“Su hayattır” afişleriyle kapıdaki susuzluğa ve su tasarrufuna dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının yağmurun başladığı ilk saatlerde, Karataş’ta çimenleri suluyor olmasına ise bir türlü anlam veremedik. “Yağmur yağıyor, sulamaya ne gerek var” diye seslenebildik ancak arabamızın açık penceresinden…
Su, güneş, rüzgar. Yenilenebilir enerji kaynakları deyince aklımıza geliveren ilk üçlü.
Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi örnek bir uygulamayla küresel ısınma konusuna dikkat çekti geçtiğimiz hafta. Kentimizin gurur duyduğu kongre ve sergi merkezi Tepekule’nin, dış aydınlatmasında rüzgar ve güneş enerjili hibrit sistemi kullanılmasına karar verildi.
MMO İzmir Şube Başkanı Mehmet Özsakarya, Tepekule’de örnek bir hibrit sistem oluşturarak kentimizde yenilebilir enerji kaynaklarına sürekli dikkat çekmeyi hedeflediklerini belirtiyor.
Özsakarya “Küresel ısınma felaketi kapımıza dayanmıştır. Böylesi bir ortamda, kentimizde yenilenebilir enerjilerin kullanımına dikkat çekmek, yenilenebilir enerji kaynaklarını uygulamalı olarak tanıtmak ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmak için sembolik bir sistem kurmak istedik” diyor.
Avrupa’daki rüzgar enerjisi potansiyeli açısından en zengin ülkelerden birisi olan Türkiye’de, rüzgar enerjisi kaynaklarının elektrik ihtiyacının tamamını karşılayacak düzeyde olduğu biliniyor. Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) ve Devlet Meteoroloji İşleri (DMİ) Genel Müdürlüğü tarafından Haziran 2002’de tamamlanan Rüzgar Atlası’nda bölgemiz de bu enerji açısından gelecek vaat ediyor.
Ülkemizdeki ilk rüzgar elektriğinin 1986 yılında Çeşme Altınyunus Tesisleri’nde kurulan rüzgar türbininden elde edildiğini, uluslararası boyutta ilk rüzgar elektriğinin ise 1998 yılında Çeşme Germiyan Köyü’nde üretildiğini düşününce kent merkezinde Tepekule’deki çalışma büyük anlam taşıyor. Sembolik de olsa güneş ve rüzgar enerjisinden yararlanılarak konuya dikkat çekilmesi umarız diğer kurumları da harekete geçirir.
Belki önümüzdeki günlerde bu yönde çalışmalar artar, örneğin, belediyelerin kurduğu semt çamaşırhaneleri güneş enerjisiyle ısıtılmış suyu kullanır…
Enerji tasarrufu için sadece, “Kullanmadığın ışığı söndür, traş olurken çeşmeyi fazla açma, rezervuarın içine 1 litre içi su dolu şişe koy” önerileri yetecek gibi görünmüyor. Çünkü bu küçük önlemleri, ne yazık ki hala küçük bir azınlık uyguluyor. Ancak “önlemler küçük” desek de “damlaya damlaya göl olur” atasözünü de unutmuyoruz elbette.
Bu gerekçeyle Makina Mühendisleri Odası’nın Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle yayımladığı kılavuzdaki “önlemleri” çok önemsediğimi belirtiyorum. Ve bir İzmirli olarak, “çiçekler sulanacak” emriyle harekete geçen belediye işçilerinin, mantığını kullanarak, “yağmurlu havalarda sulamayı bırakacak insiyatifi almalarını diliyorum.
Category: Köşe yazıları