Konak’ta 165 yıldır İzmir’in sağlık tarihine tanıklık eden, eski adıyla Gureba-i Müslimin Hastanesi, yaygın bilinen adıyla Memleket Hastanesi müze olacağı günü bekliyor. Binanın Halil Rıfat Paşa Caddesi’ndeki Konak Tüneli’ne bakan yüzüne 2014 yılında asılan mermer tabelada “İzmir Memleket Sağlık Müzesi” yazılı. İzmir Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ahmet Emin Erbaycu, şu an içinde bulunarak aktif koruma sağladıkları binanın, hak ettiği gibi bir an önce müzeye dönüşmesini istediklerini söylüyor. Doç. Dr. Erbaycu, İzmir’de böyle bir müzenin varlığının önemine değinerek, “Bir kentte yaşanan bir tarih varsa orası hep hatırlanmalı ve vurgulanmalı. Gelecek kuşaklara neyi taşıyabiliriz başka? Burada hangi koşullarda neler yapılmış bilmezsek ileriye gitmemiz mümkün değil” diyor.
Müze açıldı da duymadık mı?
Memleket Hastanesi, İzmir’in EXPO2015 ve 2020 adaylık sürecinde seçilen “sağlık” teması nedeniyle sık sık gündeme gelen “sağlık müzesi”nin favori mekanlarından biriydi. Adı hep gündeme geldiyse de, EXPO hayali suya düşünce bu konunun üstü kapandı gitti. Memleket Hastanesi’nin müze olacağına ilişkin haberler de kesildi. Konak’taki tarihi binanın bir kısmı İzmir Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği’nin idari ofisleri olarak kullanılıyor. Binanın zemin katında ise Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı olarak poliklinik hizmeti veriliyor.
Hastanenin önünden geçerken başınızı kaldırıp baktığınızda, binanın cephesinde iri harflerle yazılmış “Memleket Sağlık Müzesi” yazısının bulunduğu mermer levhayı görürsünüz. Siz de “Müze ne zaman açıldı?” diye düşünebilirsiniz. Ben de öyle düşündüm ve bu konuyu görüşmek üzere bu tarihi mekanın yolunu tuttum. Hem İzmir Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ahmet Emin Erbaycu ile hem de hastanede görevli sanat tarihçi (yanlış okumadınız, bu genel sekreterlikte bir sanat tarihçisi var) Şengül Evcil ile görüştüm.
Bina kuzeyde, malzemeler güneyde
Gureba-i Müslimin Hastanesi, neredeyse kurulduğu 1851 yılından bu yana kesintisiz hizmet veren, İzmir’in ilk müslüman hastanesi. Hastane 6 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş. İzmirli Emin Muhlis Paşa’nın girişimiyle yapımına başlanan hastane, ilk kurulduğunda altmış yatakla, bir doktor, cerrah, eczacı müdür ve katiple açılmış. Döneminin tüm özelliğini yansıtan kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş iki katlı bu zarif ve son derece görkemli yapıya, yıllar içinde ihtiyaç nedeniyle çok sayıda eklentiler yapılmış. Işık yapıda son derece başarılı kullanılmış. Ferah, yüksek tavanlı binanın 1892 yılında Rıhtım İdaresi Mimarı Mösyö Rok tarafından genişletildiği bilgisi kaynaklarda yer alıyor.
Uzun yıllar Kadın Doğum Hastanesi olarak da kullanılan bina nüfusu her geçen gün artan İzmir’in ihtiyaçlarına yanıt veremeyince, 1982 yılında Yeşilyurt’a taşınmış. Hastane bugün Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği’ne bağlı, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veriyor. İşin bana göre ilginç yanı hastane taşınırken kuzey, güney ayrımının olmadığı dönemde, Memleket Hastanesi’nin tüm malzemeleri, belgeleri, kayıtları ve tarihi değeri olan objeleri de Yeşilyurt’a taşınmış ve koruma altına alınmış.
Bugün Yeşilyurt’taki hastanenin ana girişinde kantinin yanında, küçük bir bölümde bu eserleri görmek mümkün. Başta Memleket Hastanesi’nin ilk Müslüman başhekimi, efsane doktor Mustafa Enver Bey’in mermer büstü, fotoğraflar, birkaç yağlı boya tablo, koltuk takımı, ecza dolapları olmak üzere tarihi 125-130 yıla dayanan çok sayıda tıbbi malzemeyi, hastaneye ait özel kayıt defterleri burada sergileniyor.
Tabela binaya asılıyor
İzmir’in geçirdiği onca deprem ve yangına karşın ayakta kalmayı başarmış, sağlık tarihine tanıklık etmiş kültürel mirası olan Memleket Hastanesi binasının müzeye dönüşmesi için Kuzey Hastaneleri Birliği 2014 yılında bir proje yapmış. Hatta proje, o dönem kurum tarafından yayınlanan İzmir’de Sağlık Olsun Dergisi’nde de “Tarihimize sahip çıkıyoruz” haberiyle anlatılmış. İzmir Memleket Sağlık Müzesi Projesi için, farklı üniversitelerle ortaklaşa çalışmalar yapılmış.
Ancak bu müze çalışması alıştığımız anlamda klasik müze tarzında değil, sanal müze tarzında düşünülmüş. İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) 2014 yılında çağrıya çıkılan Bilgi Toplumuna Dönüşüm ve Bilgi İletişim Teknolojileri Mali Destek Programı’nda, Kuzey Kamu Hastaneleri’nin hazırladığı bir milyon liralık “Sanal ve Dijital Sağlık Müzesi Projesi” onaylanmış ve desteğe hak kazanmış. Bu süreçte “Memleket Sağlık Müzesi” tabelası da binaya asılmış. Bu güzel gelişmelere karşın nedense proje yaşama geçmemiş. Onaylanan proje uyarınca kurum tarafından karşılanması gereken bütçe Sağlık Bakanlığı’nca verilmemiş.
Bina zaten müze değeri taşıyor
Göreve daha sonra gelen Doç. Dr. Ahmet Emin Erbaycu, projeden binaya taşındıklarında haberdar olduğunu belirtiyor. Müze projesinin içeriğini öğrendiğinde ise şaşırdığını iletiyor. Binada klasik tarzda bir müze planlanmadığını, yapılan projenin dijital müze projesi olduğunu belirtiyor. “Biz bu binanın kendisinin müze olmasını istiyoruz aslında, çünkü tarihiyle, mimarisiyle buna değer bir bina” diyor Doç. Dr. Erbaycu.
Hastanenin sanal müze projesi yaşama geçmese de, bu özel mekanın her yönüyle bir müzeye dönüşmesi için çalışmalarının sürdüğünü belirtiyor sanat tarihçi Şengül Evcil. İleride gerçekleşebilecek bir proje için envanter çalışması yaptıklarını, İzmir’in farklı hastanelerinde İzmir’in sağlık tarihi açısından önemli obje, bilgi ve belgeler bulunduğunu, bunların bir kısmını derlediklerini belirtiyor.
“Aktif koruma yapıyoruz”
Memleket Hastanesi binasının, 165 yıllık tarihi ve görkemli yapısıyla tek başına bir müze olabilecek kapasitesi olduğunu belirten Doç. Dr. Ahmet Emin Erbaycu, “Uzun vadede bu binanın kendisi müze olabilir. İlle de içine birşey getirmeye de gerek yok. Binamızda yer alan eczanemiz inanılmaz bir atmosfere sahip. Tek başına o bile başlı başına bir değer” diyor. Şu an binada bulunarak “aktif koruma” yaptıklarını anlatan Doç. Dr. Erbaycu, “Biz binada bulunduğumuz için şu an aktif koruma yapıyoruz ve binanın ihtiyaçlarıyla ilgilenebiliyoruz. Ama buradan çıkmış olsak korumasıyla kimse ilgilenmeyecek” diye ekliyor.
Şengül Evcil, binanın gerçek anlamda müzeye dönüşmesi için önce bazı basit onarımlarının yapılacağını, bunun için de Konak Belediyesi’nin Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu (KUDEB) ile çalıştıklarını anlatıyor. Daha kapsamlı büyük onarım ve röleve çalışmaları içinse Valiliğe başvurduklarını dile getiriyor.
Kültürel miras göz kamaştırıyor
İlginç bir rastlantı olsa gerek, İzmir Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği bünyesinde Memleket Hastanesi gibi kentin sağlık tarihine tanıklık eden başka hastaneler de bulunuyor. Öğreniyorum ki, sekreterlikte hemşire kökenli olan ancak aldığı eğitim nedeniyle sanat tarihçi, mimar ya da tasarımcı olarak çalışan uzmanlar bu hastaneler için projeler üretiyor.
Hastaneden, Şengül Evcil’in rehberliğinde gezdiğim ve bir sonraki yazımda sizlere aktarmaya çalışacağım, beni büyüleyen, orijinal haliyle korunmuş odalarını düşünerek ayrılıyorum. Merdivenlerden inerken bir zamanlar hastanenin hamamında kullanılan, ama şimdi çiçeklik işlevi gören kurnalar gözüme ilişiyor.
Hastanenin bugün için poliklinik hizmeti veren bir sığınak görüntüsündeki etkileyici zemin katını dolaşıyorum. Ardından dışarıya çıkıp, hastanenin arka sokağa taşan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi’ni, Diş Hastanesi’ni gözlemliyorum. Onca zorluğa karşın zamana direnen, yorgun binanın restorasyonunun bir an önce yapılıp kablolardan, klimalardan, borulardan, tellerden, garip eklentilerden arındırılıp, pırıl pırıl, bu kente yaraşır bir müzeye dönmesini diliyorum. Ve, “İyi ki acele edip “Memleket Sağlık Müzesi” tabelasını asmışlar” diye düşünüyorum.
Memleket Hastanesi müze olmayı bekliyor
Category: Köşe yazıları