Tiyatro ve edebiyat üzerine yaptığı araştırmaları, yazıları, Osmanlıca’ya hakimiyeti, çevirileri ve eserlerini ilmek ilmek dokuşuyla tanınan akademisyen Efdal Sevinçli’nin kaleme aldığı “İzmir Basın Tarihi – Gazeteler Dergiler” adlı kitap İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’nda geçtiğimiz hafta satışa sunuldu. Bir araştırma-inceleme kitabı niteliği taşıyan eser sadece basın tarihine değil, aynı zamanda 19. Yüzyıl İzmir’inin sosyal, kültürel, ekonomik yaşamına da ışık tutuyor.
Kitapta dönemin tanıklığını yapan Aydın, Devir, İntibah, Ahenk, Hizmet gibi Türkçe gazetelerin yanı sıra kentte yaşayan Fransızlar, İzmirli Rumlar, Museviler, Ermeniler ve Bulgarlar’ın kendi dillerinde yayımlanan gazetelerini de anlatılıyor. 1838’den 9 Eylül 1922’ye kadar yayımlanan en uzun süreli Rum gazetesi Amaltheia (Bolluk boynuzu), kamuoyuna yönelik çıkan ilk Fransızca gazete Le Spectateur Oriental (1821), Osmanlı’da yayımlanan ilk Ermenice gazete Arşaluys Araradyan/Ararat/Ağrı Dağı Şafağı, ilk Bulgar süreli yayını Lyoboslovie (1842/1844), Museviler’in 1842 yılında Judeo İspanyol dilinde yayımlanan La Buena Esperansa (Güzel Umut) gazetesi bunlardan birkaçı…
Reformist bir padişah olarak tanınan II. Mahmut’un isteğiyle yayınlanan ülkemizin ilk resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’den sonraki yaklaşık 200 yıl sonra yayımlanan “İzmir Basın Tarihi” kitabı, bu yönüyle kentin basın tarihini aydınlattığı için de ayrı bir önem taşıyor. Sevinçli’nin kitabı, özellikle Osmanlıca bilmeyen ve kentimizin toplumsal, kültürel, ekonomik geçmişine ışık tutan yerel gazeteleri okumakta, toplumun fotoğrafını çeken süreli yayınları anlamakta zorlanan benim gibi gazeteciler için de tam bir başucu kitabı niteliğinde. Kitap zengin içeriğiyle yalnızca gazetecilerin değil, iletişim fakültelerindeki akademisyenler ve öğrencilerin de dikkatini çekecek kanımca.
İzmir Basın Tarihi-Gazeteler Dergiler kitabına ilişkin Efdal Sevinçli ile Karşıyaka’da, adeta bir kütüphaneyi andıran evinde bir araya geldik ve söyleştik. Mesleği gereği uzun yıllardan beri gazete ve dergilerle iç içe çalışan Sevinçli, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1972 yılında mezun olmuş. Mezuniyetin ardından Adana, Manisa, Menemen ve İzmir’de liselerde, İzmir Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nde çalıştığı yıllarda ve sonrasında eğitimini aldığı Osmanlıca’dan hiç kopmamış. Bunun da her zaman faydasını görmüş. Efdal Sevinçli, Muhsin Ertuğrul’un “Benden Sonra Tufan Olmasın” adlı anılarını yayına hazırlarken 1924-1928 yıllarına değin Vakit Gazetesi’nde ve başka dergilerde yayımlanan yazılarını Osmanlıca’dan çevirerek edebiyat dünyamıza kazandırmış.
Sevinçli, 1980-1998 yılları arasında ise Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’nca yayımlanan İzmir Ansiklopedisi’nin yayın kurulunda bulunan, İzmir’de Kültür Sanat cildinin editörlüğünü de yapan Efdal Sevinçli, “İzmir’de Tiyatro Yaşamı” ve “İzmir Basın Tarihi” bölümlerini de yazmış. Lise yıllarından başlayarak sıklıkla gittiği Milli Kütüphane’de haşır neşir olduğu gazete ve dergilerden, gerek eğitim gerek meslek yaşamı boyunca hiç kopmamış, araştırmalarında sıklıkla yararlanan Sevinçli’nin yayımlanan eserlerinden bazıları şunlar:
“Meşrutiyetten Cumhuriyete Sinemadan Tiyatroya Muhsin Ertuğrul”, “Muhsin Ertuğrul – “Benden Sonra Tufan Olmasın”, “Görüşleriyle Uygulamalarıyla Muhsin Ertuğrul”, “Hüseyin Rahmi Gürpınar/Yaşamı, Yapıtları, Sanatı”, “Namık Kemal ve Tiyatro”, “İzmir’de Tiyatro”, “Eleştirmen Gözüyle 1 (Türk Tiyatrosu Eleştiri Seçkisi)”, “Bizans Söylenceleriyle Osmanlı Tarihi/Yusuf bin Abdullah-Tarih-i Al-i Osman”, “Karagöz Evleniyor”, “Karagöz Mutfakta”, “II. Meşrutiyeti Yeniden Düşünmek”, “Şemikler… Şemikler”, “Gölgedeki İzmir Yazıları”, “Celebretion Entertainment and Theatre in the Ottoman World”, “Turgut Özakman’ı Anma Semineri”, “Çakıcı’nın İlk Kurşunu”, “Leblebici Horhor Ağa Operetinin 140 Yıllık Serüveni”…
Basın tarihinin ilkleri İzmir’de
Efdal Sevinçli kitabın başında önce İzmir’in 19. Yüzyıl’daki yapısının bir fotoğrafını çekiyor. Osmanlı’nın en önemli liman kenti İzmir’in ticari yaşamındaki hareketliliğin, kentin kozmopolit yapısının kültürel, ekonomik, siyasal ve sosyal yaşama etkilerini özetliyor. 19. Yüzyıl boyunca ve 20. Yüzyıl’ın başlarında bile canlı ve önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini koruyan İzmir’de öncelikle levantenlerin yönetimindeki toplumsal yapıya hizmet eden Türkçe dışında bir basının doğup geliştiğini anlatıyor. İzmir’de Türkçe basının ancak 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısından sonra ortaya çıktığını, gazete ve dergilerin öneminin Tanzimat süreciyle, aydınların çabalarıyla anlaşıldığını belirtiyor.
Efdal Sevinçli, “Ne denli geç kalınmış olsa da basın tarihimizin ilkleri ve ilginç örnekleri İzmir ile anlam kazanmış, İzmir’de gerçekleşmiştir” diyor. Kitabı karıştırdıkça İzmir’in çok kültürlü, çok dilli yapısının bir belgesi niteliğinde olan süreli yayınların sayısının ne kadar çok olduğunu görüyoruz. O kadar çok ki insan, “Bugün İzmir’de basın yayın dünyası bu kadar hareketli değildir” diye düşünüyor. Sevinçli, 200 yılı kapsayan ve böylesine çeşitli süreli yayını içeren bir çalışmada döneme ve malzemelere kuş bakışı bakmak zorunda kaldığını dile getiriyor. Basın tarihi araştırmasını yaparken en büyük sorunun korunamayan gazete koleksiyonları olduğunu belirtiyor.
Kimi İzmir gazetelerinin bazı sayılarını yurt dışındaki üniversitelerde güçlükle bulduğunu anlatan Efdal Sevinçli, “1822’den 1900’lerin başına değin karşımızdaki en büyük engel önümüzde gazete örneklerinin, koleksiyonlarının olmayışıydı” diyor. Sevinçli, İzmir basın tarihinin ilk Türkçe gazetesi, Osmanlı’da Midhat Paşa’nın armağanı vilayet gazetelerinin ilk örneklerinden biri olan Aydın (Temmuz 1869) başta olmak üzere, Türkçe gazetelerinin 1930’lu yıllara değin yayımlananların tam bir koleksiyonunu bulmanın olanaksız olduğuna dikkat çekiyor.
Kültürel miras anlamında gazetelerin daha çok yurt dışında bulunduğunu anlatan Efdal Sevinçli, bunların muhtemelen İzmir’e gelen ve malını aldıktan sonra gemiyle ülkesine dönen tüccarlar aracılığıyla yurt dışına götürüldüğünü, oradan da yıllar içinde koleksiyonlara girdiğini belirtiyor. Araştırması sırasında Teksas Üniversitesi’nde İzmir gazeteleri bulduğunu, yine Viyana Ulusal Kitaplığı’nda (National Bibliotheque) ise Le Courrier de Symyrne Gazetesi’nin seksenin üstünde sayısının yer aldığını söylüyor.
“Türkiye Basın Tarihi Ansiklopedisi yapılmalı”
Çalışmalarını sürdürürken karşılaştığı Yunan Basın Ansiklopedisi’ne de (1784/1974 -I-IV-2008) dikkat çeken Sevinçli, bütün dünyada Yunanca yayımlanmış süreli yayınları ve gazetecileri tanıtan ansiklopedinin basın tarihi açısından örnek bir çalışma olduğunu dile getiriyor. Aynı çalışmanın Türkiye basın tarihi için de yapılması gerektiğini vurgulayan Efdal Sevinçli, iletişim fakültelerinin, tarihçilerin, basın emekçilerinin birlikte bu çalışmayı rahatlıkla yapabileceğini belirtiyor.
Efdal Sevinçli, oldukça kapsamlı bir araştırma sonucu hazırlanan bu kitapta eksikler olabileceğini dile getiriyor. Çok sayıda tarihçi araştırmacının kitaplarından yararlanarak hazırladığı kitabı için “Eldeki bilgilere, araştırmalara bakarak İzmir basın ve yayın tarihinde hala varlıklarından bilgimizin olmadığı, adlarını duyduğumuz duymadığımız, gizemleri çözülememiş sorular ve sorunlarla kuşatılmış, yüzlerce süreli yayın ve kitaplar da bizleri bekliyor” diyor.
Efdal Sevinçli kitabının hazırlamasında İzmir Kent Kitaplığı’na “İzmir Basınından Seçmeler 1 (1872 – 1922), İzmir Basınından Seçmeler 2 – (1923 – 1938)” adını taşıyan eserleri kazandıran Prof. Dr. Zeki Arıkan’ın büyük desteğini görmüş. Efdal Sevinçli’nin, Prof. Dr. Arıkan’ın önerisi ve desteğiyle İzmir Ansiklopedisi/Kültür Sanat-2 cildinde yazdığı “İzmir Basın Tarihi” adlı yazısı bu eserin de ateşleyicisi olmuş. Sevinçli, kitapta 19. Yüzyıl’da Osmanlı toplumsal yapısının bütün değişimlerinin tanıklığını yüklenen Osmanlı devletinin farklı renklerin sesi olan İzmir gazetelerini ve dergilerini, Fransızca yayımlanan gazetelerden başlayarak tanıtmış.
Osmanlı Devleti’nin en önemli liman kentlerinden biri olan İzmir’de o gün için 100’ün üzerinde Rumca, en az 30 Ermenice gazete ve dergi varmış, 100’e yakın da Türkçe gazete yayımlanmış. Bugünkünden farklı olarak çoğunlukla iki ya da dört sayfa olarak çıkıyormuş gazeteler. Gazetelerin içinde yayımlanan otel, eğlence, malzeme, gemi saatlerine ilişkin ilanlar tüccarlara yol gösterirken, sahiplerine de ciddi bir gelir kazandırmış.
İzmir’in kadın gazetecileri
Efdal Sevinçli, gazetelerin yönetim yapısının da şimdikinden oldukça farklı olduğunu belirtiyor. Bazı gazeteler hem Türkçe hem Rumca olmak üzere iki dilde yayımlanıyor. Gazeteler daha çok aile gazetesi olarak çıkarken kimi matbaalarda baba, oğul birlikte çalışıyor. Yine o dönem yayımlanan “Ahenk Gazetesi”, “Sada-yı Hak” ve “Halkın Sesi” de hep aile gazeteleri. Dönemin gazetecileri arasında kadınlar da bulunuyor. Cevriye İsmail Ahenk Gazetesi’nin sahipliğini yürütüyor. Sada-yı Hak ve Halkin Sesi gazetelerinin sahibi ve başyazarı Mehmet Sırrı (Sanlı) Bey?in kızları İsmet Sırrı ile bu hafta başında 94 yaşında yitirdiğimiz (13 Ağustos 2019 Salı günü) oyun yazarı, eleştirmen ve çevirmen, Devlet Tiyatrosu’nun ilk dramaturglarından, tiyatro dünyamızın önemli isimlerinden Sevgi Sanlı da karşımıza çıkan kadın gazeteciler arasında yer alıyor.
Bulak Bey İzmir’in ilk gazetecisi
Efdal Sevinçli, İzmir Basın tarihinin gazete yayımı ve yönetimi alanında İzmir’in ve Osmanlı’nın ilk gazetecisinin Alexandre Blacque olduğu bilgisini paylaşıyor. Fransız yurttaşı bir avukat olan Blacque ya da bilinen adıyla Bulak Bey, İzmir’e yerleşmiş, İzmir’de yaşayan Fransız tüccarların temsilcisi bir kişi. Bulak Bey, reformist bir padişah olarak tanınan II. Mahmut’un isteğiyle ülkemizin ilk resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’nin (1831) Fransızca basımı olan Le Moniteur Ottoman’ı (1831) İstanbul’da yayımlıyor. Bu teklifle beraber Bulak Bey İstanbul’a taşınıyor. Aile, Cumhuriyet ilan edilene kadar Osmanlı diplomasisinin de köşe taşı oluyor. Okur yazarlığın çok az olduğu bir dönemde yayımlanan, yönetmelik ve kanunların yer aldığı resmi gazete niteliği taşıyan bu gazete, daha çok devlet dairelerine dağıtılıyor.
Matbaalar da hareketli
Efdal Sevinçli, İzmir’de gazeteler kadar matbaaların da çok hareketli olduğunu söylüyor. 1908 yılında İzmir’deki 39 basımevinden altı tanesinin Museviler’e ait olduğu bilgisini veren Sevinçli, “Matbaalar daha çok Frenk Sokağı’nda. Ferhaneler var örneğin, iş merkezi olarak söz edebileceğimiz. Pasajlarda işyerleri, matbaalar var. Buralarda Fransızca, Ermenice ve Türkçe gazeteler basılıyor” diyor.
İzmir’in Müslüman ve Türk ilk gazetecisi ise Efdal Sevinçli’nin kitabını da ithaf ettiği resmi vilayet gazetesi Aydın’ın (1869) ilk sorumlu müdürü, İzmir’in Türkçe yayınlanan ilk özel gazetesi “Devir”in ve “İntibah” gazetesinin de başyazarı Mehmet Salim Bey. İzmir Basın Tarihi kitabında İzmir’de yayımlanan sanat, edebiyat ve gülmece dergilerine de yer veriliyor. İzmir’in ilk sanat, edebiyat dergisi “Nevruz”dan toplam 57 sayı yayımlanan İzmir’in en uzun ömürlü gülmece dergisi “Edeb Yahu”ya kadar ayrıntılı bilgiler ve bu dergilerin sayfa örnekleri yer alıyor.
İlk basın grevinin de İzmir’de yaşandığı bilgisini veren Efdal Sevinçli, hem Rum hem Müslüman kesimde çok sayıda mürettip çalıştığını ve ilk grevin İzmir’de yaşandığını anlatıyor. Gazeteciliğin o dönemde de onurlu ve insanlara sorumluluk yükleyen bir meslek olduğuna dikkat çeken Efdal Sevinçli, bu kitabın bir iletişimci tarafından değil de bir akademisyen tarafından kaleme alınma nedenini, “Gazetecilerin büyük çoğunluğunun eski yazı bilmemesinden” diye açıklıyor.
Efdal Sevinçli söyleşimizde gazetecilere bir sitemini de dile getiriyor. Araştırmasını yaparken döneminin tanığı olan gazetecilerin neredeyse hiç bir şekilde anılarını kaleme almadığını gördüğünü söylüyor. Kitabı hazırlarken İstanbullu gazeteci Ahmed Cemaleddin Saraçoğlu ile Doğan Özgüden’in kaleme aldığı eserlerden çok yararlandığını, ancak İzmirli gazetecilerin kimi söyleşilerde “Eski günler çok güzeldi, çok sıkıntı çektik” açıklamalarından öteye gidemediklerini, anılarını yazmadıklarını belirtiyor.
İzmir Basın Tarihi sadece gazetecilerin değil, İzmir’in tarihine merak duyan herkesin kitaplığında bulunması gereken kaynak bir eser.
***
Ne okudum?
Ben, Malala
“Ben Malala”, Pakistan’da yaşayan ve ülkesinde kızların okuması için mücadele edip, eğitim hakkını savunduğu için servisle okuldan eve giderken Taliban tarafından başından vurulan 15 yaşındaki Malala Yusafzay’ın öyküsünü anlatıyor. Bugün İngiltere’de yaşayan ve insan hakları savunucusu olan Malala, 2014 yılında 17 yaşında Nobel Barış Ödülü’nü alan en geç isim olmuş. Malala kitabını gazeteci yazar Chirstina Lamb ile birlikte yazmış. Kitabın kapağında, “Sesimizin değerini ancak susturulduğumuzda anlarız” sözleri bulunan Malala’nın kitabı Taliban yönetimindeki Pakistan’da din ile geleneğin baskısı altındaki kız çocuklarının ve kadınların yaşadığı sorunlara, ayrımcılığa dikkat çekiyor. Kitabı bitirdiğinizde eminim siz de benim gibi devrimleri, ileri görüşlülüğü ve reformları için Atatürk’e bir kez daha teşekkür edeceksiniz.
***
İzmir Kitapları
İsmail Gezgin, Çeşme-Alaçatı
Arkeoloji, Tarih, Kent, Kimlik, Yakın Yayınları
Anadolu’nun birçok yerinde arkeolojik kazılara katılan, İzmir ve çevresinde yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında bulunan İsmail Gezgin’in, Çeşme-Alaçatı-Arkeoloji, Tarih, Kent, Kimlik kitabı Yakın Yayınları’ndan çıktı. Ege Üniversitesi Çeşme Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu Turist Rehberliği Bölüm Başkanlığını yürüten Prof. Dr. İsmail Gezgin kitabında İzmir’in en önemli turistik destinasyonlarından biri olan ilçenin arkeolojik tarihini yönden pek de bilinmeyen yönlerini ele alıyor. Erytrai kentinin kuruluşundan, çevresindeki arkeolojik sorunlara, antik çağda Erythrai’deki tarım, sanayi ve değişen doğadan nüfusuna çok farklı bilgiler yer alıyor. Kitapta Çeşme’nin tarihi mekanlarının tarihine de yer veriliyor.
***
Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi’ni görmelisiniz
Ege Üniversitesi Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi, İzmir’de kitap dostlarının görmesi gereken yerlerden biri. Türkiye’de bir ilk olan bu müzede kağıt ve kitabın uzun soluklu yolculuğu, farklı kültürlerden gelen örneklerle sergileniyor. Önümüzdeki haftalarda ayrıntılı anlatacağımız bu ilginç müze Bornova’da eski bir Levanten köşkünde yer alıyor. Dünyanın en küçük kitabını da görebileceğiniz müze için 0.232. 374 59 31 – 311 25 01 numaralı telefonlardan bilgi alabilirsiniz. Müze Pazar ve Pazartesi günleri dışında 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyarete açık. Müzeye giriş ücreti yetişkinler için 10 lira, öğrenciler için 5 lira.
***
Çok satanlar listesi
Bir Ömür Nasıl Yaşanır – İlber Ortaylı – Kronik Kitap
Abartma Tozu – Şermin Yaşar – Taze Kitap
Şaki – Murat Ağırel – İnkılap
Camdaki Kız – Gülseren Budayıcıoğlu – Doğan Kitap
On Dakika Otuz Sekiz Saniye – Elif Şafak – Doğan Kitap
Peki Ya Şimdi – Pucca – İndigo Yayıncılık
Devran – Selahattin Demirtaş – İletişim
Bir Kırık Segah – Kamil Erdem – Sel Yayıncılık
İfşa – Toygun Atilla – Kırmızı Kedi Yayın
Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali – Yapı Kredi Yayınları
Bu liste Kitapsan, Kırmızı Kedi Yayınevi, Pan Kitabevi ve Yakın Kitabevi’nden derlenmiştir.
İzmir basının tarihi yayımlandı
Category: Kitap dostu yazıları