Karaburun’a en son 42. Turizm Haftası etkinliklerini izlemek için gitmiştik. 15 Nisan 2018 günü gerçekleşen etkinliğe ilişkin izlenimlerimi “Sürdürülebilir turizm her yere lazım” başlıklı bir yazıda aktarmıştım. Beni en çok etkileyen arı gibi çalışkan kadınların koşuşturması olmuştu Karaburun’da.
Karaburun’un çevre köylerden üreticiler çok iyi hazırlanmışlardı İzmir protokolünün katıldığı bu törene. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce Karaburun Cumhuriyet Meydanı’nın çevresinde kurulan sergiliklerde İnecik, Bozköy, Yeniliman, Mordoğan, Hasseki, Bozköy, Akçakilise, Tepeboz, Sarpıncık’dan gelen kadınlar, ürünlerini satma, tanıtma telaşındaydı.
İnecik – Kaynarpınar Köyü’nden gelen kadınlar “Karanfil Kokulu Kadınlar” yazan sergiliklerinde, yörenin belki de 500 yıllık geleneği olan, bir kısmı sandıklardan çıkmış, unutulmaya yüz tutmuş el işi örneklerini sergiliyordu. En çok da karanfilli kolyeleri satıldı o gün. Yörenin en önemli ürünleri nergis oyalara işlenmiş, sütüyle ilçe ekonomisini ayakta tutan keçiler miyuki boncuklarla yakalara iğne olacak kadar değerli kılınmıştı.
Yolları yenilense de Karaburun’a gitmek hala biraz zorlu. Ancak çoğu kez hırçın dalgaların eşlik ettiği eşsiz maviliği, zeytin ağaçları, bağları ve insanın başını döndüren oksijeni bol havasıyla İzmir’den yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki bu güzel beldeye gitmeye değiyor doğrusu.
Ekonomi Muhabirleri Derneği üyesi meslektaşlarımızla uzun bir aradan sonra Karaburun’da bir arada olmak keyifliydi. İzmir Kız Lisesi’nden mezun okuldaşım, genç ve dinamik Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan evlerine ziyaret gittiğimiz bir komşu kızı gibi içtenlikle karşıladı tüm gazetecileri. Önce başkan olduktan sonra yaşadıklarını anlattı, küresel salgın nedeniyle sarsılan ilçe ekonomisini ayakta tutmak için verdikleri destekleri, yerel ekonomiyi canlandırmak ve sürdürülebilir bir başarı için neler yaptıklarını paylaştı.
Karaburun Belediyesi’nin 119 yıllık tarihinde seçilen ilk kadın belediye başkanı ve ilçenin yerlisi olarak söylecek çok sözü ve ilçesi için yapacak pek çok projesi olduğunu anlattı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren Erdoğan, başkanlık öncesi serbest avukat olarak çalıştığı hukuk bürosunda imar hukuku, gayrimenkul hukuku ve miras hukuku dallarında uzmanlaşmış. Belediye başkanı olduktan sonra da bu alanlarda çalışmasının yararını görmüş İlkay Girgin Erdoğan.
İyi ki özel çevre koruma bölgesi ilan edildik
Karaburun Belediye Başkanı Erdoğan, Karaburun’un Yarımadaya adını veren ve coğrafi yapısıyla diğer ilçelerden farklı olduğunu anlatıyor. “Karaburun çok özel bir bölge, mitolojide bir yeri var. Rüzgarlı Mimas. Tescilli nergisimiz var Mordoğan kısmında, Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa’mız var. Kutlamalar 600. yılında ama Karaburun bunun neresindeydi? Biz yola çıkarken şunu düşündük, bir bölgede başarılı olacaksanız köklerinize sahip çıkmanız onları günümüze taşımanız gerekiyor. Bir Mimas’ı, Börklüce Mustafayı, nergisosu bölgemde değerlendiremezsem olmaz. Onlardan güç alarak bazı şeyler yapabilirim” diyor.
İlçede çoğu yerin birinci derece sit alanı olduğunu söyleyen İlkay Girgin Erdoğan, ilçenin 2019 yılında özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesinin önemli olduğuna dikkat çekiyor.
“Özellikle zamanında balık çiftliklerine peşkeş çekilmiş olan Eğriliman yöresi, Küçükbahçe tarafları, Boyabağ, İzmir’in içinde eşine az rastlayacağınız doğal güzelliklere sahip. Bu nedenle kıyıdaki birçok yerimiz bu nedenle sit alanı ilan edildi. Özel çevre koruma alanı olarak da bölge seçimden 15 gün önce ilan edildi. Biz kucağımızda bulduk. İyi ki özel çevre koruma bölgesi ilan edilmişiz. Yoksa daha çok taş ocağımız, daha çok balık çiftliğimiz olurdu” diyen Erdoğan, şu an ilçede en önemli sorunlardan birinin de rüzgar santralleri olduğunu vurguluyor. Yenilenebilir enerjiye karşı olmadıklarını ancak kontrolsüz olmasına karşı çıktıklarını kaydeden Erdoğan şunları söylüyor:
“Rüzgar enerjisinden elbette yararlanalım, ama inanın gece yattığınızda uyuyamıyorsunuz o sesten. Hayvanlar çok etkileniyor. Hayvan deyip geçemezsiniz, onlar da canlı. Arıcılığı neredeyse bitirdi. Manyetik bir alan yaratıyor. Etkilerini yıllar sonra göreceğiz ne yazık ki. Rüzgardan yararlanılsın elbette. Bunlar doğru yerde kurulursa sorun yok. Olmalı, ama doğru yerde olmalı. İnsanın yaşam hakkının önüne hiçbir şey geçemez. özel çevre koruma bölgesinde en büyük şansımız bu; türbinlerin yerininin değiştirilmesine karar verebiliyoruz. Köyün dibinde yer alanların yeri sanırım değiştirilecek.”
İlçede sayısı hızla artan rüzgar türbinlerine karşın çok sık elektrik kesintisi yaşandığını da söyleyen İlkay Girgin Erdoğan, elektrik şirketlerinin ilçeye acilen yatırım yapmasını beklediklerini belirtiyor.
Kaçak yapılarla mücadele
Karaburun’un yıllarca bozuk yolları nedeniyle keşfedilememiş bir cevher olarak kaldığını vurgulayan Erdoğan, bölgenin eski bir Rum yerleşkesi olduğunu anımsatarak kendine özgü bir yapı tarzı olduğunu anlatıyor. İki katlı taş yapıları bölgede daha çok görmeye başlayacağımızı belirtirken kaçak yapılaşmaya da dikkat çekiyor. “Halk olarak kaçak yapı yapmayı çok seviyoruz. Şu an mücadele ediyoruz onlarla. Mühürlediğim yapı 800’ü geçmiştir peyder pey yıkıma gidiyorum. Eğer Karaburun’un İzmir’de, turizmde bir yeri olacaksa bu kaçak yapılarla yapılan binalarla sağlanması mümkün değil. Biz marka haline gelmek istiyorsak nasıl Bodrum’da Alaçatı’da bir yapı şekli varsa Karaburun’un da bir yapı şekli olması gerek. Ona inanıyorum” diyor İlkay Girgin Erdoğan.
Öte yandan yapılaşma yoğunluğu açısından Bodrumu ve Kuşadası’nı örnek almadıklarına da dikkat çekiyor. “Biz daha bozulmamışız, daha işin başındayız. Çok doğru yönetebiliriz. Öte yandan biz Kaz dağları üçgenindeyiz. Bizim hava durumumuz İzmir’e uymaz. Çanakkale’ye bakar buradaki balıkçılar. Kaz dağlarına eş bir oksijen oranımız var astım hastalarına tıbben kanıtlanmış iyi gelen. Kanser geçirmiş hastalar var burada. Türkiye’de üçüncü bildiğim kadarıyla yaş ortalamasıyla. Burada yaş ortalaması en az 76 ve üzeri hatta 80’in üzeridir” bilgisini paylaşıyor.
Organik ürünlere önem

Karaburun’un yerel ürünlerini anlatırken heyecanla paylaşıyor yaptıklarını Erdoğan. İlçenin ünlü “Hurma” zeytininin her ağaçta olmadığını, denize bakan, lodosu alan bölgenin zeytini olduğunu anlatıyor önce. “Furma bir zeytin türü değil. Erkence zeytini var bölgede. Rumlardan kalan çok yaşlı ağaçlar var, hepsi erkence. Siz ‘hurma’ diyorsunuz, ama aslı ‘furma’dır” derken hiçbir işlem yapılmayan, dalda tatlılaşan endemik bir tür olduğunu belirtiyor. Adı Karaburun ile özdeşleşen “furma zeytin”in yanı sıra muhteşem kokulu nergislerin markalaşması ve coğrafi işaret alması için İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte çalıştıklarını dile getiriyor. Nergiste geçmiş yıllarda yaşanan hastalık sorunun artık kalmadığını, ilçe ekonomisinin en önemli unsurlarından olan Karaburun nergisinin başka kentlerde yetişen nergisten koku ve fiziki özellikleri açısından farklı olduğunu anlatıyor.
Yörenin özel tatlarından Kopanisti Peyniri’nin ise tamamen keçi sütüyle üretilen özel bir peynir olduğunu, coğrafi işaret için çalışmaların sürdüğünü söylüyor İlkay Girgin Erdoğan. “Bu ürün Girit’te tescilli ama orada inek sütünden yapılıyor. Biz ise keçi sütünden yapıyoruz. Bu özel peyniri belediyeye ait Mimas Tesisimizde üretiyoruz” diyor. Kopanisti peyniri gerçekten de biraz ağır ve damakta acı tat bırakan farklı lezzette bir peynir. Üretim sürecinde 40 gün yoğrulan peynirin daha çok meze olarak kullanıldığını öğreniyoruz.
Erdoğan “yerelde kalkınma vizyonuyla” keçi sütü ve keçi peyniri üretimini desteklediklerini anlatıyor. Desteklerin hem keçi sütü hem de zeytin ve zeytinyağında üretim artışını sağladığını söylüyor. Keçi Peyniri Mandırası’nın Eğlenhoca, Karaburun ve Mordoğan’da bulunan satış noktalarındaki ürünlerine vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini belirten İlkay Girgin Erdoğan, süt işleme kapasitesini günlük 3 tondan 4 tona, peynir üretim kapasitesini ise 19 tondan 33 tona çıkardıklarını anlatıyor. Bu tesislerde ağırlıkla kadınların çalıştığını vurgulayan Erdoğan, kontinü sistem zeytinyağı fabrikasının ise günde 30 ton üretim kapasitesine sahip olduğunu dile getiriyor.
Yöresel ürünler arasında pek bilinmeyen “sütlü bulgur”dan da söz eden İlkay Girgin Erdoğan, “Eğlenhoca’da karakılçık buğdayından un yapılır. Keçi sütüyle de yemeklerde ya da börekte kullanılan bir malzeme elde ederiz. Ben de börek yaparken kullanırım bu malzemeyi” diyor. Erdoğan Karaburun’un kopanisti peyniri, sepet peyniri, keçi peyniri gibi ürünlerinin, zeytinyağı, sütlü bulgurunun, karakılçık ekmeği ve yumuşak peksimetinin çok yakında internet sitesinde satılacağı bilgisini de veriyor.
Hizmet binamızı kendimiz yapacağız
Ekonomi Muhabirleri üyeleriyle yöresel ürünlerin, yöreye özgü yemeklerin yapıldığı Nergis Kafe’de bir araya gelen Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, “Biz aslında sizinle belediye binamızda olmak isterdik. Ancak hizmet binamız depremde zarar gördü. İlçemizdeki eski cezaevi yapısını aldık. Yakında belediye binası ile Börklüce Kültür Merkezi’mizi inşa edeceğiz” diyor.
En uzun yaşayan insanların ilçesi
Karaburun özellikle küresel salgın sırasında Ege’de en çok tercih edilen ilçeler arasında yer alıyor. Nüfusu 10 bin olan ilçe, yapılan bir araştırmada Türkiye’nin nüfusu en yaşlı üçüncü ilçesi olarak belirlenmiş. “Buraya yerleşmek isteyen çok insan var, özellikle ünlülerden rağbet görüyoruz” diyen Erdoğan sokağa çıkma kısıtlamaları sırasında yaşlı nüfusun ağırlığı nedeniyle daha yoğun çalıştıklarını, ihtiyaçları evlere servis ettiklerini söylüyor. İlçede yakında Alzheimerlı hastalar için bir bakım evi açmayı planladıklarını anlatan İlkay Girgin Erdoğan, “Yine de burada yaşayan yaşlı nüfus oldukça üretken ve 90 yaşlarını süren çok sayıda vatandaşımız var” diyor.
Sazak Köyü turizme açılacak
Doğa, eko-turizm ve agro turizm konusunda Karaburun’un avantajlı bir ilçe olduğuna da değinen İlkay Girgin Erdoğan, “Burası asla beş yıldızlı otellerin yer aldığı bir belde olmayacak” diyor. İlçede Rumlar’dan kalan Sazak Köyü’nün Fethiye’deki Kayaköy gibi önemli bir turizm rotası olduğunu belirtiyor. Önümüzdeki günlerde Midilli ile Karaburun arasında turizm ilişkilerini geliştirmek için feribot seferleri başlatmak istediklerini dile getiriyor. İlçede dağcılık, dalış, mağaracılık gibi alternatif turizm olanaklarının gelişmesi için projeleri bulunduğunu anlatıyor. Karaburun Belediyesi Spor Okulu’nu açtıklarını ve yürüyüş rotaları oluşturduklarını söylüyor.
Yerel üretim yerel kalkınma
Nergis Kafe’deki söyleşinin ardından belediyenin geçen yıl işletmesini üstlendiği Eğlenhoca Kontinü Sistem Zeytinyağı Fabrikası’na gidiyoruz. Altına yeşil renkli örtülerin serildiği zeytin ağaçlarının güzelliği insanı büyülüyor. Her yerden bereket fışkırıyor. Yüzde 10 hak yağı sistemiyle çalışan fabrikada işleme kapasitesinin 30 ton olduğunu öğreniyoruz yetkililerden. Fabrikanın girişinde içi zeytin dolu kimi üç, kimi bir, kimi 10 çuval birbirine bağlanmış, sıkımı bekliyor. Sırada bekleyen bir üretici kadın, “Benim 5 kilo zeytinim vardı. 5 kiloya 1 litre zeytinyağı veriyorlar. Sıkımını bekliyorum” diyor.
Zeytinyağı fabrikasının ardından Karaburun Keçi Peyniri Mandırası’na gidiyoruz. İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteklerinden yararlanan mandırada üretim, keçilerin yavrulama zamanı olan Şubat-Ağustos ayları arası yapılıyor. Satışı 12 aya yaymak için peynirler salamura olarak hazırlanıyor. Tüketiciler son derece lezzetli olan peynirleri Eğlenhoca, Karaburun ve Mordoğan’da bulunan satış noktalarından sağlayabiliyor. Mandırada salamura keçi peynirinin kilosu 60 lira, sızma zeytinyağının litresi ise 45 liradan satışa sunuluyor. İlçedeki köylü tezgahlarında hurma zeytin ise kilosu 30 liradan satılıyor.
Mandıradan ayrılırken zincir marketlerden birinde gördüğümüz “Yüzde 100 pastörize keçi peynirinin 350 gramı 64,80 lira” etiketi aklıma geliyor. Belediyenin internet sitesini bir an önce açmasını ve üreticinin emeğinin karşılığını almasını diliyorum.
