Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, otizmin çağın en önemli sorunlarından biri olduğunu ve artarak çoğaldığını belirtti. Bütün dünyanın bu soruna çözüm arasa da henüz tam olarak bulunamadığını kaydeden Yaşar, konuşma ve kendini ifade etmenin ise bu çocuklar için çok önemli olduğuna değindi. “Bu çocukların her biri başka. Onları çok iyi tanımamız ve bir terzi usulü, çocuğa özel sosyal becerilerini geliştirmemiz gerek” diyen Selim Yaşar, Milli Eğitim sisteminde çocuklara destek verecek daha fazla konuşma terapistinin yetişmesi için yeni bölümler açılması gerektiğini söyledi.

Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın üç yıldan bu yana, otizm konusunda farkındalık yaratmak için Nisan ayında gerçekleştirdiği ve geleneksel hale gelen panellerden biri daha Yaşar Üniversitesi’nde gerçekleşti. Bu yıl panelde “Otizmde dil ve konuşma üzerine uygulamalar” konusu ele alındı. Her yıl olduğu gibi büyük ilgi gören paneli yaklaşık 500 kişi izledi. Panelde otistik çocukları olan ailelerin en büyük sorunlarından biri olan “konuşma ve dil sorunları” ayrıntılarıyla ele alındı, uygulanan yöntemler paylaşıldı.

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar’ın moderatörlüğündeki panele, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Acarlar, Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlknur Maviş, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler Eğitimi ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alev Girli, dil ve konuşma terapisti uzman İlim Aksu, Otizm Derneği (ODER) Başkanı Ergin Güngör konuşmacı olarak yer aldı. Yaşar Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlenen panele eğitimciler, özel eğitim kurumları, öğrenciler ve otizmli çocukları olan aileler katıldı.
Eğitim evde de sürmeli

Panelin açılışında konuşan Selim Yaşar, “Bu konu çağımızın en önemli konularından biri, artarak çoğalarak giden bir sıkıntı. Bu çocuklarımızın muhakkak yardıma ihtiyacı var. Bütün dünya bu soruna çözüm arıyorsa da henüz tam olarak bulunamadı. Konuşma, kendini ifade etme çocuklar için çok önemli. Panelimizde bu konuya dikkat çekmek istedik” dedi. Otizmli çocukların eğitiminin sürekli olması gerektiğine de dikkat çeken Yaşar, “Mesela bir yaz tatiline, ara tatile çıkarsanız çocukla meşgul olmazsanız, çocukta geri gitme oluyor, unutuyor. Ailelerin bu eğitimleri mutlaka iyi anlayıp evde de kendilerinin devam ettirmeleri gerek” diye konuştu.
Konuşma için sıralama önemli

Panelde “OSB: Tanıdan müdahaleye erken dönem sosyal iletişim becerileri” konulu bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Funda Acarlar, aileler için çocukların konuşmasının çok önemli olduğunu ancak bu becerinin bir sıralamasının bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Acarlar, Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısı konmuş çocukların ses-sözel taklit, nesne kullanımı taklit, vücut hareketi-jest taklidi ve yüz ifadesi taklit becerilerinde güçlükleri bulunduğunu anlattı.
Geç konuşma ön belirti olabilir
“Erken çocukluk döneminde otizmli çocukların dil ve konuşma açısından ayırt edilmesi ve değerlendirilmesi” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. İlknur Maviş ise çocuğun geç konuşmasının bazı bozuklukların ön belirtisi olabileceğine değindi. Prof. Dr. Maviş, “Bir çocuk konuşma konusunda geciktiyse aklımıza bazı sorular gelmeli” dedi. Normal dil gelişiminin seslemelerle vokalizasyonla başladığını anlatan Prof. Dr. İlknur Maviş ,”Çocuklar söze geçmeden sesleri denerler. Babıldarlar. Dudak dışı, damak sesleri gibi kendi seslerini denerler. Sonra heceler ve sözcükler çıkarırlar. Sözcükler pekiştirilerek geliştirilir. Burada çocuk fonolojik gelişimden geçer. Otizmde ise çocuklar normal çocuklara göre çok az ses çıkarıyorlar, ba ba, de de gibi babıldamalar daha az görülüyor” diye konuştu.
Normal dil sürecinde 16-18 aylık bebeğin söze geçebildiği bilgisini veren Prof. Dr. Maviş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Otizm davranışı başlamış ise söze geldiğimizde az babıldıyor, iletişim niyetini göstermiyor ise 24 aya kadar bekleyin. Otizmin ayırt edilme yaşı 2 yaş. Çocuğunuzun en az 50 kelimesi var mı, daha fazlasını da anlaması gerekiyor. İkili sözcük kullanımları gerekiyor. 8-16 ay döneminde çocukların anladığı sözcük sayısı ortalama 65 iken 14-16 ay döneminde 186; aynı dönemlerde ürettiği sözcük sayısı ise 6’dan 32’ye çıkar. Otistik çocuklarda dil gecikmesi yaşanıyor. 38 aylıkken neredeyse başlıyor sözcükler. Eğer dil gecikmesi ve diğerleri varsa artık aklımızda otizm olsun. Bazen doktorlar da bekletiyor, ama anne babaların biraz alarmda olması gerekiyor.”
Taklit etmiyorsa önemli

“Otizmli çocukların dil gelişimine yönelik uygulamalar” konulu bir sonum yapan Yrd. Doç. Dr. Alev Girli ise otizmde konuşma gecikmesinin önemli bir belirti olduğuna değindi, otistik çocukların sesin tonlaması, duygulara yansıtılması, jest, mimik ve beden dilinin kullanılmasında zorluk çektiklerini söyledi. Taklidin olmaması, görerek duyarak izlemenin olmamasının bu çocukları diğer çocuklardan ayırdığına değinen Yrd. Doç. Dr. Girli, çocuklara hangi yöntemle müdahale edilmesi konusunda farklı yöntemler olmasının ailelerin kafasını karıştırdığını kaydetti.
Aileler evin bacasını önce yapmak istiyor

“Otizmli çocuklarda dil ve konuma terapisi uygulamaları” başlıklı sunum yapan konuşma terapisti, uzman İlim Aksu, otizmli çocukların ailelerinin diğer sorunlardan önce çocukların konuşmasıyla ilgilendiğine dikkat çekti. “Siz ev yaparken bacadan mı başlarsınız, yoksa önce temel, duvar, çatı mı yaparsınız?” diye soran İlim Aksu, sözlerini “Şu an tadilatla uğraşıyoruz, bitmez bir iş. Konuşma evin bacası, en son gelen iş” diye sürdürdü.
Konuşmak için uyumlu olma, dinleme, anlama konusunun önemli olduğunu anlatan Aksu, bunların arasında hiyerarşik ve paralel bir ilişi olduğunu söyledi. Aksu, “Bu kavramlar arasındaki ilişki hiyerarşiktir. Çünkü çocuk uyumlu olmazsa dinlemiyor, dinlemiyorsa anlamıyor, anlamıyorsa konuşamıyor. Bunların paralel ilişkisi de var. Uyum artarsa dinleme, anlama ve konuşma artıyor. Dinlemek ve anlamak konuşmadan çok daha önemli. Çünkü konuşma bunların üzerine kuruluyor” diye konuştu.
Otizmle ilgili bir şey bilmiyorduk

Çocuklarının otizmli olduğunu öğrendiklerinde, tek bildiklerinin bu konuda hiç bir şey bilmedikleri olduğunu söyleyen Otizm Derneği (ODER) Başkanı Ergin Güngör de panelde deneyimlerini paylaştı. Güngör, “Dil gelişimine dair aile beklentilerini olumlu etkileyen deneyimler” başlıklı sunumunda ailelerin çocuklarının akıcı konuşma, motor beceri, zeka ve sosyalleşme becerisine sahip bireyler olmasını beklediklerini söyledi. “Biz bu beklentilere sahibiz ama çocuğumuzun ayağındaki prangayla akranlarıyla eşit şartlarda koşmasını istiyoruz” diyen ODER Başkanı Güngör, ailelerin umudu elden bırakmamalarını ve profesyonellerle çalışmalarını önerdi.
Selim Yaşar: Konuşma terapisti yetiştirilmeli

Panel arasında konuştuğumuz Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, üç yıldan beri süren bu panellerin bundan sonra da süreceğini söyledi. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, Güzelbahçe Özel Eğitim Uygulama ve İş Eğitim Merkezi’nin kurucusu ve aynı zamanda Aile Birliği Başkanı da olan Selim Yaşar, “Biz bu panelleri sürdüreceğiz. Çünkü otizm konusu eğitim açısından Türkiye’de yeteri kadar çözülmüş değil. Dil de önemli, diğer konular da. Bunlar için yeteri kadar dal yok üniversitelerde. Türkiye’deki üniversitelerin hepsi bilinmiş meslekleri öğretiyor ama böyle daha niş alanlar da var. Son derece önemli olan meslekler var. Otizmle ilgili de meslekler var. Bunlar için bu eğitim ve seminerlere devam edeceğiz” diye konuştu. Yaşar Üniversitesi’nin otistik çocukları eğitecek eğiticilerin yetişmesi için başlatmayı planladıkları program için YÖK’e başvurduğunu anlatan Selim Yaşar, “Bizim eğitim fakültemiz yok. Ama biz bu bölümü alt bilim olarak açmak istedik. Belki bu nedenle iki yıldır bekletiliyoruz” diye ekledi.