Sancar Maruflu ve Özcan Tuncel TÜRYAK tarafından “Örnek Kıdemli Vatandaş” olarak ödüllendiriliyor
Türkiye Yaşlılık Konseyi Derneği (TÜRYAK), 2003 yılında kurulan ve yaşlı haklarının savunuculuğunu yapan bir sivil toplum örgütü. TÜRYAK, 60 yaş ve üstü, meslek yaşamında başarılı, sosyal etkinliklerde öncü ve lider olan, yaşama bağlılığını ve yaşama sevincini sürdüren, toplumun takdir ve sevgisini kazanmış, örnek kişilik sergileyen kişileri “Örnek Kıdemli Vatandaş” olarak ödüllendiriyor.

TÜRYAK’ın 2007 yılından buyana verdiği Örnek Kıdemli Vatandaş ödülünü bu yıl alan isimler arasında iki İzmirli bulunuyor: Halkla ilişkiler dünyasının duayen ismi Mustafa Sancar Maruflu ile ABD’nin Lynnfield – Massachusetts kentinde yaşayan İzmirli Makine Yüksek Mühendisi Özcan Tuncel. TÜRYAK’ın listesinde yer alan bu iki özel insan, ödüllerini 01 Ekim 2016 günü Mövenpick İstanbul Levent Oteli’nde düzenlenecek törenle alacaklar.
İzmir’den Amerika’ya uzanan öykü

Amerika’da yaşayan Özcan Tuncel’in Bosna Hersek Fahri Başkonsolosu Ahmet Kemal Baysak’ın aile dostu olduğunu, her yıl olduğu gibi ailesiyle İzmir’e geldiğini ve Çeşmede bulunduklarını öğrendim. Kemal Bey’in aracılığıyla Tuncel ailesiyle buluştuk. Özcan Bey’le söyleşimize eşi İlkay Hanım ile Kemal Baysak ve eşi Pervin Baysak da eşlik etti. Bir film izleresine akan söyleşinin sonunda Özcan Tuncel, İngilizce yayımladığı, kısa bir süre sonra Türkçe’ye çevirmeyi planladığı “When I first came to this country / Another immigrant story” (Bu ülkeye ilk geldiğimde / Bir başka göçmen hikayesi) adlı kitabını imzalayarak verdi bize.
Söyleşimiz yoksul bir ailenin başarılı ve çalışkan çocuğu Özcan Tuncel’i Amerika’daki yaşamıyla örnek vatandaşlığa götüren öyküsünün bir özeti gibiydi…
General Electric’teki ilk Türk

Özcan Tuncel, dünyanın en önemli firmalarından biri olan General Electric’te çalışan ilk Türk mühendis olmuş. Firmada 1962 yılında buhar türbin bölümünde tasarım ve araştırma mühendisi olarak işe başlayan Tuncel, tam 40 yıl çalışmış ve 2002 yılında Jet Motorları Bölüm Başkanıyken emekli olmuş. Yaşamının 60 yılını Amerika’da geçiren Özcan Tuncel’e Örnek Kıdemli Vatandaş ödülü, ülkemizin tanıtımına yaptığı katkı, Türkler’in Amerika’da kurduğu sivil toplum örgütlerindeki görevleri, ülkeye giden Türk gençlerine yaptığı akıl hocalığı ve toplumdaki saygın yeri nedeniyle verilmiş.

Amerika’nın 50 eyaletinde yaşayan binlerce Türk arasından seçilen Tuncel’in yaşam öyküsü 1937 yılında, Alsancak’ta, 1457 Sokak’taki küçücük evlerinde başlamış. Annesi Selanik’ten, babası Yanya’dan göçüp gelmiş İzmir’e. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nin arka sokağındaki 6 numaralı evde oturan ayakkabıcı Sadık Bey ve Şakire Hanım’ın tek çocukları olan Özcan Bey, elektriksiz, mangalla ısınılan, yoksul ama son derece mutlu bir yuvada yetişmiş. Alsancak’ın yarısının yangın yeri olduğu, sokakların havagazıyla ısıtıldığı, komşuların Rum, İtalyan, Yahudi olduğu yıllarda sakin bir çocukluk geçirmiş.

Anne babasının okuma yazması olmasa da çocuklarının okuması için ona hep destek olmuşlar. Gazi İlkokulu’nu, ardından Namık Kemal Lisesi’ni başarıyla bitiren Özcan Tuncel, 1955 yazını Kordon’da o yıllarda alt katı kütüphane olan Atatürk Müzesi’nde geçirmiş. “Matematikte hep iyiydim” diyen Tuncel, Ege Üniversitesi’nin ilk fakültesi olan Tıp Fakültesi’nin daha yeni açıldığı o yıl tercihini İstanbul Teknik Üniversitesi’den (İTÜ) yana kullanmış.
İstanbul’a gittiğinde önce, o yıllarda mühendislik okuyacak öğrencilere yurt dışı burs olanağı sağlayan Sümerbank’ın açtığı bir sınava girmiş, ardından da İTÜ’nün sınavına katılmış. Sınavda başarılı olarak üniversiteye kaydını yaptıran Özcan Tuncel, üç ay sonra “İTÜ’nün sınavından bile zordu” dediği, 600 öğrencinin katıldığı Sümerbank’ın yurt dışı bursluluk sınavını üçüncü olarak kazanmış. Ailesi de onay verince, daha İstanbul’a “merhaba” diyemeden, Amerika yolu görünmüş 18 yaşındaki Özcan Tuncel’e. İskenderun gemisiyle Amerika’ya gitmek üzere yola çıktıklarını anlatan Tuncel, o heyecanlı süreci şöyle anlatıyor:

“Sümerbank’ın mühendislere ihtiyacı vardı o yıllarda. Biz Amerika’ya gidecek beş arkadaş olarak seçildik. Bir başka grup da Almanya ve İngiltere’ye gönderilmişti. Bizlere altı yıllık bir burs sağlamışlardı. Tam tamına 52 bin liralık bir eğitim desteğiydi sundukları. Bir yıl lisan, dört yıl mühendislik eğitimi, bir yıl da master eğitimi. Amerika’daki eğitim bittiğinde 12 yıl kurumda çalışma zorunluluğumuz vardı. Tüm işlemlerimizi, pasaportlarımızı hazırladılar. Gemiye cebimizde 100’er dolarla bindiğimizde heyecandan kalbimizin atışını duyuyorduk sanki. Herkes çok kibardı gemide. Yemekte ne içmek istediğimizi sordular. O zamana kadar hiç kola içmemiştik. Adını afişlerde görmüştük sadece. Kamaraya giderken hepimizin başı dönüyordu. İçtiğimiz koladan zannettik. Oysa hepimizi gemi yolculuğu çarpmıştı.”
Üç ayda bir telefon

İskenderun gemisiyle önce Napoli’ye giden Tuncel, bir hafta sonra Amerika’ya ulaşmış. “Rahata alışmak kolay oluyor” diyen Özcan Tuncel, kaloriferle ısınan evlere de, elektriğin her yeri ışıl ışıl aydınlattığı ülkeye de kısa sürede uyum sağlamış. “En önemli zorluk aileme olan özlemdi. Telefonla ancak üç ayda bir görüşebiliyorduk. Çünkü hem pahalıydı hem de telefon sadece evimizin köşesindeki Bakkal Baha’da vardı. Daha çok mektupla haberleşiyorduk” diyen Özcan Tuncel, altı yıllık eğitimini başarıyla tamamlamış.1960 yılında Lehigh Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünden mezun olmuş.1962 yılında ise yüksek lisans eğitimi almış. Bu süreçte okulun yabancı talebe birliği başkanlığını yapmış. Eğitimini tamamladığında Sümerbank’ın çağrısı üzerine bir yol ayrımına geldiğini anlamış. O günlerini şu sözlerle anlatıyor Özcan Tuncel:

“Okulu bitirdiğimizde iş yerlerinden öğrencilerle görüşmeye gelen firmalar olurdu. Ben yedi firmayla görüşmüştüm. Hepsinden de iş teklifi almıştım. Firmalar içinde General Electric de (GE) vardı ve ben orada çalışmaya karar verdim. Kararımı Sümerbank’a bildirdim. Verilen bursu geri ödeme olanağımız vardı. Okulu bitirdikten sonra 1962 yılında GE firmasında buhar türbinleri bölümünde dizayn ve araştırma mühendisi olarak işe başladım.Hem çalıştım hem burs parasını geri ödedim.”

GE’de işe başlayan ilk Türk çalışan olduğunu dile getiren Özcan Tuncel, şirketin ileri mühendislik programına katılmış. Akşamları da doktora eğitimini sürdürmüş. 1967 yılında Brookly Polytechnic Enstitüsü’nde doktorasını tamamlamış. Şirketin türbin araştırma ve laboratuvarlarında müdürlük yapmış. Bu süreçte Japonya’da, Hindistan’da ve dünyanın farklı ülkelerinde görev almış. Çok sayıda konferansa katılmış, geliştirdiği ürünlere patent alınmış. Amerikan Deniz Kuvvetleri denizaltı ve uçak gemilerinin nükleer türbinleri ve birleşik çevrimli (gaz ve buhar) türbin tasarım bölümünden sorumlu olmuş. 1965 yılında Brooklyn’de düzenlenen bir Cumhuriyet Balosu’nda, Kıbrıslı bir Türk ailenin kızı olan İlkay Hanım’la tanışmış ve kısa süre sonra evlenmişler.

“Okulumu bitirdim, işimi iyiydi ve evlenmiştim. Aileme para yollayabiliyordum, mutluydum ama bir sorunum vardı” diyen Özcan Bey, 1968 yılında şirketinden izin alarak Türkiye’ye askerlik için gelmiş. Deniz Kuvvetleri’nde iki yıl yedek subaylık yapmış. Eşini de Türkiye’ye getirten ailenin ilk kızları İstanbul’da dünyaya gelmiş. Askerlik sırasında izin alıp İzmir’e de gittiğinde gördükleri şaşırtmış kendisini. İzlenimlerini şu sözlerle aktarıyor Tuncel:
“12 yıl sonra ilk kez geldiğimde İzmir çok farklı geldi. Bana çok geniş gelen Alsancak’taki caddelerin ne kadar dar olduğunu fark ettim. Ailede büyükler vefat etmişti. Mahallemizdeki Rumlar, Yahudiler, İtalyanlar, hepsi gitmişti. Kordon’da o güzelim denize lağım akıyordu ve berbat bir kokusu vardı. Sürekli karşılaştırma yapıyordum. Karşıyaka’daki, Kordon’daki yalılar ayaktaydı daha. Ülke olarak Amerika’daki olanaklar elbette yoktu. Her dönüşte biraz daha buruk ayrıldım bu değişim karşısında.”
Çalışkan Türk

Askerlik sonrası 1970 yılında ilk çocuklarıyla Amerika’ya dönen Özcan Tuncel, GE’deki görevine de geri dönmüş. 1976 yılında dışarıdan başvurduğu İTÜ’den de sınavları aşarak doçentliğini almış. “Ben katıldığım bütün sınavları başarıyla geçtim çünkü hep çok çalıştım” diyen Tuncel, GE’te Jet Motorları Araştırma Bölüm Başkanlığı’na kadar yükselmiş. Özcan Tuncel, 2002 yılında 65 yaşındayken, 40 yıllık aktif mühendislik meslek yaşamından ayrılmış. Bu yoğun süreçte sadece işle geçmemiş yaşamı Tuncel’in. Kendisine “Örnek Vatandaş” ödülünü getiren sosyal etkinliklerini yaşamı boyunca sürdürmüş. Başarılı bir Türk öğrenci olarak, başarılı bir Türk mühendis olarak adı hep önde yer almış.

1979 yılında Boston’a gittiğinde bölgedeki Türk-Amerikan Kültür Cemiyeti başkanlığını yapmış. 1982 yılında yakın dostu olan Fahri Konsolos Orhan Gündüz şehit edilince zor günler geçirmiş Türk dostlarıyla. 1980 yılında Büyükelçi olan Şükrü Elekdağ’ın önderliğinde kurulan Türk Amerikan Dernekleri Birliği’inin (Assembly of Turkish American Associations – ATAA) kuruluşunda Boston Dernek Başkanlığı yapmış. Dört yıl da ATAA’nın başkan yardımcılığını üstlenmiş. Bu süreçte Türkiye’den gelen onlarca gencin eğitim yaşamlarını kolaylaştırmak için çalışmalarını sürdürmüş. 1995 yılında ise İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan ve enerji üretmeyi sürdüren Ataer Elektrik Santrali’nin kuruluş aşamasında danışmanlık da yapmış.
Özcan Tuncel, söyleşimiz boyunca yaşadıklarını anlatırken öylesine olumlu ki; 60 yıllık gurbet yaşamında sanki hiç bir zorlukla karşılaşmamış, hiç sıkıntı çekmemiş bir kişi vardı karşımızda. “İşte benim eşimin en büyük özelliği bu” dedi İlkay Tuncel. “Hep pozitiftir Özcan, her işin olur yanına bakar, olumsuzluğu görmez. Çalışkanlığıyla ve pozitifliğiyle sorunları teker teker aşar” diye sürdürdü sözlerini.

Yazımın başında dedim ya, bir film izleresine akan söyleşide soluksuz dinledik Özcan Tuncel’in göç macerasını. 18 yaşında sadece aklına ve kendine güvenerek cesaretle yola çıkan Özcan Tuncel, bugün üç çocuk ve altı torunuyla geniş bir aileye sahip. Uzun ve başarılı bir çalışma dönemini geride bırakan, yanında sevgili eşiyle dingin bir yaşamı olan Özcan Tuncel’e yaşam felsefesini sorduğumda şu yanıtı veriyor:
“Ben hep Atatürk’ün ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ sözünü ilke edindim kendime. Okul bitti diye kitapları kapatmak yok. Eğitim yaşam boyu sürecek. Kendinize bir hedef koyup oraya ulaşınca durmak yok. Hayat durağan değildir çünkü, hedefinize ulaşırsınız yeni hedefler belirlersiniz kendinize.”
Amerika’da yaşlı olmak

Sohbetimizin sonunda Özcan Tuncel’e “Amerika’da yaşlı olmak nasıl?” diye sorduk. “Amerika’da yaşlanmak, yaş almak Türkiye’ye göre daha kolay. Çalışma şartları daha kolay. Herşey tanımlı, belli. İnsanlar zarif” yanıtı verdi Tuncel. “Çalıştığınız firma da önemli tabii. Benim firmam bu anlamda çok önemli olanaklar sundu bana. Ama karşılığını da bekledi elbette. Size yatırım yapıyor ama fazlasıyla da bekliyor.Tatiller daha azdır orada ama kaliteli zaman geçirirsiniz ve gerçekten tatil yaparsınız” diye ekledi.