Öğrencilere bir öneri: Ara tatilde kütüphaneye de gidin
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni uygulamasıyla öğrenciler bu yıl ilk kez ara tatile çıktı. Bakanlığın sitesinde illere göre “Ara Tatil Etkinlik Takvimi” yayımlandı. Takvim planlarında olmasa da biz öğrencilere, kent merkezi ziyaret planlarına Milli Kütüphane, Çocuk Kütüphanesi, Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖK) gibi mekanları da eklemelerini önerelim.
Bu hafta yazar dostumuz Rakella Asal aracılığıyla tanıştığımız yaşamını Venedik’te sürdüren edebiyatçı, çevirmen Sema Postacıoğlu’nun güzel çabasına yer verdik. Kemeraltı’da, ailesine ait Halimağa Çarşısı’ndaki yapıyı İzmir Okuma Evi’ne dönüştüren kitap dostu Postacıoğlu’yla uzun uzun söyleştik. Dilerim kitap severler bu özel mekanı kısa sürede keşfederler ve onun hayallerine okuma sevgileriyle karşılık verirler. Okuyarak çoğalacağımız keyifli günlerde görüşmek dileğiyle.
***
Kemeraltı’nın ilk okuma evi
Yolu sık sık Kemeraltı’na düşen, tarihi çarşıda birkaç sayfa okuyup soluklanmak isteyen kitap dostları için güzel bir haberimiz var. Kemeraltı’nın en eski çarşılarından biri olan Halimağa Çarşısı’ndaki tarihi bina, edebiyatçı, çevirmen Sema Postacıoğlu’nun girişimiyle geçirdiği büyük onarımın ardından bambaşka bir kimlikle karşımızda: İzmir Okuma Evi.
Kitap severlerin İngilizce ve İtalyanca çevirilerinden tanıdığı, edebiyat dünyasında ise Polonya asıllı İngiliz yazar Joseph Conrad uzmanı olarak tanınan Sema Postacıoğlu ile Kemeraltı’na ve İzmir’e kazandırdığı İzmir Okuma Evi’nde buluştuk. Aile yadigarı mekanı okuma evine dönüştüren Postacıoğlu’ndan bu örnek girişiminin öyküsünü dinledik.
Halimağa Çarşısı’ndaki Postacıoğlu Hukuk Bürosu, 1907 yılında dedesi Avukat İbrahim Etem Postacıoğlu tarafından kurulmuş. 1958 yılında ikinci kuşak olarak babası Avukat Şükrü Postacıoğlu da sürece katılmış. Sema Hanım’ın çocukluğu ilk müslüman avukat olan dedesinin kurduğu bu yazıhanede geçmiş. Aile geleneğini sürdürüp önce İsviçre’de hukuk okuyan Sema Postacıoğlu, kitap sevgisi ağır basınca yönünü edebiyata çevirmiş.
Sema Postacıoğlu, dedesinden ve ailesinden gelen en büyük mirasın “okuma sevgisi” olduğunu belirtirken şunları anlatıyor:
“Dedem Etem Bey 1881 yılında doğmuş, Tilkilik’te oturuyorlarmış. Atatürk’le aynı dönemde yaşamışlar. Dedem bana hep okumamı öğütlerdi ve okuduğum kitaplara ilişkin sorular sorardı. Ne anladığımı sorar, fikrimi açıklamamı isterdi. Şimdi düşünüyorum da ne kadar özel bir ilgi, ne büyük şans bu. Biz boş zamanlarımızda sadece kitap okurduk, inanılmaz meraklıydı dedem. Evimizdeki kütüphanede derslerimizi çalışır, kitap okumaktan büyük zevk alırdık.”
Çocukluğunun büyük kısmının Kemeraltı’nda geçtiğini, sık sık Halimağa Çarşısı’ndaki yazıhaneye geldiğini anlatan Postacıoğlu, dedelerinden kalan mekanı ayağa kaldırıp, İzmirliler’in hizmetine sunmaktan son derece mutlu olduğunu söylüyor. Onardıkları binanın çevresinde çok sayıda eski tarihi yapı bulunduğunu belirten Sema Postacıoğlu, “Bu binaların böylesine harap halde olması çok üzücü. Bunlar bizim malımız değil, İzmir’in ortak mirası. Olanağı olan kişilerin, özellikle bina sahiplerinin bu binaları onarmalarını çok isterim. Bugün bu sokakta bunu yapan mal sahibinin sayısı bir elin parmaklarını geçmez ne yazık ki” diyor.
Yaşamını uzun yıllardır Venedik’te sürdüren ve Venedik Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Sema Postacıoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
İnsan tarihe saygı duyan, o muhteşem tarihi gelecek nesillere kültürel miras olarak bırakmak için çalışan, her kuşaktan insanın tarihi eserlere ilişkin ciddi farkındalığı olan bir kentte yaşamını sürdürünce; kendi ülkesindeki değerlerin durumuna daha çok üzülüyor. Kemeraltı bu haliyle bile çok özel bir alan. Ama ben Venedik’ten geldiğim zaman burada tarihi görmekte zorlanıyorum, çünkü biz sadece anlatıyoruz, konuşuyoruz. Oysa tarihi ayağa kaldırmak, gelecek kuşaklara bırakmakla yükümlüyüz. Çünkü burası İzmir’in, İzmirlinin ortak alanı.”
“Halimağa Çarşısı’nın hemen yanıbaşındaki Kızlarağası Çarşısı’nda çok sayıda genci boş boş otururken gördüğünü belirten Sema Postacıoğlu, “Gençler sohbet de etsinler, ama onların derslerini çalışacağı, sevdiği kitapları okuyacağı keyifli, sakin, temiz bir mekan olsun istedim burada. Kemeraltı’nın ilk kitaplığı sanıyorum burası. Burada çeviri kitaplar, yabancı kitaplar, önemli dergiler olacak. Araştırmacılar gelip burada çalışmalarını sürdürebilecek bir ortam bulacaklar” diyor.
İlk etkinlik 21 Kasım’da
Kemeraltı’nın ilk okuma evinde İzmirliler’in yakından tanıdığı isimlere ilişkin söyleşiler de düzenlenecek. İlk etkinliğin 21 Kasım 2019 Perşembe günü yapılacağını belirten Sema Postacıoğlu, “Perşembe günü Samim Kocagöz’ün eserleri ve hayatının anlatılacağı bir söyleşimiz var. Oğlu Mimar Şükrü Kocagöz’ün konuşmacı olarak katılacağı etkinlik 17.30-19.00 saatleri arasında. Tüm İzmirli kitap dostlarını bekliyoruz etkinliğimize” diye ekliyor.
***
Kent Kütüphanesi hizmete açıldı
Alsancak’ta her yaştan okura hizmet veren İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’nın yaz boyunca süren onarım işlemleri tamamlandı. Temmuz ayında okurlarımıza Kitap Dostu sayfamızdan duyurduğumuz İBB Kent Kütüphanesi kitap okumak, ders çalışmak, araştırma yapmak isteyen İzmirliler’e kapılarını açtı. Alsancak’taki Merkez Kent Kütüphanesi’nin Buca, Güzelbahçe, Şato Kütüphanesi ile Ahmet Piriştina Arabalı Vapuru’nda “yüzen” bir şubesi bulunuyor. Onarımdan geçen kütüphanenin giriş bölümünde artık çocuklar için de bir kitaplık ve okuma salonu bulunuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılında kentin kültür yaşamına kazandırdığı Alsancak Garı’nın karşısındaki Kent Kütüphanesi’ne üye olan okurlar kitaplarını 21 gün süre içinde teslim edebiliyor.
Handan Gökçek’le Yazma Atölyesi
1924 yılında yaşanan mübadeleyi anlattığı “Ah Mana Mu” (2010) adlı romanıyla dikkatleri üzerine çeken İzmirli öykü ve roman yazarı Handan Gökçek’in Yakın Kitabevi’ndeki Yazma Atölyesi bu yıl altıncı yılına girdi. Eylül ayı sonunda başlayan atölyede yazar adayları karakter yaratmak ve karakter motivasyonu, olay örgüsünün yapılandırılması, edebi türler ve dramatik gerilimin oluşturulması, kurmaca metinler ve beş duyu, öykü çözümlemeleri, deneysel yazma çalışmaları üzerine eğitim alıyor. Atölyede son iki yıldan bu yana katılımcıların ve misafir yazarların da olduğu kitap projeleri yapılıyor. 2017 yılında çıkan “Yakın’dan Geçen Mülteci Öyküler” atölyenin ilk eseri olurken, katılımcılar bu yıl da “Yakın’dan Geçen Şiddet Öyküleri” temasıyla çalışmaların sürdürüyor. 18 yaş üstü okurların devam ettiği atölyenin katılım bedeli 350 lira.
Nilgün Belgün okurlarıyla buluşacak
Tiyatro sanatçısı Nilgün Belgün, 24 Kasım 2019 Pazar günü D&R Alsancak’ta okurlarıyla bir araya gelecek, kitaplarını imzalayacak. Yazarın imza etkinliği saat 15.00’da başlayacak.
***
Ben Ne Okudum?
Kolay Gelsin-Meslekler ve Mekanlar
Rita Ender
İletişim Yayınları
Birbirinden ilginç mesleklerin belki de son temsilcileriyle bulaşacaksınız Rita Ender’in kitabında… Kelebek korse satıcısı, şapkacı, saat tamircisi, demirci, yorgancı, gömlekçi, avizeci, bozacı, balıkçı, oyuncakçı, kartonpiyer ustası, şekerci, kolonyacı, turşucu, çini ustası, gramofon tamircisi, sahaf, dolmakalem tamircisi, domuzcu kasap, faytoncu, değirmenci, daktilo tamircisi, pulcu, cenaze müzisyeni, zangoç, kaymakçı, yoğurtçu, sinemacı, lostra, badem ezmecisi, meyhaneci gibi sıradan ama sıra dışı insanların öyküleri… Rum Usta, Ermeni zanaatkar ve Yahudi tüccar nostaljisi… İstanbul’da çoğu azınlık kesimden esnafın yaşamlarından kesitlerin sunulduğu “Kolay Gelsin – Meslekler ve Mekanlar” kitabı bir insanın bir mesleği neden seçtiği, nasıl yaptığı ve mesleğin geleceğine ilişkin sorulara yanıtlar aranıyor. Yazar Rita Ender, bugün belki de kepengini indirmiş 80’i aşkın esnafın ve fotoğraflarının yer aldığı kitabın önsözünde, “Bu kitapta yer alan bazı meslekler yok olacak. Bazı mekanlar boşaltılacak. Ve bu şehir, İstanbul kalabalıklaştıkça yalnızlaşacak. Dilsizleşecek aynı zamanda. Karaköy’de Judeo Espanyolca, Beyoğlu’nda Rumca, Kapalıçarşı’da Ermenice, Aramice artık hiç duyulmayacak. Şimdiye dek duyduklarımız yanımıza kar kalacak ve biz yine ortak dilimizde, çalışan birisini görüp selam vermek istediğimizde ‘Kolay gelsiiin’ diyeceğiz” diyor.
***
İzmir Kitaplığı
Unutmaya Kıyamadıklarım
Haluk Cansın
Yapı Kredi Yayınları
İzmirli gazeteci yazar Haluk Cansın’ın “yaşantı” türünde kaleme aldığı “Unutmaya Kıyamadıklarım” özellikle gazeteci meslektaşlarımızın ilgiyle okuyacağı bir kitap. Cansın’ın önsözüyle kitap, kendi deyimiyle, “Küçücük bir çocuk olduğu dönemden başlayarak içinde gazetecilik ateşi yanan, ama yetmişli yaşlarını sürerken bile, kafasındaki gazeteciliğe tam olarak ulaşamadığına üzülen bir insanın hayatından rastgele seçilmiş sahneler”den oluşuyor. Meslek büyüğümüz Cansın’ın daha çok “unutmaya kıyamadığı” olaylara yer verdiği kitabında Türkiye’deki siyaset hayatının, sosyal çalkantıların, özellikle iletişim alanındaki inişlerin çıkışların 1940’lı yıllardan bugünlere kağıda dökülmemiş bazı ayrıntılarına ulaşıyorsunuz. Cansın’ın kitabı İzmir basın dünyasının geçmiş dönemlerine, gazetecilerin çalışma koşullarına, o dönemin mesleğe bakışına da farklı bir pencere açıyor.
***
Çok satanlar
Beni Kör Kuyularda – Hasan Ali Toptaş – Everest
Her Yerde Kan Var – Ayşe Kulin – Everest
Aşkımız Eski Bir Roman – Ahmet Ümit – YKY
Kara Kutu – Soner Yalçın – Kırmızı Kedi
Ben Kirke – Madeline Miller – İthaki
Bir Ömür Nasıl Yaşanır – İlber Ortaylı – Kronik Yayınları
Şehvetiye Tarikatı – İsmail Saymaz – İletişim Yayınları
Derin ve Gizli Devlet Gazetecisi Olarak İtiraflarım – Sabahattin Önkıbar – Kırmızı Kedi Yayınları
Kral Şakir 7 Mor Bir Fil Gördüm Sanki – Varol Yaşaroğlu – Eksik Parça
Hafıza – Sinan Meydan – İnkılap
Bu liste Duvar Kitabevi, Kırmızı Kedi Yayınevi, Kitapsan, Pan Kitabevi ve Yakın Kitabevi katkılarıyla oluşturuldu.
Yazar Saadet Erciyas’ın önceki “Kitap Dostu” yazıları:
[catlist id=58 pagination=no]