Kültürpark’ın mimarı Dr. Behçet Uz, 90 yaşında bile fuar sevdasından vazgeçmemiş. Fuarın betonlaşması ise hep en büyük endişesi olmuş.
Kültürpark’a 9 Eylül (Basmane) Kapısı’ndan girerseniz, şu günlerde yıkılarak yerine bir kongre merkezi yapılması düşünülen ve büyük tartışma yaratan hollerin olduğu binalara gelmeden önce, sağ taraftaki ağaçlık alanda, ufak tefek bir adamın ağaca yaslanmış heykelini görürsünüz. O heykel, bir yangın yerinden bugün kent merkezinde nefes alabileceğiniz, tam anlamıyla bir vaha işlevi gören Kültürpark’ın yaratıcısı, küçük dev adam Dr. Behçet Uz’un heykelidir. Boyunda tasarlanan heykelinin hemen yanında, rengi solmaya yüz tutumuş panoda,
İzmir’i bir Ege ve Akdeniz kenti haline getirmesi nedeniyle Atatürk’ün “İzmir’i yeniden yaratan adam” yakıştırmasını yaptığı Dr. Behçet Uz’un yaşam öyküsüyle birlikte şu bilgileri okursunuz:
“…Dr. Behçet Uz’un İzmir’e kazandırdığı, her zaman yeşil alan olarak korunmasını istediği en büyük eseri Kültürpark’tır. Dr. Behçet Uz, buradaki ağaçları çocukları gibi severdi. Her fırsatta Kültürpark’ta dolaşır “çocuklarım” dediği ağaçlarla tek tek ilgilenirdi. En büyük korkusu Kültürpark alanının betonlaşmaya teslim olmasıydı. Uz, Türkiye’nin ve Yakın Doğu’nun en güzel yeşil alanlarından biri olmasını istediği Kültürpark ile Fuar alanının birbirinden ayrılması isteğini her fırsatta dile getirdi. Behçet Uz, 19 Mayıs 1986 günü, 93 yaşında İzmir’de hayata gözlerini yumdu.”
Kültürpark’ı binalarla öldürüyorlar

Bugün binlerce ağacın İzmirli’ye nefes aldırdığı Kültürpak’ın mimarı diyebileceğimiz Dr. Behçet Uz, aslında bu enfes alanın betona yenik düşmesi endişesini hep taşımış. Değerli meslek büyüğümüz, gazeteci – yazar Elvan Feyzioğlu’nun İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ) tarafından bastırılan “Büyük Bir Halk Okulu İzmir Fuarı” (2006) kitabını incelediğinizde bu endişeyi, 90’lı yaşlarına geldiğinde bile paylaştığını görüyorsunuz. Kitabın “Bir Röportaj ve Bir Heykel” başlıklı bölümünde Feyzioğlu’nun 1982 yılında, yani Dr.Uz’un vefatından dört yıl önce Milliyet Gazetesi Ege eki için yaptığı bir söyleşi yer alıyor. Dr. Behçet Uz’un 90’lı yaşlarını sürdüğü bir dönemde yapılan söyleşi Kültürpark’ta, Dr. Uz’un “çocuklarım” dediği ve çoğunu kendi elleriyle diktiği ağaçların arasında yapılmış. Söyleşide şu endişeleri paylaşmış Kültürpark’ın mimarı:
“Bu ağaçların büyük çoğunluğunu 1937 yılında diktik. Şimdi bunların dimdik ayakta kalmasının nedeni nedir biliyor musun? Halk bunları korumasını bildi. Halk sahip çıkarsa yapılmayacak yoktur. Şimdi benim en büyük üzüntüm Kültürpark’ın binalarla dolması. Binalarla burayı öldürüyorlar… Ağaçları böyle büyük gördüğüm zaman hissettiğim sevinç sonsuz. Bugün binlerce vatandaşım faydalanıyor bunlardan. Binlerce çoluk çocuk gövdelerinde oynuyor, bundan daha büyük mutluluk olamaz.”

Bu söyleşi sırasında çekilen bir fotoğraf ise size yazımın girişinde söz ettiğim heykelin yapılmasına vesile olmuş. Yaşarken heykelinin yapılması önerisi götürülen Dr. Behçet Uz, heykelin 9 Eylül kapısının yakınında yer almasını istemiş.
“Benim için en önemli yer Fuar’ın Basmane girişi, 9 Eylül Meydanı’dır. Biz 9 Eylül 1936’da Kültürpark’ın açılış törenini 9 Eylül Kapısı önünde yaptık” diyen Uz, söyleşide çekilen, eli bir ağaca yaslanmış durumdaki fotoğrafını çok beğendiğini dile getirmiş.
“Heykel bire bir boyumun ölçüsünde olsun. Büyük heykel istemiyorum” deyince Turyağ tarafından yapımı üstlenilen heykel, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin heykel atölyesinde Cengiz Çekil tarafından yapılmış.
Kültürpak bir halk üniversitesi

Elvan Feyzioğlu’nun kitabında Kültürpark’a ve fuara ilişkin çok sayıda bilgi, belge niteliği taşıyan haberler, söyleşiler yer alıyor. Bu söyleşilerden biri de, bir dönem İzmir Belediyesi Protokol, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalışan Sancar Maruflu tarafından yapılmış. Söyleşi Yeni Asır Gazetesi’nin 52. İzmir Fuarı için hazırladığı Fuar Eki’nde yayımlanmış. Fuarla Kültürpark’ın ayrılması gerektiği görüşünü savunan Dr. Behçet Uz’a, Sancar Maruflu,
“O yıllarda fuar olarak neyi düşünüyordunuz, zorluklarla karşılaştınız mı?” diye sormuş. Bugünleri işaret eden yanıtıyla şunları söylemiş Dr. Uz:
“Fuarın Belediye Meclisi’nde kabulü bile büyük güçlüklerle mümkün oldu. O güçlüklerle yaptığımız Fuar, bugün İzmir Belediyesi’ne milyonlarca lira gelir sağlıyor. Bünyesinde eğlence yerlerini toplaması nedeniyle bugün Fuar İzmir halkı için nimettir. Ancak ben Kültürpark’ı Halk Üniversitesi olarak düşünmüştüm. Doğduğu günden başlayarak çocukların, anaların, babaların eğitecekleri, eğitilecekleri bir yer olarak düşünmüştüm Fuarı. Kültürpark, artık bir gösteriş kapısıdır. Fuar ile Kültürpak iç içe birbirini yiyiyor, bitiriyor.
Bu gösteriş hevesinin Kültürpark’ı yemesinden korkuyorum. Önceden beri düşüncem, Fuarı Kültürpark’ı birbirinden ayırmaktı. Hatta bunun için Fuar’ı taşıyacağımız yerleri de belirlemiş, planlarını, projelerini dahi hazırlamıştık. Kadifekale civarında müsait alanlar vardı. Ama sonraki idareciler bu görüş ve düşüncelere rağbet etmediler. Bunları söylediğim için şu yanlış düşünceler uyanmasın: ‘Ben Kültürpark’ı ellemesinler, ona dokunmasınlar’ demiyorum. Bu şehrin nüfusu hızla artıyor. Kısa bir süre sonra İzmir 4-5 milyon insanın yaşadığı bir yer olacak. O zaman fuar yetmeyecek tabii. Peki insanlar eğlenebilecekleri, dinlenebilecekleri ve spor yapabilecekleri yeşil alanları nereden bulacaklar, soruyorum…”

Dr. Uz, yanıtını
“Sinirli bir nesil yetişiyor. 15-20 sene sonra sinirli bir nesilin hakimiyetinden endişe duyuyorum. Kültürpark olmasaydı o yerler gecekondu ile dolup taşardı. Kimse yeşil alan yapmayı düşünmezdi” diye sürdürmüş. Dr. Uz,
“Bakın çevrenize, 50 yıldan beri nerede yeşil alan yapmışlar, gösterin bana. Bu nedenle zaman geçirmeden tedbir alınmalı. İzmir’de sanayici ve ticaret odaları, belediyenin başında bulunacağı komite, ya da komiteler Kültürpark’ı kurtarmak için, Fuar’ın geleceğini sağlamak için çalışmalara vakit geçirmeden başlamalı” diye eklemiş.
Kocaoğlu’nun açıklaması

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bayram öncesi Kültürpak’a ilişkin sosyal medyada yapılan tartışmalara, meslek odalarının dile getirdiği görüşleri ele alarak bir açıklama yapmış. Açıklamasında Kültürpark’ı kuruluş felsefesindeki amaca oturtmaya çalıştıklarını söylemiş Sayın Kocaoğlu. Açıklamaları okuyunca insanın kafası biraz daha karışıyor. Benim bir kentli olarak hem Başkana hem İZFAŞ yöneticilerine küçük bir önerim var. Şu bayram tatilinde bir fırsat bulursanız,
“Büyük Bir Halk Okulu İzmir Fuarı” ve
“Fuar Bizim Hayatımız” kitaplarına bir göz atın lütfen. Dr. Behçet Uz’un yokluk döneminde büyük emekle yapılan Kültürpark’a ilişkin önerileri, samimi yaklaşımı, deneyimleri, doğaya olan tutkusu, yaşadıkları eminim size de yol gösterecektir.
Bugünün Kültürpak’ında bir gün

Arife günü aklımıza düştü, Kültürpark’a gittik eşimle. Kitapta öyküsünü okuduğumuz yerleri görmek istedik. Dr. Behçet Uz’un Kültürpark’ın yapımında moloz taşırken ölen atlar anısına vefa örneği olarak heykeltıraş Şadi Çalık’a yaptırılan heykeli, yaşımızdan büyük ulu ağaçları görmek, bu sıcak yaz gününde biraz nefes almak istedik. Eski hayvanat bahçesinin bulunduğu bölgeye yürüdük. Şimdi Gül Bahçesi diye anılan bölgede sıcaktan güller bile neşesiz görünüyordu. Gül Bahçesi’ne yürürken Lunapark’ın da önünden geçtik. Belki sıcağın etkisiyle bir elin parmakları kadar az sayıda insanın bulunduğu Lunapark’ın sakinliği Kültürpark’ın ıssızlığı gibi şaşırtıcıydı. Yolumuz üzerindeki küçük meydandaki havuz susuzdu. At heykellerinin yanına gelince biraz daha şaşırdık. Aydınlatma malzemeleri kırılmış, suları akmayan heykelin yosun tutmuş taşları, bakımsız görüntüsü açıkçası üzdü bizi.

Fuarı dolaştıkça 9 Eylül Kapısı yakınındaki yunuslu havuz dışında neredeyse hiçbir havuzun dolu olmayışı karşısında, belediyenin tasarruf yaptığını düşündük. Oysa o muhteşem ağaçların gölgesinde dinlenen insanlar için, tatlı esinti eşliğinde izlenecek havuzlar ne kadar da keyif verebilir. Susuz büyük havuzların yanı sıra önümüze çıkan, musluksuz ve suları akmayan, bakımsız çeşmeler, bakımsız süs havuzları için üzüldük. İzmir Enternasyonal Fuarı’na yakın onarılmasını umduk bu gördüğümüz yerlerin.

Öğleden sonra ziyaret ettiğimiz ve akşama doğru İzmirliler’in çoluk çocuk geldiği Kültürpark’ta tatlı esinti, yemyeşil çimler, ağaçlardan buram buram gelen çam, manolya kokuları gerçekten olağanüstüydü. Hele kollarını karşısındakini kucaklamak istercesine açmış görünen kocaman gövdeleri ve dallarıyla manolya ağaçları inanılmaz etkileyiciydi. Neredeyse tüm ağaçların farklı şekillerde kırmızı boyayla işaretlendiği (sanırım sayım sırasında işaretlendi) Kültürpak’ta yaşlı palmiyelerin bazılarının gövdesinde yeşermiş, yapraklanmış çam ve incir fidanlarını görmek de şaşırtıcı oldu. Olumsuzlukların yanında Kültürpark’ın tertemiz hali, çimlerin ağaçların bakımlı oluşu ise gerçekten mutluluk vericiydi.

Çam kokularını içimize çektiğimiz muhteşem Kültürpark ziyaretimizin sonunda klasik deyişle ayaklarımıza kara sular indi. Yorgunluğumuzu atacak, keyifle oturup temiz bir bardakta çay içecek güvenle birşeyler yiyecek bir mekan olmayışına hayıflansak da mutlu ayrıldık Kültürpak’tan. Kültürpak, bu uzun bayram tatilinde, kent içinde gidip serinlemek, keyifli zaman geçirmek için çok iyi bir seçenek. Fırsat bulursanız sahip olduğumuz bu eşsiz güzelliği çoluk çocuk mutlaka görmeye gidin, keyfini çıkarın… Kültürpark’a giderseniz kente bu eşsiz eseri kazandıran Dr. Behçet Uz’un heykelini de bir selamlayın…