269 Sokak’taki “yeni evine” gidiyoruz. Sokak oldukça dik merdivenleri olan, sevimli bir sokak. Merdivenlerin başına geldiğimde Kadifekale’de, Yangın Yokuşu’nun başındaymışım gibi hissediyorum. Arkamı dönsem, yazarın “akşamları şak şaka içinde” göründüğünü söylediği Karşıyaka’sını, Körfez’i göreceğim sanki. Ne yazık ki öyle değil. Arkamı döndüğümde kocaman bir bina görüyorum sadece. Merdivenleri yavaş yavaş çıkıyoruz. Yaklaşık 40 ya da 45 basamak sonrası beyaz, şirin bir cumbalı evin önünde duruyoruz. Zarif tabelada “Yazar Tarık Dursun K. Yazar Evi – Writing Residency” yazıyor.

Girişte bir sahanlık, iki oda. Ahşap merdivenlerle çıkılan üst katta dört oda. İki katta da yazarın eski İzmir evlerini anlatırken betimlediği gibi, “mendilden birazcık büyük bahçe” izlenimi veren bir alandan oluşan bir güzel İzmir evi burası. Biz evi gezerken sürekli eşyalar, malzemeler geliyor. Duvarlara yazarın adına imzalanmış kitaplardan sayfalar, yazarın onlarca kitabının kapak fotoğrafları, yazarın portre fotoğrafları yerleştirilmiş. Fotoğrafları Tarık Dursun’un arkadaşı olan gazeteci, fotoğraf sanatçısı Lütfü Dağtaş çekmiş. Yeni taşınılan bir evin telaşına, boya kokusu eşlik ediyor. Olmazı aklımdan geçiriyor, “Keşke, gerçekten yazar çıkıp gelse, bu güzel evde yeni eserler verse” diyorum içimden.
Salim Çetin evde yazara ait çok fazla kişisel eşya bulunamayacağını, ellerinde sadece ailenin kendilerine bağışladığı bir televizyon, koltuk gibi birkaç parça eşyanın olduğunu söylüyor.

Tarık Dursun K. ile İzmir Ah kitabımın imza günü aklıma geliyor. Kitapları hem imzalayıp hem de kırmızı kaşesini bastığını anımsıyorum. “Keşke kaşesi, gözlüğü, boynundan hiç çıkarmadığı fularları, çocukluğunda yaşadığı yoksulluklar nedeniyle sonradan sahip olduğu, ama çoğunu giyemediğini söylediği ayakkabıları, daktilosu, bilgisayarı olsa” diyorum. Çetin, anı evinde dostlarından gelebilecek ve gerçekten yazarı yansıtan özel eşyalar bağışlanırsa sergilenebileceğini belirtiyor.