Geçtiğimiz hafta 6,3 büyüklüğünde olduğu belirtilen ürkütücü, korkutucu bir deprem yaşadık. Ege Denizi, Yunanistan’ın Midilli Adası’nın güneyi merkezli depremin ve sonrasında gerçekleşen yüzlerce irili ufaklı sarsıntının ardından bir kez daha fark ediyorum ki; çocukluğumuzdan beri yaşamımızın ta içinde olan depremlerle yaşamayı hala öğrenememişiz. İçimizdeki korku hala sürdüğüne göre kolay kolay da öğrenemeyeceğiz.

Biz sağlam olduğunu düşündüğümüz evlerimizde nispeten daha huzurlu otururken, aklıma Damlacık sakinleri geliyor sürekli. Geçen hafta iki gün yayımlanan “Damlacık bir damlacık kaldı” başlıklı yazımda İzmir’in en eski ve tarihi semtlerinden Damlacık’ta Konak Tünelleri’nin yapımının ardından üç yıl geçmesine karşın insanların duyduğu endişeyi, en küçük sarsıntıda yaşadıkları sıkıntıyı anlatmaya çalışmıştım.
Evlerine “oturulabilir” raporu alanlar çevrede adeta harabeye dönen boşaltılmış evlerin yıkıldığında meydana gelecek sarsıntıdan kendi evlerinin de zarar göreceğine ilişkin endişelerini paylaşmışlardı. Öte yandan yaklaşık bir buçuk yıl önce evlerini “Can ve mal güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle terk etmeleri istenen vatandaşların” hala aynı yerde yaşadıkları dile getirilmişti semt sakinlerince. Depremin ardından görüştüğüm Namık Kemal Mahallesi Muhtarı İbrahim Cebeci, semtte şimdilik kendilerine iletilen bir yıkılma olayının olmadığını söylemişti.

Sokakları dolaşırken tanıştığım semt sakinlerinden birisi telefonla aradı. Konak – Yeşildere tünel hattında kalan, hasar gören ve yıkılacak olan evlerde oturanlar vatandaşlara Konak Belediyesi Zabıta Müdürlüğü tarafından yazılı bir tebligat yapıldığı bilgisini paylaştı. Bildiride yine “Can güvenliği için tehlike arz ettiği belirlenen evlerde hala oturan semt sakinlerinin üç gün içinde evlerini terk etmesinin istendiğini” belirtti. Mahalle muhtarı Cebeci’ye sorduğumda 420, 421, 423, 424, 425, 426 sokaklardaki evlerin bazılarına geldiğini söyledi tebligatın. Gelişmeleri izlerken bir başka uyarı daha yapıldı il genelinde.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün uyarısı
Dinmek bilmeyen sarsıntıların ardından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün resmi sitesinde, 14 Haziran 2017 günü İl Müdürü Selahattin Varan imzasıyla “Kamuoyuna önemli duyuru” uyarısıyla bir açıklama yayınlandı. “İzmir’de deprem afeti gelmeden riskli yapılar bir an önce yenilenmelidir” başlıklı açıklamada Türkiye nüfusunun yüzde 98’inin deprem açısından tehlikeli bölgelerde yaşadığı belirtildi. İzmir’de ise 1880 yılında Menemen merkezli yaşanan 6,7 büyüklüğündeki depremden başlayıp 12 Haziran 2017 tarihine kadar yaşanan büyüklüğü 5’in üzerindeki depremlerin yıkıcı etkisine dikkat çekildi.
Türkiye’nin ikinci riskli kenti
Türkiye genelinde 19 milyon bina bulunduğu, bunların yaklaşık 5 milyonunun 1998 yılından sonra yapıldığı için daha iyi durumda olduğu belirtilen açıklamada Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmadan da söz edildi. Yazıda yer alan araştırmada şu bilgilere yer verildi:

“Cambridge Üniversitesi’nde bulunan Cambridge Risk Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmayı baz alan endekse göre, 132 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyüklüğe sahip İzmir’de, önümüzdeki on yıl içinde insan veya doğa kaynaklı felaketlerin meydana gelmesi halinde 30 milyar dolarlık hasar oluşacak. İstanbul’un ekonomik risk açısından yedinci sırada yer aldığı raporda, dünyanın 42., Türkiye’nin en riskli ikinci kenti konumunda olan İzmir’de, ekonominin kırılganlığında aslan payını deprem riski alıyor. Buna göre mevcut depreme dayanıksız yapı stokunun bir an önce değişmesi gerekmekte olup, kentsel dönüşümün kent ekonomisinin geleceği içinde büyük önem arz ettiği anlaşılmaktadır.
Kentsel dönüşüm kanunun temelinde ‘can güvenliği’ olması nedeniyle riskli olduğu bilimsel verilere göre belirlenecek yapılar her ne olursa olsun mutlaka yıkılacaktır. Riskli yapısını yıktıranlara kredi, kira yardımı ve harçlardan muafiyet şeklinde maddi destekler verilmektedir. Uygulamanın temelde vatandaşlarca yürütülmesi amaçlanmış, devletin yardım ve destekler dışında mümkün olduğunca az müdahalesi temel alınmıştır.”
Afet gelmeden önce

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, İzmir’de “riskli yapı tesisi” işlemi onaylanan binalar için 2017 yılı için 860 lira kira yardımı yapılıyor. Bu raporu almak için neler yapılması gerektiği il müdürlüğünün sitesinde ayrıntılarıyla yer alıyor. 6306 sayılı Kanun kapsamında kira yardımı desteğinin yanı sıra 125 bin liraya kadar, yıllık yüzde 4 oranında kredi faiz desteği veriliyor.
Damlacık semtinde tünel üstüne denk gelen Namık Kemal Mahallesi ve Sümer Mahallesi’nde “can güvenliği riski” taşıyan evlerde oturan vatandaşlar üç gün içinde evlerini terk edebilir, bu bütçeyle kiralık ya da uygun satılık ev bulabilirler mi, zaman gösterecek elbette. Bu zor süreçte, bu bölgede risk altında oturan vatandaşların hem bakanlık hem belediye yetkililerini ürküten ve tahliye konusunu “anımsatan” deprem sürecini de “afet gelmeden önce” atlatmasını dileyelim.
Deprem çantanız hazır mı?
İzmir’in her yeri depremi anımsatan izler taşıyor aslında. Kentin merkezindeki Agora’da Romalılar döneminden kalan anıt da Basmane’deki Dönertaş Sebili de kentin depremle olan ilişkisini bize anımsatan göz önündeki eserler. Ancak bize deprem gerçeğini her gün anımsatacak, evimizde almamız gereken en önemli önlem bana göre evdeki herkesin gözü önünde duracak “deprem çantası”. Siz de annem gibi, “Bakalım kısmet olacak mı o çantayı almak?” diye düşünebilirsiniz. Doğruyu söylemek gerekirse, ben annemin bu sözlerine kulaklarımı tıkıyorum. Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu’nun uyarısıyla yaşamımıza giren “deprem çantası”nda neler bulunması gerektiğini sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum:

“Birkaç günlük seyahate çıkarken yanımıza alacağımız eşyalar nelerse deprem çantasında bulunması gereken malzemeler de onlar. Kullandığımız ilaçların birkaç günlük yedeği, gözlüğünüz, kredi kartı, kişisel temizlik malzemeleri, yedek pilleriyle transistörlü radyo, düdük, yedek pilleriyle ışık kaynağı, yedek ayakkabı, bir miktar para, çok amaçlı çakı, kalem – kağıt, önemli telefon numaralarının bulunduğu, iletişime geçilecek yakınların bilgilerini içeren, önemli evrakların fotokopilerini (ruhsat, ehliyet, nüfus cüzdanı, tapu) içeren bir su geçirmez dosya. Hava koşullarına göre yanınıza alacağınız yedek giysiler. Hazırlık çantasındaki piller, koyduysanız zaman içinde tazeleriyle değiştirilmesi gerekiyor.”