İzmir, Mart ayının son haftasında son yıllarda büyük ilgi gören Geleneksel Türk Okçuluğu konusuna gönül veren 100’e yakın kemankeşe (usta atıcı) ev sahipliği yaptı. Çekmergen Geleneksel Türk Okçuluğu Spor Kulübü Derneği’nin Buca’daki tesislerinde düzenlenen Bölge Ligleri Tur Finalleri’ne Türkiye’nin farklı illerinden 14 takım katıldı.

Dernek, Buca’da bir yıldan bu yana geleneksel okçuluk sporunu yaşatmak, yaygınlaştırmak ve bu alanda farkındalık oluşturmak adına çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Derneğin Başkanı Funda Ivgin, İzmir’de geleneksel okçuluk adına ilk kez bu kadar kapsamlı bir turnuva düzenlendiğini belirtiyor. Dört yıldan bu yana geleneksel okçulukla ilgilenen ve uzun mesafe atışlarında dereceleri bulunanan Ivgin, 14 takımdan gelen usta atıcıların yanı sıra bu spora gönül veren 7-16 yaş arası gençleri de konuk ettiklerini dile getiriyor.

Geleneksel okçuluğa bayanların da yoğun ilgi gösterdiğini anlatan Funda Ivgin, “Bu sporun kadınlara da çok yakıştığını düşünüyorum. Çok başarılı kadın okçularımız var. Tamamen disiplin ve kas hafızasıyla ilgili bir spor. Konsantrasyon çok önemli. Hatta odaklanma sorunu yaşayan herkese özellikle önerdiğimiz bir spor dalı okçuluk” diyor. Yaş sınırının olmadığı bu sporun ailecek yapılabilecek ender spor dallarından biri olduğunu söyleyen Ivgin, dernekte 7 ile 60 yaşına arasında üyeleri bulunduğunu anlatıyor.

Çocukların bu sporu yaparken çok mutlu olduğunu dile getiren Funda Ivgin, “Biz de mutlu oluyorus aslında. Çünkü ok atarken başka bir şey düşünmeden konsantre oluyorsunuz. Yay ve okla bütünleşip atışınızı yapıyorsunuz” diye ekliyor. Ailelere seslenen Ivgin, “Çocuklara cep telefonu ya da tablet yerine ok, yay almalarını öneriyorum. Çocuklarının daha mutlu ve bu sporla daha sosyal olacaklarını görecekler” görüşünü paylaşıyor.
Geleneksel okçulukta Türkiye önde

Bir dönemin en önemli savaş silahlarından biri olarak kullanılan ok ve yaylar, bugün kuşkusuz hobi ve spor amacıyla kullanılıyor. Geleneksel okçuluğa gönül veren sporcular, gerek ritüelleri, gerekse kullanılan ekipmanları ve kıyafetleriyle bir dönem adını tüm dünyaya duyurmuş olan Türk okçularının izinden gitmeyi hedefliyor.

Çekmergen Geleneksel Okçuluk Derneği, Buca’da açık ve kapalı alanlarındaki eğitimleriyle bu spora sevdalı çok sayıda okçuyla çalışıyor. Derneğin kurucularından ok yapım ustası İbrahim Can Reis, bu spora gönül veren kemankeşlerin dernekte ok ve zikir yapımını görme olanağı bulunduğunu anlatıyor. Reis, işin geleneksel ayağına ilişkin bilgi veriyor.
Son yıllarda televizyonlarda gösterilen dizilerin okçuluğa olan ilgiyi artırdığını belirten İbrahim Can Reis, sözlerini öyle sürdürüyor:

“Diziler ilgiyi artırmakla beraber bu iş sanki çok kolay yapılıyor algısı da yarattı ne yazık ki. Merak oluştu, ama bu işin bir felsefesi, ciddi bir eğitim süreci var. İyi bir okçu olmak için en az iki üç yıllık bir eğitim alınması gerekiyor. Tarihe baktığımızda askerler küçüklükten itibaren atış eğitimi alıyor. Türk okçularının dünya çapında bir ünü var. Öte yandan her ülkenin de kendi geleneksel okçuluğu var. O gün için savaş sanatı ve hayatta kalma işi olan okçuluk bugün hobi ve bir spor olarak yapılıyor. Biz de geleneksel okçuluğumuzu yaşatmak için emek veriyoruz.”
Geleneksel okçulukta kulanılan ok, yay ve parmağa takılan zikir en önemli malzemeler. Ok yapım ustası olan İbrahim Can Reis, derneğin atölyesinde okun yanı sıra manda boynuzu gibi malzemelerden zikir de hazırlıyor. Reis, çok yakında bir yay ustasının da aralarına katılacağı bilgisini paylaşıyor.
Çocuklar ok atarken mutlu

Geleneksel okçuluk karşılaşmasında alanda çok sayıda geleneksel kıyafetiyle dolaşan okçular görüyoruz. Okçular arasında çocuklar da var. Altlarında şalvar, üzerlerinde Şile bezi gömlekler ve kaftan, ayaklarında ise yemeniler, çizmeler giymiş sporcular.
Yarışmaya Bursa’dan katılan Akıncılar Geleneksel Okçuluk Kulübü’nün kız okçuları ellerinde oklarıyla alanda dolaşıp, usta atıcıları ilgiyle izliyorlar. Ece Tırpanman (11), Nehir Oğuz (12), Rana Çelik (13) ve Deniz Birinci (16) ile sohbet ediyoruz. Biz konuşurken aramıza Utku Kandemir (10) de katılıyor. Utku, dizilerden etkilenerek geleneksel okçuluğa yöneldiğini, ailesinin de kendisini desteklediğini belirtiyor.

Bu sporun tehlikeli bir spor gibi görünmesine karşın kulüpte ilk koşul olarak ok ve yayla şaka yapılmayacağının öğretildiğini söylüyor okçu kızlar. Deniz Birinci, “Amacımız birinci olmak değil yarışmak sadece. Kendimizi geliştirmek daha çok önem çıkıyor. Biz ok atarken mutlu oluyoruz, bütün sıkıntılarımızı unutuyoruz ve attıkça rahatlıyoruz. Ayrıca bu tür ortamlar, kamplar ve turnuvalarda yeni insanlar tanıyoruz, sosyalleşiyoruz” diyor.
Tarihte kadın okçuların da bulunduğunu söyleyen Ece Tırpanman, “Ancak rekor Tozkoparan İskender’de. Attığı ok tam 846 metreye gitmiş. Bu rekor hala kırılamamış. Menzil atışında en önemli isim. Bizler bu yarışta olduğu gibi puta atışı yapıyoruz. Okçuların hepsi menzil atışı yapamıyor. Bu daha çok güç ve antrenman istiyor” bilgisini veriyor.

Bu işin ekonomik yönünü sorduğumda, Rana Çelik, “Çok pahalı da değil ucuz da” yanıtını veriyor. “Ok ve yay için ortalama bin lira ödeniyor. Kıyafet size kalmış. Kaftan, şalvar ve çarık giyiyoruz, ilgi çekiyor. Atışlar için rahat giyinmek önemli” derken okçuluğu çok sevdiğini söylüyor. Çelik, “Hayatım boyunca yapmak istiyorum bu işi. Aslında biraz tehlikeli gibi görünüyor ama kurallara uyduğunuzda hiç sorun yok. Zaten şaka yapmak kesinlikle yasak kulüpte” diye ekliyor.