Ulusal Zeytin Zeytinyağı Konseyi’nin (UZZK) aldığı karar uyarınca, bundan böyle her yıl 26 Kasım günü “Dünya Zeytin Günü” olarak kutlanacak. Bu karar doğrultusunda hafta sonunda Akhisar’da Zeytin Günü etkinliği düzenlenmesi boşuna değil elbette. Türkiye’de sofralık zeytin üretiminin yüzde 30’unu gerçekleştiren Akhisar, artık ülkemizin “zeytin başkenti” olma yönünde hızla ilerliyor.

Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat, Sindelli Köyü’nde bin yıllık zeytin ağaçlarının altında gerçekleştirdikleri etkinliğin bundan böyle geleneksel olarak her yıl hasat şenliğiyle birlikte düzenleneceğini söylüyor. Sindelli Köyü’ndeki zeytin ağaçlarının, ülkemizin zeytincilik tarihi açısından özel bir önemi var. Akhisar Belediyesi’ne ait alan üzerindeki yaklaşık 50 ağacın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne “yaşayan kültür mirası” olarak tescil edilmesi için Akhisar Ticaret Borsası’nca girişimde bulunulmuş. Borsa Başkanı Alhat, konuyla ilgili şu görüşleri dile getiriyor:
“Borsa olarak bu alanı belediyemizden satın alarak, tescillemek istiyoruz. Zaten bugün Dünya Zeytincilik Günü’nde siz gazeteciler olarak çektiğiniz fotoğraflarla da bu alanı, ağaçları tescillediniz. Biz bu alanı iki yıl önce yine bir zeytin hasatı şenliğinde keşfettik. Yine toplanmış ve bir etkinlik düzenlemiştik. Şimdi bu özel günde insanlar bu bin yıllık ağaçlara sarılsın, pozitif enerjilerinden yararlansın istedik. Burası satılsaydı bir tarih de yok olacaktı. Şimdi buraya sahip çıkma zamanı. Biz keşfettik, bizden sonraki nesillerin de yaşatması için elimizden geleni yapacağız. Agro turizm anlamında çalışmalar olacak, insanlar bu bin yıllık zamana tanıklık eden ağaçları görmek için buraya gelecek” diyor.

Akhisar’da zeytin ağacı sayısı 14 milyona ulaşmış. Alper Alhat, “Bugün en fazla ağaç sayısı olan Aydın’da 22 milyon zeytin ağacı var. Biz ilçe olarak 14 milyona ulaştık, yakında 22 milyonu da aşarız” derken oldukça iddialı. Akhisarlı zeytincinin, tıpkı Toscana Vadisi’ndeki zeytinciler gibi çalışkan ve başarılı olduğunu dile getiren Alhat sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bizim zeytincilerimiz tütüncülükten gelen insanlar. Göçmen çoktur buralarda. Tütünle baş eden insan zeytinde de başka tarım ürününde de başarılı olur. Bizim çalışmalarımız İtalya’nın Toscana Vadisi’ndeki çalışmalara benziyor. Oranın da puroluk tütünü ünlüdür, zeytin, zeytinyağı anlamında da bizim gibiler. İklim ve toprak yapısı olarak iki bölge de çok benziyor birbirine. İnsanlarımız çok çalışkan, bizim burada bir tane zeytinci ‘para kazanamadık’ demez, çünkü iyi tarım yapıyoruz, toprağımıza, ağacımıza iyi bakıyoruz. İyi tarıma geçtiğimiz için ilaçları da kontrollü kullanıyoruz. ”

Zeytinde 30 binden fazla kadının çalıştığını anlatan Alhat, ilçede zeytine bağlı olarak gelişen sanayi sayesinde işsizlik sorunu bulunmadığını söylüyor. “Zeytinin kayıt altına alınması için lisanslı depoculuk konusunda fizibilite çalışmalarını başlattık” diyen Borsa Başkanı, lisanslı depoculuğun başta ihracat olmak üzere herşeyi olumlu etkileyeceğini ve sistemin önünü açacağını belirtiyor.
“Zeytin ne ister?”
Akhisar’daki Dünya Zeytin Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Zeytin ne ister?” başlıklı panel düzenleniyor. Ankara Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya’nın yönettiği panele Zeytin Üreticileri ve Sanayicileri Derneği Başkan Vekili Mustafa Alhat, Marmara Birlik Genel Müdürü İbrahim Minareci, Köşk Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifi’nin birlik temsilcisi Hasan Köşklü, Edremit Zeytincilik Üretme İstasyonu Müdürü Murat Küçükçakır, İzmir Zeytincilik Araştırma İstasyonu görevlisi Ziraat Yüksek Mühendisi Murat Özaltaş katılıyor.

Panelin açılışında konuşan Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat, “Zeytin ne ister?” sorusunu, “Ben hemen söyleyeyim, zeytin sevgi ister, su ister, bakım ister. Ama zeytinci en çok prim ister” diye yanıtlıyor. Alhat, “On yıl önce zeytinyağına prim desteği verilmeye başlanırken, bugün zeytinyağının ham maddesi zeytine prim alamıyoruz. 190 milyon ağaç sayısıyla Türkiye’de daha fazla verim istiyorsanız prim şart. Biz zeytini çok seviyoruz ve bu sevgimizi üretim gücümüzle herkese taşımak istiyoruz. Ancak bunun için prim desteğine ihtiyacımız var. Gelin bu desteği verin, zeytin sevgisini dünyanın dört bir yanına taşıyalım” diye ekliyor.
Lisanslı depoculuk şart

Zeytinin sadece yağına değil kendisine de prim verilmesi gerekliliğinin altı çiziliyor panelde. Hükümetin, ayçiçeğinde yağa değil tohuma, aspirde yağa değil bitkiye destek primi verdiği, zeytine gelince sadece yağa prim vermekle yetinildiği anlatılıyor. Zeytin ağaçlarının sayısı, toplanan zeytin ve zeytinyağı miktarıyla ilgili gerçek rakama erişilemediği dile getiriliyor. Zeytincinin en kısa sürede lisanslı depoculuğa geçmesi gerektiği belirtiliyor. İhracatçının yurt dışında istediği boyda, renkte, tatta zeytini depolardan rahatça sağlarken bizde böyle bir olanağın henüz yaşama geçmediği kaydediliyor. Lisanslı depoculukla zeytinin kayıt altına alınabileceği, kaplardaki zeytinin ne kadar olduğunu ortaya çıkartacağı, havuzda zeytincilik devrinin sona ermesi gerektiği belirtiliyor.

Zeytinciliğin sorunları dile getirilirken son dönemde Rusya ve Bulgaristan’a ihracat yapanların pazarı kaybettiği, Kuzey Irak pazarının ise bittiği, İspanya’nın rekabetçiliğiyle baş etmenin zorluğu anlatılıyor. Maliyetlerin yüksekliği nedeniyle zeytincinin uluslararası pazarda ürününü satmakta zorlandığı, acilen prim verilmezse dış pazarlarda sürdürülebilirlik kavramının yürümeyeceği anlatılıyor. Sektörde son 20 yılda makineleşmenin her geçen gün arttığına da değiniliyor panelde. Gövde sallayıcı olarak tanımlanan zeytin toplama makinalarının tüm Türkiye’de yaklaşık 60 tane olduğu, sadece Akhisar’da bu sayının 20’ye ulaştığı belirtiliyor. Akhisar’da ağırlıkla üretimin sofralık zeytinde olduğuna dikkat çekilirken, şimdilik küçük üreticinin elle, tek tek ürün topladığı anlatılıyor. İspanya’da gövde sallayıcıları kullanan zeytin üreticisinin bu işlem için 9-10 eleman kullanırken, Türkiye’de bu işi 22-25 kişi ile yapıldığı dile getiriliyor.
Zeytincilik Yasası değişir mi?

Panelin sonunda söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, “zeytinciliğin idam fermanı” olarak tanımlanan ve Zeytincilik Yasası’nın 20. maddesinin değiştirilmesine ilişkin yasa tasarısı taslağından söz ediyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın taslağına ilişkin soru önergesi verdiğini anımsatan Biçer, son iki ay içinde daha önce genel kurula gelmiş ve altı kez dönmüş yasanın neden tekrar tekrar gündeme getirildiğini anlamadıklarını söylüyor. Bu yasa çıkarsa, ne primden, ne de zeytinin kutsallığından söz etmenin anlamsız olacağını dile getiriyor. CHP Milletvekili Tur Yıldız Biçer, “Zeytin ağaçlarını kestirmeyin, kestirmemek için ne gerekiyorsa onu yapalım. Zeytin ağaçları bizim çocuklarımızın ülkemizin hepimizin geleceği, sağlığı demek” diye sürdürüyor sözlerini.

Zeytine prim vermenin gerekli olduğu görüşünü savunan Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) Manisa Milletvekili Recai Berber, konuşmasında tağsiş konusuna değiniyor önce. Tağsişin yalnızca zeytinyağında değil, bir çok üründe görülen bir sahtekarlık olduğunu söyleyen Berber, “Bunu önlemenin yolu var, dünya bunu bulmuş. Arkadaş, içine belli oranda karıştırılıyor mu, yaz o zaman üzerine. Bunu zeytinyağı olarak sahtekarlık yapma. Bana göre bunu tartışmamız lazım. Eğer içinde karışık da olsa, bunu da ambalajına yazıp veriyorsa bunu önlemenin yolu, tabiri caizse, bu işi kontrollü hale getirmektir. Bunun yolunu açmazsak, ne yaparsak yapalım önleyemeyiz” görüşünü dile getiriyor.
Zeytin katliamı değil

Ak Parti Manisa Milletvekili Recai Berber konuşmasında Zeytincilik Yasası’nda yapılmak istenen değişikliğe de değiniyor. Santral yapımı için Soma’nın Yırca köyünde kesilen zeytin ağaçlarını anımsatıyor. “Keşke bu ağaçlar kesilmeden önce köylülerle belediyeyle konuşup, ‘Taşıyacaklarımı taşıyorum, üç bin ağaç mı kesilecek, ben 60 bin ağaç dikiyorum’ deseydi firma” diyor. Ağaçlar taşınabilecekken titiz davranılmaması yüzünden, o santralin şimdi başka yere yapıldığını, taşıma nedeniyle maliyetinde 50 milyon dolar artış olduğunu ve bunun faturasını tüm Türkiye’nin ödeyeceğini söylüyor.
Akhisar Organize Sanayi Bölgesi alanını büyütmek istediklerini, ancak yer bulamadıklarına da değinen Ak Parti Milletvekili Recai Berber, “3-5 tane zeytin ağacını ekonomik zorunluluklar nedeniyle feda etmeyi göze almalıyız. Bu zeytin katliamı, bu ağaca değer vermemek olarak görülmemeli. Evet zeytin ağacı kutsal deniyor ama bana göre tüm ürünler kutsaldır” diyor. Berber, yasa tasarısıyla ilgili şu görüşleri dile getiriyor:

“Zeytin ağaçlarına dokunmadan veya belli bölgeleri değerlendirerek yapma imkanı varsa buna imkan verilecek şekilde. Aksi takdirde ‘zeytin ağacına üç kilometre yakınına zeytinyağı fabrikası dışında hiçbir tesis yapamazsınız’ dediğiniz zaman Manisa’nın hiçbir yerine organize sanayiler de dahil hiçbir tesis kuramazsınız. O kanuna bugün Akhisar’da da, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde de yapılan tesisler aykırı. Çünkü üç kilometre değil 300 metre ötesinde zeytin bahçeleri var. Onun için bazen yasaları öyle içinden çıkılmaz hale getiriyoruz ki, herkes yasayı çiğnemek zorunda kalıyor. Millet de ‘Böyle kanun olursa kim uyabilir?’ diyor.”

Panel sonrası konuştuğumuz Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat’a, “Bu bin yıllık zeytin ağaçlarının yakınına bir sanayi tesisi kurulmak istense?” diye soruyorum. “İstenmez, izin verilmez. Tescilli bir alana yapılamaz. Tescilli alanı yasa korur” diye yanıt veriyor. Zeytincilik Günü etkinlikleri sona ererken, bin yıllık zeytin ağaçlarının bir an önce UNESCO Miras Listesi’ne girmesini diliyorum. Zeytincinin alın teriyle yoğrulan, meyve suyu zeytinyağıyla bize yaşam katan zeytin ağaçlarına da “bol şans” dilemekle yetiniyorum.