Ege’nin saklı cenneti olarak tanımlanan Karaburun, bu yıl 42. kez düzenlenen Turizm Haftası’nın resmi açılış törenine ev sahipliği yaptı. Adı “festival” değildi. Günler öncesinden reklamı, duyurusu yapılmamıştı. İnsanı yoran karayolu çalışması hala sürüyordu. Bu nedenle çok kalabalık değildi Turizm Haftası açılış töreni. Alaçatı Ot Festivali ya da Urla Enginar Festivali gibi duyurulmasa da, çevre köylerden üreticiler çok iyi hazırlanmışlardı bu minik açılış törenine. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce Karaburun Cumhuriyet Meydanı’nın çevresinde kurulan sergiliklerde İnecik, Bozköy, Yeniliman, Mordoğan, Hasseki, Bozköy, Akçakilise, Tepeboz, Sarpıncık’dan gelen kadınlar, ürünlerini satma, tanıtma telaşındaydı.

Tören alanında konuşmalar sürerken, sergilikleri dolaşmaya çalıştım. Önünde “Karanfil Kokulu Kadınlar” yazan bir sergilikte, başlarında herbiri özenle yapılmış örtülerle oturan kadınları gördüm. İnecik – Kaynarpınar Köyü’nden gelen kadınlar, yörenin belki de 500 yıllık geleneği olan, bir kısmı sandıklardan çıkmış, unutulmaya yüz tutmuş el işi örneklerini sergiliyordu. Fiyatları 100 lira ile 700 lira arasında değişen el işlerinin köydeki kadınlara ekmek, genç kızlarına okul için destek olduğunu söyledi çalışma grubunun sözcüsü Ayşe Furuncu. Gelin serpmesi, at serpmesi, mersin yaprağı, gelin geline küstü, saray süpürgesi, gelin karanfili kolyesi adını taşıyan bu nadide işlerin yeniden günlük yaşama girmesi için üretildiğini anlattı. Emekli öğretmen Furuncu, Kaynarpınar Limanı’na gelen herkesin kendilerine ulaşabileceğini, 27 Temmuz günü köyde düzenlenecek sergiye tüm İzmirlileri davet ettiklerini söyledi.

Ziyaret ettiğim sergiliklerden bir diğeri de Karaburun Üreten Eller Derneği oldu. Uzun yıllar Karaburun Belediyesi’nde çalışan, emekli olduktan sonra da üreten kadınlarla bir dernek kurduklarını söyleyen İpek Kundakçı Bayridost, ilçeye özgü özel ürünler çalıştıklarını söyledi. İlçenin ünlü keçisini boncuklarla yaka iğnesine, nergis çiçeğini oyaya dönüştüren kadınlardan oluşan dernek Nisan ayı başında kurulmuş. “Tek amacımız birlikte olup kuvvetli olmak. Biz burada bir bütünüz ve herkesle kucaklaşmayı bekliyoruz” diyen Bayridost, yaşanan turizm hareketliliğiyle ilçeye gelen gidenin artmasından mutluluk duyduklarını dile getirdi. “Karaburun artık turizmi farketti. Doğallığını korursa, burada da gelecek turizmde” diye konuştu. Alandan ayrılırken, bu yıl Foça’nın Dört Mevsim Turizm Projesi’yle destek aldığı, Anadolu Efes’in yaşamlara dokunan Gelecek Turizmde projesine, Karaburunlu kadınların da başvurmasını, başarılı olmasını diledim.
Sürdürülebilir turizm konferansı
Karaburun’daki turizm haftası açılış töreninden birkaç gün önce, 13 Nisan 2018 Cuma günü “Kalkınma için Sürdürülebilir Turizm Konferansı” düzenlendi İzmir’de. Wyndham Grand İzmir Özdilek Otel’deki konferans, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Anadolu Efes işbirliğiyle gerçekleşti.
Dört mevsim turizm

Toplantıda Türkiye’nin turizmde 2023 yılı hedefi olan 50 milyon turist 50 milyar dolar gelire erişebilmesinin, çevreye duyarlı sürdürülebilir bir turizm stratejisiyle gerçekleşeceği belirtildi. Sürdürülebilir turizmin yaşama geçmesi için de Türkiye’de turizm çeşitliliğinin artırılması ve 12 aya yayılmasının zorunluluk olduğu dile getirildi. Sürdürülebilirliğin gerçekleşmesinin bir diğer koşulunun ise yerel kaynakların ve yerel ekonominin güçlenmesi olduğu anlatıldı.
Konferansta mobil teknolojinin yeni özgürlükler getirdiği, yorumları okuyan ziyaretçilerin risklerden kaçınarak kendilerine yeni hedefler belirlediği anlatıldı. “Y kuşağı” denilen kuşağın gideceği yeri belirlerken sosyal medyayı daha çok kullandığı, ancak gittiği yerde bir turist gibi değil o yörenin insanı gibi algılanmak istediği belirtildi.
Turizme tepki
Değinilen ilginç konulardan biri de “over turizm” kavramı oldu. Aşırı yoğun turistik faaliyetler olarak da tanımlanabilecek bu kavram, özellikle sosyal medya sayesinde turist patlaması yaşayan destinasyonlarda ortaya çıkan bir kavram. Barcelona, Amsterdam gibi yoğun turist alan kentlerde yerel halkın kentin alt yapısını gelen turistle paylaşmak istemediği ve zaman zaman protestolarla tepki gösterdiği kaydedildi.
Kars’a ayrı Foça’ya ayrı

Bu yıl büyük ilgi gören turizm destinasyonlarından biri olan Kars’ta yapılan çalışmalar da anlatıldı konferansta. Bir plan çerçevesinde yerel halkın turizm konusunda nasıl eğitildiği, oluşan farkındalık sonrası yapılan çalışmalarla kentin en önemli kültürel miraslarından biri olan Ani Harabeleri’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girme süreci paylaşıldı.
Sürdürülebilir kalkınmanın tek bir formülünün bulunmadığının belirtildiği konferansta, Kars için ayrı Foça için ayrı bir turizm stratejisi uygulamanın zorunlu olduğu, her destinasyona standart bir formül uygulanamayacağının altı çizildi.
Foça’nın geleceği turizmde
Bu yıl Külter ve Turizm Bakanlığı, UNDP ve Anadolu Efes’in işbirliğinde gerçekleşen Gelecek Turizmde projesinden “Dört Mevsim Foça” temasıyla destek alan Foçalılar da hedeflerini anlattı konferansta. Foça’da Fransız Tatil Köyü’nden emekli olmuş, ana dilleri gibi Fransızca konuşan nineler dedeler olduğu, Foça’da turizmin aslında bir gelenek olduğu dile getirildi. Dört Mevsim Foça Hibe Proje desteğiyle artık turizmin 12 aya yayılacağı ilçede, antik çağlardan bu yana boraks madeninden çıkan kuvars ile renklenen tekstillerde kullanılan “Foça moru”nun ilçenin simge rengi seçildiği belirtildi.
Gelecek turizmde

Konferansın en çok ilgi gören bölümlerinden biri de “Sürdürülebilir Turizmde İyi Uygulama Örnekleri: Gelecek Turizmde” bölümü oldu. UNDP, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anadolu Efes’in, 2007 yılında başlayan ve 12 yılda Türkiye’nin farklı coğrafyasından kadın erkek binlerce kişinin yaşamına dokunan Gelecek Turizmde Projesi’nden yararlanmış kurumların yetkilileri söz aldı bu bölümde.
Seferihisar’dan Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni temsil eden Neptün Soyer, Edremit’ten Nar Kadın Kooperatifi’ni temsil eden Nedret Gürdal ve Bursa’nın Misi Köyü’ndeki Nilüfer Misi Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneğini temsil eden Arzu Kutucu Özenen heyecanlarını paylaştı konuklarla. Gelecek Turizmde Projesi’nden aldıkları destekle değişen yaşamları, kazandıkları başarıları, unutulmuş değerleri, kültürel mirasları nasıl yeniden yaşama döndürdüklerini, yerel ekonomideki canlanmayı anlattılar.
Kadınlara pozitif ayrımcılık

Konferansın ardından UNDP Yerel Sosyo-Ekonomik Kalkınma Sektör Yöneticisi Bülent Açıkgöz ile söyleştik. Sürdürülebilir kalkınmanın en çok kadınların yaşamına dokunduğunu söyledi Açıkgöz. Kadına dönük pozitif ayrımcılık yapmaya çalıştıklarını, ister tarım, ister turizm, ister hizmet ya da imalat sektörü olsun, tüm sektörlerde kadın eksenli bir öncelikleri olduğunu belirtti. Yerel yönetimlerin sürdürülebilir turizmi desteklediğinde aslında geleceğe yatırım yaptığını, uzun vadede bu yatırımın bir fırsata döndüğüne dikkat çekti. Yerelde kalkınmanın istihdam boyutunun önemli olduğunu, başta kadınlar olmak üzere, dezavantajlı gurupların, gençlerin mutlaka desteklenmesi gerektiğini dile getirdi Açıkgöz. Gelecek Turizmde projesine Türkiye’nin doğu batı fark etmeksizin her yerinden artık çok nitelikli projeler çıktığı bilgisini de gururla paylaştı.