İzmir Ticaret Odası’ndaki sergi, İzmir’in geçirdiği büyük yangın sonrası yaşadığı sıkıntılara rağmen ticaret, sosyal ve kültürel hayatının küllerinden nasıl da yeniden doğduğunun bir göstergesi. Bu kenti gerçekten çok seven ve bu kentin insanlarına inanan özverili, çalışkan yöneticilerin bıraktığı mirasa daha bir sıkı sarılma isteği uyandırıyor insanda.

Kentin ticari yaşamındaki hareketlilik 1.Dünya Savaşı ve ardından Yunan işgaliyle büyük darbe alıyor. Bu sürecin 9 Eylül sonrasını da etkilediğini görüyoruz.
13 Eylül 1922 günü çıkan İzmir yangını üç gün sürüyor ve yangın söndüğünde tirajedi ortaya çıkıyor. Kentin 2.5 milyon metrekarelik bir alanının yok olduğu anlaşılıyor. Bu ağır yangının faturası kentin ticari yaşamını durma noktasına getiriyor. Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’ni İzmir’de yapma kararı, kente büyük bir armağan gibi.

Sergide Vali Kazım Dirik için ayrılmış bir bölüm de yer alıyor. Atatürk’ün silah arkadaşı Kazım Dirik’in 1926’da İzmir Valiilği’ne atanması, kentin eğitim, kültür, sanat yaşamına da büyük katkılar getiriyor. Vali, İzmir Ticaret Odası’nın tüm toplantılarına katılarak, kentin sorunlarını yakından izliyor. Kentin ticari yaşamında eski canlılığa kavuşması için bir fuar yaratmak gerektiğine inanan Vali Kazım Paşa bu girişimi toplantılarını yakından izlediği İzmir Tİcaret Odası’yla yapılacağını düşünüyor. Yine sergiden öğreniyoruz ki; o sıralarda İzmir Ticaret Odası büyük yangında binası yandığı için Kemeraltı’nda Halim Ağa Çarşısı’nda kiralık bir binada etkinliklerini sürdürüyor.
Vali Kazım Dirik, 1927 yılının Nisan ayında katıldığı meclis toplantısında oda ile birlikte 1. İzmir 9 Eylül Sergisi’ni yapma kararı alıyor. Odanın başkanı Balcızade Hakkı Bey serginin hazırlık komitesinde başkan, Vali Kazım Bey ise serginin fahri başkanı oluyor. 9 Eylül Sergisi’nin hamisi ise Başbakan İsmet Paşa.
Serginin adının 9 Eylül olmasını ise Kazım Paşa “Cumhuriyet inkılaplarının başlangıcı esas olarak 9 Eylül olduğu için” diye açıklıyor. O yıllarda düzenlenen ve yine şimdiki gibi halkın büyük ilgi gösterdiği geçit törenlerinde en büyük ilgiyi İzmir’in kurtuluşunu temsil eden peri kızları topluyor.

80. Yılda İzmir 9 Eylül Sergisi’nde gördüğümüz, İzmir’in ilk sergisine katılan firmaların siyah-beyaz fotoğrafları gerçekten çok etkileyici. Dijital dünyasının hiçbir nimetiyle tanışmamış, reklamcılığın üniversitelerde okunmadığı, halkla ilişkilerin, endüstriyel tasarımcılığın bu kadar hayatımızda yer almadığı bir dönemde yapılan standlar son derece anlamlı.
4-25 Eylül arasında açık olan İzmir’in bu önemli ticari sergisinde 195 Türk firması, Ticaret ve Sanayi Odaları, Borsalar gibi 71 resmi ve yarı resmi kurum ve 72 yabancı firma katılıyor. Toplam 338 fima ve kurum yer alıyor. Yapılan masraflara, sergiden elde edilen gelir yetmese de kentin ticaret hayatında beklenen canlanma görülüyor. Serginin İzmir Ticaret Odası tarafından bastırılan tanıtım afişi de gerçekten çok hoş.

İzmirli Ömer Muharrem Sabun İmalathanesi Pavyonu, İzmirli Şekerci Ali Galip Ticarethanesi Pavyonu, İzmirli Eczacıbaşı Ferit Itriyat ve Müstahzarat-ı Tıbbiye Pavyonu, Muhabbet Rakı Fabrikası Pavyonu, İzmirli Kazım Kundura İmalathanesi ve diğerleri…
İlk serginin getirdiği başarının ardından 1928 yılında yine aynı yerde ikinci sergi düzenlenmiş. Bu sefer katılımcı sayısı 515’e çıktığı gibi, toplam ziyaretçi sayısı 87 bine yaklaşmış. Sergi İtalya, Polonya ve Sovyetler Birliği’nin katılımıyla uluslararası nitelik kazanmış.
Krizlerin eksik olmadığı bir düzende, 1933 yılına kadar sergi ekonomik nedenlerle ertelenmiş. 1933 yılında ise Cumhuriyet’in ilanının onuncu yıldönümünde İzmir’in yeni Belediye Başkanı Behçet Uz’un da desteğiyle sergi yeniden yapılmış.
Bu sefer 1932 yılında Cumhuriyet Meydanı’na yerleştirilen Atatürk Heykeli arkasındaki 32 bin metrekarelik arsaya. 1933-1935 yıllarında burada düzenlenen 9 Eylül Panayırı, 1936 yılında ismini ve niteliğini değiştirerek Uluslararası İzmir Fuarı adını almış.

“80. Yılda İzmir 9 Eylül Sergisi” İzmir’in sadece ticari yaşamında değil, kültürel, sosyal, eğitim yaşamına da pencereler açan güzel bir düzenleme.
Kurgusu Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Fikret Yılmaz tarafından yapılmış sergiyi umarım İzmirliler gezmeyi ihmal etmez.
Sergi sonrasında bu kentin ticari yaşamında 15 yıldır yer alan bir İzmirli olarak düşünmeden edemedim…
– İzmir Reklamcılar Derneği’nin yaptığı araştırmalarda markalarını bir bir kaybettiği saptanan İzmir’de, o dönemden bu günlere gelerek hala marka olmayı sürdüren, hatta marka olmayı bırakın ticaretini sürdürmeyi başarabilmiş kaç firma kaldı? Bunun yanıtını almayı isterdim. Ben yaşım gereği sadece Şekerci Ali Galip firmasını biliyorum.

– Sergiye katılan Muhabbet Rakı Fabrikası Pavyonu’nu görünce nedense Efe Rakı firması geldi aklıma…
– Sergide tasarımlarıyla dikkat çeken Cumhuriyet dönemi afiş, tasarım ve reklamcılık unsurlarının fotoğraflarının yer aldığı bir serginin İzmir’de açılmasını diledim.
– İzmir Fuarı’nın temellerinin atılmasına ön ayak olan serginin basılı dökümanlarında birçok kişi, kurum ve kuruluşun adı yer alıyor, teşekkür ediliyor. Ancak ben bunların içinde İZFAŞ adına rastlamadım. Geçtiğimiz hafta Sayın Doğan İşleyen’le yaptığımız ropörtajda rahmetli Ahmet Piriştina’nın fuara ilişkin belge ve dökümanların Kent Arşivi Müzesi’ne verilmesine karar verdiğini öğrenmiştim. Gerçi sergide dağıtılan dökümanlarda Kent Arşivi Müzesi’nin de adı geçmiyor. Bu bana biraz garip geldi.
Ekonomik kriz nedeniyle ciddi bir darboğazda bulunan esnafın, bu süreci izlemesi açısından bu serginin İzmir Ticaret Odası’ndan sonra Kemeraltı girişinde de sergilenmesini dileyelim.
Category: Köşe yazıları