Etkilendiğim yazarların eserlerini okurken çoğu kez, nasıl bir ortamda yazdıklarını düşünür, merak ederim. O nedenle gittiğimiz kentte bir yazara ait ziyaret edilebilecek bir mekan, müze, anı evi varsa, zaman da uygunsa mutlaka gitmeye çalışır, merakla izlerim arkalarında bıraktıkları izleri.
Temmuz ayı başında Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu’nun Srebrenica’nın 22. anma yılı etkinlikleri nedeniyle yaptığımız ziyarette de böyle bir fırsat yakaladım. İzlenimlerimi paylaşmak isterim sizlerle de. Ama önce biraz geriye gitmem gerekiyor.
Drina Nehri’nin izleri

İki yıl önce Bosna Hersek Fahri Başkonsolosu Ahmet Kemal Baysak ile yaptığımız Bosna Hersek ziyaretinde savaş sırasında hayatını kaybeden Boşnaklar’ın gömüldüğü toplu mezarları araştırıp bulan Kayıp Kişiler Enstitüsü Başkanı Amor Maşoviç ile buluşmuştuk.
Yaptığımız ilginç röportaj sırasında bize bir sunum da yapan Maşoviç, “Aslında en büyük toplu mezar Drina Nehri’dir” demişti.
Drina Nehri üzerindeki barajda meydana gelen bir arıza sonrası, yaklaşık 52 kilometrekarelik bir alanda yaptıkları çalışmalardan, araştırmalardan söz etmişti Amor Maşoviç. Kendi sözcükleriyle, “Toprak bile artık bu acıyı taşımak istemedi ve bize yardım etti” derken, nehir yatağındaki cesetlere nasıl ulaştıklarını büyük bir üzüntüyle anlatmıştı.
Köprüyü uzaktan görmüştüm

Bosna Hersek’in Vişegrad kentindeki ünlü Drina Köprüsü’nü ilk kez 2010 yılında görmüştüm. “Mimar Sinan’ın yaptığı muhteşem eserlerden biri daha” demiş, açıkçası detaylarıyla ilgilenmemiştim. Ancak, Amor Maşoviç’le yaptığımız söyleşinin ardından köprüye olan merakım arttı. Bu merakla geçtiğimiz kış ünlü yazar Ivo Andriç’in Boşnaklar’ın deyişiyle “Çupriya Drina” yani “Drina Köprüsü” kitabını okudum. İlginçtir, kitabı bitirdikten sonra, “Umarım en kısa sürede köprüyü yeniden görebilir, üzerinde yürüyebilirim” dedim.
Annemin deyişiyle “saatine denk gelmiş” olmalı ki, Temmuz ayında Bosna Hersek’e gittiğimizde ziyaret ettiğimiz kentlerden biri Nobel ödüllü yazar Ivo Andriç’in doğduğu evin bulunduğu Travnik, bir diğeri de ünlü yazarın çocukluğunun geçtiği ve Drina Köprüsü’nün bulunduğu Vişegrad oldu.
Bu arada, Andriç konusuna geçmeden kitabın çevirmeni Hasan Ali Ediz’in de ailesinin Boşnak kökenli olduğunu, çocukluğunda yazar gibi Vişegrad’da bulunduğunu bir not olarak ileteyim.
Kitap kentin kaderini değiştirmiş

Bir zamanlar Hırvatlar ve Boşnakların yaşadığı Vişegrad kentinde bugün Sırp nüfus yoğun. Bosna Hersek’in Sokoloviç Köyü’nde 1506 yılında doğan, I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde 14 yıl Osmanlı Devleti’nin sadrazamlığını yapmış Sokollu Mehmed Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı bilinen 11 gözlü Drina Köprüsü de bu kentte bulunuyor.

Federasyon delegasyonuyla ziyaret ettiğimiz kentin Belediye Başkanı Harita Mühendisi Mladen Curevic, bugün yazar Andriç sayesinde kentte ciddi bir turizm hareketliliğinin yaşandığını anlatıyor. Nüfusu 12 bin olan kenti yılda yaklaşık 300 bin kişinin ziyaret ettiğini, 1961 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarın kitabı sayesinde kentin kaderininin de değiştiğini söylüyor. Köprü’nün Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı – TİKA tarafından onarıldığını kaydeden Başkan Cureviç, bu desteklerinden ötürü de teşekkür ediyor.

Ivo Andriç’in büyük boy portre resimleri okul duvarlarını, sokakları süslüyor, hediyelik eşya dükkanlarında heykelcikleri satılıyor. Kentte bu sene bir de Sokollu Mehmed Paşa’nın heykelinin yapıldığını belirtiyor Belediye Başkanı Mladen Curevic. Drina Köprüsü kitabının okullarda okutulması zorunlu kitaplar arasında bulunduğunu anlatırken, “Ben de her okuyuşumda kentin farklı bir yönünü görüyorum” diyor.
Vişegrad’daki insanların yaşamında her zaman önemli bir yere sahip olan 11 gözlü Drina Köprüsü, yaklaşık 440 yıldır “kapiya”sı ve “sofa”sıyla iki yakayı birleştiriyor. 180 metre uzunluğunda, yaklaşık 7 metre genişliğindeki köprü, 2007 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne girmiş.
Yazarın okuduğu okul anı evi

Ünlü yazar Ivo Andriç, 1686-1821 yıllarında Bosna eyaletinin merkezi olan Travnik kasabasında, 1892 yılında dünyaya gelmiş. İki yaşında babasını kaybedince annesi onu yanına alarak Vişegrad’a, ailesinin yanına dönmüş. Andriç’in çocukluğu romanına da konu olan olayların yaşandığı Drina Nehri kıyısındaki küçük kasabada, teyzesi ve eniştesinin yanında geçmiş.
Andriç’in Vişegrad’da gittiği ilk okulu, bugün yazara ait bir anı evi olarak ziyaret edilebiliyor. Yazarın arkadaşlarıyla oturduğu tahta sıralar, kullandıkları ders malzemeleri aynen korunmuş. Anı evinin yetkilisi, binanın 1904 yılına ait, kenti gösteren resimlerde de var olan bir bina olduğunu belirtiyor.
Travnik’te yazarın doğduğu ev
Ivo Andriç’in doğduğu küçük köy evi ise Travnik kentinde bulunuyor. Kaynak sularının bolluğuyla keyif veren yemyeşil bir kent olan Travnik’teki Ivo Andriç Müzesi, son derece sade döşenmiş bir ev. Yazarın eserleriyle süslü ev ahşap oymaları, duvarlarındaki yazarın ünlü eserleriyle dikkat çekiyor.
Ivo Andriç’in “Drina Köprüsü”

“Drina Köprüsü” eseriyle 1961 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan yazar Ivo Andriç, ünlü Yugoslav yazarlardan birisi. Eserlerinde genellikle doğup büyüdüğü ülkesini anlatan Andriç’in “Drina Köprüsü” romanı, Drina Nehri kıyısındaki küçücük bir kasaba olan Vişegrad’da geçiyor. Vişegrad, o yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun birer eyaleti olan Sırbistan ile Bosna Hersek sınırı üzerinde, doğuyla batıyı ayıran Drina Nehri kıyısında bir kent. Nehir üzerine kurulan köprü bu iki bölgeyi fiziksel olarak birleştirirken toplumları da birleştiriyor. Dolayısıyla Drina Köprüsü, Andriç’in romanının baş kahramanı olarak karşımıza çıkıyor.

Kitapta köprü, romanın yazıldığı tarih göz önünde bulundurulduğunda, tanıklık ettiği 350 yılın öyküsünü anlatıyor. Köprünün kuruluş öyküsü, efsaneler, mitler, gelenekler, masallar, isyanlar, salgınlar, kente gelen demiryolunun etkisi, ülkenin Osmanlı’dan Avusturya Macaristan’a geçişi, 1912 Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcı, savaşın kente etkileri, kentteki yaşamın olaylarla değişimi, Vişegrad’da yaşayan Müslümanlar’ın, Ortodokslar’ın, Museviler’in yaşamlarındaki etkileşimler, değişimler hümanist bir bakış açısıyla anlatılıyor kitapta. Andriç’in yaptığı analizler, psikolojik çözümlemeler ise kitabı elinizden bıraktırmıyor.
Fotoğraflar: Hüseyin Erciyas